Geri

   

 

 

 

İleri

 

27- Medine Hurmasının Fazileti Bâbı

5459- Bize Abdullah b. Mesleme b. Ka'neb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süleyman (yani İbn Bilâl) Abdullah b. Abdirrahman'dan, o da Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkas'dan, o da babasından naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Her kim sabahladığı vakit Medine'nin iki taşlığı arasında yedi hurma ferse, akşamlayıncaya kadar ona zehir zarer vermez.» buyurmuşlar.

5460- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti,

(Dedi ki): Bize Ebû Üsârne Hâşim b. Hâşim'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Âmir b. Sa'd b. Ebî Vakkâs'ı dinledim, şöyle diyordu. Ben Sa'd'î şunu söylerken işittim: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i;

«Her kim aeva olarak yedi hurma ile sabah kahvaltısı yaparsa, o kimseye o gün ne zehir zarar verir, ne sihir!» buyururken İşittim.

5461- Bize bu hadîsi İbn Ebî Ömer de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize IMervan b. Muâviyete’l-Fezârî rivâyet etti. H.

Bu hadîsi bize İshâk b. İbrahim de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Bedr Şûca' b. Velîd haber verdi. Her iki râvi Hâşim b. Hâşim'den bu isnadla Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Ama ikisi de: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittim» dememişlerdir.

 işittim» dememişlerdir.

5462- Bize Yahya b. Yahya İle Yahya b. Eyyûb ve İbn Hucr rivâyet ettiler. (Yahya b. Yahya: Bize haber verdi tâbirini kullandı, ötekiler: Bize İsmail —Bu zat İbnİ Ca'fer'dir— rivâyet etti, dediler.) O da şerik'den —Bu zat İbn Ebî Nemr'dir—, o da Abdullah b. Ebî Atik'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

«Yaylanın acvasında şifa vardır. Yahut o, sabahın ilk zamanında tiryaktır.» buyurmuşlar.

Bu hadîsi Buhârî «Et'ime» ve «Tıbb» bahislerinde tahrîc etmiştir.

Acva: Hurmanın güzel bir nev'idir. Yayla diye tercüme ettiğimiz Âlîye: Medine'nin Necid tarafına düşen tarlaları ve köyleridir. Tihâme tarafına düşenlere Safire denilir. Kâdî Iyâz Aliyenin Medîne'ye en yakın yerinin üç mil, en uzak yerinin ise sekiz mil olduğunu söyler.

Tiryak: Panzehir mânâsına gelir. Fârisî bir kelimedir.

Aynî bu hadîsin üzerinde dört vecihle söz etmiştir. Şöyle ki

1- Hurmanın sabahleyin yenilmesi bildirilmiştir. Öğle ve akşam zamanlarında yenilse zikredilen fayda hasıl olmaz. Hadîsin bir rivâyetinde mekân kaydı bile konulmuş, yayla hurmasında şifa vardır, buyurmuştur.

2- Yenecek hurmaların acva cinsinden olması kaydedilmiştir. Bunun hikmeti Acva nev'ini Medîne'ye bizzat Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in mübarek eliyle dikmiş olmasıdır. Nesâî'nin Hazret-i Câbir'den merfû olarak rivâyet ettiği bir hadîste:

«Acva cennettendir. O zehre karşı şifadır.» buyurulmuştur. Hattâbî: «Acvanın zehir ve sihire fayda vermesi kuru hurmadaki bir hassadan değil. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Medine hurmasına yaptığı bereket duası neticesidir.» demiş. İbn Tin de: «Bunun Medîne'ni hususi bir hurması olması ihtimâli vardır. Bu hususta daha başka sözler de söylenmiştir.

3-

Nevevî diyor ki: «Hurmaların yedi adet olması hususu namazların sayısı ve zekâtların nisabı gibi akılla bilinemiyor. Bu adet tıbb bahsinin birçok yerlerinde zikredilmiştir. Biz bunun hikmetini bilemeyiz. Binâenaleyh fazilet ve hikmetine iman ve itikad vâcibdir.»

4- O günün geceye kadar diye kayıtlanması geceleyin mezkûr faydanın kalkmış olduğunu gösterir.