Geri

   

 

 

 

İleri

 

14- Mü’minin Hasenatı Sebebiyle Dünyada ve Âhirette Mukafatlandırılmışı ve Kafirin Hasenatının Dünyada Peşin Ödenmesi Bâbı

7267- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki): Bize Yezîd b. Harun rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hemmâm b. Yahya, Katâde'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Şüphesiz ki, Allah hiç bir mü'mine işlediği hayrı mükâfalsız bırakmaz. O hayr sebebiyle hem dünyada dilediği verilir, hem de âhirette mükâfatlandırılır. Kâfire gelince dünyada Allah için yaptığı hayırlar karşılığında ona nzık verilir. Ahirete vardığında ise onun kendisi ile mükâfat-landırılacağı bir hayrı yoktur.» buyurdular.

7268- Bize Asım b. Nadr Et-Teymî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Mu'temir rivâyet etti.

(Dedi ki): Ben babamdan dinledim.

(Dedi ki): Bize Katâde, Enes b. Mâlik'den rivâyet etti. O da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ den rivâyet etmiş ki: ŞÖyle buyurmuşlar:

«Kâfir bir hayır işlediği vakit onun sebebiyle kendisine dünyadan bir nimet verilir. Mü'mine gelince, şüphesiz Allah onun hasenatını âhirette biriktirir. Tâatından dolayı dünyada da akabinde rızık verir.»

7269- Bize Muhammed b. Abdillah Er-Ruzzî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdu'l-Vehhab b. Atâ', Saîd'den, o da Katâde'den, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen yukarkilerin hadîsi mânâsında haber verdi.

Küfrü üzere dünyadan giden kâfirin âhirette hiç bir sevabı olmadığına, dünyada Allah için işlediği hayırların hiç bir mükâfatını göremiye-ceğine ulemâ ittifak etmişlerdir. Bu hadîs-i şerîf dahi kâfirin dünyada yaptığı hayr hasenat karşılığında kendisine dünyada nimet verileceğini, bunların âhirette kendisine bir faydası olmayacağını sarahaten bildirmektedir. Mü'mininse hayr hasenatının karşılığı, hem dünyada hem âhirette verilecektir. Buna hiç bir mâni yoktur.

Şeriatın bildirdiği bu hakikate itikad vâcibdir.

Hadîsdeki zulümden murad; terkdir. Yani; Allah mü'minin mükâfatını terketmez, demektir. Çünkü zulüm bazan noksanlık mânâsına gelir. Zulmün hakikati haddi tecâvüzdür ki: Bu, Allahü teâlâ hakkında müste-hildir.

Dünyada iken hayır hasenat işleyen kâfir, sonradan müslüman olur ve müslüman ölürse, sahih olan kavle göre, bu hasenatının mükâfatım âhirette görecektir.