Geri

   

 

 

 

İleri

 

11- Kafirin Yer Dolusu Altın Fidye Vermek İstemesi Bâbı

7261- Bize Ubeydullah b. Muâz El-Anberî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Ebû İmran El-Cevnî’den, o da Enes b. Mâlik'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. (Şöyle buyurmuşlar):

«Allah Tebâreke ve Teâla cehennemliklerin en hafif azab edilenine: Dünya ve ondaki butun varlıklar senin olsa, onları fidye verir miydin? diye soracak. O kîmse: Evet! cevabını verecektir. Bunun üzerine: Ben senden daha Âdem'in sulbünde iken bundan daha ehvenini, şirk koşmamanı (zannederim şöyle dedi)... Benim de seni cehenneme koymamamı diledim de, sen şirkden başkasını kabul etmedin, buyuracaktır.»

7262- Bize bu hadîsi Muhammed b. Beşşâr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammed (yani; İbn Ca'fer) rivâyet etti.

(Dedi ki) ; Bize Şu'be, Ebû îmran'dan rivâyet etti.

(Dedi ki): Ben Enes b. Mâlik'i, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bu hadîsin mislini rivâyet ederken dinledim. Yalnız:

«Seni cehenneme koymamamı...» ifâdesi müstesna! Çünkü onu anmamıştır.

7263- Bize Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî ile İshak b. İbrahim, Muhammed b. Müsennâ ve İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (İshak: Ahberana; ötekiler: Haddesena tâbirlerini kullandılar.) (Dediler ki): Bize Muâz b. Hişâm rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam, Katâde'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar:

«Kıyâmet gönünde kâfire: Ne dersin? Senin yer dolusu altının olsa, bunları fidye verir miydin? diye sorulacak. Kâfir: Evet! cevabını verecek. Bunun üzerine kendisine: Senden bundan daha kolayı istenmişti, denilecektir.»

7264- Bize Abd b. Humeyd de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ravh b. Ubâde rivâyet etti. H.

Bana Amr b. Zürâra da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdü'l-Vahhab (yani; İbn Atâ') haber verdi. Her iki râvi Saîd b. Ebî Arûbe'den, o da Katâde'den, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmiştir. Yalnız o:

«Kendisine: Yalan söyledin, senden bundan daha kolayı İstenmişti, buyurulacaktır...» demiştir.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Enbiya» ile «Kitabu sıfetü Nâr»'da tahric etmiştir.

İftida: Kişinin düştüğü vartadan kurtulmak için mal vermesidir.

Bu hadîsdeki «diledim» tâbirinden murad; emrettim, demektir. Nitekim rivâyetin birinde, senden istenildi, buyurulması bu mânâyı te'ytö etmektedir. Çünkü ehl-i hakka göre Allahü teâlâ bir şeyi dilediği vakit olmaması imkânsızdır. Ehl-i Hakkın mezhebine göre Allahü teâlâ var olan şeylerin hepsini hayrıyle, şerriyle dileyerek yaratır. Bunlar da imanla küfürde dâhildir. Mü'minin imanını, kâfirin de küfrünü murad eder. Bu bâb da Mu'tezile fırkası muhalefet etmiş: «Allah kâfirin imânını murad etmiş; küfrünü dilememiştir.» demişlerdir. Bu söz bâtıldır. Çünkü Allahü teâlâ hakkında âciz isbatını istilzam eder. Bundan Allahü teâlâ’nın mülkünde dilemediği şeylerin vuku bulması lâzım gelir. Ki, Teâlâ Hazretleri bundan münezzehdir.

Hadisin mânâsı şudur: Kıyâmet gününde dünya bütün varlıklarıyle kâfirlerin elinde olsa ve azabdan kurtulmak için bunu fidye olarak vermek ellerinden gelse, hiç tereddüd etmeden verirlerdi.

Hadîsdeki, yalan söyledin, tâbiri: Dünyaya dönmüş olsan bunu yapmazdın, yalan söylerdin, manasınadır. Yoksa âhirette milke kadir olsalar onu gerçekten fidye olarak verirler.

Hadîs-i şerif Allah buyuruyor. Allah diyor, gibi sözlerin caiz olduğu da delildir. Selefden bazıları bunu kerih görmüş: «Allah "buyurdu...» »nilmesi lâzım geldiğini söylemişlerdir. Bunun doğru olmadığını evvelce örmüş, bilûmum ulemânın cevaza kail olduklarını bildirmiştik.