28- Ud-i Hindi –ki Kustdur- İle Tedavi Bâbı 5892- Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Ebû Bekr b. Ebî Şey-be, Amru'n-Nâkıd, Züheyr b. Harb İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. Lâfız Züheyr'indir. Yahya: Ahberanâ; Ötekiler: Haddesenâ tâbirlerini kullandılar. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne Zührî'den, o da Ubeydullah b. Abdillah'dan, o da Ükâşe b. Mihsan’ın kız kardeşi Ümmü Kays binti Mihsan'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Henüz yemek yemeyen bir oğlumla Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına girdim. Az sonra çocuk onun üzerine bevletti. O da su isteyerek üzerine serpti. 5893- Ümmü Kays şöyle dedi: Onun yanına boğaz olup, ilaçladığım bir oğlumla girdim de: «Çocuklarınıza neden bu ilâcı vuruyorsunuz! Şu ûd-ı hindî'yi kullanın; çünkü onda yedi şifa vardır. Onlardan biri de Zâtü'l-Cenb'dir. Boğaz olmaya karşı burundan akıtılır Zâtü'l-Cenb'e karşı ağzın bir yanına sürülür.» buyurdular. 5894- Bana Harmele b. Yahya da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus b. Yezid haber verdi. Ona da İbn Şiha'b haber vermiş. (Dedi ki): Bana Ubeydullah b. Abdillah b. Utbe b. Mes'ud haber verdi ki: Ümmü Kays binti Mihsan Şöyle dedi: Bu kadın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bey'at eden ilk muhacirlerdendir. Benî Esed b. Huzeyme'den bir zât olan Ukkâşe b. Mihsan'ın kız kardeşidir. Ubeydullah Dedi ki: Bana Ümmü Kays haber verdi ki: Kendisi henüz yemek yiyecek çağa ermemiş bir oğlu ile Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına gelmiş. Boğaz olduğu için ona ilâç yapmışmış. (Yûnus Dedi ki): A'lakat sıktı demektir. Ümmü Kays çocuğun boğaz olmasından korkmuştur. Ümmü Kays Dedi ki: Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); «Çocuklarınıza bu ilâcı niye vuruyorsunuz? Şu Ûd-ı Hindi’yi (yani Kust'u) kullanın. Çünkü onda yedi şifâ vardır. Bunlardan biri de Zâtü'l-Cenb'dir.» buyurdular. 5895- Ubeydullah Şöyle dedi: Ümmü Kays bana haber verdi ki, bu oğlu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kucağına bevletmiş de, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) su isteyerek çocuğun bevlinin üzerine serpmiş ama onu iyice yıkamamış. Bu hadîsin birinci rivâyetini Buhârî «Kitâbü’l-Vudu»'da, diğer «Sünen» sahipleri «Kitâbü't-Tahâre»'de tahric etmişlerdir. İkinci rivâyetini Buhârî, Ebû Dâvud ve Nesâî «Kitâbü't-Tıb»'da tahrîc etmişlerdir. Üd-ı Hindi: Hindistan'dan getirilen güzel kokulu bir ağaçtır. Hafifçe acılığı vardır. Suyu içilirse mide zaafına, karaciğer ve barsak ağrılarına iyi geldiği söylenir. Buna Kust dahi denilir. İbn Arabi diyor ki; «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ûd-ı Hindî'de yedi şifâ olduğunu söylemiş. Bunlardan yalnız ikisini bildirerek geri kalanını ya öğrenilmeye havale etmiş, yahut meşhur oldukları için zikretmemiştir. Doktorlar bunda birçok faydalar olduğunu söylemişlerdir. Burada şöyle bir sual hatıra gelebilir: Ûd-ı Hindî'nin faydalan çok olduğuna göre bu hadîste yedidir diye tahsis buyurmanın hikmeti nedir? Cevâb: Yedi şifâyı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) vahy suretiyle bilmiştir. Geri kalan fâideleri ise tecrübe ile anlaşılmıştır. Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) yalnız vahiyle bildiklerini söylemiştir. Şöyle de olabilir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ûd-ı Hindi'nin lüzumlu olan faydalarını söylemiş, o anda söylenmesine hacet olmayanlarını söylememiştir. Hadîs-i şerifin geri kalan hükümleri «Kitâbü'l-Vudtida görülmüştü. |