1- Bab 6034- Bize Amru'n-Nâkıd ile İshâk b. İbrahim ve İbn Ebî Örae hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Lâfız İbn Ebî Ömer'indi; (Dediler ki): Bize Süfyan Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, naklen rivi yet etti. Şöyle dedi: Rü'ya görüyordum. Ondan sıtmalanıyor, yalnız örtünmüyordum. Nihayet Ebû Katâde'ye rastladım da bunu ona söyledin Ebû Katâde şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i: «Rü'ya Allah'dandır. Hulm ise şeytandandır. Biriniz hoşlanmadığı bir düş görürse sol tarafına üç defa tükürsün ve onun şerrinden Allah'a sığınsın. Çünkü o düş kendisine asla zarar verecek değildir.» buyururken işittim. 6035- Bize İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süfyan, Talha oğullarının azatlısı Muhammed b. Amr b. Alkame’den, onlar da Ebû Seleme’den, o da Ebû Katade’den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu hadisin mislini rivâyet etti. Ama bunların hadisinde Ebû Seleme’nin: «Ben rü’ya görüyor, ondan sıtmalanıyordum. Yalnız örtünmüyordum.» Dediğini anmamıştır. 6036- Bana Harmele b. Yahya da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus haber verdi. H. Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdürrezzak haber verdi. (Dedi ki) ; Bize Ma'mer haber verdi. Her iki râvi Zührî'den, bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Onların hadîsinde ondan sıtmalanıyordum cümlesi yoktur. Yûnus'un hadîsinde: «Uykusundan kalktığı vakit sol tarafına üç defa tükürsün.» ziyâdesi vardır. 6037- Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süleyman (yani İbn Bilâl) Yahya b. Saîd'den rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Ebû Seleme b. Abdirrahman'ı şunu söylerken işittim: Ben Ebû Katâde'yi şunu söylerken işittim: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Rü'ya Allah'dandır. Hulm İse şeytandan. Biriniz hoşlanmadığı bir şey görürse, üç defa sol tarafına tükürsün! Çünkü o kendisine asla zarar verecek değildir.» buyururken işittim. Râvi Dedi ki: Ben rü'yayı Üzerine bir dağdan daha ağır görüyordum. Bu hadîsi işittim İşiteli artık ona aldırış etmiyorum. 6038- Bize bu hadîsi Kuteybe ile Muhammed b. Rumh, Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H. Bize Muhammed b. Müsenna dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdül-Vehhab (yani Es-Sekafî) rivâyet etti. H. Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Nümeyr rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Yahya b. Said'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Sekafî'nin hadîsinde: «Ebû Seleme dedi ki: Ben rü'ya görüyordum.» Leys ile İbnü Nümeyr'in hadîsinde Ebû Seleme'nin (bundan sonra) hadîsin nihayetine kadar olan sözü yoktur. İbni Rumh bu hadîsin rivâyetinde: «Üzerinde bulunduğu yandan öbür yana dönsün.» cümlesini ziyâde etmiştir. 6039- Bana Ebû't-Tâhir de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Amr b. Haris, Abdürrahim b. Sa-îd'den, o da Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan, o da Ebû Katâde'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi ki: «Salih rü'ya Allah'dan, kötü rü'ya'se şeytandandır. İmdi her kim bir rü'ya görür de onun bir şeyinden hoşlanmazsa sol tarafına tükürsün ve şeytandan Allah'a sığınsın! Bu rü'ya ona zarar vermez. Onu kimseye söylemesin. Şayet iyi rü'ya görürse sevinsin. Sevdiği kimselerden başka kimseye söylemesin!» buyurmuşlar. 6040- Bize Ebû Bekr b. Hallâd El-Bâhili ile Ahmed b. Abdillah b. Hakem rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be Abdurabbih b. Saîd'den, o da Ebû Seleme'den naklen rivâyet etti. Ebû Seleme şöyle dedi: Rü'ya görürsem bu rü'ya beni hasta ediyordu. Nihayet Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Salih rü'ya Allah'dandır. Biriniz sevdiği bir şey görürse onu sevdiği bir kimseden başkasına söylemesin. Hoşlanmadığı bir şey görürse sol tarafına üç defa tükürsün de şeytanın ve rü'yanın şerrinden Allah'a sığınsın. Onu kimseye söylemesin! Çünkü o kendisine zarar vermez.» 6041- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Bize İbn Rumh da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys Ebû'z-Zübeyr’den, o da Câbir'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen haber verdi ki: «Bîriniz hoşlanmadığı bir rü'ya görürse, sol tarafına üç defa tükürsün ve şeytandan Dç defa Allah'a sığınsın! Bulunduğu yandan da öbür yana dönsün!» buyurmuşlar. Ebû Katade rivâyetini Buhârî «Kitâbü't-Ta'bir» ve «Kitabü't-Tib»'da; Ebû Dâvûd, Tirmizî ve Nesâî «Rü'ya» bahsinde; İbn Mâce «Kitâbü'd-Diyât»'da muhtelif râvilerden. tahrîc etmişlerdir. Rü'ya ile Hulm ikisi de uyuyan kimsenin gördüğü düş mânâsına gelirse de ekseriyetle güzel düşlere rü'ya, korkunç ve çirkin olanlarına huim denilmek âdet olmuştur. Bundan dolayı hadîste teşrik izafeti kabilinden rü'ya Allah'a izafe edilmiş, hulm ise şeytana nisbet olunmuştur. İmara Mâziri diyor ki: «Ehli sünnetin rü'ya hakkındaki mezhebine göre; Allahü teâlâ uyanık kimsenin kalbinde yarattığı gibi uyuyan kimsenin kalbinde de bir takım inançlar halkeder. Allah dilediğini yapar. Ona uyku veya uyanıklık mâni olamaz. Bu inançları halkettiği vakit her halde bunları başka bir defa halkedeceği yahut halketmiş olduğu bir takım şeylere alâmet yapar. Meselâ uyuyanın kalbinde uçmayı halkederse bundaki en fazla mânâ o kimsenin olduğunun hilâfına bir şey itikad etmiş olmasıdır. Ve bu itikad başkasına alâmet olur. Nasıl ki: Teâlâ hazretleri bulutu yağmura alâmet olmak üzere halketmiştir. Bütün görülenler Allah'ın halkettiği şeylerdir. Lâkin rü'yayı ve başka şeylere sevinç alâmeti olarak yarattığı itikadları şeytanı orada bulundurmadan yaratır; zararlı şeylere alâmet olanları şeytanın huzurunda yaratır. Böylece bunlar mecazen şeytana nisbet edilirler. İşte Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Rü'ya Allah'dandır, hulm ise şeytandan sözünün mânâsı budur. Yoksa şeytan bir şey yapar mânâsına değildir. Binâenaleyh sevilen düşün adı rü'yar sevilmeyenin adı da hulmdür.» Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: «Çünkü o düş kendisine asla zarar verecek değildir.» sözünden murad: Allahü teâlâ üç defa sol tarafına tükürüp şerrinden Allah'a sığınmayı o kimsenin korktuğundan kurtulup, selâmete ermesine sebep halketmiştir. Nitekim sadakayı da malı korumak ve belâyı defetmek için sebep halketmiştir, demektir. Binâenaleyh bu rivâyetlerde zikredilen hususu toplayıp hepsiyle amel etmek gerekir. Bir kimse korkunç bir rü'ya gördü mü eûzü çekerek sol tarafına üç defa tükürmeli bulunduğu taraftan öbür yana dönmeli, hatta iki rekât namaz kılmalıdır. Bu suretle rü'ya hakkında rivâyet edilen bütün hadîslerle amel etmiş olur. Maamafih hadîslerdeki-nin bâzısıyle amel etmek dahi biiznillah zararı def etmek için kâfidir. Kâdî Iyâz diyor ki: «Üç defa üfürme emri gördüğü kötü rü'yada hazır bulunan şeytanı koğmak, onu tahkir ve rezil etmek içindir. Sol tarafa tükürmek de solun sevilmeyen kir ve paslar mahalli olmasındandır. Sağ bunun aksinedir. Kötü rü'yanın kimseye söylenmemesinin sebebine gelince ihtimal te'vil eden kimse onun gördüğü şekilde tefsir eder de Allah'ın takdiri ile öylece vuku bulur diyedir... Güzel rü'yanın sevdiği kimseden başkasına söylenmemesine gelince bunun sebebi de şudur: Bu rü'yayı hoşlanmadığı bir kimseye ta'bir ettirirse çekemediği için kötüye yorabilir. Ve rü'ya o sıfatla zuhur edebilir. Gören dahi kötü te'vîli işitir işitmez üzülür, mahzun olur.» 6042- Bize Muhammed b. Ebî Ömer El-Mekkî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdü'l-Vehhab Es-Sekafî, Eyyûbu Sahtiyânî'den, o da Muhammed b. Sîrîn'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'âzn naklen rivâyet etti. Şöyle buyurmuşlar: «Zaman yaklaşınca müslümanın rü'yası hemen hemen yanlış çıkmayacaktır. Sîzin en doğru rü'ya göreniniz, en doğru söyleyeninizdir. Hem müslümanın rü'yası Peygamberliğin kırkbeş cüz'ünden bir cüz'dür. Rü'ya üç kısımdır: Bİri sâlih rü'ya olup Allah'dan müjdedir, diğeri şeytanın verdiği üzüntüdür. Üçüncüsü kişinin kendi kendine konuştuğu şeylerdendir. Biriniz hoşlanmadığı bir şey görürse hemen kalkîp namaz kılmalı, onu kimseye söylememelidir.» Râvi diyor ki: «Rü'yada kösteği severim, bukağıdan hoşlanmam. Köstek dinde sebat demektir.» dedi. Ama bu söz hadîste var mıdır, yoksa onu İbn Şîrîn mi söyledi bilmiyorum. 6043- Bana Muhammed b. Râfi’de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ma'mer, Eyyûb'dan bu isnadla haber verdi. Bu hadîste râvi şunu da söylemiştir: «Ebû Hüreyre dedi ki: Köstek hoşuma gider. Ama bukağıdan hoşlanmam. Köstek dinde sabittir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Mü'minin rü'yası peygamberliğin kırkaltı cüz'ünden bir cüz'dür.» buyurdular. 6044- Bana Ebû'r-Rabi' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hammad (yani İbn Zeyd) rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Eyyûb İle Hİşam, Muhammed’den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiler. Şöyle dedi: Zaman yaklaşınca... Râvi hadîsi nakletmiş fakat, bu hadîste Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’i anmamıştır. 6045- Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muâz b. Hişam haber verdi. (Dedi ki): Bize babam Katâde'den, o da Muhammed b. Sîrîn'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet etti. Ve bu hadîse: «Bukağıdan hoşlanmam...» sözünü cümlenin tamamına kadar kattı: «Rü'ya peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür.» ifâdesini anmadı. 6046- Bize Muhammed b. Müsenna ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Cafer ile Ebû Dâvud rivâyet et tiler. H. Bana Züheyr b. Harb da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Şu'be'den rivâyet etmişlerdir. H. Bize Ubeydullah b. Muâz dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Katâde'den, o da Enes b. Mâlik'den, o da Ubâde b. Sâmid'den naklen rivâyet etti. Ubâde şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Mü'minin rü'yası peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür.» buyurdular. 6047- Bize Ubeydullah b. Muâz da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Sabit El-Bünânî'den, o da Enes b. Mâlik'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen bunun mislini rivâyet etti. 6048- Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdürrezzâk haber verdi. (Dedi ki): Bize Ma’mer, Zührî'den, o da İbn Müseyyeb'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Gerçekten mü'minin rü'yası peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür.» buyurdular. 6049- Bize İsmail b. Halil de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ali b. Müs-hir, A'meş'den naklen haber verdi. H, Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize A'meş Ebû Sâlih'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Müslüman rü'yasıni kendi görür. Yahut onun için görülür.» buyurdu. İbn Müshir'in hadîsinde: «Sâlih rü'ya peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür.» denilmiştir. 6050- Bize Yahya b. Yahyâ da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Yahya b. Ebî Kesir haber verdi. (Dedi ki): Babamı şoyie derken işittim: Bize Ebû Seleme, Ebû Hüreyre'den, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet ettî: «Salih bir kimsenin rü'yası peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür.» buyurmuşlar. 6051- Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Osman b. Ömer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ali (yani İbn Mübarek) rivâyet etti, H. Bize Ahmed b. Münzir de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdü's-Samed rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Harb (yani İbn Şeddat) rivâyet etti. Her iki râvi Yahya b. Ebî Kesîr'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. 6052- Bize Muhammed b. Râü' de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ab-dürrezzak rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ma'mer Hemmam b. Münebbih’den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen Abdullah b. Yahya b. Ebî Kesîr'în babasından rivâyet ettiği hadis gibi rivâyette bulundu. 6053- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. H. Bize İbn Nümeyr dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. Her iki râvi demişler ki: Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Salih rü'ya peygamberliğin yetmiş cüz'ünden bir cüz'dür.» buyurdular. 6054- Bize bu hadîsi İbn Müsennâ ile Ubeydullah b. Said dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Yahya, Ubeydullah'dan bu isnadla rivâyette bulundu. 6055- Bize bu hadîsi Kuteybe ile İbn Rumh dahi Leys b. Sa'd'dan rivâyet ettiler. H. Bize İbn Râfi' de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbnı Ebî Füdeyk rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Dahhâk, (yani İbn Osman) haber verdi. Her iki râvi Nâfi'den bu isnadla rivâyette bulunmuşlardır. Leys'in hadîsinde: «Nâfi' dedi ki: Zannederim İbn Ömer: Peygamberliğin yetmiş cüz'ünden bir cüz'dür dedi.» ifâdesi vardır. Bu hadîsi Buhârî, Tirmizî ve Nesâî «Ta'bîrir-Rü'ya» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Hattâbî ve diğer bazı ulemânın beyânına göre zamanın yaklaşmasından murad gece ile gündüzün müsâvî olmasıdır. Bazıları: «Bundan murad kıyâmetin yaklaşmasıdır.» demişlerdir. Birinci tefsir rü'ya ile meşgul olmayanlara göre daha meşhurdur. Fakat ikinci tefsiri te'yid eden hadîs vardır. «Sizin en doğru rü'ya göreniniz, en doğru soyleyeninizdir.» cümlesinin zahiri mutlak ise de Kâdî Iyâz bazı ulemânın: «Bu âhir zamanda ilim kalktığı; ulemâ, sulehâ ve gerek sözünden, gerek amelinden istifâde edilecek kimse kalmadığı zaman bir ta'viz ve tenbih olmak üzere görülecektir.» dediklerini hikâye etmiştir. Hadîsin mutlak mânâda olması daha akla yakındır. Çünkü doğru söylemeyen bir kimsenin rü'yasında da bozukluk olur. Bâbımız rivâyetlerinde sâlih rü'yanm peygamberliğin cüzlerinden olduğu üç âdetle bildirilmektedir. Bunların en meşhuruna göre rü'ya peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür. ikinciye göre kırk beş, üçüncüye göre yetmiş cüz'ünden bir cüz'dür. Müslim'den başkalarının rivâyetlerinde cüz sayıları daha da değişmektedir. Meselâ: İbn Abbâs (radıyallahü anh)'ın bir rivâyetinde «Peygamberliğin kırk cüz'ünden bir cüzü»; El-Abbâs’ın rivâyetinde «Elli cüz'ünden bir cüzü»; İbn Ömer rivâyetinde «Yirmialtı cüz'ünden bir cüzü»; Ubâde rivâyetinde: «Kırk dört cüz'ünden bir cüz'üdür» denilmektedir. Tâberi bu ihtilâfın rü'yayı görenlerin muhtelif olmasından ileri geldiğine işaret etmiştir. Sâlih mü'minin rü'yası peygamberliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz, fâsıkın rü'yâsı ise yetmiş cüz'ünden bir cüz olur. Bâzılarına göre bu ihtilâftan murad: Gizli rü'yalar v«tmiş cüz'den bir cüz, aşikâr (açık) rü'yalar kırk altı cüz'den bir cüz'dür demektir. Bir takımları da şöyle dedilerdir: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yirmi üç sene vahiy geldi. Bu yirmi üç senenin on üçü Mekke'de, onu Medine'de geçti. Daha önce altı ay vahyi rü'yada görmüştü. Bu altı ay kırk altı (altı ayın) bir cüz'üdür.» Ma'zirî diyor ki: «Ulemâdan Bazıları rü'yaların peygamberlikle hâsıl olan ve o sayede temyiz edilen şeylere kırk altıda bir cüz nisbetinde benzerliği olduğunu söylemişlerdir. Bazıları birinciye (yani altı ay rü'ya meselesine) itiraz etmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in peygamberlik gelmezden Önce vahyi tam altı ay rü'yada gördüğü sabit olmamıştır. Bir de Peygamber olduktan sonra birçok rü'yalar görmüştür. Bunlar da altı aya katılınca nisbet değişir, demişlerdir. Bu ikinci itiraz bâtıldır. Çünkü vahyden sonraki rü'yalar melek vâsıtasıyle olmuştur ki; bunlar vahiy de dâhil olup ayrıca hesaba katılmazlar.» Hattâbî de şunları söylemiştir: «Bu hadîs rü'ya meselesini te'-kid ve onun mertebesini tahkikdir. Rü'yanm peygamberlik cüzlerinden bir cüz oluşu peygamberlere mahsustur. Başkaları hakkında böyle bir şey yoktur. Peygamberlere uyanıkken nasıl vahiy gelirse uyku hâlinde de gelirdi. Ulemâdan bâzılarına göre bu hadîsin mânâsı rü'ya peygamberliğe muvafık olarak görülür. Çünkü rü'ya peygamberlikten kalan bir cüz'dür demektir.» « (Rü'yada) köstek (görmey)i severim, bukağıdan hoşlanmam.» cümlesi hakkında ulemâ şunları söylemişlerdir: «Köstek görmeyi sevmesi, köstek ayaklara takıldığı içindir. Bu da günahlardan, kötülüklerden ve bilûmum bâtıl şeylerden vazgeçmeyi gösterir. Bukağıya gelince: Onun yeri boyundur. Hem bukağı Cehennemliklerin sıfatıdır. Teâlâ Hazretleri Yâsîn Sûresinde: «Biz onların boyunlarına bukağı vuracağız.» Başka bir yerde de: «Boyunlarına bukağılar vurulduğu vakit.» buyurmuştur. Tâbir ulemâsı ise bu cümledeki iki sözü derecelere ayırmış ve: «Uyuyan kimse mescidde veya hayırlı bir kalabalık içinde yahut güzel bir halde ayaklarına köstek vurulduğunu görürse bu onun iyi halde sebatına delildir. Söz sahibi bir kimsenin rü'yasında onu bu şekilde görmesi de iyi halde sebatına delildir. Onu rü'yasında bir hasta veya mahbus yahut misafir veya felâketzede bir kimse görürse görenin bulunduğu halde sabit olduğuna delildir. Köstekle beraber bukağıda bulunmak gibi sevilmeyen bir şey de görürse bu sefer netice sevimsiz çıkar. Çünkü bukağı azab göreceklerin sıfatıdır. Bukağıya gelince boynuna takılmış görürse kötüdür. Maamafih ka-rîne bulunduğu takdirde büyük mertebelere delâlet eder. Elleri kelepçeli görmek iyidir. Onların kötülüğe uzanmayacaklarına delildir. Bâzan cimriliğine, bazan da niyet ettiği işi yapamayacağına delil olur.» demişlerdir. |