Geri

   

 

 

 

İleri

 

16- Şeriata Aykırı Hususatta Hükümdarlara İ'tiraz Etmenin, Namaz Kıldıkları ve Benzeri İbadetleri Yaptıkları Müddetçe Onlarla Harpten Vaz Geçmenin Vücubu Bâbı

4906- Bize Heddâb b. Hâlid El-Ezdî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hemmâm b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Katâde, Hasan'dan, o da Dabbe b. Mihsan'dan, o da Ümmü Seleme"den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuş:

«Bir takım emirler gefecc-k! Siz: bilip i'tîrâz edeceksiniz. İmdi kim bilirse berâet eder; kim İ'tirazda bulunursa kurtulur. Lâkin kim riza gösterir de tâbi' olursa!..,» Ashâb:

— Onlarla harb etmeyelim mi? Demişler.

«Hayır! Namaz kıldıkları müddetçe!» buyurmuş.

4907- Bana Ebû Gassân El-Mismaî ile Muhammed b. Beşşâr da hep birden Muâz'dan rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Gassân'ındır.

(Dedi ki): Bize Muâz —ki İbn Hişâm Ed-Destavâi'dir— rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana babam, Katâbe'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hasan, Dabbe b. Mihsan El-Anezi'den; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in zevcesi Ümmü Seleme'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti ki:

«Sizin üzerinize bir takım emirler tayin edilecektir. Siz onları bilip itiraz edeceksiniz, İmdi her kim kerih görürse berâet etti; her kim itirazda bulunursa kurtuldu demektir. Lakin kim rizâ gösterir de tâbi' olursa!... buyurmuştur. Ashab: Yâ Resûlul'ah onlarla harpetmeyeüm mi? demişler.

«Hayır! Namaz kıldıkları müddetçe!» buyurmuş. (Yânı her kim kalbi ile kerih görür ve kalbi ile reddederse demektir.)

4908- Bana Ebû’r-Rabi' El-Alekî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hammâd (yani İbn Zeyd) rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muallâ b. Ziyâd ile Hişâm, Hasan'dan, ada Dabbe b. Mihsan'dan, o da Ümmü Seleme'den naklen rivâyet ettiler. Ümmü Seleme: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu...» demiş.

Râvî yukarki hadîs gribi rivâyette bulunmuş; yalnız: «Her kim reddederse muhakkak beri olur; ve her kim kerîh görürse muhakkak kurtulur.» demiştir.

4909- Bize bu hadîsi Hasan b. Rabî' El-Beceli de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbnÜ'l-Mübârek, Hişâm'dan, o da Hasan'dan, o da Dabbe b. Mihsan'dan, o da Ümmü Seleme'den naklen rivâyet etti. Şöyle dedi:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular...

Râvî yukarıki "hadîsin mislini söylemiş; yalnız «Lâkin rizâ gösterip lâbi' olan..» cümlesi müstesna! Onu anmamıştır.

«İmdi her kim bilirse beraat eder.» cümlesinden murâd: Kim kötülüğü bilir de bunda şüphesiz kalmazsa, günahından berâet etmeye kendisine bir yol açıldı demektir. Bu surette o kötülüğü imkânına göre eli ile veya dili ile değiştirir. Bunlardan âciz kalırsa kalbi ile o işi kerîh görür,

«Her kim kerîh görürse berâet etti demektir.» cümlesi de: bu kötülüğü kim kerîh görürse onun günah ve cezasından kurtulur; manasınadır. Bu türlü hareket, kötülüğü eli ve dili ile reddedemeyen hakkındadır.

«Lâkin kim rizâ gösterir de tâbi, olursa'..» ifâdesi bir şart cümlesidir. Cevâbı mahzuf olup «günaha girer ve ceza görür.» takdirindedir.

Hadîs-i Şerif gelecekten haber veren bir rmı'cizedir. Verilen haber olduğu gibi zuhur etmiştir.

Bir kötülüğü defetmekten âciz kalan insanın mücerred susmakla günaha girmeyeceği, günaha ancak ona kalben râzî olduğu zaman gireceği ve keza halife Islâmın esaslarından bir şey değiştirmedikçe sırf zulmünden ve fistondan dolayı aleyhine ayaklanmama caiz olmadığı bu hadîsin delâlet ettiği hükümlerdendir.