13- Kadın Tabiatlı Kimsenin Yabancı Kadınların Yanına Girmesinin Men Edilmesi Bâbı 5819- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki' rivâyet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerir haber verdi. H. Bize Ebû Küreyb dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi Hişam'dan rivâyet etmişlerdir. H. Bize yine Ebû Küreyb rivâyet etti. Lâfızı şudur: Bize İbn Nümeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hişâm babasından, o da Zeyneb binti Ümmü Seleme'den, o da Ümmü Seleme'den naklen rivâyet »etti ki: Kadın tabiatlı bir adam evde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında bulunuyormuş. Ümmü Seleme'nin kardeşine: — Yâ Abdellah b. Ebî Ümeyye! Yaruı Allah size Tâif'i fethederse sana filancanın kızını göstereceğim. Çünkü o kız dörtle gelir, sekizle gider, demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu İşitmiş de: «Bunlar sizin yanınıza girmesin!» buyurmuşlar. 5820- Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ab dürrezzâk Ma'mer'den, o da Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe'den nak len haber verdi. Âişe şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcelerinin yanına kadın tabiatlı bir adam giriyordu. Onu ihtiyaç sahibi olmayanlardan sayıyorlardı. Derken bir gün Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o adam kadınlar in ilan bâzısının yanında iken içeri gird Adam bir kadın tavsif ediyor: — Geldiği zaman dörtle gelir, gittiği zaman sekizle gider, diyordı Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «Dikkat! Görüyorum ki; bu adam orada ne vardığını biliyor, sak: sizin yanınıza girmesin!» buyurdular. Artık onu (girmekten) men ettiler. Ümmü Seleme rivâyetini Buhârî ve «Nikâh», «Libâs ve «Meğazi» bahislerinde; Nesâî «İşratü'n-Nisâ'»'da; İbn Mâce «Nikâh» ve «Hudud» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric etmi: lerdir. Muhannes yahut muhannis ahlâk, hareket ve sözünde kadınlara beı zeyen kimsedir. Bâzan yaratılıştan kadına benzer ve tıpkı kadınlar gil konuşur, onun kadına benzemesi kendi arzusuyla değildir. Bu bir nel hünsa sayılabilir. (Hünsa; hem erkeklik, hem kadınlık uzvu olan kimsedir.) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ilk gördüğü zaman birşey dememesi bundandır. Zâten herkes onun cimâa ihtiyacı olmadığı: zannederdi. Bazan da doğuştan benzemediği halde kendi arzusuyla kadınlara benzemeye çalışanlar vardır. Bunlara da muhannes denir. İşte bahis mevzi olan ve sahih hadîslerde lanet edildiği bildirilen muhannesler bunlard Bir hadîs-i şerifte: «Kadınların kendini erkeklere benzetenlerine, erkeklerin de kendi kadınlara benzetenlerine Allah lanet etsin!» buyurulmuştur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in evine gelen bu muhannesin ismi meşhur kavle göre Hîfdir. Bazıları Hinb, diğer Bazıları da Mâti' olduğunu söylemişlerdir. Bu bâbda daha başka isimler de zikredilmiştir ki, gelen rivâyetlerden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bunları çeşitli yerlere surgun ettiği anlaşılıyor. İbn Keibi'nın beyânına göre Hit vasfettiği kız hakkında ileriye giderek: Ağzı papatya çiçeği gibi, oturduğu zaman iki olur. Konuşursa renk saçar, bacaklarının arasındaki, başaşağı çevrilmiş kab gibidir, demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu işitiyormuş: «Sen ona inceden inceye bakmışsın ey Allah'ın düşmanı!» buyurmuş. Sonra kendisini Medine'den Hama'ya sürgün etmiştir. Tâif fethedilince o kız müslüman olmuş ve Abdurrahman b. Avf'la evlenmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dünyâdan gittikten sonra Ebû Bekr (radıyallahü anh) Hît'i Medine'ye kabul etmemiş, Hazret-i Ömer halife olunca bâzı kimseler araya girerek şefaatçi olmuş: Hit artık zayıf, yaşlı ve muhtaç bir kimsedir, diyerek, Medine'ye gelmesine izin verilmesini rica etmişler. Hazret-i Ömer de her Cuma Medîne'ye gelerek dilenmesine, sonra yine yerine gönderilmesine izin vermiştir. Ulemâ Hit'in sürülmesinde üç sebep zikretmişlerdir. Bunlardan biri hadiste beyân edildiği vecihle onun kadına ihtiyâcı olmadığı zannedilmesi, hakikatte ise kadınlara ihtiyâcı olduğu halde gizlemesidir. İkincisi: Kadınların güzelliklerini ve avret yerlerini erkeklerin huzurunda anlatmasıdır. Halbuki bir kadının başka bir kadına kendi kocasının hususiyetlerinden bahsetmesi bile men edilmiştir. Bir erkeğin bir kadını teşhir etmesi ise evleviyetle memnudur. Üçüncüsü Hit'in kadınların mahrem yerlerine varıncaya kadar öğrendiği meydana çıkmıştır. Öyle ki, bu yerleri başka kadınlar bile görüp öğrenemez. İşte bu üç sebeplen dolayı Hit sürgün edilmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in: «Bunlar sizin yanınıza girmesin!» emriyle bütün muhannesleri kasdetmiştir. Binâenaleyh muhannes olanlar kadınların yanına giremediği gibi, kadınlar da açık saçık onların yanına çıkamaz. Muhannesler şâir kadınlara ihtiyacı olan erkekler hükmündendir. Enenmiş ve âleti kesilmiş erkekler de aynı hükümdedirler. Hît'in, Gaylâ’ın kızını vasfederken dörtle gelir, sekizle gider demesi; gelirken vücudunun kabarık ve pişkin yerleri dört, giderken sekiz görünür manasınadır. Gaylân Tâif'in fethinden soma müslüman olmuş, fakat hicret edememistir. Beyaz tenli, uzun boylu, kumral saçlı, iri ve yakışıklı bir zat olduğu söylenir. Vaktiyle Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında Kur'ân buna indirileceğine, iki şehirden birinde büyük bir adama indirilseydi ya! diyenlerden biridir. Kisrâ'ya heyet halinde gönderildiği vakit onunla görüşmüş, Kisrâ onun aklını beğenerek: Senin gıdan nedir? diye sormuş. O da: Buğdaydır! deyince, Kisrâ: — Bu akıl buğdaydandır. Sütle kuru hurmadan değildir, demiştir. |