Geri

   

 

 

 

İleri

 

7- İnsanın Hacetini Görmek İçin Kadınların Dışarıya Çıkmalarının Mubah Kılınması Bâbı

5796- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet et tiler. (Dediler ki): Bize Ubeydullah Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: Üzerine perde çekildikten sonra Sevde hacetini görmek İçin dışarı çıktı. Kendisi cismen bütün kadınlardan uzun vücutlu bir kadındı. Kendisini tanıyanlara gizli kalmazdı. Onu Ömer b. Hattâb gördü ve:

— Yâ Sevde! Vallahi bizden gizlenemiyorsun! Nasıl dışarı çıkacağına bir bak! dedi. Bunun üzerine Sevde hemen bozularak geri döndü. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) benim evimde idi. Kendisi akşam yemeği yiyordu. Elinde bir kemik vardı. Sevde içeri girerek:

— Ya Resûlallah! Ben dışarı çıktım da, Ömer bana şöyle şöyle (lâf-laf) söyledi, dedi. Az sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e vahiy geldi. Sonra kendisinden (o ağırlık) kaldırıldı. Kemik hâlâ elinde idi. Onu bırakmamıştı.

«Gerçekten hal şu ki, size hacetiniz için dışarı çıkmanıza izin verildi.» buyurdular.

Ebû Bekr'in rivâyetinde: «Cismi bütün kadınlardan uzundu» cümlesi vardır. Ebû Bekr kendi hadîsinde: «Hişâm, yani helaya, dedi.» cümlesini ziyade etti.

5797- Bu hadîsi bize Ebû Küreyb de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Nümeyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hişam bu İsnadla rivâyette bulundu. Ve:

«Sevde vücudu bütün insanlardan uzun bir kadındı.» dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hakkında da: «O akşam yemeği yiyordu.» dedi.

5798- Bu hadîsi bana Süveyd b. Saîd dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ali b. Müshir, Hişam'dan, bu isnadla rivâyet etti.

5799- Bize Abdül-Melik b. Şuayb b. Leys rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana babam dedemden rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Ukayl b. Hâlid, İbn Şihab'dan, o da Urve b. Zübeyr'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevceleri helaya gitmek istedikleri zaman geceleyin menâsıa çıkarlardı, orası geniş bir yerdi

Ömer b. Hattab da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e: Kadınlarını ört! diyordu. Ama Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu yapmıyordu. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Sevde binti Zem'a gecelerden bir gece yatsı zamanı dışarı çıktı. Kendisi uzun bir kadındı. Ömer ona seslendi:

— Dikkat!.. Seni tanıdık yâ Sevde! (Ömer bunu) tesettür emri indirilsin diye (yaptı).

Âişe: «Bunun üzerine Allah (azze ve celle) tesettürü İndirdi.» demiş.

5800- Bize Amru'n-Nakıd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yâkub b. İbrahim b. Sa'd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam, Sâlih'den, o da İbn Şihab'dan bu isnadla bu hadîsin benzerini rivâyet etti.

Bu hadîsi Buhârî «Taharet» ve «Tefsir» bahislerinde tahrîc etmiştir.

Menâsi: Yerler mânâsına gelir. Bu yerlerin şimdiki helaların yerini tuttuğu anlaşılıyor. Hişam: «Kadınların hacetleri için dışarı çıkmasından murad helaya gitmek için çıkmalarıdır. Maişet derdine ait her hacet için çıkmaları değildîr.» demiştir. Bu hadise hicab âyeti inmezden önce vuku bulmuştur. Kirmânî'ye göre iki defa vâki olması muhtemel. Bazıları birinci hicabda ikinci hicabın başka başka şeyler olduğunu söylemişlerdir. Bu meselenin hülâsası şudur ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcelerini ecnebi erkeklerin görmesi Hazret-i Ömer'in kalbinde nefret uyandırmış. Ona kadınlarını örtmesini söylemiş. Hicab âyeti ininceye kadar bunu birkaç defa tekrar ve te'kid etmiştir. Sonra ezvacı tâbiratın örtünmüş dahi olsalar meydana çıkmamalarını, şahıslarının kafiyen görünmemesini istemiştir.

Bu babda zikredilen hadîslerin hepsi tesettüre delâlet etmektedir. Buradaki Hazret-i Âişe hadîsinde sarahaten zikredilmemişse de zınınen yine anlaşılmaktadır. Kâdî Iyâz: «Örtünmenin farz olması Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcelerine mahsûs hükümlerdendir. Onların yüz ve ellerini örtmeleri bilittifak farzdır. Bu yerleri şahitlik esnasında veya başka hususta açmaları caiz değildir. Helaya gitmek gibi bir zaruret olmadıkça örtünmüş bile obalar şahıslarını göstermeleri caiz değildir. Nitekim Hazret-i Hafsa hadîsinde vârid olduğu üzere Ömer (radıyallahü anh) vefat edince Hafsa'yi şahsı görünmesin diye kadınlar örtmüş; Zeyneb (radıyallahü anh) vefat edince şahsı görülmesin diye naşının üzerine çadır kurulmuştur.» demiştir. Aynî bu sözleri naklettikten sonra şunları söylemiştir: «Başka kadınların kılık kıyafetleri pejmürde olmak sert ve kaba giyinmek, koku sürünmemek, azaları örtülmek ve zinetlenip kırıtmamak, seslerini de kaldırmamak şartiyle muhtaç oldukları işleri için dışarı çıkmalarının caiz olduğunda hilaf yoktur.