Geri

   

 

 

 

İleri

 

10- Hududun Sahiplerine Keffaret Oluşu Bâbı

4558- Bize Yahya b. Yahya Et-Temîmî ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, Amru'n-Nâkıd, İshâk b. İbrahim ve İbn Nümeyr hep birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. Lâfız Amr'ındır.

(Dedi ki): Bize Süfyân b. Uyeyne, Zührî'den, o da Ebû İdrîs'den, o da Ubâde b. Sâmit'den naklen rivâyet etti. Ubâde şöyle dedi:

Bir mecliste Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'le beraberdik. Şöyle buyurdular:

«Allah'a hiç bir şeyi şerik koşmayacağınıza, zina yapmayacağınıza hırsızlık ehniyeceğinize, Allah'ın haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmeyeceğinize dair bana bey'at ediyorsunuz. İmdi sizden her kim sözünde durursa onun ecri Allah'a âiddir. Kim bunlardan birini yapar da o sebeple cezalanırsa bu da onun için keffârettir. Ve kim bunlardan bir şey yapar da Allah onu ört bas ederse onun işi de Allah'a kalmıştır. Dilerse kendisini affeder; dilerse azâb eyler!»

4559- Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdur-razzâk haber verdi.

(Dedi ki): Bize Ma'mer, Zührî'den bu isnâdla haber verdi. O bu hadiste şunu da ziyade etti:

"Arkacığından bize kadınlar ayetini okudu: Mü'min kadınlar Allah'a hiç bir şeyi şerik koşmayacaklarına dâir sana bey'ata gelirlerse..." Süre-i Mümtehine, âyet: 12.

4560- Bana İsmail b. Salim de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hüşeym haber verdi.

(Dedi ki): Bize Hâlid, Ebû Kilâbe'den, o da Ebû'l-Eş'as Es-San'ânî'den, o da Ubâde b. Sâmit'den naklen haber verdi. Şöyle dedi:

Bizden Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadınlardan aldığı gibi: Allah'a hiç bir şeyi şerik koşmayacağınıza, çalmıyacağınıza, zina etmiyeceğinize, çocuklarınızı öldürmeyeceğinize, birbirimize bühtanda bulunmıyacağımiza dair söz aldı. Ve:

«Sizden her kim sözünde durursa onun ecri Allah'a âiddir. Her kim haddi mucip bir şey yapar da kendisine hadd vurulursa bu onun keffâ-retidir. Kimi Allah örtbas ederse onun işi de Allah'a kalmıştır. Dilerse kendisini azâb eder; dilerse mağfiret eyler.» buyurdu.

4561- Bize Kuteybe b. Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H.

Bize Muhammed b. Rumh da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys, Yezîd b. Ebû Habîb'den, o da Ebûl-Hayr'dan, o da Sunâbihî'den, o da Ubâde b. Sâmit'den naklen onun şöyle dediğini haber verdi:

Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bey'at eden nakîblerde-nimî Ona: Allah'a hiç bir şeyi şerik koşmayacağımıza, zina etmiyeceğimize, çalmayacağımıza, Allah'ın haram kıldığı nefsi haksız yere öldürmiyeceğimize, yağmacılık yapmayacağımıza ve isyan etmiyeceğimize (dair) bey'at ettik. Bunu yaparsak cennet!.. Bunlardan birinde bozuk çalarsak onun hükmü Allah kalmıştır.

İbn Rumh: «Onun hükmü Allah'a kalır.» dedi.

Bu hadîsi Buhârî «İmân» bahsinin beş yerinde «Megâzî», «Ahkâm», «Vufûdü'l-Ensâr» ve «Hudûd» bahislerinde tahrîc ettiği gibi, Tirmizî ile Nesâî dahi rivâyet etmişlerdir.

Bey'at ve mubâyea: Muâhade yapmak demektir. Bu kelimeler alışveriş» mânâsına gelen «bey'at»dan alınmıştır. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bey'at edenlere sevâb va'dinde bulunması, onların da itaat edeceklerine söz vermeleri alış-verişe benzetilerek aralarındaki sözleşmeye bu isim verilmiştir.

Nakib: Bir kavmin önderi, kefili mânâsına gelir. Resûlü llah (sallallahü aleyhi ve sellem) Akabe denilen yerde kendisine bey'at eden cemaatin her ferdini kendi kavim ve kabilesine nakîb ta'yûı etmişti. Bu zevat on iki kişi olup hepsi Ensârdandılar. Hazret-i Ubâde de onlardan biri idi. Vazifeleri, kavimlerini İslâm'a da'vet ve şartlarını onlara öğretmekti.

Ubâde (radıyallahü anh) birinci ve ikinci Akabe bey'atlarında ve Bey'atü'r-Ridvân’da, Bedir, Uhud gazalarında bulunmuş; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile bütün muharebelere iştirak etmiş bir sahâbi-i celîldir. Filistin'e ilk defa kadı tayîn edilen odur. 34 tarihinde orada vefat etmiştir. Kabri Kudüs'tedir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den 181 hadîs rivâyet etmiştir.

Hadîsin birinci rivâyetinde:

«Kim bunlardan birini yapar da o sebeple cezalanırsa bu da onun için keffârettir.» buyuruluyor. İşaret Duyurulan yasakların başında şirk zikredilmiştir. Acaba şirkten dolayı verilen ceza —ki ölümdür— sahibine keffâret olacak mıdır? Bu sualin" cevabını Nevevî'den dinleyelim. Nevevî şöyle diyor:

«Bu hadîs âmm-i mahsustur. Tahsisin yeri de: «Kim bunlardan birini yapar da... ilâh, cümlesidir. Bu cümleden murâd: Şirkten maadasıdır. Yoksa şirk affedilecek değildir ki, ona verilecek ceza sahibine keffâret olsun!» Evet! Şirkin affedilmiyeceği

"Şüphesiz ki Allah, kendisine sirk koşulmasını affetmez !" Sûre-i Nisâ, âyet: 116. âyet-i kerîmesi ile bildirilmiştir. Binâenaleyh mürteddin öldürülmesi asla ona keffâret olamaz.

Allâme Aynî bu hadîsin icma'la tahsis edilmiş olabileceğini de söylüyor. Yahut ona göre hadîsteki ismi işaret şirkten geri kalan günahlara râci'dir.