1- Anneye, Babaya İyilik ve Onların Buna En Haklı Layık Bâbı 6664- Bize Kuteybe b. Saîd b. Cemil b. Tarifes-Sakafî ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Cerîr, Umara b. Ka'kaâ’dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: — Benim güzel sohbet etmeme insanların en lâyık olanı kimdir? diye sordu. «Annendir!» buyurdular. — Sonra kimdir? dedi. «Sonra annendir!» buyurdu. — Sonra kimdir? dedi. «Sonra annendir!» buyurdu. — Sonra kimdir? dedi. «Sonra babandır!» buyurdu, Kuteybe'nin hadîsinde: «Benim güzel sohbet etmeme en lâyık kimdir?» cümlesi vardır. İnsanları anmamıştır. 6665- Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Alâ' El-Hemdânî rivâyet etti, (Dedi ki): Bize İbn Fudayl babasından, o da Umara b. Ka'kaâ'dan, o da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Bir adam: — Ya Resûlallah! Benim güzel sohbet etmeme en lâyık kimdir? diye sordu, «Annen, sonra annen, sonra annen, sonra babandırl Sonra sana en yakın, en yakın olanlardır!» buyurdular. 6666- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize mâra ile İbn Şübrüme'den, onlar da Ebû Zür'a'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi diyerek Cerîr'in hadîsi gibi rivâyet etmiş. Şunu da ziyâde eylemiştir: «Bunun üzerine: «Evet! Baba hakkı için sana mutlaka haber verilecektir!» buyurdular.» 6667- Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şebâbe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Talha rivâyet etti. H. Bana Ahmed b. Hiraş da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Habban rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Vüheyb rivâyet etti. Her iki râvi İbn Şübrüme'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Vüheyb'in hadîsinde: «Kime iyilik edeyim.» Muhammed b. Talha'nın hadîsinde ise: «Tarafımdan güzel sohbet edilmeye insanların hangisi en lâyıktır.» cümleleri vardır. Sonra râvi Cerîr'in hadîsi gibi nakletmiştir. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Edeb»'de; İbn Mâce «Kitâbu'l-Vasâyâ»'da tahric etmişlerdir, Hadîsdeki sahabeden murad; sohbet yani bir kimsenin hizmetinde bulunmaktır. Bazıları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelen adamın Muâviye b. Hayyide olduğunu söylemişler. «Çünkü Buhârî (El-Edebü'l-Müfred) adlı eserinde onun hadîsini rivâyet etmiştir.» demişlerse de, Aynî bu babda birçok hadîsler vârid olduğunu, hepsinin buradaki rivâyete benzediğini, binâenaleyh gelenin Muâviye olduğu tayin edilemiyeceğini söylemiştir. Hadîs-i şerîf akrabaya iyilikte bulunmaya teşvik etmekte, bunların başında annenin geldiğini, sonra baba ve derecelerine göre diğer yakınların onu takip ettiğini bildirmektedir. Ulemâ bunun sebebini şöyle izah ederler: Annenin başta gelmesi; çocuğu uğrunda birçok meşakkatlere katlanmasından, onu doğururken, emzirirken ve terbiye ederken pek çok yorulmasındandır. «Elmirkat» nâm eserde şöyle deniliyor: «Kur'ân-ı Kerîm»'de: Annesi onu meşakkatle taşımış, meşakkatle doğurmuştur. Onun ana karnında bulunmasıyle sütten ayrılması müddeti otuz aydır, bu-yurularak annenin bu üç hakkına işaret olunmuştur. Yani; üç şey mukabilinde üç şey anneye mahsusdur ki, bunlar da; hamilelik çilesi, doğurma meşakkati ve emzirme mihnetidir. Bundan dolayı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) anneye hizmeti üç defa tekrar etmiştir. Muhasibi iyilik ve hizmet hususunda annenin, babadan önce geldiğine ulemânın ic-mâını nakletmiştir. Fakat Kâdî Iyâz’ın beyânına göre bu babda ulemâ arasında hilaf vardır. Cumhûr annenin üstünlüğüne kail olmuş, bazıları iyilik ve hizmet Bâbında anne ile babanın müsavi derecede hak sahibi olduklarını söylemişlerdir. Bu kavil İmâm Mâlik'e de nisbet edilmiştir. Fakat Nevevî bu sarih hadisler karşısında doğrunun birinci kavil olduğunu söylemektedir. Kâdî Iyâz diyor ki: «İyilik hususunda anne ile babanın haklarının başkalarından daha kuvvetli olduğuna ulemâ ittifak etmişlerdir. Bazıları Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Sonra en yakının! En yakının!» buyurmasına bakarak dedelerle kardeşler arasında tereddüt göstermişlerdir...» Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: «Evet! Baban hakkı için...» sözünden yeminin hakikati kastedilme-miştir. Bu kelime sözü perçinlemek için dile gelivermiştir. Nitekim evvelce de görmüştük. 6668- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Vekî', Süfyân'dan, o da Habîb'den naklen rivâyet etti, H. Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahya (yani İbn Saîd El-Kattân) Süfyân ile Şu'be'den rivâyet etti. (Demişler ki): Bize Habîb, Ebû'l-Abbâs'dan, o da Abdullah b. Amr'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e cihâd için izin istemeye geldi. Bunun üzerine (ona): «Ebeveynin sağ mı?» diye sordu. Adam: — Evet! dedi. «O halde onlar hakkında cihâd et!» buyurdular. 6669- Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Habib'den rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Ebû'l-Abbâs'dan dinledim. (Dedi ki): Ben Abdullah b. Amr b. Âs'ı şöyle derkçn işittim: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'ç geldi... Râvi yukarıki hadîsin mislini anlatmıştır. Müslim der ki: «Ebû'l-Abbâs’ın ismi, Sâib b. Ferrûh El-Mekkî'dir.» 6670- Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Bişr Mis'ar'dan naklen haber verdi. H. Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muâviye b. Amr, Ebû İshâk'dan rivâyet etti. H. Bana Kâsım b. Zekeriyyâ dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hüseyn b. Aliy El-Cu'fî Zâide'den rivâyet etti. Her iki râvi A'meş'den ve hepsi Habîb'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir, 6671- Bize Saîd b. Mansûr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Vehb rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Amr b. Haris, Yezîd b. Ebî Habîb'den naklen haber verdi. Ona da Ümmü Seleme'nin âzâdlısı Nâim rivâyet etmiş ki, Abdullah b. Amr b. Âs şunu söylemiş: Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir adam gelerek: — Sana hicret ve cihâd şartı ile bey'at ediyorum. Ecri Allah'dan dilerim; dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Annenle babandan sağ biri var mı?» diye sordu. Adam: — Evet! Hattâ ikisi de! cevâbını verdi. «Allah'dan ecir diler misîn?» dedi. Adam: — Evet! cevâbını verdi, «O halde hemen annenle babana dön! Ve onlara güzel sohbette bulun!» buyurdular, Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'l-Cihâd» ile «Kitâbü'l-Edeb»'de; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî de «Kitâbü'l-Cihâd»'da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelen zâtın Câhime b. Abbâs b. Mirdâs olması muhtemel görülmüştür.' Çünkü bir hadîsde bu zât: «Ben cihâd hakkında istişare için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldim de (bana): «Validen var mı?» diye sordu. Evet! dedim «Git de ona ikram et!» Zira cennet onun ayaklarının att;ndad;ri» demiştir. Bu husûsda daha başka hadîsler de vardır. «Öyle ise onlar hakkında mücahede et!» sözünden zahirî mânâ kastedilmemiştir. Çünkü cihâdın zahiri mânâsı başkasına zarar vermeyi tazammun eder. Burada maksad cihâdın külfetidir ki o da mal sarfetmek ve bedenen yorulmaktır. Binâenaleyh hadîsin mânâsı. Anne ve babanı razı etmek için malını sarfet ve bedenini yor, demek olur. Hadîs-i şerif, anneye-babaya itaatin şiddetle lüzumuna, haklarının büyüklüğüne, onlara itâattan dolayı kazanılacak sevabın çokluğuna delildir. Ulemâdan bazıları bu hadîsle istidlal ederek ana-baba hakkının cihâddan daha üstün olduğunu... Her ikisi veya birisi müslüman olduğu takd'irde, onlardan izinsiz cihâda gitmenin caiz olmadığını söylemişlerdir. Müşrik olurlarsa izinleri şart değildir. Ancak düşman müslürnanların karşısına gelir de, onunla çarpışmak zaruret hâlini alırsa, onlardan izinsiz cihâd etmek caiz olur. Anneye-babaya isyanın büyük günahlardan sayıldığını iman bahsinde görmüştük. |