5- Çocuk Doğduğu Zaman Çiğnem Yapılmasının ve Çiğnem Yapacak Salih Bir Zata Götürülmesinin Müstehab Oluşu, Doğduğu Gün Adının Konabilmesi ve Abdullah, İbrahim Vesair Peygamberlerin (Aleyhimüsselâm) İsimlerini Koymanın Müstehab Oluşu Bâbı 5736- Bize Abdü’l-A'lâ b. Haramâd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hammâd b. Seleme, Sabit El-Bûnânî'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Abdullah b. Ebî Talhate'l-Ensâri doğduğu vakit onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e götürdüm. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir aba içinde devesini katranlıyordu. (Bana): «Yanında kuru hurma var mı?» diye sordu. — Evet! dedim. Ve kendilerine birkaç hurma verdim. Onları ağzına atarak çiğnedi. Sonra çocuğun ağzını açtı ve hurmayı içine püskürdü. Çocuk onu yalamaya başladı. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ensârın sevgilisi hurmadır.» buyurdu. Ve çocuğa Abdullah adını verdi. 5737- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yezîd b. Hârûn rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Avn İbn Sîrîn'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen haber verdi. Enes şöyle dedi: Ebû Talha'nın hasta bir oğlu vardı. Ebû Talha (bir haceti için) dışarı çıktı ve çocuk öldü. Ebû Talha döndüğü vakit: Oğlum ne yapıyor? diye sordu. Ümmü Süleym: O eskisinden daha sakindir, dedi. Ve ona akşam yemeğini yedi. Sonra Ümmü Süleym'e yakınlık etti. Bundan fariğ olunca Ümmü Süleym: — Çocuğu defnedin! dedi. Sabaha çıkınca Ebû Talha Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek (olanı) ona haber verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bu gece gelin güveyi oldunuz mu?» diye sordu. — Evet! cevâbını verdi. «Allahım! Bunlara bereket ver!» diye dua etti. Sonra Ümmü Süleym bir oğlan doğurdu. Ebû Talha bana: — Bunu yüklen de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e götür, dedi. Enes çocuğu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e götürmüş. Ümmü Süleym onunla birkaç kuru hurma göndermişmiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) çocuğu almış ve: «Enes'in yanında bir şey var mı?» diye sormuş. — Evet! Birkaç hurma var, demişler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hurmaları alarak çiğnemiş. Sonra onları ağzından alarak çocuğun ağzına koymuş. Sonra tahnik yapmış ve çocuğa Abdullah ismini vermiş. 5738- Bize Muhammed b. Beşşâr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Haramâd b. Mes'ade rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Avn, Muhammed'den, o da Enes'den naklen bu kıssa ile Yezid'in hadîsi gibi rivâyette bulundu. 5739- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Abdullah b. Berrâd El-Eş'arî ve Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Üsâme, Bû-reyd'den, o da Ebû Bürde'den, o da Ebû Mûsa'dan naklen rivâyet etti. Ebû Mûsâ Şöyle dedi: Bir oğlum dünyaya geldi de, onu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirdim. Ona İbrahim adım verdi. Ve bir kuru hurma ile tahnik yaptı. Bu rivâyetleri Buhârî «Kitâbül-Akîka»'da tahrîc etmiştir. Ebû Talha (radıyallahu anh) Hazret-i Enes'in üvey babası olduğunu evvelce görmüştük. Şu halde yeni doğan Abdullah b. Ebî Talha, Enes (radıyallahü anh)’in anne bir kardeşi demektir. «Ensârın sevgilisi kuru hurmadır.» diye terceme ettiğimiz cümlesi ha'nın zamme ve kesresiyle okunmuştur. Kesre ile okunduğu takdirde mahbub mânâsına gelir. Ve kelimenin son merfu' okunarak bir mübteda haber cümlesi meydana gelir ki, bizim verdiğimiz mâriâ buna göredir. Bu kelime ha'nın zammı ile Hub okunursa masdardır. Bu takdirde sonunu mansûb ve merfu okumak caizdir. Mansûb kıraati daha meşhurdur. Mansûb okunduğu takdirde cümle: «Ensann sevdikleri kuru hurmaya bakın!» diye takdir olunur. Temr kelimesi dahi mansûb okunur. Hub kelimesini merfu okuyan, onu mübtedâ yapmış olur. Haberi mahzufdur. «Lâzımdır yahut âdettir...» gibi bir haber takdir olunur. Ümmü Süleym'in: «O eskisinden daha sakindir...» sözü icabında tevriyeli konuşmanın caiz olduğuna delildir. Bu sözden çocuğun sağ olduğu ve hastalığının hafiflediği anlaşılır. Hakikatte ise ölmüştür. Fakat annesi kocasına karşı vazifesinde kusur etmemek için böyle kapalı konuşmuştur. Nitekim ortada hiç bir şey yokmuş gibi kocasına akşam yemeği getirerek onu doyurmuş, sonra onun cima isteğini de reddetmeyerek itaatta bulunmuştur. Hersey bittikten sonra da çocuğun öldüğünü söylemiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Ümmü Süleym'in bu eşsiz sabır ve metanetine hayret etmiştir. «Siz bu gece gelin güveyi oldunuz mu?» diye sorması bundandır. "Tahnikin kuru hurma gibi tatlı bir şeyi çiğneyerek yeni doğan bir çocuğun ağzına sürmek mânâsına geldiğini de evvelce görmüştük. 5740- Bize Hakem b. Mûsa Ebû Salih rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şuayb (yani İbn İshâk) rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Hişâm b. Urve haber verdi. (Dedi ki): Bana Urve b. Zübeyr ile Fatıme binti Münzir b. Zübeyr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Esma binti Ebû Bekr Abdullah b. Zübeyr'e gebe olarak hicret ettiği vakit çıktı da Küba'ya geldi. Ve Küba'da Abdullah'ı doğurdu. Doğurduktan sonra ona çiğnem yaptırmak üzere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına çıktı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) çocuğu ondan alarak kendi kucağına koymuş. Sonra bir kuru hurma istemiş. Âişe Dedi ki: Biz onu buluncaya kadar bir müddet aradık durduk. Onu çiğnedi. Sonra çocuğun ağzına tükürdü. Ve karnına ilk giren şey Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in tükruğü oldu. Sonra Esma şunu söylemiş: Sonra çocuğu sıvazladı, üzerine dua etti. Ve ona Abdullah ismini verdi. Bilâhare bu çocuk yedi veya sekiz yaşlarında iken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bey'at etmeye geldi. Bunu ona Zübeyr emretmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun kendine doğru geldiğini görünce gülümsedi. Sonra çocuk ona bey'at etti. 5741- Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Alâ' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Üsâme Hişâm'dan, o da babasından, o da Esmâ'dan naklen rivâyet etti ki: Esma Abdullah b. Zübeyr'e Mekke'de iken gebe kalmış. Esma şöyle dedi: Müddetimi tamamladığım halde çıktım Medine'ye geldim. Ve Küba'ya müsafir oldum. Onu Küba'da doğurdum. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e geldim. Onu kucağına koydu. Sonra bir kuru hurma isteyerek onu çiğnedi. Sonra çocuğun ağzına tükürdü. Böylece çocuğun karnına giren ilk şey Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in tükrüğü oldu. Sonra onu hurma ile tahnik etti. Sonra ona dua etti. Bereket diledi. Bu çocuk İslâmiyette doğan ilk çocuktur. 5742- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki) . Bize Hâlid b. Mâhled, Alî b. Müshir'den, o da Hişam b. Urve'den, o da babasından, o da Esma binti Ebî Bekr'den naklen rivâyet etti ki, Esma Abdullah b. Zübeyr'e gebe olduğu halde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanına hicret etmiş. Râvi, Ebû Üsâme'nin hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. 5743- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Numeyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hişam (yani İbn Urve) babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e çocuklar getirilir de onlara bereket duasında bulunur. Ve hurma çiğnermiş. 5744- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti, (Dedi ki): Bize Ebû Halid El-Ahmar, Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Abdullah b. Zübeyr'i tahnik ettirmek için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirdik. Bir hurma aradık ama bulması bize hayli güç oldu. 5745- Bana Muhammed b. Sehl Et-Temîmî Ve Ebû Bekr b. İshâk rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Ebî Meryem rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed (Bu zat Ebû öassan İbn Mutarrîfdir) rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Ebû Hazım, Sehl b. Sa'd'dan rivâyet etti. (Dedi ki): Münzir b. Ebî Üseyd doğduğu zaman onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirdiler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de onu uyluğunun üzerine koydu. Ebû Üseyd oturuyordu. Derken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) önünde bir şey'e meşgul oldu. Ebû Üseyd de emir verdi. Ve oğlu Resûlillah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in uyluğu üzerinden kaldırıldı. Onu geri çevirdiler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendine gelerek: «Çocuk nerede?» diye sordu. Ebû Üseyd: — Biz onu geri çevirdik, ya Resûlallah! dedi. «Onun ismi ne?» diye sordu. Ebû Üseyd: — Fülân ya Resûlallah! dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Hayır! Velâkin onun ismi Münzir'dir.» buyurdu. Ve ona o gün Münzir adını verdi. 5746- Bize Ebû Rabi' Süleyman b. Dâvud El-Atekî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdû'l-Varis rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû't-Teyyah rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti. H. 5747- Bize Şeyban b. Ferrûh da rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Abdü'l-Vâris, Ebû't-Teyyah'dan, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ahlâkça insanların en güzeli idi. Benim bir kardeşim vardı ki, ona Ebû Umeyr denilirdi. (Râvi Dedi ki: zannederim memeden ayrılmıştı, dedi.) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (bize) gelip de onu gördüğü zaman: «Ebâ Umeyr! Ne yaptı Nugayr!» derdi. Ebû Umeyr bu kuşla oynardı. Esma hadîsini Buhârî «Menâkıb-ı Ensâr»'da, Sehl ve Enes rivâyetlerini «Kitâbu'l-Edeb»'de tahrîc etmiştir. Hazret-i Esma'nın: «Müddetimi tamamladığım halde Medine'ye geldim» sözünden muradı: Ekseriyetle doğum müddeti olan dokuz ayı tamamladım, demektir. Hazret-i Abdullah'in İslâm'da doğan ilk çocuk olması mutlak değildir. O Medîne'ye hicretten sonra orada doğan ilk muhacir çocuğudur. Yoksa Ensâr'dan Nu'man b. Beşîr Medine'de ondan önce doğmuştur. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Abdullah için hurma çiğneyerek ağzına çalmış, mübarek eliyle onu meshet-miş, onun hakkında hayır ve bereket niyazında bulunmuştur. Filhakika Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)’in duası kabul buyurulmüş, bereketi Abdullah'in üzerinde zuhur etmiş, Abdullah insanların en faziletli, en cesur ve hilâfet hususunda en âdillerinden biri olmuştu. Nihayet şehid edilmiştir. Hazret-i Abdullah yedi sekiz yaşlarına gelince babası tarafından Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bey'at etmeye gönderilmiş, o da gitmişti. Onun geldiğini görünce Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in gülümsemesi; ya sevindiğinden yahut istikbalde Abdullah'in başına geleceğinden dolayıdır. Hazret-i Abdullah'in bu bey'atı teberrük ve teşerrüf içindi. Çünkü henüz bulûğa ermemişti. Mükellef değildi. Ebû Üseyd'in ismi Mâlik b. Ebî Rabîa'dır. Fakat oğluna verdiği ismin ne olduğu malûm değildir. Yalnız çirkin bir isim olduğu söylenmiştir. Bundan dolayı Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) o ismi değiştirerek çocuğa Münzir ismini vermiştir. Bâzılarına göre buna sebep babasının amcası oğlunun Münzir adını taşımasıydı. Bu zâta Münzir b. Amr denilirdi. Ve kabilesinin reisiydi. Bi'ri Maûne vak'asında şehid düşmüştü. Hazret-i Enes'in bahsettiği kardeşi Ebû Ümeyr onun anne bir kardeşidir. Bu çocuk sütten yeni kesilmişti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ziyaretlerine geldikçe ona şaka yapar: . «Yâ Ebâ Umeyr! Ne yaptı Nuğayr?» derdi. Nuğayr mi tasgiridir. Nogar serçe büyüklüğünde kırmızı gagalı bir kuştur. Ümeyr'in bu cinsden bir kuşu vardı. Bir gün kuş ölmüş; Ebû Ümeyr buna çok üzülmüştü. Resûli Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem)'in şakalaşması bundandı. |