Geri

   

 

 

 

İleri

 

59- Acemlerin Fazileti Bâbı

6661- Bana Muhammed b. Râti' ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. Abd; Ahberanâ, İbn Râfi' ise: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Abdürrezzak rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ma'mer Ca'fer El-Cezelî'den, o da Yezid b. Esam'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Din Ülker yıldızında olsa ona Acem'den bir adam —yahut Acem evlâdından demiş— gidecek, hattâ eline alacaktır.» buyurdular.

6662- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdü’l-Aziz (yani İbn Muhammed) Sevr'den, o da Ebû'l-Gays'dan, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında oturuyorduk. Anîden üzerine Cum'a sûresi iniverdi:

"Onlardan diğer bir takım gönderdi ki, (faziletçe) birincilere yetişememişlerdi." Cuma Suresi, Âyet: 3. âyetini okuyunca bir adam:

— Kim onlar yâ Resûlüllah! dedi. Fakat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) orta iltifat etmedi. Hatta adam kendisine bir, iki veya üç defa sordu. Aramızda Sehnân-i Fârisî de vardı. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) elini Selman’ın üzerine koydu. Sonra:

«iman Ülker yıldızında olsa, bunlardan bazı kimseler onu elde edecektir.» buyurdu.

Bu hadîsi Buhârî «Sûretü'l-Cum'a» tefsirinde tahric etmiştir.

Acem tâbiri, Arablarca Arab olmayan müslümanlara itlâk edilirse de, burada ondan murad; Farsler yani İranlılardır. Nitekim Türkçemizde biz de onlara Acemler deriz.

Hadîs-i şerif Acemlerin faziletini bildirmektedir. Acemlerden bu fazilete nail olan ilk zât Hazret-i Selmân-ı Fârisî'dir, Hazret-i Selmân’ın diyanet ve faziletleri müstakil bir kitap dolduracak kadar çok ve meşhurdur. Biz buracıkta Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in:

«Selman bizdendir. Ehl-i Beyt'tendir.» buyurduğunu hatırlatmakta iktifa edeceğiz. Hazret-i Ali’nin de: «Selmân, Lokman gibidir.» dediği rivâyet olunur. Çok yaşamış, bir rivâyette Hazret-i Osman'in hilâfeti zamanında otuzbeş veya otuzaltı tarihinde Medâyin'de vefat etmiştir. Hazret-i ömer'in hilâfeti zamamda vefat ettiğini söyleyenler de vardır. Künyesi Ebû Abdullah idi. Selmân-ı Hayr namiyle şöhret bulmuştur. Kendisini İslâm'a nisbet eder: «Ben İslâm'ın oğlu Sel-mân'im!» dermiş.

Kanâati âcizânemce bu hadîsde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) İmâm-ı A'zam Ebû Hanîfe Hazretlerine işaret buyurmaktadır. Nedense görebildiğim Müslim ve Buhârî şerhlerinin hiç birinde bundan bahseden olmamıştır. Nihayet Seyyid-i Muhammed Habibullah’ın «Zâtü'l-Müslim» adlı eserinde hülâsasını arzettiğim şu malûmata rastladım: «Bu hadîsin fazileti bilûmum Fâris evlâdına şâmil ve şüphesiz meşhur sahâbî Selmân-ı Fars'i bu faziletin başında olmakla beraber yine şüphesiz ki, bunda İmâm Ebû Hanîfe Nu'man b. Sabit (rahimehüllah)’in da büyük menkabesi vardır. Hattâ hadîsden onun kastedilmiş olması mümkündür. Nitekim «Müslim»’in bir rivâyetinden bu mânâ zahirdir...

Acemlar arasında Selmân-ı Fârisî'den sonra İmâm Ebû Hanîfe kadar ilmiyle, re'yinin isâbetiyle ve dîninin metânetiyle şöhret bulan başka biri yoktur...

Nevevî bu hadîs-hakkında sadece şunları söylemiştir: «Hadîs-i şerîfde Acemlerin faziletine ve yerine göre mecazla mübalağanın kullanılmaları caiz olduğuna açık delil vardır.»