40- Ebü Süfyan b. Harb (radıyallahü anh)’in Faziletlerinden Bir Bab 6565- Bana Abbâs b. Abdi’l-Azîm El-Anberî ile Ahmed b. Ca'fer El-Ma'kirî rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Nadr (Bu zât İbn Muhammed El-Yemânî'dir) rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İkrime rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Zümeyl rivâyet etti. (Dedi ki): Bana İbn Abbâs rivâyet etti, (Dedi ki): Müslümanlar Ebû Süfyân'a bakmıyor, onunla oturmuyorlardı. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'c: — Yâ Nebiyyallah! Üç şey var; onları bana ver! dedi. O da: «Pekâlâ!» dedi. (Ebû Süfyân): — Bende Arabın en iyisi ve en güzeli Ümmü Habîbe binti Ebî Süfyân var. Onu sana vereyim! dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Pekiyi!» buyurdular. — Bir de Muâviye var. Onu huzurunda kâtip yaparsın! dedi. (Yine) ; «Pekiyi!» buyurdular. — Bir de beni emîr yaparsın. Tâ ki, vaktiyle müslümanlarla çarpıştığım gibi, kâfirlerle çarpışayım, dedi. (Yine) «Pekiyi!» buyurdular, Ebû Zümeyl: «Eğer bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den istememiş olsaydı, ona bunu vermezdi. Çünkü kendisinden bir şey istenilirse mutlaka: Evet! cevabını verirdi.» demiş. Nevevî'nin beyânına göre: Bu hadîs müşkil olmasıyle meşhur hadîslerdendir, İşkâlın vechi şudur ki: Ebû Süfyân ancak hicretin sekizinci yılında Mekke'nin fethedildiği gün müslüman olmuştur. Bu meşhurdur. Hilâfsızdır. Halbuki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ümmü Habîbe ile bundan uzun zaman önce evlenmiştir. Ebû Ubeyd'e, Halîfe b. Hayyad, İbnü'l-Berkî ve cumhûr ulemâ onunla hicretin altıncı yılında evlendiğini söylemişlerdir. Yedinci yılında evlendi, diyenler de vardır. Kâdî Iyâz onunla nerede evlendiği hususunda ulemânın ihtilâf ettiğini söyler. Bazıları «Ümmü Habîbe Habeş’den geldikten sonra Medine'de evlendi.» demiş. Cumhûr ise Habeşistan:da iken evlendiğini söylemişlerdir. Yine Kâdî Iyâz’ın beyânına göre ulema Habeşistan'da Ümmü Habîbe'nin nikâhını kim kıydığı hususunda dahi ihtilâf etmişler. Bazıları Hazret-i Osman, bir takımları Ümmü Habibe'nin izniyle Hâlid b. Saîd b. El-Âsi kıydığını söylemişlerdir. Necâşî kıymıştır» diyenler de vardır. Çünkü o yerin emîr ve sultânı o idi. şunu söylemiştir: «Müslim'in buradaki rivâyetinde onu Süfyân’ın evlendirmiş olması cidden garibdir Ümmüe'nin Ebû Süfyân kâfir olarak Medine'ye geldi-onunla geçen macerası meşhurdur.» adî bundan fazla bir şey söylememiştir. İbn Hazm Kâdî Ebû Habibği zaman Kaise: «Bu'hadîs râvilerden birinin vehmidir. Çünkü halk arasında hilaf yoktur ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), Ümmü Habîbe ile fetihden çok zaman evvel, kendisi Habeşistan'da, babası da kâfir iken evlenmiştir» demiştir. Yine İbn Hazm'den bir rivâyete göre: «Bu hadîs mevzudur. Bundaki musibet Ebû Zümeyl'den rivâyet eden İkrime b. Ammâr'dan gelmektedir.» demiştir. Fakat Ebû Amr İbn Salâh, İbn Hazm'in bu iddiasını kabul etmemiş, kendisine ağır sözler söylemiş: «Bu söz onun cesaretinden ileri geliyor. Çünkü kendisi büyük İmâmları hatalı çıkarmak ve onlara dil uzatmak hususunda pek atılgandır. Biz hadîs İmâmlarından hiç birinin İkrime b. Ammâr'ı hadîs uydurmakla itham ettiğini bilmiyoruz, Onu Veki' , Yahya b. Maîn ve başkaları mûta-med saymışlardır. Duası makbul bir zât idi. İbn Hazm'in Ümmü Habîbe evvelden nikâhlanmıştır diye bu hadîs hakkında teveh-hüm ettiği münâfaat ve zıddiyet kendisinin bir hatası ve gafletidir. Zira ihtimal ki Ebû Süfyân Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gönlünü almak için nikâhın yenilenmesini istemiştir. Çünkü kendi rızâmı olmaksızın kızının evlenmiş olmasını ihtimal reisliğine ve nesebine bir nakîsa sayıyordu. Yahut böyle bir vaziyet karşısında babanın müslüman oluşunun nikâh akdini yenilemek iktizâ edeceğini sanmıştır. Bundan daha açık haller mertebesi Ebû Süfyân'dan daha büyük, ilmi daha çok ve sohbeti daha uzun bâzı zevata gizli kalmıştır.» demiştir. İbn Salâh’ın sözü burada sona erer. Buna karşılık Nevevî de şunları söylemiştir: «Hadisde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in nikâh akdini yenilediğine veya Ebû Süfyân'a nikâhı yenilemek icab ettiğini söylediğine dair bir şey yoktur. İhtimal ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Pekiyi!..» sözüyle: Hakikî akidle olmasa da istediğin usul bulur, demek istemiştir. Hadîsden de anlaşılacağı vecihle Hazret-i Ümmü Habîbe, Ebû Süfyân’ın kındır. Ebû Süfyân Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kayınpederi olduğu halde, ashâbm onun yüzüne bakmamaları, yanında oturmamaları Taberânî'ye göre Müslüman olmazdan evvel Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile müslümanlara yaptığı eziyetlerden dolayıdır. Çünkü onun yaptığını başka hiç bir müşrik yapmamıştı. Nihayet Mekke'nin fethedildiği gün arzusu hilâfına müslüman olmuş; müellefe-i kulubdan sayılmıştır. Hadîs-i şerif Hazret-i Ebû Süfyân'ın faziletine delildir. |