Geri

   

 

 

 

İleri

 

11- Ceninin Diyeti ve Hataen Katille Şibhi Amdde Caninin Âkılesine Diyetin Vücübu Bâbı

4483- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Mâlik'e, İbn Şihâb'dan dinlediğim, onun da Ebû Seleme'd en, onun da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum:

Hüzeyl (kabilesin)’den iki kadın birbirlerine (taş) atmışlar da biri çocuğunu düşürmüş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) o çocuk hakkında gurre ile (yani) bir köle veya bir cariye ile hüküm buyurmuş.

4484- Bize Kuteybe b. Saîd de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys, İbn Şihâb'dan, o da İbn'l-Müseyyeb'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki şöyle demi;:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Beni Lihyân'dan bir kadının ölü olarak düşen çocuğu hakkında gurre ile (yani) bir köle veya câriye ile hüküm buyurdu. Sonra hakkında gurre ile hükmolunan kadın öldü de, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) mirasını çocukları ile kocasına; diyetini de (suçlunun) asabesine hükmetti.

4485- Bana Ebû't-Tahir dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. H.

Bize Harmele b. Yahya Et-Tücîbî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da İbn’l-Müseyyeb ile Ebû Seleme b. Abdirrahmân'dan naklen haber verdi ki, Ebû Hüreyre şunları söylemiş:

Hüzeyl (kabilesin)’den iki kadın kavga ettiler de, biri diğerine taşatarak onu ve karnındaki (cenî) ni öldürdü. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzuruna dâvaya çıktılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ceninin diyetini gurre (yani) bir köle veya câriye olarak hüküm buyurdu. Kadının diyetini akilesine hükmetti. Çocuklarını ve onlarla beraber bulunanları da kadına mirasçı yaptı. Derken Hamel b. Nâbiga El-Hüzelî:

— Ya Resûlallah! Ben yememiş, içmemiş, konuşmamış, doğarken bağırmamış bir kimseyi nasıl ödeyebilirim; böylesi heder kılınır, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bu (adam) yaptığı sec'inden dolayı ancak kâhinlerin kardeşliklerindendir. buyurdular. .

4486- Bize Abd b. Humeyd de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdürrazzâk haber verdi.

(Dedi ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o da Ebû Seleme'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen haber verdi. Şöyle dedi:

İki kadın kavga ettiler...

Râvi hadîsi kıssası ile rivâyet etmiş, yalnız: «Çocuklarını ve onlarla beraber olanları da kadına mirasçı yaptı.» cümlesini anmamış; Şöyle deditir:. «Birisi: Biz nasıl diyet öderiz! dedi.» Râvi, Hamel b. Mâlik'in adını da söylememiştir.

4487- Bize İshâk b. İbrâhîm El-Hanzali rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Cerîr, Mansûr'dan, o da İbrahim'den, o da Ubeyd b. Nudayle El-Huzâî'den, o da Mugîra b. Şu'be'den naklen haber verdi. Muğîra şöyle dedi:

Bir kadın, ortağını gebe olduğu halde çadır direği ile döverek öldürdü. Bunlardan biri Lihyân'dandı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) öldürülenin diyetini, karnındaki (cenin) için de bir gürreyi katilin asabesine hükmetti. Bunun üzerine katilin asabesinden bir adam:

— Biz yememiş içmemiş; doğarken bağırmamış bir kimseyi mi ödeyeceğiz! Böylesi heder kılınır; dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) de:

«Bedevilerin sec'i gibi sec'i mi (bul)» buyurdu ve diyeti onlara yükledi.»

4488- Bana Muhammed b. Râfi' de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya b. Âdem rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Mufaddal, Mansûr'dan, o da İbrahim'den, o da Ubeyd b. Nudayle'den, o da Muğîra b. Şu'be'den naklen rivâyet etti ki, bir kadın, ortağım çadır direği ile Öldürmüş de bu hususta Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelmişler. O da kadının âkılesine diyet hükmetmiş. (Ölen) kadın hâmile imiş. Bu sebeple cenin hakkında gurre ile hüküm buyurmuş. Bunun üzerine kadının asabesinden biri:

— Biz yememiş içmemiş; bağırıp istihlâl etmemiş bir çocuğun diyetini mî Ödeyeceğiz! Böylesi heder kılınır! demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bedevilerin seci gibi sec'i ha!..» buyurmuşlar.

4489- Bana Muhammed b. Hatim ile Muhammed b. Beşşâr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdurrahmân b. Mehdi, Süfyân'dan, o da Mansûr'dan bu isnâdla Cerîr ve Mufaddal'in hadîsi mânâsında rivâyette bulundu.

4490- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. El-Müsennâ ve İbn Beşşâr da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer, Şu'be'den, o da Mansûr'dan naklen isnadlari ile bu hadîsi olduğu gibi rivâyet ettiler. Yalnız onda şu da vardır: «Kadın çocuğunu düşürdü. Ve bu mesele Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) 'e arzolundu da o çocuk hakkında gurre ile hüküm buyurdu. Bu işi kadının velîlerinin üzerine serdi.» Hadîste «kadının diyeti»ni zikretmemiştir.

4491- Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe ile Ebû Küreyb ve İshâk b. İbrahim de rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (İshâk: Bize haber verdi, tâbirini kullandı.) ötekiler: Bize Veki', Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da Misver b. Mahrame’den naklen rivâyet etti... dediler. Misver Şöyle dedi:

Ömer b. Hattâb, kadının cenini hakkında halkla istişare etti de Muğîra b. Şu’be: Ben Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in onun hakkında gurre ile (yani) bir köle veya câriye ile hükmettiğine şahid oldum; dedi. Bunun üzerine Ömer:

Bana seninle birlikte şahidlik edecek birini getir! dedi. Ve ona Muhammed b. Mesleme şâhidlik etti.

Bu rivâyeti Buhârî ile Ebû Dâvûd «Diyât» bahsinde tahrîc etmişlerdir.

Milas: Cenîn demektir. Müslim'in bütün nüshalarında bu kelime, «milâs» şeklinde rivâyet olunmuştur. Lügatte ma'rûf olan şekli ise «imlâs»dır. Nitekim Buhârî'de de öyledir.

İmlâs: Vaktinden evvel çocuk düşürmektir. Humeydi bu hadîsi kitabında zikretmiş ve: «îmlâs, lügat kitaplarında ma'ruf olduğu gibi hemze iledir.» demiştir. Mâmâfîh Kâdî Iyâz'ın beyanına göre bir şey yerinden boşanıp kurtuldu mânâsına Araplar «melisa'ş-şey'ü» derlermiş. Kâdî: «Eğer ondan cenin kasdedilirse «milâs» okumak sahîh olur.» diyor.

Dârekutnî bu hadîs hakkında İmâm Müslim'i tahtıe etmiş ve şunları söylemiştir: «Râvi Vekî' bu hadîste vehmetmiştir. Hişâm'in ashabı ona muhalefette bulunarak râviler meyânında Misver'i zikretmemişlerdir ki, doğrusu da budur. Müslim, Veki'in hadîsinden başkasını zikretmemiştir. Buhârî ise ona muhalefet edenlerin hadîsini de almıştır; doğrusu da budur...» Fakat

Nevevî: «Hadîsin muttasıl olabilmesi için Misver ile Urve'yi zikretmek mutlaka lâzımdır; zira Urve Hazret-i Ömer'e yetişmemiştir.» diyor.

Haberi vâhid hüccet olduğu hâlde Hazret-i Ömer'in onu kabul etmiyerek şâhid istemesi te'kîd ve tesbît içindir. Hadîse şahidlik eden Muhammed b. Mesleme (radıyallahü anh) Bedir gazilerinden olup ashâb-ı kirâmın büyüklerindendir; 43 târihinde vefat etmiştir.