Geri

   

 

 

 

İleri

 

13- Hasta Dolaşmanın Fazileti Bâbı

6716- Bize Saîd b. Mensur ile Ebû'r-Rabi'a Zehrânî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammad (yani İbn Zeyd) Eyyûb'dan, o da Ebû Kılâbe'den, o da Ebû Esmâ'dan, o da Sevtan'dan naklen rivâyet etti. Ebû'r-Râbi': Onu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e ref etti, dedi. Saîd'in hadîsinde ise:

(Dedi ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Hastayı dolaşan, geri donünceye kadar cennetin hurmalık yolundadır.» buyurdular, denilmiştir.

6717- Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hüşeym Hâlid'den, o da Ebû Kılâbe'den, o da Ebû Esmâ'dan, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in azatlısı Sevban'dan naklen haber verdi. Sevhan Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Her kim bir hastayı dolaşırsa, donünceye kadar cennetin hurmalarındadır.» buyurdular.

6718- Bize Yahya b. Habib El-Hârisî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yezid b. Zürey' rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hâlid, Ebû Kilâbe'den, o da Ebû Esma' Er-Rahabî'den, o da Sevban'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. (Şöyle buyurmuşlar):

«Gerçekten müslüman kardeşi müslümam dolaştığı vakit, dönünceye kadar cennetin hurmalarındadır.»

6719- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb hep birden Yezid'ded rivâyet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. (Dediler ki): Bize Yezid b. Hârûn rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Âsim El-Ahvel, Abdullah b. Zeyd'den (bu zat Ebû Kılâbe'dir), o da Ebû'l-Eş'as Es-San'ânî'den, o da Ebû Esma Er-Rahabî'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in azatlısı Sevban'dan, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi. (Şöyle buyurmuşlar):

«Bir kimse bir hastayı dolaşırsa, cennetin hurfesinde olur.» — Ya Resûlallah! Cennetin hurfesi nedir? diye sorulmuş. «Onun devşirilmiş yemişidir.» buyurmuşlar.

6720- Bana Süveyd b. Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Mervân b. Muâviye, Âsim El-Ahvel'den bu isnadla rivâyette tulündü.

Mahrafe,: İki sıra hurma arasındaki yoldur. O yoldan yürüyen hangi sıradan dilerse hurma toplayabilir. Bazıları mahrefenin sadece yol demek olduğunu söylemişlerdir. Kâdî Iyâz: «Mahrefe, içinde devşiri-lecek yemiş bulunan bahçedir» demiştir.

Hadîsten murâd: Hasta bir müslümam dolaşmaya giden, onun yanından dönünceye kadar içinden yemiş topladığı bir bahçe gibidir, demektir. Yani; hasta dolaşmaya giden kimsenin kazandığı sevab, yemiş toplayan kimsenin devşirdiği meyveye benzetilmiştir. Kâdî Iyâz diyor ki: «Hasta dolaşmanın ecri pek büyüktür. Hasta dolaşmak farz-ı kifâyedir. Çünkü dolaşılmazsa hâli perişan olur. Ölebilir. Bilhassa gurbette olanlarla zayıflar buna muhtaçtırlar.»

«Müslim» sarihlerinden Übbiye göre hasta dolaşmak hususunda örf ve âdete bakılır. Ziyaretten memnun kalan hasta dolaşılır. Ziyaretten hoşlanmayan hasta dolaşılmaz. Hastanın yanında kendisini rencide edecek hastalık hâli konuşulmaz.

Ulemâ, hasta dolaşmanın faziletine ittifak etmişlerdir. Bu husûsda evvelce gördüğümüz hasta ziyareti Bâbında izahat geçmişti.

6721- Bana Muhammed b. Hatim b. Meymun rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Behz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hammad b. Seleme, Sâbit’den, o da Ebû Râfi'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:

«Şüphesiz Allah (azze ve celle) kıyâmet gününde: Ey âdemoğlu! Ben hasta oldum da, sen beni dolaşmadın! diyecek. Âdemoğlu:

— Yâ Rabbi! Ben seni nasıl dolaşabilirim. Sen âlemlerin Rabbisin! cevabını verecek. Teâlâ Hazretleri:

— Bilmez miydin ki, filân kulum hasta oldu. Sen onu dolaşmadın. Bilmez miydin ki, onu dolaşmış olsan, beni onun yanında bulurdun, buyuracak. Ey âdemoğlu! Senden yiyecek istedim; beni doyurmadın! diyecek. Âdemoğlu:

— Yârabbi! Seni nasıl doyurabilirim ki! Sen âlemlerin Rabbisin! diyecek. Teâlâ Hazretleri:

— Bilmez misin ki, filân kulum senden yiyecek istedi, sen onu doyurmadın. Bilmez miydin ki, onu doyurmuş olsan; bunu benim nezdimde bulacaktın! buyuracak.

— Ey Âdemoğlu! Senden su istedim; beni sulamadın! diyecek. Âdemoğlu:

— Yâ Rabbİ! Ben seni nasıl sularım! Sen âlemlerin Rabbisin! cevâbını ecek. Teâlâ Hazretleri:

Filân kulum senden su istedi; ona su vermedin! Onu sulamış olsaydın bunu (n karşılığını) benim nezdimde bulurdun! buyuracaktır.»

Ulemânın beyânına göre Teâlâ Hazretlerinin hastalığı kendisine izafe etmesi kulunu şereflendirmek ve kendisine yakınlığını bildirmek içindir. Maksat kulun hastalığıdır.

«Beni onun yanında bulurdun...» cümlesinin mânâsı: Benim sevab ve ikramımı bulurdun, demektir. Hastalık hakkında: «Beni onun yanında bulurdun.» Yiyecek ve İçecek hakkında ise:

«Bunun mükâfatını benim nezdimde bulurdun...» buyurulması hasta dolaşmanın sevabı daha çok olduğuna işaret içindir.