Geri

   

 

 

 

İleri

 

16- Zalim Veya Mazlum Her Din Kardeşine Yardım Bâbı

6747- Bize Ahmed b. Abdillah b. Yûnus rivâyet etti.

(Dedi ki) Bize Züheyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Biri muhacirlerden, diğeri ensârdan iki Çocuk kavga ettiler. Bunun' üzerine muhacir yahut muhacirler:

— Yetişin ey muhacirler! Ensârî de:

— Yetişin ey ensâr! diye haykırdılar. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çıkarak:

«Ne bu cahiliyet halkı dâvası?» diye sordu. Ashâb ;

— Bir şey yok ya Resûlallah! Yalnız iki çocuk kavga ettiler de biri diğerinin kıçına vurdu, dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«O halde zararı yok. Kişi zâlim de olsa, mazlum da olsa din kardeşine yardım etsin. Zâlimse onu men etsin. Zira bu onun için bir yardımdır. Mazlum ise ona yardımda bulunsun!» buyurdular.

6748- Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Züheyr b. Harb, Ahmede'd-Dablî ve İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. Lâfız İbn Ebî Şeybe'nindir. İbn Abde: Ahberanâ tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Süfyân b. Uyeyne rivâyet etti dediler. Süfyân

Dedi ki: Amr Câbir b. Abdillah, şunu söylerken işitmiş: Bir gazada Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) le birlikte bulunuyorduk. Muhacirlerden bir adam ensârdan birinin kıçına vurdu. Derken ensârî:

— Yetişin ey ensâr! Muhacir de:

— Yetişin ey muhacirler! dediler.

Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bu câhiliyyet dâvası ne oluyor?» buyurdu. Ashâb:

— Ya Resûlallah! Muhacirlerden bir adam, ensârdan birinin kıçına vurdu, dediler. O da:

«Bu dâvayı bırakın! Çünkü o kokmuş bir şeydir.» buyurdular. Derken Abdullah b. Übey bu daveti işitti. Ve:

— Vallahi onlar bunu yaptılar! Medine'ye dönersek şerefli olan şerefsizi oradan mutlaka çıkaracaktır, dedi. Ömer:

— Bana müsaade et de şu münafığın boynunu vurayım! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bırak onu! İnsanlar Muhammed ashabını Öldürüyor diye konuşmasınlar.» buyurdular.

6749- Bize İshâk b. İbrahim ile İshâk b. Mansûr ve Muhammed b. Râfi' rivâyet ettiler. İbn Râfi': Haddesenâ; Ötekiler: Ahberanâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi.

(Dedi ki): Bize Ma'mer, Eyyûb'dan, o da Amr b. Dinar'dan, o da Câbir b. Abdillah'dan naklen haber verdi. Câbir Şöyle dedi: Muhacirlerden bir adam, ensârdan birinin kıçına vurdu. O da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek ondan kısas istedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bırakın bu dâvayı! Çünkü o kokmuş bir şeydir.» buyurdular.

İbn Mansur kendi rivâyetinde: «Amr işitmiş

Dedi ki: Ben Câbir’den dinledim.» demiştir.

Bu hadîsi Buhârî «Edeb» ve «Tefsir» bahislerinde; Tirmizî «Tefsir» de; Nesâî «Siyer» ile «El-yevm ve’l-leyle» ve «Tefsir» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

Kes': Bir kimsenin kıçına elle veya ayakla vurmaktır. Zikri geçen kavga Beni Mustalik gazasında olmuştur. Kavga eden muhacir Cehcah b. Kays, ensârî de Sinan b. Vebra'dır, Zehcah , Hazret-i Ömer'in maiyetinde olup, onun atını yedermiş. Bu sata İbn Saîd El-Gıfârî de denilir.

Katâde'nin rivâyet ettiği mürsel bir hadîsde şöyle denilmektedir: «Onlardan büyük bir münafık şunu söyledi: Bunların misâli öbür adamm

Iköpeğini semizlet de seni yesin, dediği gibidir.»

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu kavgaya câhiliyet dâvası demesi, ondan hoşlanmadığı içindir. Çünkü tarafların kabilelerini yardıma çağırmaları hakikaten câhiliyet devrinden kalma bir âdet idi, Câhiliyet devrinde Arablar birbirlerinden haklarını almak için akraba ve kabilelerini yardıma çağırırlardı. İslâmiyet bu âdeti iptal etmiş, dâvaların hallini şer'î hükümlere bağlamıştır. Bir insan başkasının hakkına tecavüz ederse, haklıyı haksızı hâkim ayırır.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bu kıssanın sonunda: «Zararı yok...» buyurması: Bu kıssadan benim korktuğum şiddet hâsıl olmadı manasınadır. Çünkü fitne ve fesadı mûcib olacak câhiliyet gaşalığı zuhur edeceğinden endîşe duymuştu.

Hadîs-i şerîf Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sâhib olduğı sabır ve tahammülü göstermekte ve daha büyük mefsedetlere sebep olacak bazı yolsuzluklara sabır gerektiğine işaret etmektedir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dâima müslümanlarm. kalblerini yatıştırmaya çalışır. Müslümanlığın kuvvet bulması, imanın kalblere yer etmesi için bedevilerle münafıkların gösterdikleri kabalıklara sabreder, bu maksatla onlara bol bol ihsanlarda bulunurdu. Münafıkları da bundan dolayı öldürmemişti. Kâdî Iyâz bu hükmün neshedilip edilmediği hususunda ulemânın ihtilâf ettiklerini söylemiştir. Bazıları: «Münafıkların affedilmesi nifaklarını meydana çıkarmadıklarındandır. Nifakları zuhur ederse Öldürülürler.»: demişlerdir.