7- Ecel, Rızık ve Başka şeylerin Haklarında Geçen Kaderden Ziyade ve Eksik Olamayacaklarını Beyan Bâbı 6941- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dediler ki): Bize Veki, Mis'ar'dan, o da AI-kame b. Mersed'den, o da Muğîra b. Abdillah El-Yeşkürî'den, o da Ma'rur b. Süveyd'den, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Ümmü Habîbe: — Allahım! Bana zevcim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), babam Ebû Süfyân ve kardeşim Muâviye ile fayda ver! dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Sen Allah'dan muayyen ecellere, ma'dud günlere ve taksim edilmiş rızıklara ait bir şey istedin. O hiç bir şeyi vakti gelmeden yaratacak, yahuf bir şeyi vaktinden sonraya bırakacak değildir. Şayet Allah'tan seni cehennemdeki bir azabdan veya kabirdeki azabdan korumasını İsteseydin daha hayırlı ve daha faziletli olurdu.» buyurdular. Abdullah Dedi ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında maymunların da zikri geçti. — Mis'ar Şöyle dedi: Zannederim domuzlar da suret değiştirmekten meydana gelmişlerdir, dedi. — Bunun üzerine: «Şüphesiz ki Allah, suret değiştirenler için nesil ve çoluk çocuk halket-memiştir. Maymunlarla domuzlar bundan önce de vardı.» buyurdular. 6942- Bize bu hadîsi Ebû Küreyb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbnül Bİşr, Mis'ar'dan bu isnadla rivâyet etti, Şu kadar var ki, onun İbn Bişr ile Veki’den beraberce rivâyet ettiği hadîsinde: «Cehennemdeki bir azabdan ve kabirdeki azabdan...» cümlesi vardır. 6943- Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzalî ile Haccac b. Şâir rivâyet ettiler. Lâfız Haccac'mdir. İshâk: Ahberanâ; Haccac ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Sevrî Alkame b. Mersed'den, o da Muğîra b. Abdillah El-Yeş-. kürî'den, o da Ma'rur b. Süveyd'den, o da Abdullah b. Mes'ud'dan naklen haber verdi. Şöyle dedi: Ümmü Habîbe: — Allahim!' Bana zevcim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) babam Ebû Süfyân ve kardeşim Muâviye île fayda ver, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: «Sen Allah'dan muayyen ecellere, basılmış izlere ve taksim edilmiş rızıklara dâir bir şey istedin. O, zamanı gelmeden ne bunlardan birini halke-der, ne de bîrini zamanı geldikten sonra geriye bırakır. Allah'dan kendini cehennemdeki bir azabdan ve kabirdeki azabdan kurtarmasını isteseydin senin için daha hayırlı olurdu.» buyurdular. Derken bir adam: — Ya Resûlallah! Maymunlarla domuzlar sureti değiştirilen insanlardan mıdır? diye sordu. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Şüphesiz Allah (Azzeve Cetle) bir kavmi helâk etti, yahut bir kavmi azab ettiyse, onlar için nesil yaratmamıştır. Maymunlar ve domuzlar bundan Önce de vardı.» buyurdu. 6944- Bana bu hadîsi Ebû Dâvud Süleyman b. Ma'bed rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hüseyin b. Hafs rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süfyân bu isnadla rivâyette bulundu. Yalnız o: «Ve varılmış eserler...» demiştir. İbn Ma'bed: «Bazıları (bu hadîsi) hillinden yani vukuundan önce diye rivâyet etti.» dedi. Bu hadîs ecellerle rizıklann mukadder olduğuna, binâenaleyh ziyâde veya eksik kabul etmediğine açık delildir. Gerçi bir hadîsde: «Sıle-i Rahm Ömrü artırır...» buyurulmuştur. Fakat bu ve emsali hadîslerin te'vil olunduğunu Sıle-i Rahm bahsinde görmüştük. Mâzirî şöyle diyor: «Kafi delillerle tekarrur etmiştir ki, ecelleri, rızıkları vesâireyi Allah bilir. Bilmenin hakikati, bilinen şeyi bulunduğu hâl üzere anlamaktır. Allahü teâlâ Zeyd'in beşyüz tarihinde öleceğini bildi mi, artık onun bu tarihten önce veya sonra ölmesi imkânsızdır. Çünkü ilim cehle münkalib olur. Binâenaleyh Allah'ın bildiği ecellerin artıp eksilmesi imkânsızdır. Şu halde artma meselesini Ölüm melâikesine yahut ruhları kabz için vekil kıldığı başka bir meleğe nisbetledir, diye tevil etmek gerekir. Meleğe uzun eceller yazmasını emir buyurduktan veya bunu Levh-i Mahfuz'a yazdırdıktan sonra, ezelî ilmi iktizası bu yazılana ziyâde ve noksan yapabilir. îşte: «Allah dilediğini mahveder, dilediğini sabit bırakır.» âyet-i kerîmesinin mânâsı budur.» Ehl-i Hakkın mezhebine göre öldürülen kimse eceliyle ölmüştür. Dalâlet fırkalarından Mu'tezile onun eceliyle Ölmediğini, ömrünün kesildiğini söylemişlerdir. Görülüyor ki: Hazret-i Ümmü Habîbe , Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile babasının ve kardeşinin çok yaşamalarına ve kendisine faydaları dokunmalarına dua etmiş, fakat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu bu duadan men etmiştir. Burada şöyle bir sual hatıra gelebilir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ecel mukadderden fazla ve eksik olamıyacağı için men ettiyse, azab meselesi de mukadderdir. Hazret-i Ümmü Habibe'ye niçin azabdan kurtulmak istemesini tavsiye buyurmuştur? Cevab: Evet, azab meselesi de mukadderdir. Lâkin cehennem azabından, kabir azabından ve emsali şeylerden kurtulmak istemek bir ibâdettir, îbâdetlerse şeriatın emridirler. Kader ne ise o olur deyip namaz ve oruç gibi ibâdetleri terketmek nasıl caiz değilse, afiyet duasında bulunmak da öyledir. Mesh: Suretini değiştirmek, insani maymun ve domuz gibi çirkin hayvanlar kılığına tebdil etmektir. Bu hâdise Benî İsrâi zamanında vuku bulmuştur. Fakat başka hayvanlar suretine tebdil edilen insanların nesli olmadığı, maymunlarla domuzlarınsa meshden Önce de mevcut oldukları bu hadîsde sarahaten bildirilmiştir. Binâenaleyh bugün yaşayan maymunlarla domuzlar insandan dönme değillerdir. |