Geri

   

 

 

 

İleri

 

4- «Her Şey Kaderledir» Hadisi Bâbı

6922- Bana Abdü;l-A'lâ;b. Hammad rivâyet etti.

(Dedi ki): Mâlik b. Enes'e okudum. H.

Bize Kuteybe b. Saîd dahi Mâlik'den — ona okunanlar meyanında —, o da Ziyâd b. Sa'd'dan, o da Amr b. Müslim'den, o da Tâvus'dan naklen rivâyet etti ki: (Şöyle dedi): (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bir takım insanlara yetiştim ki: Her şey kaderledir, diyorlar. Abdullah b. Ömer'i de şunu söylerken dinledim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Her şey kaderledir. Acz ve iktidar yahut iktidar ve acz bile!» buyurdular.

Kâdî Iyâz bu hadisdeki Acz ve Keys kelimelerinin ibaredeki «şey» üzerine atfedilerek mecrur dahi rivâyet edildiklerini söylemiş ve: «İhtimal buradaki âcizden murad; zahirî mânâsıdır. Ki: O da kudretsizliktir. Bazıları onun yapılması gereken şeyi terketmek, sonraya bırakmak ve vaktini geçirmek mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Bu kelimenin tâatlardan âciz kalmak mânâsına gelmesi dahi ihtimal dâhilinde olduğu gibi, dünya ve âhirete ait umumî işlerde acz kastedilmiş olması da muhtemeldir.-Keys, aczin zıddı olup, neşat ve iktidar mânâsına gelir. Hadîs-i şerif âcizin aczi, muktedirin kudreti bile mukadderdir manasınadır.» diyor.

6923- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki' Süfyân'dan, o da Ziyâd b. İsmail'den, o da Muhammed b. Abbâd b. Ca'fer El-Mahzûmî'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Kureyş müşrikleri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile kader hakkında münakaşaya geldiler. Bunun üzerine şu âyet-i kerîme nâzil oldu:

"O gün onlar yüzleri üstü cehenneme sürüklenecekler. (Kendilerine) Sekarın çarpmasını tadın! Biz her şeyi kaderle halketmişizdir." Sûre-i Kamer, Âyet: 48-49. (denilecek.)

Buradaki kaderden murâd malûm ve meşhur olan kaza-kader meselesidir. Bâcî bu mânânın hilâfına işaret etmişse de

Nevevî: «Mesele onun dediği gibi değildir.» diyor.

Sekar: Cehennemin isimlerinden biridir.

Gerek hadîs-i şerîf gerekse âyet-i kerîme kaderi isbât etmekte ve bunun her şeye âm ve şâmil olduğunu bildirmektedirler.