18- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Kadınlara Merhameti ve Kadınların Hayvanlarını Sürenlere Onlara Acımalarını Emir Duyurması Bâbı 6180- Bize Ebû'r-Rabi' El-Ateld ile Hâmid b. Ömer, Kuteybe b. Saîd ve Ebû Kâmil toptan Haramad b. Zeyd'den rivâyet ettiler. Ebû'r-Kabı' dedi ki: Bize Hammâd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Eyyûb, Ebû Kılâbe'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) seferlerinden birinde idi. Enceşe denilen kara bir hizmetçi de develeri sürüyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona «Ya Enceşe! Sırçalar için develeri yavaş sür!» buyurdular. 6181- Bize Ebû'r-Rabi' El-Atekî ile Hâmid b. Ömer ve Ebû Kâmil dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammâd Sâbit'ten, o da Enes'den naklen bu hadîsin benzerini rivâyet etti. 6182- Bana Amru'n-Nâkıd ile Züheyr b. Harb da ikisi birden İbn Uleyye'den rivâyet ettiler. Züheyr (Dedi ki): Bize İsmail rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Eyyûb Ebû Kılâbe'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zevcelerinin yanına gelmiş. Enceşe denilen bir sürücü hayvanlarını sürüyormuş. Bunun üzerine: «Vah sana yâ Enceşe! Sırçaların hayvanlarını yavaş sür!:» Buyurmuşlar. Râvi diyor ki.: Ebû Kılâbe şunu söyledi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Öyle bir söz söyledi ki, onu sizden biriniz söylese kendisini ayıplardınız. 6183- Bize Yahya b. Yahya dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezid b. Zürey' Süleyman Et-Teymî'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. H. 6184- Bize Ebû Kâmil de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezid rivâyet etti (Dedi ki): Bize Teymî, Enes b. Mâlik'den rivâyet etti. (Şöyle dedi) . Kes Ümmü Süleym Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte idi. Onların develerini bir sürücü sürüyordu. Nebiyyullah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ey Enceşe! Sırçaların hayvanlarını yavaş sür!» buyurdular. 6185- Bize İbn Müsennâ dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdüssamed rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Hemmâm rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Katâde Enes'den rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in güzel sesli bir deve sürücüsü vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona: «Ağır ol ya Enceşe! Sırçaları kırma!» buyurdular. (Bununla) Zayıf kadınları kastediyordu. 6186- Bize bu hadîsi İbn Beşşâr da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Dâvud rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hişâm, Katâde'den, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Ama «Güzel sesli sürücüsü» ifadesini anmadı. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu'l-Edeb»'de tahric etmiştir. Kavârir: Kâruranın cenVidir. Kârûra cam sırça demektir. Kadınlar zaafları ve çabuk kırılmaları sebebiyle sırçaya benzetilmişlerdir, Kâdî Iyâz'in beyânına göre ulema bu hususta ihtilâf etmişlerdir. Birçoklarına göre develeri süren Enceşe güzel sesli idi. Develeri sürerken recez denilen şiir nev'inden kadınlara ait parçalar okurdu. Binaenaleyh kadınlar bunu işitip de kalblerine fitne düşmesin diye Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu bundan men etmiştir. Zira Arapların meşhur meselelerindendir: Şarkı zinanın muskasıdır derler. Kâdî Iyâz bu tevcihi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in maksadına ve sözünün muk-tezasına daha muvafık bulmuştur. Diğer bir takım ulemâya göre hadîsten maksat develeri yavaş sürmektir. Çünkü develer sürücünün şarkı söylediğini işitince bundan zevk ve şevk duyarak hızlanırlar. Ve üzerindeki insanları sarsarak yorarlar. İşte Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e nceşe'yi bunun için men etmiştir. Çünkü kadınlar şiddetli hareketten bîtab düşer; zarar görürler. Ebû Kılâbe'nin «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öyle bir söz söyledi ki, onu sizden biriniz söylemiş olsa kendisini ayıplardınız.» sözüne gelince. Bundan maksad «Müslim» şârihi Übbî'ye göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'ln: «Sırçalar için develeri yavaş sür!» Ve diğer rivâyetteki: «Sırçaları kırma!» sözleridir. Kirmanı diyor ki: «Bu lâtif ve beliğ bir istiaredir. Niçin ayıp görülsün dersen, ben de derim ki: Belki ayıplayan istiarenin şartı kavimler arasında açık ve aşikâr olmasıdır da ona bakmıştır. Sırça ile kadın arasında açık olarak benzerlik yoktur. Fakat hak şudur ki: Bu söz son derece güzel ve kusursuzdur. İstiarede vech-i şebehin açık olması zâtı itibariyle lâzım değildir. Onu açık kılan karinelerden hâsıl açıklık kâfidir. Nitekim bu bahiste de'öyledir. İhtimal ki: Ebû Kılâbe'nin maksadı da bu istiarenin belagatta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gibi zevattan sâdır olduğu için güzel sayıldığını, belagatı olmayanlardan sâdır olsa cemaatın onu ayıplıyacaklannı anlatmaktır. Onun makamına lâyık olan da budur.» |