6- Zimi Olan Yahûdilerin Zina Sebebi İle Recmedilmesi Bâbı 4533- Bana Hakem b. Mûsâ Ebû Salih rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şuayb b. İshak rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den naklen haber verdi. Ona da Abdullah b. Ömer haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e zina etmiş bir Yahûdi erkekle bir Yahûdi kadın getirmişler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkarak Yahûdilere gelmiş ve: «Zina eden bir kimseye siz Tevrat'ta ne (ceza) buluyorsunuz?» diye sormuş. Yahûdiler: — Yüzlerini karaya boyar; kendilerini yük üzerine bindirir; yüzlerini birbirlerine ters döndürürüz ve (sokaklarda) dolaştırılırlar! demişler. «Doğru söylüyorsanız o halde Tevrat'ı getirin!» buyurmuş. Yahûdiler hemen Tevrat'ı getirerek okumuşlar. Recim âyetine gelince, okuyan genç elini recim âyetinin üzerine koymuş ve onun evvelindekini ve sonunda-kini okumuş. Abdullah b. Selâm —ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) le birlikte bulunuyormuş. (Efendimize): — Buna emir buyur da elini kaldırsın! demiş. Yahûdi elini kaldırınca bakmışlar ki altında recm âyeti var! Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her ikisi için de emir vererek recmedilmişler. Abdullah b. Ömer: — Ben de onları recmedenler arasında idim. Yemin olsun yahûdînin kadını kendi vücudu ile koruduğunu gördüm! demiş. 4534- Bize Züheyr b. Harb da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İsmail (yani İbn Uleyye), Eyyûb'dan rivâyet etti. H. Bana Ebû't-Tâhir dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana ehl-i ilimden bâzı zevat haber verdi ki, Mâlik b. Enes de onlardan biridir. Onlara da Nâfi', İbn Ömer'den naklen haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zina sebebi ile iki Yahûdiyi recmetmiş. Zina eden bir erkekle bir kadını! Yahûdiler onları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirmişler... Râviler hadîsi yukarı ki hadîs gibi nakletmişlerdir. 4535- Bize Ahmed b. Yûnus da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Züheyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mûsâ b. Ukbe, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, Yahûdiler içlerinden zina eden bir erkekle bir kadını Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e getirmişler... Râvi hadîsi, Ubeydullah'ın Nâfi'den rivâyeti tarzında nakletnıiştir. 4536- Bize Yahya b. Yahya ile Ebû Bekir b. Ebî Şeybe, ikisi birden Ebû Muâviye'den rivâyet ettiler. Yahya (Dedi ki): Bize Ebû Muâviye A'meş'den, o da Abdullah b. Mürra'dan, o da Berâ' b. Âzib'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanına yüzü kömürle karartılmış, dayak vurulmuş bir Yahûdi getirdiler. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Yahûdileri çağırarak: «Siz zina eden kimsenin haddini (cezasını) kitabınızda böyle mi buluyorsunuz?» diye sordu. — Evet! dediler. Müteakiben onların âlimlerinden birini çağırdı; ve: «Sana, Tevrat'ı Mûsa'ya İndiren Allah aşkına soruyorum! Zina edenin haddini kitabınızda böyle mi buluyorsunuz?» dedi. O: — Hayır! Eğer bana bu sözle sormasa idin sana haber vermezdim! Biz onu recim buluyoruz; lâkin bu iş eşrafımız arasında çoğaldı. Artık o hale geldik ki, şerefli birini yakalarsak onu bırakıyoruz; zayıfı yakalarsak ona haddi vuruyoruz. Dedik ki: Geliniz soyluya da, soysuza da tatbik edeceğimiz bir şey üzerine ittifak edelim! Ve kömüre boyamakla dayak vurmayı recmin yerine koyduk. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Allahım! Senin emrini onlar öldürdükte ilk ihya eden benim!» buyurdu; ve emir vererek Yahûdi recmolundu. Derken Allah (azze ve celle) "Ey Peygamber! Küfre şitâb edenler seni mahzun etmesin!.." Sûre-i Mâide, âyet: 41. âyet-i kerîmesini: «Size bu getirilirse onu hemen alın!» kavline kadar indirdi. Buyuruyor ki: Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gidin! Şayet size kömürlemekle dayağı emrederse onu alın! Ama recimle fetva verirse sakının!.. Az sonra Allahü teâlâ: "Her kim Allah'ın indirdiği (kitab) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir." "Her kim Allah'ın indirdiği (kitab) ile hükmetmezse işte onlar zâlimlerin tâ kendileridir." Sûre-i Mâide, âyet: 44-45. . "Her kim Allah'ın indirdiği (kitab) ile hükmetmezse iste onlar fâsiklerin tâ kendileridir." Sûre-i Mâide, âyet: 47. âyetlerini indirdi. Bunların hepsi kâfirler hakkındadır. 4537- Bize İbn Nümeyr ile Ebû Saîd El-Eşecc rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Vekî' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize A'meş bu isnâdla bu hadisin mislini: -Ve emir vererek Yahûdi recmolundu.» cümlesine kadar rivâyet etti. Ama ondan sonra âyetin inmesi kısmını anmadı. 4538- Bana Hârûn b. Abdillâh da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Haccâc b. Muhammed rivâyet etti. (Dedi ki): İbn Cüreyc şunu söyledi: Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki, kendisi Câbir b. Abdillâh'ı şöyle derken işitmiş: — Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Eşlem (kabilesin)’den bir adamla, yahudîlerden bir erkek ve kadınını recmetti. 4539- Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ravh b. Ubâde haber verdi. (Dedi ki): Bize İbn Cüreyc bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etti. Yalnız o: «Bir de kadın» demiştir. 4540- Bize Ebû Kâmil El-Cahderî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdülvâhid rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süleyman Eş-Şeybânî rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Abdullah b. Ebî Evfa'ya sordum. H. 4541- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize Aliy b. Mtishir, Ebû İshâk Eş-Şeybânî'den rivâyet etti. (Dedi ki): Abdullah b. Ebî Evfa'ya: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç recim yaptı mı? diye sordum. — Evet! cevabını verdi. — Nûr sûresi indirildikten sonra mı, ondan önce mi? dedim. — Bilmiyorum! dedi. Abdullah b. Ömer hadîsim Buhârî «Menâlub» ve «Muharibin» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Tirmizî «Hudüd»da; Nesâî «Recin» bahsinde; Abdullah b. Ebî Evfa hadîsini Buhârî «Hudûd»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Yahûdilere: «Zİnâ eden bir kimseye siz Tevrat'ta ne (ceza) buluyorsunuz?» dîve sorması onların yolundan gitmek yahut bu hükmü onlardan öğrenmek için değil, onları kendi inançları ile ilzam içindir. îhtimâl Yahûdilerin Tevrat'taki recim âyetini değiştirmediklerini ya vahiyi sureti ile yahut yeni müslüman olan Yahûdilerden işitmekle haber almıştı. Âyeti gizledikleri vakit de tunu Uliyordu. Nevevî diyor ki: «Bu iki Yahûdi nasıl recmedildi; beyyine ile mi yoksa ikrarla mı? denilirse biz de deriz ki; zahire göre ikrarla recme-dilmişlerdir. Filhakika Ebû Dâvûd'un «Sünen»inde ve daha başka eserlerde vârid olduğuna göre dört şâhid bunların aleyhine şehadet etmiş; erkeğin zekerini kadının fercinde gördüklerini söylemişlerdir. Şayet bu doğru ise şahidler müslüman oldukları takdirde mesele açıktır. Fakat şahidler kâfir iseler onların şehadetine i'tibar yoktur. O halde zinayı i'tiraf ettikleri teayyün eder.» Hadîste zikri geçen Abdullah b. Selâm (Ead aslen Yahûdi olup Benî Kaynuka' kabilesine mensuptur. Müslümanlığı kabul etmiş ve Ensara yardımcı olmuştur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) tarafından cennetle müjdelenmiş; ve Hazret-i Muâviye zamanında kırk üç târihinde Medine'de vefat etmiştir. Elini Tevrat'taki recm âyetinin üzerine koyarak onu gizlemeğe çalışan Yahûdinin adı Abdullah b. Sûryâ (yahut Sıvriyâ) dır. Son hadîsteki Nur sûresinden murâd: "Zînâ eden erkekle kadından her birine yüz dayak vurun!" âyet-i kerîmesidir. Recim bu âyetin inmesinden sonra yapılmıştır. Nûr sûresi îfk hâdisesinden sonra dördüncü, beşinci veya altıncı yılda inmiştir. Recimde Hazret-i Ebû Hüreyre de bulunmuştur. Onun müslümanlığı kabulü yedinci yılda olmuştur. 4542- Bana Îsâ b. Hammâd El-Mısri rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, Saîd b. Ebî Saîd'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi, ki onu şöyle derken işitmiş: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Birinizin cariyesi zina eder de zinası sübut bulursa ona (lâyık olan) haddi vursun! Ama (suçunu) başına kakmasın! Sonra yine zina ederse ona (lâyık olan) haddi vursun! Fakat (suçunu) başına kakmasın! Sonra üçüncü defa tekrar zina eder de zinası sübût bulursa artık onu velev kıldan bir İp mukabilinde olsun salıversin!» buyururken işittim. 4543- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile İshâk b. İbrahim hep bîrden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. H. Bize Abd b. Humeyd de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Bekr El-Bursânî haber verdi. (Dedi ki): Bize Hişâm b. Hassan haber verdi. Bunların ikisi de Eyyûb b. Mûsa'dan rivâyet etmişlerdir. H. Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Üsâme ile İbn Nümeyr, Ubeydullah b. Ömer'den rivâyet ettiler. H. Bana Hârûn b. Saîd El-Eylî de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Üsâme b. Zeyd rivâyet etti. H. Bize Hennâd b. Seriy ile Ebû Küreyb ve İshâk b. İbrahim de Abde b. Süleyman'dan, o da Muhammed b. İshâk'dan naklen rivâyet ettiler. Bu râvilerin hepsi Said El-Makburî'den, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyette bulunmuşlardır. Şu kadar var ki İbn İshâk kendi hadîsinde: «Saîd'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen üç defa zina ettiği vakit cariyeye dayak atılması hususun, da: «Sonra dördüncüde onu satsın!» demiştir. 4544- Bize Abdullah b. Meslemete'l-Ka'nebî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mâlik rivâyet etti. H. Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Ubeydullah b. Abdillâh'dan, onun da Ebû Hüreyre'den naklettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e muhsan olmayan câriye zina ederse hükmü ne olacağı sorulmuş. «Zina ederse ona dayak vurun! Sonra yine zina ederse dayak vurun! Sonra tekrar zina ederse dayak vurun! Sonra onu velev bir dafir mukabilinde olsun satın!» buyurmuşlar. İbn Şihâb: «Üçüncüden sonra mı, dördüncüden sonra mı bilmiyorum.» demiş. Ka'nebî kendi rivâyetinde şöyle deditir: «İbn Şihâb: Dafır iptir, dedi.» 4545- Bize Ebû't-Tâhir de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Mâlik'i sonlan söylerken işittim: Bana İbn Şihâb, Uİbeydullah b. Abdillâh b. Utbe'den, o da Ebû Hüreyre ile Zeyd b. Hâlid El-Cüheni'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e cariyenin hükmü sorulmuş... Râvi yukarıki iki râvinin hadîsi gibi rivâyette bulunmuş; fakat İbn Şihâb'ın: «Dafîr iptir.» sözünü anmamıştır. 4546- Bana Amru'h-Nâkıd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ya'kûb b. İbrahim b. Sa'd rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam, Salih'den rivâyet etti. H. Bize Abd b. Humeyd de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrazzâk haber verdi. (Dedi ki): Bize Ma'mer haber verdi. Bu râvilerin ikisi de Zührî'den, o da Ubeydullah'dan, o da Ebû Hüreyre ile Zeyd b. Hâlid El-Cühenî'den, onlar da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den Mâlik'in hadîsi gibi rivâyette bulunmuşlardır. Her ikisinin hadisinde şek, cariyenin üçüncüde mi yoksa dördüncüde mi satılacağı hususundadır. Bu rivâyetleri Buhârî «Büyü» ve «Muharibin» bahislerinde; Ebû Dâvûd ile İbn Mâce «Hudûd»da; Nesâî «Recm» bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Zina yâ itirafla yahut görerek şehâdet etmekle sübût bulur. Bazıları şer'î cezalarda hâkimin —kendisi biliyorsa— hüküm verebileceğini söylemişlerdir. Başa kakmak, cariyenin aybını yüzüne vurarak onun bütün kusurlarını sayıp dökmekle olur. Bu da ona sözle eziyyet olacağı için menedilmistir. Hattâbî'ye göre hadîsten murâd: Sâdece suçunu başına kakmakla iktifa etmeyip dayak da vurmaktır. Kıldan yapma bir ip mukabilinde bile olsa satılmasının tavsiye buyurulması zâniye cariyeyi elden çıkarmaya mübâlega sureti ile teşvik içindir. Yani ne kadar az paraya satılırsa satılsın, elden çıkarıp ondan uzaklaşmaya çalışmalıdır. Zira zina câriye hakkında büyük bir kusurdur. Köle hakkında ise Hanefîler'e göre âdet edinmemek şartı ile kusur sayılmaz. İmâm Mâlik (rahimehüllah) zinayı câriye ve kölenin her ikisi hakkında da kusur saymıştır. İmâm Ahmed'le, İshâk’ın ve Ebû Sevr'in mezhepleri de budur. İmâm Şâfiî'ye göre fiyatı düşüren her şey kusurdur. Burada şöyle bir sual hatıra gelebilir: Madem ki zina eden cariyeyi satarak elden çıkarmak, ondan uzaklaşmak lâzımdır; o halde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) onun satılmasını neden emir buyurmuştur. Satın alan Müslümanın da ondan arınması gerekmez mi? Cevap: İkinci sahibinin heybeti ile yahut iyilikle onu yola getirmesi me'muldür. İhtimâl onu evlendirir de câriye bu suretle namuslanır. Yahut bizzat onu iffet sahibi yapmaya çalışır. Görülüyor ki, İbn Şihab (Zührî) cariyenin üçüncü zinadan mı yoksa dördüncüden mi sonra satılacağında tereddüt etmiştir. Fakat Ebû Saîd-i Makburî üçüncüde satılacağını kat'iyetle söylemiştir. |