Geri

   

 

 

 

İleri

 

7- Kelerin Mubah Kılınması Bâbı

5139- Bize Yahya b. Yahya ile Yahya b. Eyyûb, Kuteybe ve İbn-u Hucr, İsmail'den rivâyet elliler. Yahya b. Yahya dedi ki: Bize İsmail b. Ca'fer, Abdullah b. Dinar'dan naklen haber verdi ki Abdullah, İbnü Ömer'i şunu söylerken işitmiş:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e kelerin hükmü soruldu da:

«Ben onu ne yerim ne de haram kılarım» buyurdular.

5140- Bize Kuteybe b. Said de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H.

Bana Muhammed b. Ruhm da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys Na'fi'den o da İbn Ömer'den naklen haber verdi. İbn Ömer Şöyle dedi: Bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e kelerin yenilip yenilmiyeceğini sordu da:

«Onu ben ne yerim ne de haram kılarım» buyurdular.

5141- Bize Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Bir adam Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e minberi üzerindeyken kelerin yenilip yenilmiyeceğini sordu da:

«Onu ben ne yerim ne de haram kılarım» buyurdular.

5142- Bize Ubeydullah b. Saîd de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya, Ubeydullah'dan bu hadisin mislini bu isnadda rivâyet etti.

5143- Bize bu hadîsi EbuY-Rahî' ile Kuteybe de rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Hammâd rivâyet etti. H.

Bana Züheyr b. Harb dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsmail rivâyet etti. Her rki râvi Eyyûbdan rivâyet etmişlerdir. H.

Bize İbn Nümeyr de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Mâlik b. Miğvel rivâyet tîtti. H.

Bana Hârûn b. Abdillah dahi rivâyet etti. (Dsdi ki): Size Muhammed b. Bekr haber verdi.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi. H.

Bize yine Hârûn b. Abdillah rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şûca' b. Velid rivâyet etti.

(Dedi ki): Mûsa b. Ukbe'den dinledim. H.

Bize Harun b. Saîd El-Eylî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Üsâme haber verdi.

Bu râvilerin hepsi Nâfi'den ,o da İbn Ömer'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den keler hakkında Leys'in Nâfi'den naklettiği hadis manasında rivâyette bulunmuşlardır. Yalnız Eyyub'un hadisi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir keler getirdiler de onu yemedi. Ama haram da kılmadı» tarzındadır. Üsame'nin hadisinde ise: «Dedi ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minberde iken mescidde bir adam ayağa kalktı» cümlesi vardır.

5144- Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Tevbe't-üTAnberî'den naklen rivâyet etti. O da Şa'bî'den, o da ibnü Ömer'en dinlemiş ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında içlerinde Sa'd da olduğu halde ashabından bazı kimseler bulunuyormuş. Kendilerine keler eti getirmişler de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kadınlarından biri: Bu keler etidir diye seslenmiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Yeyin! Çünkü o helaldir. Lâkin benim yiyeceğim de değildir.» buyurmuşlar.

5145- Bize Muhammed b. Müsenna da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Cafer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Tevbetul-Anbe-rî'den rivâyet etti

(Dedi ki): Bana şu'be şunu söyledi: Hasen'in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den rivâyet ettiği hadise ne dersin! Ben İbn Ömer'le iki yahut bir buçuk seneye yakın beraber oturdum da onun Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den bu hadisden başka bir rivâyetini duymadım. (Şöyle dedi): İçlerinde Sa'd da olduğu halde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'în ashabından bazı kimseler...

Râvi Muâz hadisi gibi rivâyette bulunmuştur.

5146- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Mâlik'e İbn Şihab’dan dinlediğim, onun da Ebû Ümâms b. Sehl b. Huneyf'den, onun da Abdullah b. Abbâs'dan naklen rivâyet ettiği şu hadisi okudum. İbn Abbâs şöyle dedi: Ben ve Hâlid b. Velîd Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte Meymûne'nin evine girdik. Az sonra kızartılmış keler getirildi ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte Meymûne'nin evine girdik. Az sonra kızartılmış keler getirildi ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) eliyle ona uzandı bunun üzerine Meymûne'nin evinde bulunan kadınlardan biri:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yemek istediği şeyi (ne olduğunu) haber verin dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de elini kaldırdı. Ben:

— Bu harammıdır Ya Resûlallah ? dedim.

«Hayır lâkin bu hayvan benim kavmimin toprağında yoktu bundan dolayı kendimi ondan tiksinir buluyorum» buyurdular.

Halid

Dedi ki: Ben onu çekerek bir güzel yedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de bakıyordu.

5147- Bana Ebû't-Tahir ile Harmele hep birden ibnİ Vehb’den rivâyet ettiler. Hannele dedi ki. Bize İbn Vehb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da Ebû Ünıame b. Sehl b. Huneyf El Ensâri'den naklen haber verdi. Ona da Abdullah b. Abbâs haber vermiş. Ona da kendisine Seyfullah denilen Hâlid b. Velid haber vermiş ki kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le birlikte Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Meymûnenin yanına girmişler. Meymûne hem Hâlid'in hem İbn Abbâs'in teyzesîdir. Onun yanında kızartılmış keler bulmuş. Bunu Meymûne'nin kız kardeşi Huteyde binti Haris Necid'den getirmemiş. Meymûne keleri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sunmuş. Pek az olurdu ki ona bir yiyecek sunulsun da o yiyecek' ten bahsedilsin ve ismi söylensin. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de elîni kelere uzatmış. Burnın üzerine mevcut kadınlardan biri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sunduğun şeyi haber verin! demiş. Kadınlar:

— Bu kelerdir yâ Resûlellah! demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hemen elini kaldırmış. Bunun üzerine Hâlid b. Velid:

— Keler harammidır ya Resûlüllah? diye sormuş.

«Hayır, Lakın o benim kavmimin toprağında yoktur. Bundan dolayı kendimi ondan tiksinir buluyorum» buyurmuşlar.

Halid Şöyle dedi: Ben keleri çekerek bir güzel yedim. Resûlüllah da bakıyordu. Ama beni menetmedi.

5148- Bana Ebû Bekr b. Nadr ile Abd b. Humeyd de rivâyet ettiler. Abd: Bana baber verdi tabirini kullandı. Ebû Bekir ise Bize Yakub b. îbrabim b. a'd rivâyet etti, dedi.

(Dedi ki): Bize babam Salih b. Key-sân'dan o da Ebû Ümame b. Sehl'den, ona da İbn Abbâs haber vermiş olarak rivâyet etti. Ona da Hâlid b. Velîd haber vermiş ki kendisi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e keler eti sunulmuş. Bunu Ümmü Hufeyd binti Haris Necid'den getirmişmiş. Bu kadın Benî Ca'fer'den bir adamın nikâhı altında îdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ne olduğunu bilmedikçe bir şey yemezdi...

Sonra râvi Yûnus'un hadisi gibi anlatmış ve hadisin sonuna şunu ziyâde etmiştir: «Ona İbn Esamm da Meymûne'den naklen rivâyet etmiş. Bu zât Meymûne'nin terbiyesi altında idi.»

5149- Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdurrezzâk haber verdi.

(Dedi ki): Bize Ma'mer Zührî'den, o da Ebû Ümame b. Huneyf'den, o da İbn Abbâs'dan naklen haber verdi. (Şöyle dedi): Biz Meymûne'nin «evinde iken Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e iki kızartılmış keler getirdiler...

Hadîs yukarkilerin hadîsi gibi rivâyet olunmuştur. Râvi:

Yezîd b. Esamm’ın Meymûne'den rivâyetini anmamıştır.

5150- Bize Abdülmelik b. Şuayb b. Leys de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam dedemden rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Hâlid b. Yezid rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Saîd b. Ebi Hilal, İbn Münkedir'den rivâyet etti. Ona da Ümame b. Sehl İbn Abbâs'dan naklen haber vermiş. İbn Abbâs (Şöyle dedi): Resûüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e, Meymûne'nin evinde ve yanında Hâlid b. Velid bulunduğu halde keler eti getirildi...

Ve Zührî'nin hadîsi man abında rivâyette bulunmuştur.

5151- Bize Muhammed b. Beşsar ile Ebû Bekir b. Nâfi rivâyet ettiler. İbn Nâfi

(Dedi ki): Bize Gunder haber verdi.

(Dedi ki): Bize Şube Ebi Bişr'den o da, Sâid b. Cübeyr'd,en naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Ben İbn Abbâs'i şunları söylerken işittim:

Teyzem Ümmü Hufeyd Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e yağ, keş ve bir kaç keler hediyye etti. O yağ ile keşden yedi ama keleri iğrendiği için bıraktı. Bu hayvan Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sofrasında yenmiştir. Haram olsaydı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sofrasında yenmezdi.

5152- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ali b. Müshir, Şeybânî'den o da Yezid b. Esamm'dan naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Medine'de bizi bir güveyi davet etti de bize on üç tane keler sundu. Kimimiz yedi kimimiz (yemeyip) bıraktı. Ertesi gün ben İbn Abbâs'a Taslayarak ona haber verdim. Etrafındaki cemaat sözü uzattı hatta bazıları: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ben onu ne yerim ne men ederim ne de haram kılarım buyurdu.» dediler. Bunun üzerine İbn Abbâs: Ne fena söyledim. Nebiyullah (sallallahü aleyhi ve sellem) ancak helal ve haram kılmak için gönderilmiştir. Şüphesiz ki bir defa Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Meymûne'nin yanında iken beraberinde de Fadl b. Abbâs ile Hâlid b. Velid ve bir başka kadın bulunduğu halde kendisine üzerinde et bulunan bir sofra sunulu verdi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) yemek isteyince Meymûne ona: Bu keler etidir, dedi. O da elini çekti ve:

«Bu benim hiç yememiş olduğum bir ettir.» buyurdu. Cemaata: «Siz yeyin» dedi. Ondan Fadl, Halid b. Velîd ve kadın yediler.

Meymûne Dedi ki «Ben hiç bir şeyden yemem. Meğer ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yediklerinden bir şey ola.»

5153- Bize İshak b. İbrahim ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdurrezzak, İbn Cüreyc'den naklen haber verdi.

(Dedi ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi. Kendisi Câbir b. Abdillah'i şunu söylerken işitmiş:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir keler getirdiler, de ondan yemek istemedi. Ve:

«Bilmiyorum belki bu sureti değiştirilen kavimlerdendir.» buyurdular.

5154- Bana Seleme b. Şebîb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ma'kıl, Ebû'z-Zübeyr'den rivâyet etti. Ebû-'z-Zübeyr Şöyle dedi:

Câbir'e kelerin hükmünü sordum da: Onu yemeyin dedi; onu iğrenç buldu ve şöyle dedi: Ömer b. Hattâb dedi ki şüphesiz Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onu haram kılmadı. Allah azze ve celle onunla bir çok kimseleri menfaatlendirir. Umumiyetle çobanların yiyeceği ondandır. Yanımda olsa idi onu bende yerdim.

5155- Bana Muhammed b. Musenna rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Ebi Adiyy Dâvud'dan, o da Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi:

Bir adam: Ya Resûlüllah! Biz keleri çok bir yerdeyiz, şimdi bize ne emir buyurursun, yahut bize ne fetva verirsin? dedi.

«Bana anlatıldığına göre Benî İsrâîlden bir Ümmetin suretleri değiştirilmiştir» buyurdu. Fakat ne emretti ne de yasak etti.

Ebû Saâd

Dedi ki: Bundan bir kaç zaman sonra Ömer şunu söyledi: «Şüphesiz ki Allah azze ve celle onunla bir çok insanları fâidelendirir, o umumiyetle şu çobanların yiyeceğidir. Yanımda olsaydı ondan mutlaka yerdim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sadece ondan iğrenmiştir.»

5156- Bana Muhammed b. Hatim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Behz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Akîl-Ed-Devrakî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Nadra, Ebû Saîd'den naklen rivâyet etti ki: Bedevi'nin biri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek:

— Ben kelerli bir alçakta bulunuyorum. Bu hayvan umumiyetle benim yakınlarımın yiyeceğidir, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona cevap vermedi. Biz:

—. Bu sözü tekrarla dedik, O da tekrarladı. Fakat yine cevap vermedi, (bu) üç defa tekerrür etti sonra üçüncüde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona seslenerek:

«Ey bedevi! Şüphesiz Allah benî İsrâilden bir kuşağa lanet buyurmuş yahut gazab etmiş ve onları yer yüzünde debeleyen hayvan kılığına sokmuştur. Bilmiyorum belki bu onlardandır. Binaenaleyh ben onu yemem ama ondan nehiy de etmem.» buyurdular.

Dabb: Kertenkeleye benzer fakat ondan bir hayli büyük bir hayvandır. Bu hayvanın yediyüz sene yaşadığı su içmediği dişi düşmediği ve kırk günde bir damla bevl îfraz ettiği rivâyet olunur. Bazıları et yenilirse susuzluğu giderdiğini söylemişlerdir. Arablar bir şeyi yapmak istemezlerse: «Ben bunu keler suya gelinceye kadar yapmam» derler. Çünkü keler ömründe suya gitmez sadece çiğ ile ve soğuk hava ile yetinir-miş. Kışın kovuğundan dışarı çıkmazmış.

Bâbımız hadislerinden İbn Ömer rivâyetlerini Buhârî «Zebayıh ve Ahbaru'l-Âhad» bahislerinde; Hâlid hadîsini «Et'ıme ve Zebayih» da; aynı hadîsi Nesâî ile İbn Mâce «Kitab'us-Sayd»'da; Ebû Dâvud «Et'mıe»'de muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e'hediyye getiren Ümmü Hufeyde ile Lübabetü's-Suğra ve Lübabet'ül-Kübra. Meymûne (radıyallahü anhüma)'nın kız kardeşleridir. Bunlar Haris b. Hazen"in kızlarıdır. Ümmü Hufeyde'nin adı Hüzeyle'dir. Bunlardan Lübâbet'ül-Kübra, Hazret-i İbn Abbâs'in, Lübâbetü's-Suğrâ Halid b. Velid’in anneleridir.

Kelerin eti yenir bir hayvan olduğunu söyleyenler bu hadîslerle istidlal etmişlerdir ki Abdurrahman b. Ebi Leylâ ile Saîd b. Cübeyr, İbrahim Nehaî, İmâm Malik, İmâm Şafiî, İmâm Ahmed ve İshâk’ın mezhebleri budur. Zahiriler dahi aynı kavli tercih etmişlerdir. Zahiri'-lerden İbn Hazin: ,. Kelerin mübâh olduğu Ömer b. Hattâb ile başkalarından sahih olarak rivâyet edilmiştir.

Hanefîler'den «Hidâye» sahibi gibi bazıları keler etinin mekruh olduğunu söylemiş fakat bazıları yenilmesinde beis görmemişlerdir. Tahâvî «Ma'âm’l-Âsâr» adlı eserinde keler yemenin mubah olduğunu tercih etmiş ve: «keleri yemekte bir beis yoktur» demiştir. Yine Tahâvî: «Bir taife keleri yemeyi mekruh görmüşlerdir. Ki Ebû Hanife ile Ebû Yusuf ve Muhammed onlardandır» demiştir. Tahâvî'nin bu taifeden muradı Haris b. Mâlik, Yezîd b. Ebi Ziyâd ve Veki'dir. Zira kelerin denilmesini mekruh görenler bunlardır. Mezkur kavil Ali b. Ebî Talib ile Câbir b. Abdillah (radıyallahü anhûm) hazeratından da rivâyet olmuştur. Hanefi'lerce esah olan kavil kelerin heraheti tenzihiyye ile mekruh olmasıdır. Çünkü bir çok sahih hadisler onun haram olmadığına delâlet etmektedirler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in sofrasında keler yenildiği halde bir şey demeyip sükût buyurması da onun mubah olduğuna delâlet eder. Çünkü o bâtılı hiç bir zaman kabul ve İkrar etmez.

Mesh: Bir canlıyı ondan daha çirkin bir canlının şekline sokmaktır. Kur'ân-ı Kerîm de Benî İsrail'den bazılarının maymun ve ve domuz gibi çirkin hayvanlar suretine tebdil edildiği bildirilmektedir. Ancak şekil değiştiren bu kavimler derhal ölmüş ve nesilleri kesilmiştir.

Resûlü Halı (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Bilmiyorum belki bu onlardandır.» buyurması ihtimal suret değiştiren insanların üç günden fazla yaşamadıklarını bilmezden önce olmuştur. Demîrî «Hayâtü’l-Hayavan» adlı eserinde şunları söylüyor: «Ulemâ şekil değiştiren insanların yaşayıp yaşamadığında ihtilâf etmişlerdir. Bir kavle göre yaşarlar. Zeccâc ile Kadı Ebû Bekir b. Arabi bu kavli tercih etmişlerdir. Cumhûra göre böyle bir şey yoktur. İbn Abbâs (radıyallahü anh): Şekli değişmiş insan üç günden fazla asla yaşamamış ve yeyip içmemiştir. Demiştir ki, bu söz Merfu' hadîs hükmündedir. Çünkü aklen böyle bir şeyin söylenmesine imkân yoktur. Onu mutlaka Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işitmiştir.