Geri

   

 

 

 

İleri

 

32- Ka'be'nin Etrafından Putların Giderilmesi Bâbı

4725- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkıd ve İbni Ebî Ömer rivâyet ettiler. Lâfız İbn Ebî Şeybe'nindir. (Dediler ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, İbn Ebî Necîh'dan, o da Mücâhid'den, o da Ebû Ma'mer'den, o da Abdullah'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye, Kâ'fee'nin etrafında üç yüz altmış put olduğu halde girdi. Ve onlara elinde bulunan bir popa ile dokunarak:

"Hak geldi; bâtıl muzmahil oldu! Bâtıl zâten müzmahil olagelmiştir!" Sûre-i Isrâ âyet: 81 "Hak geldi; bâtıl ne yoktan var eder; ne de yok olanı iade!" Sûre-i Sebe' âyet: 49 diyordu.

İbn Ebî Ömer: «Fetih günü» kaydını ziyâde etmiştir.

4726- Bize bu hadîsi Hasan b. Aliy El-Hulvâni ile Abd b. Humeyd dahi ikisi birden Abdürrazzâk'dan rivâyet ettiler.

(Dedi ki): Bize Sevrî, İbn Ebî Necîh'dan naklen tu isnâdla «zehûkân»'a kadar haber verdi. Diğer âyeti anmadı. Ve (hadîsteki) nusufcen yerine sanemen dedi.

Bu hadîsi Buhârî «Kİtâbü'l-Mezâlim», «Kitabü’l-Megâzî» ve «Kitâbü't-Tefsîr»de; Tirmizî ile Nesâî dahi «Kitâbü't-Tefsîr» de muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir.

İbn Ebî Ömer'in kaydından da anlaşıldığı vecihle bu hâdise Mekke'nin fethinde olmuştur. Mekke-i Mükerreme hicretin sekizinci yılı ramazanında fethedilmişti.

Nusub kelimesi bazılarına göre müfred olup cenvi: Ensâb gelir. Bazıları cem'i olduğunu, müfredi nisâb geldiğini söylemişlerdir. Bundan murâd: İbâdet için dikilen taşlardır. Araplar bu taşları put ittihâz eder; onlara ibâdette bulunur; üzerinde kurban keserlermiş. Hattâ kurban kesile kesile taşların rengi kıpkırmızı olurmuş. Hadîsin bir rivâyetinde «Nusûb» yerine «Sanem» denilmiştir. Sanem put demektir.

Beyhakî'nin Hazret-i Abdullah b. Ömer'den rivâyet ettiği bir hadîste: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Mekke'ye girince orada 360 put buldu. Ve her puta sopa ile işaret ederek: Hak geldi; bâtıl muzmahil oldu. Bâtıl zâten muzmahil olagelmiştir! Buyurdu. İşaret eder etmez her put sopası ile dokunmadan düşüyordu.» denilmektedir.

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ıin putlara dokunması, kendilerini müdâfaadan âciz olduklarını göstermek, âciz olan bir şeyden ise asla ilâh olamayacağını anlatmak içindir.

İmâm Ahmed'in rivâyet ettiği Hazret-i Câbir hadîsinde de şöyle denilmiştir: «Kâ'be'de suretler vardı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ömer b. Hattâb'a bunları temizlemeyi emretti. Ömer de bir bez ıslatarak onunla bu suretleri yok etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) girdiğinde Kâ'be'nin içinde bir şey yoktu.»

Taberî: «İbn Mes'ûd hadîsinde bâtıl âletlerini ve yalnız ma'sıyete yarayan şeyleri kırmanın caiz olduğuna delâlet vardır. Bunların şekilleri değişti mi parçalarından istifade edilebilir.» diyor. İbn Battal de bu mânâda sözler söylemiştir. Ulemâ, oyundan ve zikrullaha mâni’ olmaktan başka bir işe yaramayan eşyanın o çirkin şekilden eser kalmayacak surette değiştirilmesi îcâbettiğini söylemişlerdir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) putları kırmıştır. Fakat kırılarak çirkin şekli giderildikten sonra kalan parçaların işe yarayacağında ve bunlardan istifade edilebileceğinde şüphe yoktur.