Geri

   

 

 

 

İleri

 

12- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Nakşı MuhammedürResûlüllah Olan Gümüş Bir Yüzük Takması ve Ondan Sonra Halifelerin de Bu Yüzüğü Takmaları Bâbı

5597- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdullah b. Nümeyr, Ubeydullah'dan naklen haber verdi. H.

Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gümüşten bir yüzük edindi. Bu yüzük onun elinde idi. Sonra Ebû Bekr'in, ondan sonra Ömer'in, ondan sonra Osman'ın elinde bulundu. Nihayet ondan Eriz kuyusuna düştü. Nakşı: MuhammedürResûlüllah idi.

İbn Nümeyr: «Nihayet kuyuya düştü.» dedi. «Ondan» demedi.

5598- Bize Ebû Bekr b. Ebi Şeybe ile Amr'un-Nâkıd, Muhammed b. Abbâd ve İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. Lâfz Ebû Bekr'indir. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Eyyûb b. Mûsa'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi):

«Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) altın bir yüzük edindi. Sonra onu bıraktı. Bilâhare gümüşten bir yüzük edindi. Onun üzerine «Muhammedürresûlüllah» cümlesini nakşettirdi. Ve:

«Benim bu yüzüğümün nakşı üzerine kimse nakış yapmas'n!» buyurdular. Onu giydiği vakit, taşını avucunun içine çevirirdi. Muaykîb'den Eriz kuyusna düşen yüzük odur.

5599- Bize Yahya b. Yahya ile Halef b. Hişâm ve Ebû'r-Rabî' El-Atekî hep birden Hammad'dan rivâyet ettiler. Yahya

(Dedi ki): Bize Hammad b. Zeyd, AbdûI'Aziz b. Sühayb’dan, o da Enes b. Mâlik'den nak-

Ben haber verdi ki. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) gümüşten bir yüzük edinmiş ve üzerine: «MuhammedürResûlüllah» cümlesini nakşetmiş. Halkada:

«Ben gümüşten bir yüzük edindim. Ve üzerine "MuhammedürResûlüllah" cümlesini nakşettim. Artık hiç bir kimse bunun nakşı üzerine nakış yapmasın!» buyurmuşlar.

5600- Bize Ahmed b. Hanbel ile Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ve Züheyr b. Harb dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail (yani İbn Uleyye), Abdul-Aziz b. Suhayb'dan, o da Enes'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu isnadla rivâyet etti. Ama hadîste MuhammedürResûlüllah cümlesini anmadı.

Bu rivâyetleri Buhârî «Kitâbu'l-Libâs»'da; Enes hadîsini Nesâî «Kitâbu'z-Zine»'de tahrîc etmişlerdir. Hadisin az sonra gelen bir rivâyetinde beyan edildiğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yabancılardan bazı kimselere mektub yazmak istemiş. Kendisine bunların mühürsüz mektub kabul etmediklerini söylemişler. Onun üzerine gümüşten bir yüzük yaptırarak, üzerine «Muhammedürresûlüllah» cümlesini nakşettirmiştir. Görülüyor ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimiz bu yüzüğü parmağına takmış ve dâima taşını avucunun içine çevirmiştir. Çünkü yüzüğün taşını muhafaza etmek kibir ve ucubdan korunmak için en güzel çâre budur. Gerçi Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bu babda bir şey emretmemıştir. Binâenaleyh yüzük istenildiği şekilde taşınabilir. Fakat efdal olan bu babda da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e uymaktır. Selef iki vecihle de amel etmiş, yani yüzüğün taşını hem avuç içine çevirmiş, hem de çevirmemişlerdir.

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yüzüğünün üzerine başka nakış yapılmasını istememesi, bu işe bir mefsedet karışmasın, diyedir. Çünkü kendisi yüzüğü yalnız mühür maksadıyle kullanmak için yaptırmıştı.