Geri

   

 

 

 

İleri

 

1- Kurbanın Vakti Bâbı

5176- Bize Ahmed b. Yûnus rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Züheyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Esved b. Kays rivâyet etti. H.

Bize bu hadîsi Yahya b. Yahya da rivâyet etti,

(Dedi ki): Bize Ebû Hayseme, Esved b. Kays'dan naklen haber verdi.

(Dedi ki): Bana Cün-deb b. Süfyan rivâyet etti.

(Dedi ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte kurbanda bulundum. Namazı kılmaktan ve namazını bitirip selâm vermekten öteye geçmedi. Bir de ne görsün, o namazından çıkmadan kesilmiş kurban etleri!.. Bunun üzerine:

«Kim kurbanını namazı kılmazdan —yahut biz namazı kılmazdan— önce kesti ise onun yerine bir başkasını kessin) Kim kesmediyse besmele ile kessin!» buyurdular.

5177- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû’l-Ahvas Sellâm b. Süleym, Esved b. Kays'dan, o da Cündeb b. Süfyan'dan naklen rivâyet etti. Cündeb Şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte kurcanda bulundum. Cemaata namazı kıldırdığı vakit kesilmiş bir takım koyunlar gördüm de:

«Kim namazdan Önce kesti ise onun yerine bir koyun kessin. Kim kesmediyse besmeleyle kessin!» buyurdular.

5178- Bize bu hadîsi Kuteybe b. Saîd de rivâyet etti,

(Dedi ki): Bize Ebû Avâne rivâyet etti. H.

Bize İshak b. İsmail ile İbn Ebi Ömer, İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Her iki râvi Esved b. Kays'dan bu isnadla rivâyette bulunmuş ve Ebul Ahvas hadîsinde olduğu gibi «Besmele ile» demişlerdir.

5179- Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Esved'den rivâyet etti. O da Cündeb El-Becelî'yi şöyle derken işitmiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kurban günü namaz kılarken gördüm. Sonra hutbe okudu ve:

«Kimbayram namazını) kılmadan kesti ise onun yerine başkasını iade etsin. Kim kesmediyse besmeleyle kessin!» buyurdular.

5180- Bize Muhammed b. Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): -Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti.

Bu hadîsi Buhârî «Kitabu’l-îdeyn» ile «Edâhî, Nuzûr, Tevhîd» ve «Zebâyıh» bahislerinde; Nesâî ile İbn Mâce de «Kitâbu’l-Edâhî»'de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in:

«Namazını kılmazdan önce»mi yoksa «Biz namazımızı kılmazdan önce» mi. buyurduğunda râvi şekketmiştir.

Ulemâ zengine kurban kesmenin vâcib olup olmadığında ihtilâf etmişlerdir. Cumhûra göre zenginin kurban kesmesi sünnettir. Özrü olmadığı halde kesmese günahkâr olmaz, kazası da lâzım gelmez. Bu kavil Ebû Bekr-i Sıddîk, Ömer b. Hattâb, Bilâl-i Habeşî, Ebû Mes'ûd-ı Bedrî (radıyallahü anh) ile Saîd b. Müseyyeb, Alkame, Esved , Atâ, İmâm Malik, İmâm Ahmed, İshâk, Ebû Sevr, Müzeni, İbn Münzir, Dâvud-u Zahirî ve Hanefîler'den İmâm Ebû Yûsuf ile İmâm Muhammed'in mezhebleridir.

İmâm A'zam, Rabîa ve Evzâî zengine kurban kesmenin vâcib olduğuna kaildirler. Mâlikîler'den bazılarının mezhebi de budur. İbrahim Nehâî: «Kurban kesmek zengine vaciptir. Bundan yalnız Minâ'daki hacılar müstesnadır» demiştir. Hanefîler'in meşhur olan mezhebine göre de kurban hür, mukim ve zengin olan müslümana vaciptir.

Kurbanın vakti: İmâmla beraber bayram namazı kılındıktan sonradır. Bu hususta ittifak vardır. İbn Münzir, bayram günü fecirden önce kurban kesilemiyeceğine ulemânın ittifak ettiğini söylemiştir. Fecr doğduktan sonra kesilip kesilememesi ihtilaflıdır.

İmâm Şafiî ile Dâvud-ı Zahirî, İbn Münzir ve diğer bazı ulemâya göre kurbanın vakti güneş doğarak bayram namazı kılacak ve iki hutbe okuyacak kadar zaman geçtikten sonra girer. Bundan sonra mutlak surette kurbanı kesmek caizdir.

İmâm-ı A'zam'la Atâ': «Kurbanın vakti köylerle sahrada yaşayanlar hakkında fecir doğduktan sonra girer. Şehirliler hakkında İmâm bayram namazını kıldırıp hutbeyi okumazdan girmez. Bir şehirli bundan önce kurbanını kesse, kurban namına kâfi değildir.» demişlerdir, İmâm Mâlik'e göre, İmâm bayram namazım kılıp hutbesini okumadan ve kurbanını kesmeden başkaları kurbanını kesemez. İmâm Ahmed İmâmın bayram namazını kıldırmasından Önce kurban kesmenin caiz olmadığını namazdan sonra ise İmâmın kesmesini beklemeden kurban kesmenin caiz olduğunu söylemiştir. Kurban kesenin şehirli veya köylü olması hükümde birdir. Hasanlı Basrî ile Evzâî'den ve İshak'dan da böyle bir kavil rivâyet olunmuştur; Rarbîa ; «İmâm bulunmayan yerde güneş doğmadan kurban kesilmez. Fakat doğduktan sonra kesilebilir» demiştir.

. Kurban kesmenin son vakti: İmâm A'zam'la İmâm Mâlik ve İmâm Ahmed'e göre bayram günüyle ondan sonraki iki gündür. Bu kavil ashâb-ı kirâmdan Ömer b. Hattâb , Ali b. Ebî Tâlib, Abdullah b. Ömer Ve Enes b. Mâlik (radıyallahü anh) hazeratından rivâyet olunmuştur.

İmâm Şafiî: «Kurbanı bayram günü ile onu takib eden üç teşrik gününde kesmek caizdir» demiştir. Cübeyr b. Mut'ım ve İbn Abbâs (radıyallahü anh) ile Atâ', Hasan-ı Basrî, Ömer b. Abdilaziz, Süleyman b. Mûsa, Mekhûl ve Dâvud-ı Zahirî'nin mezhebleri de budur, Saîd b. Cübeyr şehirler halkının yalnız Kurban Bayramı günü, köylülerin ise bayram gününden maada teşrik günlerinde de kurban kesebileceğine kail olmuş. Muhammed b. Şîrîn ise bayram gününden başka bir günde hiç bir kimsenin kurban kesemeyeceğini söylemiştir.

Bayram gecelerinde kurban kesmek İmâm-i A'zam'la İmâm-ı Şafiî, İmâm Ahmed, İshâk, Ebû Sevr ve cumhûra göre mekruhtur. İmâm Mâlik'in meşhur kavliyle bi-lumûm Mâlikîyye ulemâsına ve İmâm Ahmed'den bir rivâyete göre geceleyin kurban kesmek caiz değildir. Kesilirse iadesi lâdesi lâzım gelir.

Hadîs-i şerif bayram hutbesinin namazdan sonra okunacağına da delildir.

5181- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Halid b. Abdillah, Mutarrif'den, o da Âmir'den, o da Bera'dan naklen haber verdi. Bera' Şöyle dedi: Dayım Ebû Bürde namazdan önce kurban kesti de

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bu et koyunu (ndan ibaret) dir.» buyurdu. Dayım: — Ya Resûlallah! Bende bir keçi oğlağı var! dedi. «Onu kurban et ama senden başkasına yaramaz,» buyurdu. Sonra şunları söyledi:

«Her kim namazdan önce kurban keserse, ancak kendi için kesmiş olur. Kim namazdan sonra keserse onun kurbanı tamam olmuş ve Müslümanların sünnetine isabet etmiştir.»

5182- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hüşeym, Dâvûd'dan, o da Şa'bi'den, o da Bera b. Âzib'den naklen haber verdi ki, dayısı Ebû Bürde b. Nıyar Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kesmezden önce kurban kesmiş de:

— Ya Resûlallah! Bu Öyle bir gündür ki, onda e mekruhtur. Ben kurbanımı, ehlimi, komşularımı ve âilem efradını doyurayım diye acele kestim, demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

«Tekrar bir kurban kes!» buyurmuş. Bunun üzerine:

— Ya Resûlallah! Bende bir süt oğlağı var, bu oğlak iki koyun etinden daha hayırlıdır, demiş. Efendimiz:

«O senin iki kurbanının en hayırlisıdır. Ama senden sonra kîmse için bir çepiçle kifayet etmez.» buyurmuşlar.

5183- Bize Muhammed b. Müsennâ rivâyet etti.

(Dedi ki) ; Bize İbn-i Adiyy, Dâvûd'dan, o da Şa'bî'den, o da Bera' b. Âzib'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize kurban günü hutbe okudu da:

«Namazi kılmadıkça hiç bir kimse kafîyyen kurban kesmesin!» buyurdu. Bunun üzerine dayını:

— Ya Resûlallah! Bu öyle bir gündür ki; bunda et mekruhtur... dedi. Bundan sonra râvi, Hüşeym'in hadîsi mânasında rivâyette bulunmuş! ur.

5184- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdullah b. Kümeyi rivâyet etti. H.

Bize İbnü Nümeyr de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Zekeriyya, Firâs'dan, o da Amir'den, o da Berâ’dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Her kim bizim namazımızı kılar, kıblemize döner ve kurbanımız! keserse, namaz: kılmadıkça kurban kesmesin!» buyurdu. Onun üzerine dayım:

— Ya Resûlallah! Ben bir oğlum namına kurban kestim, dedi. O da: «Bu senin aîlen için acele yaptığın bir iştir» buyurdu. Dayım:

— Bende bir koyun var ki, iki koyundan daha hayırlıdır, dedi. «Onu İter,I Çünkü o en hayırlı kurbandır.» buyurdular.

5185- Bize Muhammed b. Musennâ ile İbn-i Beşşâr da rivâyet ettiler. Lâfız İbn-i Müsenna'ıundır. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Züheyd El-iyâmî'den, o da şa'-bî'den, o da Berâ' b. Azib'den naklen rivâyet etti, Berâ' (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Şüphesiz ki şu günümüzde kendisinden ilk başlayacağımız iş (şudur ki) evvela namaz kılar, sonra döner de kurban boğazlarız. Bunu kim yaparsa bizim sünnetimize isabet etmiştir. Kim evvelâ kurban keserse, o da ancak ailesine takdim ettiği bir ettir. Kurbandan bir şey değildir,» buyurdu. Ebû Bürde b. Niyâr kurban kesmişti. Binâenaleyh bende yıllanmıştan daha hayırlı bir oğlak var, dedi. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem)

«Onu kes ama senden sonra o hiç bir kimseye kâfi gelmeyecektir.» buyurdular.

 er5'

5186- Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etıti,

(Dedi ki): Bize Şu'be, Züheyr'den naklen rivâyet etti. O da Şa'bî'yi Berâ' b. Azib'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den bu hadîsin mislini rivâyet ederken dinlemiş.

5187- Bize Kuteybe b. Said ile Hemmad b. Seny de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû'l-Ahvâs rivâyet etti. H.

Bize Osman b. Ebi Şeybe ile İshak b. İbrahim de toptan Cerir'den rivâyet ettiler. Her iki râvil, Mansûr'dan, o da Şa'bi'den, o da Berâ' b. Azib'den naklen rivâyet ekmişlerdir. Berâ' Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurban günü namazdan sonra hize hutbe okudu... Sonra râvi yukarkilerin hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.

5188- Bana Ahmed b. Saîd b. Sahr Ed-Dârimî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû'n-Nu'man, Ârim b. Fadl rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdulvâhid (yani İbn Ziyad) rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Âsim El-Ahvel, Şa'bî'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Berâ' b. Âzib rivâyet etti,

(Dedi ki): Bize Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kurban günü hutbe okudu da:

«Hiç bir kimse namazı kılmadıkça kat'iyyen kurban kesmesin.» buyurdu. Bir adam:

— Bende bir süt oğlağı var ki, iki et koyunundan daha hayırlıdır, dedi. Efendimiz:

«O halde onu kurban et. Ama senden sonra hiç bir kimse namına çe-pîç kâfi gelmez.» buyurdular.

5189- Bize Muhammed b. Beşşâr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammed (yani İbn Ca'fer) rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Seleme’den, o da Ebû Cuheyfe'den, o da Berâ' b. Âzib'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ebû Bürde namazdan önce kurban kesti de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem);

«Onu değiştir!» buyurdu. Bunun üzerine Ebû Bürde:

 — Ya Resûlallah! Bende bir tokludan başka bir şey yoktur, dedi.

 (Şu'be

Dedi ki: Zannederim şunu da söyledi.) Ama o yıllanmıştan daha hayırlıdır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

«Bunu onun yerine koy! Fakat senden sonra hiçbir kimse namına kîfâyet edecek değildir» buyurdular.

5190- Bize bu hadîsi İbn Müsennâ da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Vehb b. Cerîr rivâyet etti. H.

Bize İshak b. İbrahim dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Amir El-Akadî haber verdi.,

(Dedi ki) ; Bize Şu'be bu isnad ile rivâyet etti ama:

«O yıllanmıştan daha hayırlıdır» cümlesindeki şekki anmadı.

5191- Bana Yahya b. Evyûh ile Amru'n-Nâkıd ve Züheyr b. Harb toptan İbn Uleyye'den rivâyet ettiler. Lâfız Amr'mdır.

(Dedi ki): Bize İsmail b. İbrahim, Eyyûb'dan, o da Muhammed'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes şöyle dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurban günü:

«Her kim namazdan önce kurban kesti ise hemen iade etsin.» buyurdu. Bunun üzerine bir adam kalkarak:

— Ya Resûlallah! Bu öyle bir gündür ki, onda et arzu edilir, dedi. Ve komşularının bir hacetini andı. Galiba Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu tasdik etti. Adam:

— Bende bir oğlak var ki, bence iki et koyunundan daha muteberdir. Onu keseyim mî? dedi. O da kendisine ruhsat verdi.

Enes

Dedi ki: Bunun ruhsatı başkasına ulaştı mı ulaşmadı mı bilmiyorum. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de iki koça davranarak onları kesti. Halk hemen koyuncağiza koşarak onu paylaştılar. (Yahut: Onu parçaladılar, demiştir.)

5192- Bize Muhammed b. Ubeyd El-Guberi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hammad b. Zeyd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Eyyûb ile Hi-şam, Muhammed1 den, o da Enes b- Mâlik'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) namazı kılmış. Sonra hutbe okumuş ve namazdan önce kim kurban kesti ise, tekrar bir hayvan kesmesini emir buyurmuş...

Bundan sonra râvi İbn Üleyye hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.

5193- Bana Ziyâd b. Yahya El-Hassânî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hatim (yani İbn Ver'dân) rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Eyyûb, Muhammed b. Sîrîn'den, o da Enes b. Mâlik'den naklen rivâyet etti, Enes şöyle dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kurban günü bize hutbe okudu. Arkacığından et kokusu duydu. Ve ashabı hayvan kesmekten men etti.

«Her kim kurban kesti ise hemen iade etsin.» buyurdular. Sonra râvi yukarkilerin hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.

Berâ' hadisini Bubârî «Kîtâbu’l-Edâhi»de; Enes hadîsini «Kitâbu'l-îdeyn» ile «Kitabu’l-Edâm’de; aynı hadîsi Nesâî «Salât» ve «Edâhi» bahislerinde; İbn Mâce «Kitâbu'l-Edâhi»'de, Ukbe hadîsini Buhârî «Dehâya», «Şerika» ve «Vekâlet» bahislerinde; Nesâî ve İbn Mâce «Kitâbu-dahâyâ»'da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Hazret-i Ebû Bürde'ye: «O et koyundur!» buyurması; kurban yerine geçmez, sevabı da yoktur. Yiyeceğin etten ibarettir, manasınadır.

Cezea: Bir yılını bitirmiş de ikiye basınış oğlaktır. Esmâiyye göre Cezea, bir senelik oğlak ve sekiz-dokuz aylık kuzu mânâlarına gelir. Bazıları bir senelik kuzu mânâsına geldiğini söylemişlerdir. Burada herhalde bir senelikten biraz küçük oğlan manasınadır. Zira senesini doldurmuş koyun ve keçiden herkes için kurban olur.

«Bu Öyle bir gündür ki, onda et mekruhtur...» cümlesi hakkında söz edilmiştir. Bazıları «mekruh» kelimesini «makrûn» şeklinde rivâyet etmiştir. Makrûn, et arzu edilir manasınadır. Nitekim hadîsin bir rivâyetinde: «Bu Öyle bir gündür ki, onda et arzu edilir» denilmiştir.

Mekruhtur rivâyeti hakkında Kaâdî Iyâz şunları söylemiştir:

«Üstadlarımızdan bazısı doğrusu bu cümlenin şeklinde hâ'nın fethiyle okunacağını söylemişdir.

Caham: Eti arzu etmek, demektir.

Yani, o günde kurban kesmeyi terk ederek çoluğunu çocuğunu etsiz bırakmak ve onlara et hasreti çektirmek mekruhtur. Bana üstad Ebû Abdullah b. Süleyman şunu söyledi: «Bu cümlenin mânâsı kurban edilmesi caiz olmayan hayvanı kesmektir. Sünnete muhalif olduğu için bu hayvanın eti mekruh olur.»

Hafız Ebû Mûsa'ya göre mezkûr cümleden murad: «Bugün et aramak mekruhtur, güçtür» manasınadır —ki; Nevevî bu mânâyı beğenmektedir.