22- Gücünün Yettiği Hususta Dini Eyip Îtaat Şartı Île Bey'at Bâbı 4943- Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve İbn Hucr rivâyet ettiler. Lâfız İbn Eyyûb'undur. (Dediler ki): Bize İsmâîl —bu zât İbn Ca'fer’dir— rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Abdullah b. Dînâr haber verdi, ki kendisi; Abdullah b. Ömer'i: Biz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e dinleyip itaat şartı ile bey'at ediyorduk. Bize: «Gücünün yettiği hususta» buyururdu; derken işitmiş. Bu hadîsi Buhârî «Ahkâm» bahsinde tahrîc etmiştir. «Gücünün yettiği hususta» mânâsına gelen kelimesi yalnız Müstemlî ile Serahsî’nin rivâyetlerinde burada olduğu gibi müfred zikredilmiştir. Başkalarının rivâyetlerinde «Gücünüzün yettiği hususta» şeklinde cemi' olarak nakledilmiştir. Nevevî bu kelimeyi müfred mütekellim yânî «gücümün yettiği hususta» mânâsına almış ve şöyle deditir: «Bu, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ümmetine olan sonsuz şefekat ve merhametin dendir. Ümmetinden biri takat getiremiyeceği bir bey'atın umûmuna girmesin diye onlara (gücümün yettiği hususta) demeyi öğrenmiştir. Hadîs-i Şerîf, gücünün yetmeyeceği bir işe özenen kimseye: yapamayacağın işe özenme! demenin caiz olduğuna delildir. Ve mânâ itibarı ile «gücünüzün yeteceği işleri iltizâm edin!» hadîsi gibidir. |