29- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Saçının Ağarması Bâbı 6219- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbn Nümeyr ve Amru'n-Nâkıd toptan İbn İdris'den rivâyet ettiler. Amr dedi ki: Bize Abdullah b. İdris El-Evdî, Hişam'dan, o da İbn Sîrîn'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Enes b. Mâlik'e, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç saçını boyadı mı? diye soruldu. — Hakikat şu ki, o saçının ağarması namına bir şey görmedi. Ancak (şu kadarcık) gördü). İbn İdris sanki onu azaltmak istiyormuş, demiştir. Ebû Bekr ile Ömer saçlarını kına ve ketem ile boyarlardı, dedi. 6220- Bize Muhammed b. Bekkâr b. Reyyân rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İsmail b. Zekeriyya, Âsimi ahvelden, o da İbn Sîrîn'den naklen rivâyet etti. İbn Şîrîn Şöyle dedi: Enes b. Mâlik'e sordum: — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) saçını boyar mıydı? dedim: — Saçını boyama yaşma ermedi, sakalında birkaç beyaz kıl vardı, dedi. Ben: — Ebû Bekr boyar mıydı? diye sordum; — Evet, kına ve ketemle! cevabını verdi. 6221- Bana Haccâc b. Şâir de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mualla b. Esed rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Vüheyb b. Hâlid, Eyyûb'dan, o da Muhammed b. Sîrîn'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Enes b. Mâlik'e sordum. — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç saçını boyadı mı? (Dedim). — O saçının ağarmasından ancak az bir şey gördü, dedi. 6222- Bana Ebû'r-Rabi' El-Atekî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hammad rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Sabit rivâyet etti. (Dedi ki): Enes b. Mâlik'e, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçını boyayıp boyamadiği soruldu da, şu cevabı verdi: — Başındaki ağaran kılları saymak İstesem bunu yapardım, dedi. Ve şunu İlâve etti: — O boyanmadı. Ama Ebû Bekr kına ve ketemle boyandi. Ömer'se hâlis kına ile boyan di. 6223- Bize Nasr b. Alî El-Cehdamî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Müsennâ b. Saîd Katâde'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Bir kimsenin başından ve sakalından beyaz kılı yolması mekruhdur. Hem Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) boyanmamıştır. Beyazlık onun ancak alt dudağında, şakaklarında ve başında birkaç tane vardı. 6224- Bu hadîsi bana Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdü's-Samed rivâyet etti. (Dedi ki): Bize El-Müsennâ bu is-nadla rivâyette bulundu. 6225- Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr, Ahmed b. İbrahim Ed-Devrakî ve Harun b. Abdillah toptan Ebû Dâvud'dan rivâyet ettiler. İbn Müsennâ (Dedi ki): Bize Süleyman b. Dâvud rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Huleyd b. Ca'fer'den rivâyet etti. O da Ebû îyâs'ı Enes'den naklederken dinlemiş: Enes'e Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçının ağarıp ağarmadığı sorulmuş da: — Allah onu beyazlıkla lekelemedi, demiş. 6226- Bize Ahmed b. Yûnus rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Züheyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû İshâk rivâyet etti. H. Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Hayseme, Ebû İshâk'dan, o da Ebû Cühayfe'den naklen haber verdi. Ebû Cühayfe (Şöyle dedi): — Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’ı gördüm. Şurası beyazdı. Ve Züheyr parmaklarını alt dudağına koydu. Kendisine: — O gün sen kim gibi idin? diye soruldu. — Oku yapıyor ve tüyünü takıyordum, cevâbını verdi. 6227- Bize Vâsıl b. Abdi’l-A'la rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Fudayl, İsmail b. Ebi Hâlid'den, o da Ebû Cühayfe'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): — Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i beyaz gb'rdüm. İhtiyar-lamiştı. Alî'nin oğlu Hasan ona benziyordu. 6228- Bize Saîd b. Manöûr da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süfyân ile Halid b. Abdillah rivâyet ettiler. H. Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti. Bunların hepsi İsmail'den, o da Ebû Cüheyfe'den bu isnadla rivâyet ettiler. Ama «Beyaz gördüm, ihtiyarlamıştı...» ifadesini söylememişlerdir. 6229- Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Dâvud Süleyman b. Dâvud rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be Sımak b. Harb'den rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Câbir b. Semûra'yı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçı ağanp ağarmadığı sorulduğu zaman dinledim. — Başını yağladığı zaman beyazlıktan bir şey görülmüyordu, yağlamazsa görülüyordu, dedi. 6230- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ubeydullah, İsrail'den, o da Simâk'den naklen rivâyet etti ki: Simak, Câbir b. Semûra'yı şöyle derken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sakalı ile başının Ön tarafı ağarmağa başlamıştı. Yağ süründüğü zaman (beyazlık) belli olmazdı. Başının saçı dağılırsa belli olurdu. Sakalının kılları çoktu. Derken bir adam: Yüzü kılıç gibi miydi? dedi. Câbir: — Hayır! Bilâkis ayla güneş gibiydi; yuvarlaktı. Omuzun da ki mührü de gördüm, güvercin yumurtası kadardı. Tenine benziyordu, cevabını verdi, Hazret-i Enes rivâyetini Buhârî «Kitâbu'l-Libas»'da; Ebû Cuheyfe rivâyetini «Kitâbu'l-Menâlub»'de tahric etmiştir. Ketem: Boyaya yarıyan bir nevi ottur. Şamat: İhtiyarlığın başlangıcı ve saçların ağarmaya başlamasıdır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in saçlarının ağarmaya başladığını bildiren rivâyetler çoktur. Umumiyetle bu rivâyetlerde saç ve sakalının biraz ağarmaya başladığından bahsedilmektedir. Bu birazın ne kadar olduğu ihtilaflıdır. Bazıları saç ve sakalında on dokuz beyaz kıl olduğunu söylemiş bir takımları onu yirmiye, hatta bazıları otuza çıkarmıştır. Hazret-i Enes'den rivâyet edilen bir hadîste on beş, diğer bir rivâyette on yedi veya on sekiz olduğu bildirilmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in saçını boyayıp boyamadığın-da dahi ihtilâf olunmuştur. Ekser ulemâ Hazret-i Enes'den rivâyet edilen hadîsle istidlal ederek boyamadığma kail olmuşlardır. İmâm Mâlik'in mezhebi de budur. Bâzı hadîs İmâmları boyadığına kaildirler. Delilleri buradaki Ümmü Seleme hadîsidir. İki rivâyetin arasını bulanlar da vardır. Onlara göre Hazret-i Enes'in işaret ettiği vecihle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) güzel kokuyu çok kullanıyordu. Bu iso saçın siyahlığını giderirdi. Saçını boyadığını iddia eden işte bu koku sürülmüş saçı görmüş de boya sanmıştır. Nevevî diyor ki: «Muhtar olan kavle göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bâzan saçım boyamış, ekseri zamanlarda boyamamıştır. Bu hususta her râvi gördüğünü rivâyet etmiştir. Ve sözünde sadıktır.» Hadîsin son rivâyetinde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yüzü kılıç gibi miydi?» diye soran zâtın bu suâliyle: Kılıç gibi uzun muydu, yahut kılıç gibi parlak mıydı demek istemiş olması muhtemeldir. Hazret-i Câbir buna: «Hayır güneş ve ay gibi idi. Ve yuvarlaktı.» diye cevâb vermiştir ki, bununla onun hem güzel ve yüzünün parlaklığına, hem de yuvarlaklığına işaret etmiştir. Çünkü ay ve güneş, hem kılıçtan daha parlak, hem de yuvarlaktırlar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yüzünü onlara benzetmek daha beliğ olur. Bilhassa sevgilinin yüzünü aya benzetmek Arablar arasında pek yaygın bir âdetti. Hazret-i Enes'in: «Bİr kimsenin başından ve sakalından beyaz kıl yolması mekruhtur.» sözü ulemâ arasında ittifakla kabul edilmiştir. Nübüvvet mührü hakkında aşağıdaki hadîslerde izahat verilecektir. |