17- Dünyada Cennetliklerle Cehennemliklerin Bilinecekleri Sıfatlar Bâbı 7386- Bana Ebû Gassan El-Mismaî ile Muhammed b. Müsennâ ve Muhammed b. Beşşar b. Osman rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Gassan ile İbn Müsennâ'nındır. (Dediler ki): Bize Muâz b. Hişam rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam, Katade'den, o da Mutarrif b. Abdillah b. Şihhîr’den, o da Iyaz b. Hımar El-Mışâvî'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün hutbesinde şöyle buyurmuşlar: «Dikkat edin ki, Rabbim bana öğrettiklerinden bilmediklerinizi bugün size Öğretmemi emretti. Buyurdu ki: Bir kula verdiyim her mal helâldir. Ben kullarımın hepsini müslüman olarak yarattım. Ama onlara şeytanlar gelerek kendilerini dinlerinden alıp götürdüler. Benim kendilerine helâl kıldıklarımı, onlara haram ettiler. Benim hakkında zelil indirmediğim bir şeyi, bana şerik koşmalarını emrettiler. Şüphesiz ki, Allah yer halkına bakarak onların Arabına, Acemine şiddetle buğzetmiştir. Yalnız ehl-i kitabdan bir takım bakıyyeler müstesna! Teâla Hazretleri: Ben seni ancak İmtihan edeyim ve seninle baskalannı imtihan edeyim diye gönderdim. Sana su götürmez bir kitab indirdim. Onu uyurken, uyanıkken okursun, buyurdu. Gerçekten Allah bana Kureyş'i cayır cayr yakmamı emretti. Ben: Yâ Rabbi! O hn'de benim başımı yararlar, onu bir ekmek parçasına çevirirler, dedim. Teâlâ Hazretleri: Onlar seni nasıl çıkardılarsa, sen de onları çıkar. Onlarla gaza et ki, sana yardım edelim. Infakda bulun, bîz de sana infak edelim! Sen bir ordu gönder. Biz onun beş mislini gönderelim! Sana İtaat edenlerle birlikte isyan edenlere karşı harbet, buyurdu. Cennetlikler üç kısımdır: 1- Kuvvet sahibi, adale'îi, sadaka verici, muvaffak! 2- Her akrabaya ve müslümana karşı İnce kalbli, merhametli bir adam! 3- Bİr de iffetli, namuslu, çoluk çocuk sahibi, buyurdu. Cehennemlikler İse beş kısımdır: 1- Akl' olmayan, zayıf kWI Böylelerî sizin aranızda tâbi olarak bulunurlar. Hiç bir aile ve mala tâbi olmazlar. 2- Tamaı yüze vurmayan hain, kapıyı çalsa ona hıyanet eder. 3- Akşamda sabahda sana ailen ve malın hakkında mutlaka hıyanet eden adam, buyurdu. 4 Cimriliği yahut yalanı da zikretmiştir. 5-Bir de kötü huylu küfürbaz, Ebû Gassan kendi hadîsinde: «İnfak et, biz de sana infak edeceğiz...» cümlesini anmadı. 7387- Bize bu hadîsi Muhammed b. Müsennâ El-Anezî de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ebi Adiy Saîd'den, o da Katade'den naklen bu isnadla rivâyet etti. Ama o hadîsinde: «Bir kula verdiğim her mal helâldir...» cümlesini anmamıştır. 7388- Bana Abdurrahman b. Bişr El-Abdî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Saîd, Destevâî sahibi Hişam'dan rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Katâde, Mutarrifden, o da Iyâz b. Hımar'dan naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün hutbe okumuş... Ve râvî hadîsi nakletmiş; sonunda şöyle deditir: «Yahya dedi ki: Şu'be, Katade'den naklen söyledi. Katâde: Ben bu hadîs hakkında Mutarrifi dinledim, demiş.» 7389- Bana Ebû Ammar Hüseyin b. Hureys de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Fadl b. Mûsa, Hüseyin'den, o da Matar'dan naklen rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Katâde, Mutarrif b. Abdillah b. Şihhîr'den, o da Benî Muşâcı'ın kardeşi Iyaz b. Himar'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün hutbe okumak üzere aramızda ayağa kalktı da: «Şüphesiz ki, Allah bana emir buyurdu...» dedi. Râvî hadîsi Hişam'ın Katâde'den rivâyet ettiği hadîs gibi nakletmiş. Şunu da ziyâde eylemiştir: «Şüphesiz ki, Allah bana sîzin tevazu göstermenizi bildirdi. Tâ ki, kimse kimseye karşı böbürlenmesin, kimse kimseye tecavüzde bulunmasın!» O, hadîsinde şun da söylemiştir: «Onlar sizîn aranızda tabiîlerdir. Ne aile ararlar, ne de mal.» (Katâde diyor ki: Ben (Mutarrife): Bu olur mu ya Ebâ Abdillah? dedim. — Evet! Vallahi ben onlara cahiliyyet devrinde eriştim. Bir adam mahallenin koyunlarını güdüyor, kendisine ancak onların cariyesi veriliyor, ona yakınlık ediyordu, dedi. «Bir kula verdiğim her mal helâldir...» cümlesinden murad: Arabla-nn kendilerine haram kıldıkları sâibe, bahire gibi şeyleri inkârdır. Bunlar onların haram itikad etmesiyle haram olmazlar, demektir. Hunefâ': Hanifin cem'idir. Hanîf müslüman demektir. Bazıları bu kelimenin günahlardan temiz mânâsına geldiğini, bir takımları da doğru ve hidâyeti kabule müheyya demek olduğunu söylemişlerdir, Allahü teâlâ’nın yeryüzü halkına bakarak Arabına, Acemine şiddetle buğz etmesi Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in gönderilmesinden önce olmuştur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i imtihan buyurması risâleti tebliğ, cihâd ve hak yolunda sabır gibi şeyler hususunda, ümmetini imtihan ise, iman edip etmeyecekleri, taatta bulunup bulunmıyacakları hususundadır. Bu imtihan her şeyden meydana çıkarak kullar tarafından bilinsin diyedir. Yoksa Teâlâ Hazretleri hâşa imtihana muhtaç değildir. O her şeyi vukuundan Önce bilir. Zebr: Akıl demektir. Bazıları bu kelimenin mal mânâsına geldiğini, bir takımları da itîmad edilecek şey demek olduğunu söylemişlerdir. Ebû Abdillah, Hazret-i Mutarrif'in künyesidir. Mutarrif (radıyallahü anh) cahiliyyet devrine yetişmemişse de «yetiştim» sözüyle her halde devrin sonlarına ve eserlerine yetiştiğini kasdetmiş olacaktır. |