Geri

   

 

 

 

İleri

 

58- Sakif'in Yalancısının ve Onu Helâk Edenin Beyanı Bâbı

6660- Bize Ukbe b. Mükrem El-Ammî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ya'kub (yani İbn İshâk El-Hadramî) rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Esved b. Şeyban, Ebû Nevfel'den naklen haber verdi.

(Dedi ki): Abdullah b. Zübeyr'i Medine'nin dağ yolunda gördüm. Kureyş ve halk yanından geçmeye başladılar. Nihayet Abdullah b. Ömer da yanına uğradı. Ve başında durarak:

— Selâm sana Ebâ Hubeyb! Selâm sana Ebâ Hubeyb! Selâm sana Ebâ Hubeyb! Beri bak, vallahi ben seni bu işten men ediyordum! Vallahi ben seni bu işten men ediyordum! Vallahi ben seni bu işten men ediyordum! Vallahi benim bildiğime göre sen hakîkaten çok oruç tutan, çok namaz kılan, akrabaya çok yardım eden bir adamdın. Vallahi en kötüsü sen olan bir ümmet en hayırlı bir ümmetdir, dedi.

Sonra Abdullah b. Ömer oradan ayrıldı. Abdullah'ın durması ve konuşması Haccâc'ın kulağına varmış. Hemen İbn Zübeyr'e adam gönderdi ve dalından indirilerek yahûdîlerin kabristanına konuldu. Sonra annesi Esma binti Ebî Bekr'e haber gönderdi. Fakat o gelmekten imtina etti. Haccâc kendisine tekrar birini göndererek: Ya gelirsin yahut seni saçlarından sürükleyecek birini mutlaka gönderirim, dedi, Esma yine imtina etti. Ve şunları söyledi:

— Vallahi bana saçlarımla beni sürükleyecek bir kimse göndermedikçe, ben senin yanına varmam! Bunun üzerine Haccâc:

— Bana ayakkabılarımı gösterin! dedi. Ve ayakkabılarım aldı. Sonra koşarak yola düştü ve Esmâ'nın yanına girdi. (Ona):

— Allah'ın düşmanına ne yaptığımı gördün mü? dedi. Esma:

— Gördüm ki, ona dünyasını berbad ettin. Ama o da sana âhiretini berbâd etti., Duydum ki ona, ey iki kuşaklının oğlu! dermişsin. Vallahi iki kuşaklı benim. Bunların biri ile hayvanların üzerinden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yiyeceği ile Ebû Bekr'in yiyeceğini kaldırırdım. Diğeri bir kadına lâzım olan kuşaktır. Dikkat et ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize:

«Sakif kabilesinde bir yalancı ve bir can alıcı vardır.» demişti. Yalancıyı gördük. Can alıcıya gelince, bunun ancak sen olacağını zannediyorum, dedi. Bunun üzerine Haccâc onun yanından kalktı, bir daha da kendisine müracaat etmedi.

Ebû Hubeyb; Abdullah b. Zübeyr'in künyesidir. Buhârî'nin ve diğer ulemânın beyânlarına göre İbn Zübeyr'in üç künyesi varmış. Bunlar Ebû Hubeyb, Ebû Bekr ,ve Ebû Bükeyr'dir. Haccâc-i Zâlim bir çarpışmada Abdulları b. Zübeyr'i şehid etmiş ve cesedini Medine'nin dağ yollarından, birinde tepesi üstü bir ağaca asınıştı. Gelip geçen halk bunu görüyordu. Nihayet Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) da oradan geçerken asılı cesedi -görmüş-ve ona selâm vererek, hakkında sitayişkâr sözler söylemiştir. «Seni bundan menederdim» sözünden maksadı: Seni bu adamla uğraşmaktan ve kendisiyle uzun uzadıya münazaa ve münakaşaya dalmaktan men ederdim. Beni dinlemedin. İşte bu hal başına geldi, dernektir.

Savvâm: Çok oruç tutan; Kavvâm: Çok namaz-kılan mânâsına gelir- Taberânî: «İbn Zübeyr'bütün sene oruç tutar; günleri birbirine eklerdi. Geceleri de namazla ihya eder, çok defa vitir namazında bütün Kur'ânı hatmederdi.» demiştir. Yine Taberânî'nin beyânına göre Haccâc tarafdarları İbn Zübeyr'i kendi görüşlerine göre ümmetin en kötüsü olduğu için asınışlardır. İbâdete bu kadar düşkün olan bir zât, mensub bulunduğu ümmetin en kötüsü olursa, şüphesiz o ümmetin bütün fertleri hayırlı demektir. Bundan dolayıdır ki, İbn Ömer (radıyallahü anh): «Vallahi en kötüsü sen olan bir ümmet, en hayırlı bir ümmetdir.» demiştir. Bu söz Haccâc ve tarafdarlarına karşı bir reddiyedir.

Kurun: Karnın cem'idir. Karn boynuz demektir. Buradaki boynuzlardan murad örülmüş saçlardır.

Nitâk: Kemer kuşak demektir. Kadın iş yaparken eteğine basınamak için beline kuşak gibi bir şey bağlayarak elbisesini onunla toplar. Hazret-i Esmâ'ya iki kuşaklı denilmesi bir rivâyete göre birbiri üzerine iki kuşak sardığı içindir. Esah olan rivâyete göre ise kuşağını ikiye yararak bir parçasını beline sardığı, öteki parçasiyle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ve Hazret-i Ebû Bekr'in yiyeceklerini hayvan Üzerinden taşıdığı içindir.

Hazret-i Esma'nin «Gördük...» dediği yalancı Muhtar b. Ebî Ubeyd Es-Sakafî'dir. Bu adam çok yalan söylermiş. Yaptığı yalanların en çirkini kendisine Cebrail (aleyhisselâm)’in geldiğini iddia etmesidir. Can alıcıdan murad da Haccâc b. Yûsuf'dur.