5- İslamın İlk Zamanlarında Kurban Etlerini Üç Geceden Sonra Yemekten Nehiy Buyrulduğunu ve Bunun Neshi Île Dilediği Zamana Kadar Mubah Kılındığını Beyan Bâbı 5209- Bana Abdii’l-Cebbâr b. Alâ: rivâyet etti. (Dedi ki): Bİzc Süfyân rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Zührî. Ebû Ubeyd'den rivâyet etti. Şöyle dedi: Bayramda Ali b. Ebî Tâlib ile birlikte bulundum. Hutbeden önce namazdan (işe) başladı ve: «Şüphesiz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç geceden sonra kurbanlarımızın etlerinden yemeyi bize yasak etti.» dedi. 5210- Bana Harmele b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan rivâyet etti. (Dedi ki): Bana İbn Ezher'in azatlısı Ebû Ubeyd rivâyet etti ki, kendisi bayramda Ömer b. Hattâb ile bulunmuş. (Dedi ki): Sonra Ali b. Ebî Tâlib'le birlikte bayram namazı kıldım. Bize namazı hutbeden Önce kıldırdı. Sonra cemaata hutbe okuyarak: — Şüphesiz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç gecenin üstünde (kafan) kurban etlerinizi yemeyi size yasak etmiştir. O halde yemeyin! dedi. 5211- Bana Züheyr b. Harb de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yâkub b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Şihab'ın kardeşi oğlu rivâyet etti. H. Bize Hasen El-Hulvânî de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yâkub b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam, Sâlih'den rivâyet etti. H. Bize Abd b. Humeyd dâhi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdürrezzak haber verdi. (Dedi ki): Bize Ma'mer haber verdi. Bu râvilerin hepsi Zühri’den bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. 5212- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Bana Muhammed b. Rumh da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, Nâfi'den, o da İbn-i Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi ki: «Hiç bir kimse üç günden yukarı kurbanının etinden yemesin!» buyurmuşlar. 5213- Bana Muhammed b. Hatim de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Said, İbn-i Cüreyc'den rivâyet etti. H. Bana Muhammed b. Râfi' dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn-i Ebî Füdeyk rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Dahhak (yani İbn-i Osman) haber verdi. Her iki râvi Nâfi'den, o da İbn-i Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen Leys'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır. 5214- Bize İbn-i Ebî Ömer ile Abd b. Humeyd de rivâyet ettiler. (İbn-i Ebî Ömer bize rivâyet etti tâbirini kullandı. Abdi bize Abdürrez-zak haber verdi, dedi.) (Dedi ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Sâlim’den, o da İbn-i Ömer'den naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç geceden sonra kurban etlerinin yemesini yasak etmiş. Salim Şöyle dedi: «Bundan dolayı İbn-i Ömer üç günün üzerinde kalan kurban etlerini yemezdi.» İbn-i Ebî Ömer: «Üç geceden sonra» dedi. Birinci hadîsin senedi hakkında Kâdî Iyâz şunları söylemiştir: «Bu hadîsin Süfyan'dan rivâyetinde hadîs ulemasınca ref edip etmediği hususunda illet vardır. Çünkü Süfyan'in ashabı hafızlar onu merfu' olarak rivâyet etmemişlerdir. Onun için de Buhârî onu Süfyan’ın rivâyetinden değil de, başkasının tarikinden rivâyet etmiştir.» Dare Kutni de: «Bu hadîs Abdu'l-Cebbâr b. A1a’nin vehmettiği hadîslerdendir. Çünkü Alî b. Metînî ile Ahmed b. Hanbel, Ka'nebî, Ebû Hayseme, Ishâk ve başkaları onu İbn-i Uyeyne'den mevkut olarak rivâyet etmişlerdir. Ama hadîsin merfu şekli Zührî'den Süfyan'in tarikinden başka bir tarikle sahihtir. Bu hadîsi Salih, Yûnus, Ma'mer, Zebîdî ve Mâlik Cüveyriye'nin rivâyetinden ref etmişler. Onu hepsi Zührî'den merfu' olarak rivâyette bulunmuşlardır.» diyor. Bunun üzerine Nevevî de: «Her halü kârda hadîsin metni sahihtir.» demiştir. 5215- Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzalî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ravh haber verdi. (Dedi ki): Bize Mâlik, Abdullah b. Ebî Bekr'den, o da Abdullah b. Vâkıd'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç geceden sonra kurban etlerini yemekten nehiy buyurdu. Abdullah b. Ebî Bekir (Dedi ki): Ben bunu Amra'ya andım da: Doğru söylemiş! Ben Âişe'yî şunu söylerken işittim, dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında bayram günü çöl halkından haynıeııisinler seğirtip gittiler de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Üç gece (et) biriktirin, sonra kalanı tasadduk edin!» buyurdu. Bundan bir müddet sonra ashab: — Ya Resûlallah! İnsanlar su tulumlarını kurbanlarından yapıyor. Onların yağını eritiyorlar, dediler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ne o?» diye sordu. — Sen kurban etlerinin üç geceden sonra yenmesini yasak ettin, dediler. Bunun üzerine: «Ben size ancak su seyîrtip giden zayıf bedevilerden dolayı men ettim. Artık yeyîn, biriktirin ve tasadduk edin!» buyurdular. 5216- Bize Yahya b. Yahyâ rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlik'e, Ebû'z-Zubeyr'den dinlediğim, onun da Câbir'den, onun da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) üç geceden sonra kurban etlerinin yenmesini yasak etmiş, biraz sonra: «Yeyin azıklarım ve biriktirin!» buyurmuşlar. 5217- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Alî b. Mushir rivâyet etti. H. Bize Yahya b. Eyyûb da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn-i Uyeyne rivâyet etti. Her iki râvi İbn-i Cüreyc'den, o da Ata'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etmişlerdir. H. Bana Muhammed b. Hatim dâhi rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Yahya b. Saîd, İbn Cüreyc'den rivâyet etti. (Dedi ki): Ata'a şunu söyledi. Ben Câbir b. Abdillâh'ı şunu söylerken dinledim: — Biz Minâ’nın üç gecesinden fazla develerimizin etlerinden yemezdik. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize ruhsat vererek: «Yeyin ve azıklarım!» buyurdular. Ben Atâ'a: «Câbir! Nihayet Medine'ye geldik mi?» diye sordu, dedim. — Evet, cevâbını verdi. 5218- Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Zeke-riyya b. Adiyy, Ubeydullah b. Amir'den, o da Zeyd b. Ebî Üleyse'den, o da Atâ b. Ebî Keban'dan, o da Cabir b. Abdillah'dan naklen baber verdi. Câbir Şöyle dedi: — Biz kurban etlerini üç geceden fazla tutmazdık. Derken Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize onlardan azıklanmamızı ve yememizi emir buyurdu. (Üç geceden fazla duran etleri demek istiyor.) 5219- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Amr'dan, o da Atâ'dan, o da Câbir'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında biz onlarla Medine'ye giderken azıklamyorduk. Bu hadîsin Câbir rivâyetini Buhârî ile Nesâî «Hacc» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Hazret-i Câbir'in buradaki rivâyetinde «Ben Atâ'a: — Câbir; «Nihayet Medine'ye geldik mi?» diye sordu, dedim. — Evet! cevâbını verdi.» deniliyor. Eu suâli soran râvi İbn-i Cüreyc'dir. Buhârî'nin rivâyetinde aynı suâle Hazret-i Câbir'in «Hayır!» diye cevap verdiği görülüyor. İki rivâyetin arası şöyle bulunmuştur. Atâ', Buhârî rivâyetinde Câbir'in «Evet!» dediğini unutmuş da «Hayır!» dediğini zannederek cevap vermiş. Müslim'in rivâyetinde Câbir'in sözünü hatırlayarak «Evet!» dediğini bildirmiştir. Kâdî Iyâz diyor ki: «Ulemâ bu hadîslerle amel hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bir cemaat kurban etlerinin üzerinden üç gün geçtikten sonra artık o etler yenmez. Bu hadîslerin ifade ettiği haram hükmü bâbîdır, demiş. Cumhûr ulemâ ise, kurban etlerinin üç gün sonra dahi yenilebileceğine kail olmuşlardır. Onlara göre nehiy buradaki Câbir hadîsi ve diğer bazı rivâyetlerle neshediîmiştir. Bu nesih sünnetin sünneti neshetmesi kabilindendir. Bir takımları bunun nesh olmadığını söylemiş. Buradaki haram kılınmanın bir illetden dolayı olduğunu, illet ortadan kalkınca haram hükmü de kalktığını iddia etmişlerdir. Onlara göre buradaki illet yardım talebiyle gelen zayıf bedevilerdir. İlk zamanlar müslümanlara üç günden sonra kurban etlerini yemeleri bu zavallılara versinler diye haram kılınmıştı. Bu illet ortadan kalkınca artık yeyip biriktirmeleri emrolunmuştur. Nitekim bu cihet Abdullah b. Vâkıd rivâyetindeki Hazret-i Âişe rivâyetinden de anlaşılmaktadır» Dâffe: Beraberce hafif bir yürüyüş yapan cemaat demektir. Dâffetül-Ârâb bunların Mısır'a gelenleridir. Burada onlardan murad yardım bekleyen zayıf bedevilerdir. «Kurban etlerinin evvelce yasak edilmesi tahrim için değil, kerahet bildirmek içindi» diyenler de vardır. Bunlara göre kerahet hala bakidir. Fakat üç günden sonra kurban etini yemek haram değildir. Böyle bir illet bugün de zuhur etse, üç günden sonra geriye kalan kurban etleri yine isteyen fakirlere verilir. Hadîs-i şerif aynı mânâya hamledil irdi. Hazret-i Ali ile İbn-i Ömer (radıyallahü anh)’in mezhebleri budur. Sahîh olan, hadîsin mutlak surette neshedilmesidir. Yani nehiy hadîsinden haram mânâsı kalmadığı gibi, kerahet mânâsı dâhi kaldırılmıştır. Bugün artık kurban etlerini üç gün değil, dilediği zamana kadar biriktirmek ve istediği zaman yemek herkese mubahtır. Hazret-i Câbir hadîsiyle bu bâbm sonunda göreceğimiz Büreyde hadîsi bu hususta açık delildirler. Kurban etinin ne kadarı yenilip, ne kadarı tasadduk edileceği de ihtilaflıdır. Alkame'nin İbn-i Mes'ud'dan rivâyetine göre kurban üçe pay edilerek üçte biri yenilecek, üçte biri hediye olarak verilecek, üçte biri de tasadduk edilecektir. Bu kavil Atâ'dan da rivâyet edilmiştir. İmâm Şafiî ile İmâm Ahmed'in ve İshâk’ın mezhebleri de budur. Sevrî kurban etinin ekserisi tasadduk olunur, demiş. Hanefîler'e göre de müstehab olan eti üçe pay etmektir. Kurban adayan kimse fakir olsun, zengin olsun o kurbanın etinden yiyemez. Dört mezhebin İmâmları bu meselede müttefiktir. Yalnız İmâm Ahmed'den bir rivâyete göre adak sahibi kurbanından yiyebilir. Kurban etinden yemek ekseri ulemâya göre müstehab; Zahiri-ler'e göre vâcibdir. 5220- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdü'l-A'lâ, Cüreyrî'den, o da Ebû Nadradan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet etti. H. 5221- Bize Muhammed b. Müsennâ da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdü'l-A'lâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Saîd Katâde'den, o da Ebû Nadra’dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ey Medineliler! Kurban etlerini üç geceden fazla yemeyin!» buyurdular. (İbn-i Müsennâ üç gece yerine üç gün, dedi.) Bunun üzerine ashab çoluk-çocuk, uşak ve hizmetçileri bulunduğundan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e şikâyet ettiler. O da: «Yeyin, yedirin, saklayın yahut biriktirin!» buyurdular. İbn-i Müsennâ: Abdu’l-A'lâ şekketmiştir, dedi. 5222- Bize İshâk b. Mansûr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Âsim, Yezid b. Ebî Ubeyd'den, o da Seleme b. Ekvâ'dan naklen haber verdi ki, Resûlüllah: «Sizden kim kurban keserse sakın üç geceden sonra evinde ondan bir şey sabahlamasın!» buyurmuşlar. Ertesi sene gelince ashâb: — Ya Resûlallah! Yine geçen sene yaptığımız gibi mi yapacağız, demişler. Bunun üzerine Efendimiz: «Hayır! O öyle bir seneydi ki, insanlar onda sıkıntı içindeydi. Ben de (kurban etlerinin) onların arasında s«jy'ı olmasını istemiştim.» buyurmuşlar. 5223- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ma'n b. îsa rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muâviye b. Sâlih Ebû'z-Zahiriyye'den, o da Cübeyr b. Nüfeyr'den, o da Sevban'dan naklen rivâyet etti. Sevbân Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurbanını kesti. Sonra: «Yâ Sevban! Bunun etini ıslâh et!» buyurdu. Artık Medine'ye gelinceye kadar kendisine ondan yedirmeye devam ettim. 5224- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İbn-i Râfi' de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Zeyd b. Hubab rivâyet etti. H, Bize İshâk b. İbrahim El-Hanzeli dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrahman b. Mehdi haber verdi. Her iki râvi Muâviye b. Sâlih'den bu isnad ile rivâyette bulunmuşlardır. 5225- Bana İshak b. Mansûr da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Müshir haber verdi. (Dedi ki): Bize Yahya b. Hamza rivâyet etti. Bana Zübeydi, Abdurrahman b. Zübeyr b. Nüfeyr'den, o da babasından, o da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in azatlısı Sevban'dan naklen rivâyet etti. Sevbân Şöyle dedi: Bana Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda' hacemda: «Şu eti ıslâh et!» buyurdu. Ben de onu ıslâh ettim. Artık Medine'ye varıncaya kadar ondan yemeye devam etti. 5226- Bana bu hadîsi Abdullah b. Abdirrahman Ed-Dârimî dahi riva yet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Mübarek haber verdi. (Dedi ki) Bize Yahya b. Hamza bu isnadla rivâyette bulundu. Ama «Veda' hacem da» demedi. 5227- Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ile Muhammed b. Müsennâ rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Fudayl rivâyet etti. (Ebû Bekr: Ebû Sinan'dan dedi. İbn-i Müsennâ ise: Dırar b. Mürra'dan dedi.) O da Muharib'den, o da İbn-i Büreyde'den, o da babasından naklen rivâyet etmiş. H. 5228- Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Fudayl rivâyet etti. (Dedi ki) ; Bize Dırar b. Mürre Ebû Sinan, Muharib b. Disar'dan, o da Abdullah b. Büreyde'den, o da babasından naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ben sîzi kabirleri ziyaretten nehiy ettim. Artık onları ziyaret edin. Sîzi Uç günden fazta kurban etinden nehyettîm. Artık dilediğiniz kadarını elinizde tulün. Sizi tulumdan başka kabtan şerbet İçmekten nehy ettim. Artık bütün kaplardan için. Ama müskir içmeyin» buyurdular. 5229- Bana Haccâc b. Şâir de rivâyet etîi. (Dedi ki): Bize Dahhâk b. Mahled, Süfyân'dan. o da Alkame b. Mersed'den, o da İbn-i Büreyde'den, o da babasından milden rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ben sizi nehy etmiştim...:; buyurmuşlar. Râvi hadîsi Ebû Sinan hadîsi mânâsında rivâyet etmiştir. Seleme b. Ekva' rivâyetini Buhârî «Kitâbu'l-Edahî» de tahrîc etmiştir. Haşem: Lügat ulemâsına göre bir insana sığınan, ona hizmet ederek iğlerini gören kimseler mânâsına gelir. Cevheri: «Haşem bir kimsenin hizmetçileri ve o kimseye kızanlardır, Bunlara Haşem denilmesi, o kimseye kızdıkları içindir. Haşmet, kızmak mânâsına, gelir. Utanmaya da haşmet denilir...» diyor. Her halde Haşem kelimesi mânâca hademden daha cem'iyetli olacak ki. hadîs-i şerifte ikisi birbirinin üzerine atfedilmişlerdir. Bu atıf âmmdan sonra hâssın zikredilmesi kabilindendir. «Şu etr ıslâh eîl» cümlesindeki ıslâhdan murâd; eti bir parça kaynatarak sudan çıkarmak ve kurutarak dayanır hale getirmektir. Bu cümle kurban etini üç günden fazla evinde bulundurmanın ve ondan yiyerek biriktirmenin seferlerde onunla azıklanmanın caiz olduğuna açık delildir. Bu tevekküle mâni değildir. Nevevî diyor ki: «Bu hadîste mukim için olduğu gibi, yolcu için de kurban kesmenin meşru' olduğuna delil vardır. Bizim mezhebimiz budur. Cumhûr-ı ulemâ da buna kaildir. Nehâi ile Ebû Hanife: Yolcuya kurban yoktur, demişlerdir. Bu kavil Hazret-i Ali’den de rivâyet olunmuştur. İmâm Mâlik ile bir cemaat kurbanın Minâ ile Mekke'deki müsâfire meşru olmadığına kaildirler.» Büreyde hadisi nasihle mensubun ikisini birden açıklamaktadır. Ulemâ neshin bazan burada olduğu gibi nassan bilindiğini, bazan sahâbinin haber vermesiyle bilindiğini iki hadisin arasını bulmak mümkün olmadığı zaman tarihle neshe hükmedildiğini söylemişlerdir. Bu takdirde sonraki delîl evvelkini nesheder. Bazan icma' da neshe delil olur. Nitekim dördüncü defa şarab içen bir kimsenin öldürülmesi hakkındaki delilin nesh edildiği icma' ile sabittir. Fakat icma' nesh edilemez. Kabir ziyareti meselesi cenaze bahsinde görülmüştü. Tulumda şerbet saklama meselesi iman bahsinde geçmiş ise de yakında «Eşribe» bahsinde inşaallah yine görülecektir. |