7- Me'murlara Hediyyelerin Haram Kılınması Bâbı 4843- Bize Ebü Bekir b. Ebi Şeybe ile Amru'n-Nâkıd ve İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekir'indir. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Zührî'den, o da Urve'den, o da Ebû Humeyd Es-Saıdî'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Esd (kabilesin)'den İbn’l-Lütbiyye denilen bir adamı me'mur yaptı. (Amır'la İbn Ebî Ömer: Sadaka üzerine me'mur dediler.) (Bu zât vazifeden) geldiği zaman: — Bu sizin; bu da benim; bana hediyye edildi, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) minber üzerinde ayağa kalkarak Allah'a hamdü sena etti. Ve şunları söyledi: «Benim gönderdiğim bir me'mûra ne oluyor ki: Bu sizin; bu da bana hediyye edildi; diyor! Babasının yahut anasının evinde otursa da kendisine hediyye edilecek mi, edilmiyecek mi baksa idi ya! Muhammed'in nefsi yed-i kudretinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizden biriniz o sadakadan bir şey ele geçirirse kıyâmet gününde onu boynunda taşıyarak getirecektir. Böğürmesi olan bir deve, yahut öğürmesi olan bir inek veya mele-yen bir koyun!.. Sonra ellerini kaldırdı. Hattâ koltuklarının beyazmı gördük. Sonra iki defa: «Allahım! Tebliğ ettim mi?» buyurdu. 4844- Bize İshâk b. İbrahim ile Abd b. Humeyd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdürrazzâk baber verdi. (Dedi ki): Bize Ma'mer, Zühri’den, o da Urve'den, o da Ebû Humeyd Es-Sâıdî'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Ezd (kabilesin)'den bir adam olan İbn'l-Lütbiyye'yi sadaka üzerine me'mur tâyin etti. Sonra İbn'l-Ltitbiyye (zekât) malı (nı) getirerek Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e verdi. Ve: — Bu sizin malınız; şu da bana verilen bir hediyyedir, dedi. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) de ona: «Babanın ve ananın evinde otursan da sana hediyye edilecek mi, edil-miyecek mi baksa idin yâ!» buyurdular. Sonra Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) hutbe okumak için ayağa kalktı... Bundan sonra râvİ, Stifyan'ın hadisi gibi rivâyettel bulunmuştur. 4845- Bize Ebû Küreyb Muhammed b. Ala' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hişâm, babasından, o da Ebû Humeyd Es-Saîdî'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ezd (kabilesin)'den İfenü’l-Ütbiyye denilen bir adamı Benî Süleym'in sadakalarına rae'mur tâyin etti. Geldiği zaman onu hesaba çekti. Adam: — Şu sizin malınız; bu da hediyyedir, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Babanın ve ananın evinde otursaydın ya doğrucu isen hediyyen sana gelsin!» buyurdu. Sonra bize hutbe okudu. Ve Allah'a hamdü sena etti. Sonra şunları söyledi: «Bundan sonra (malûm ola ki)! Ben sizden bir adamı Allah'ın benim idareme verdiği yerlerden bir vazifeye ta'yîn ediyorum da, gelerek: Şu sizin malınız; bu da bana verilen bir hediyyedir; diyor. Babasının ve anasının evinde otursaydı ya doğrucu İse hediyyesi kendisine gelsin! Vallahi eğer sizden biriniz hakkı olmaksızın ondan bir şey alırsa kıyâmet gününde Allahü teâlâ'ya, onu taşır hâlde kavuşur. Sizden birinizin böğüren bir deve yahut böğürmesi olan bir inek veya meleyen bir koyun taşıyarak Allah'a kavuştuğunu ben mutlaka bileceğim!» Sonra ellerini kaldırdı. Hattâ koltuklarının beyazı göründü. Ve: «Allahım! Tebliğ etlim mî?» dedi. (Bunu) gözüm gördü; kulağım işitti. 4846- Bize Ebû Küreyb de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abde ile İbn Nümeyr ve Ebû Muâviye rivâyet ettiler. H. Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ab-dürrahîm b. Süleyman rivâyet etti. H. Bize İbn Ebî Ömer de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süfyân rivâyet etti. Bunların hepsi Hişâm'dan bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır. Abde ile İbn Nümeyr'in hadîslerinde Ebû Üsâme'nin dediği gibi: «Geldiği zaman onu hesaba çekti.» cümlesi vardır. İbn Nümeyr hadîsinde ise: «Vallahi iyi bilin! Nefsim yed-i kudretinde olan Allah'a yemîn ederim ki, sizden biriniz o sadakadan bir şey alırsa...» ibaresi vardır. Süfyan'in hadîsinde: « Dedi ki: Gözüm gördü, kulağım işitti. Zeyd b. Sâbit'e de sorun! Çünkü benimle beraber orada idi.» ibaresini ziyade etmiştir. 4847- Bize bu hadîsi İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerîr, Şeybânî'den, o da Abdullah b. Zekvân'dan —ki bu zât Ebû'z-Zinâd'dır— o da Urve b. Zübeyr'den naklen haber verdi ki. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sudaka üzerine bir adamı me'mûr tâyîn etmiş. O da birçok şeyler getirmiş. Ve: Şu sizin! Bu da bana hediyye edildi... demeye başlamış... Râvi yukarıki hadîs gibi rivâyet etmiştir. Urve Dedi ki: «Ebû Humeydes-Sâıdî'ye: Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den mi işittin? diye sordum. — Ağzından kulağıma! Dedi.» Bu hadîs Buhari «Zekât», «Hibe», «Ahkâm», «Nüzûr» ve «Ter-kü’l-Hıyel» bahislerinde; Ebû Dâvûd «Kitâbü'l-Cirâh»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Hadîste geçen sadakadan murâd zekâttır. Yani zekât toplamak için. tâyîn olunan me'mura verilen hediyye ona haramdır. Bu bir nevi' gulül-dür. Me'mur onu kabul etmekle vazifesinde hıyanet ve sû-i isti'mal yapmış olur. Onun için de cezası ganimet aşıran kimsenin cezası gibi olacak, me'mur hediyye olarak aldığı şeyi yüklenerek mahşer yerine getirmek sureti ile kepaze edilecektir. Hadîs-i şerifte verilen bu hediyyenin haram kılınmasının sebebi me’mûriyet olduğu bildiriliyor. Yani me'mûra verildiği için ona haramdır. Memurdan başkasına verilen hediyye ise haram değil, bilâkis müstehaptır. Hadîsin üçüncü rivâyetindeki: «Meleyen bir koyunu taşıyarak Allah'a kavuştuğunu ben mutlaka bileceğim!» cümlesi bâzı nüshalarda: «Sakın... meleyen bir koyun taşıyarak Allah'a kavuştuğunu görmeyeyim!» şeklinde rivâyet olunmuştur. Nitekim bundan önceki bâbtaki rivâyetler de buna benzer şekilde idi. Kâdî Iyâz: «Bu rivâyet daha meşhurdur; ama evvelkisi «Sahîh-i Müslim»in ekseri râvilerinin rivâyetidir.» demiştir. Râvinin: «Bunu gözüm gördü; kulağım işitti.» demekten maksadı: Ben bunu yüzde yüz biliyorum; bildiğimde kat'iyyen şüphem yoktur, demektir. Sevâd: Karaltı mânâsına gelir. Burada ondan maksat: Bariz şahıslar, birçok eşya ve hayvanlardır. 4848- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Veki' b. Cerrah rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İsmail b. Ebî Hâlid, Kays b. Ebî Hâzim'den, o da Adiy b. Amirate'l-Kindî'den naklen rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i şöyle buyururken işittim: «Sizden herhangi bir kimseyi biz me'mur ta'yîr» eder de bir iğneyi veya fazlasını bizden gizlerse bu hıyanet olur; kıyâmet gününde onu getirir!» Bunun üzerine Ensârdun siyah bir zât kalkarak onun yanına gitti. Onu hâlâ görür gibiyim. Ve: — Yâ Resûlallah! Vazifeni benden kabul eyle! Dedi. Efendimiz: «Sana ne oldu?» diye sordu. — Seni şöyle şöyle derken işittim! Dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; «Halbuki ben onu şimdi söylüyorum: Sizden kimi bir zekât işine memur tayın edersek onun azını çoğunu getirsin! Ondan kendisine ne verilirse alır; ne yasak edilirse vaz geçer!» buyurdular. 4849- Bu hadîsi bize Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babamla Muhammed b. Bişr rivâyet ettiler. H. Bana Muhammed b. Râfi' dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. Bu râvilerin hepsi: Bize İsmail bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet etti; demişlerdir. 4850- Bu hadîsi bize İshâk b. İbrahim El-Hanialî de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Fadl b. Mûsâ haber verdi. (Dedi ki): Bize İsmâî! b. Ebî Hâlid rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Kays b. Ebî Hâzini haber verdi. (Dedi ki): Ben Adiy b. Amîrate'l-Kindî'yi şunu söylerken işittim: Ben Resûlüllah'i şöyle buyururken işittim... Râvi, yukarıkilerin hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur. Bu hadîs dahi hüküm itibârı ile yukarıki rivâyetler gibidir. Râvile-rinden Adiy b. Amîra hakkında Kâdî Iyâz: «Hadîs ricalinden kendisine Umeyra denilen bir kimse bilmiyoruz; bilâkis hepsi Amîra'dır.» demiştir. Buna mukabil Nesâî'nin rivâyetinde hem Umeyra hem de Amîra vardır. |