4- Cennetliklerin Ağırlanması Bâbı 7235- Bize Abdu’l-Melik b. Şuayb b. Leys rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam, dedemden rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Hâlid b. Yezid, Saîd b. Ebî Hilâl'den, o da Zeyd b. Eslem'den, o da Atâ' b. Yesâr'dan, o da Ebû Saîdi Hudrî'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: «Kıyâmet gününde yer bir çerek olacak. Onu Cebbar kendi yed-i kudretiyle sizden birinizin seferde çöreğini elden ele çevirdiği gibi, cennetliklere ikram olmak üzere çevirecektir.» Ebû Saîd Dedi ki: Az sonra Yahûdilerden bir adam gelerek: — Rahman olan Allah sana bereket versin ey Eba'l-Kaâsım. Kıyâmet giınünde cennetliklerin ağırlanacağı şeyi sana haber vereyim mi? dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Hay hay!» buyurdular. Yahûdi: (Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem)'in buyurduğu gibi): — Yer bir çörek olacak, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize baktı, sonra güldü, hattâ yan dişleri göründü. Yahûdi: — Sana onların katığını haber vereyim mi? dedi. «Hay hay!» buyurdular. Yahûdi: — Onların katıkları bâlâm ile nûn'dur, dedi. (Oradakiler): — Bu ne demektir? diye sordular. —Öküzle balıktır. Onların ciğerlerinin kenarından yetmiş fora kişi yiyecektir, dedi. 7236- Bize Yahya b. Habîb El-Hârisî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Halid b. Haris rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Kurra rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed, Ebû Hüreyre'den rivâyet etti (Şöyle dedi): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bana Yahûdilerin on kişi tabi olsa, yeryüzünde müslüman olmadık Yahûdi kalmazdı» buyurdular. Onlar bu ekmeği cennete girmeden durak yerinde yiyecek, orada beklerken acıkmıyacaklardır. Nûn: Bilittifak balık mânâsına gelirse de, bâlâmın mânâsı hususunda ihtilâf edilmiş ve birçok muzdarib kaviller ortaya atılmıştır. Bu kavillerden Kâdî Iyâz ile diğer muhakkıklarm ihtiyar ettikleri en sahih olanına göre kelime İbrânî olup, öküz mânâsına gelir. Nitekim Yahûdî de onu öküz diye tefsir etmiştir. Kelime Arabca olsa Ashâb-ı kirâm onu bilir, sormağa ihtiyaçları kalmazdı. Hattabî'ye göre ya-hudî bu kelimeyi anlaşılmasın diye takdimli tehirli söylemiş olabilir. Aslı leâdır. îbrânîde mânâsı yaban öküzü demektir. Zâidetü'l-Kebid: Karaciğer ziyadesi demektir. Bu ziyâde karaciğere takılı bir parça olup, hayvanın en lezzetli yeridir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in gülümsemesi kendisinin vahy suretiyle haber verdiklerini Yahûdinin Tevrat'tan naklen söylemesine şaştığı içindir. Yetmiş bin kişi mes'elesine gelince: Kâdî Iyâz'in beyânına göre ihtimâl bunlar soruşuz hesapsız cennete girecek olanlardır. Maamafih bu adetten çokluk kastedilmiş olması da muhtemeldir. Ebû Hüreyre rivâyetindeki on Yahûdiden murad; bazılarına göre Yahûdilerin âlimleridir. Bir takımları bunlardan murad; Yahûdilerin meşhur reisleri Ebû Yâsir, Ka'b b. Eşref vb. olduğunu söylemişlerdir. |