Geri

   

 

 

 

İleri

 

5- Vakıf Bâbı

4311- Bile Yahya b. Yahya Et-Temîmî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süleym b. Ahdar, İbn Avn'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen haber verdi. Şöyle dedi:

 (Babam) Ömer'e Hayber'de bir yer isabet etti de, o yer hakkında emrini almak için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gitti ve: Ya Resûlallah, tana Hayber'den bir yer isabet etti. (Şimdiye kadar) bana bundan daha kıymetli mal Mç isabet etmedi. Bunun hakkında bana ne emir buyurursun? dedi. Resûlü Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem):

«İstersen aslını vakfeder; yeri tesadduk eylersin!» buyurdu.

Bunun üzerine Ömer o yeri aslı satılmamak ve satın alınmamak, mîrâs olarak alınmamak ve bağışlanmamak şartiyle tesadduk etti. Ömer fakirle, akraba, köleler, Allah yolunda olanlar, yolcular ve müsafirler arasında tesadduk ta bulundu. O yere velî olana mâruf suretiyle ondan yemekte yahut mal sahibi olmaya kalkışmamak şartiyle bir dostuna yedirmekte bir beis olmayacaktı.

Râvi İbn Avn diyor ki: Ben bu hadîsi Muhammed'e rivâyet ettim. «Mal sahibi olmaya kalkışmamak» dediği yere geldiğimde Muhammed: «Mal toplamağa kalkışmamak» (olacak) dedi.

İbn Avn: «Bu kitabı okuyan bana haber verdi ki, bu hadîste: «Mal toplamağa kalkışmamak» cümlesi varmış; demiş.

4312- Bize bu hadîsi Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Ebî Zaide rivâyet etti. H.

Bize İshâk da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ezher Es-Semmân haber verdi. H.

Bize Muhammed b. El-Müsennâ dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Ebî Adiy rivâyet etti.

Bu râvilerin hepsi İbn Avn'den bu isnadla bu hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Yalnız İbn Ebî Zaide ile Ezher'in hadîsleri: «Yahut mal sahibi olmaya kalkışmayan bir dostuna yedirmekte...» cümlesinde biter. Ondan sonrası zikredilmemiştir. İbn Ebî Adiyy'in hadîsinde Süleym'in zikrettiği «Ben bu hadîsi Muhammed'e rivâyet ettim ilâh...» sözü vardır.

4313- Bize İshâk b. İbrahim de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Dâvûd El-Haferî, Ömer b. Sa'd'dan, o da Süfyân'dan, o da İbn Avn'dan, o da Nâfi'den, o da İbn Ömer'den, o da Ömer'den naklen rivâyet eyledi. Şöyle dedi:

Bana Hayber arazîsinden bir parça yer isabet etti de, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Bana öyle bir yer isabet etti ki, (şimdiye kadar) bana bundan daha makbul ve daha nefîs bir mal isabet etmiş değildir; dedim...

Râvi bu hadîsi yukarkilerin hadîsi gibi rivâyet etti. «Ben bu hadîsi Muhammed'e» cümlesini ve ondan sonrasını zikretmedi.

Bu hadîsi Buhârî «Şurût» ve «Vasâyâ» bahislerinde; Nesâî «Ahbâs»da tahrîc etmişlerdir.

Hadîs-i şerif Hazret-i Ömer'in Hayber arazîsinden hissesine düşen kıymetli bir yeri vakfettiğini gösteriyor. Bu yer hurmalık olup ismi «Semğ» imiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile istişare ederek onun emrini aldıktan sonra yerin aslını vakfetmiş; ve yeri fakirlere, akrabasına, kölelere yani başlarını çözerek hürriyetlerine kavuşturmak için mükâteb olan kölelere, Allah yolunda olanlara yani hac kafilesinden geri kalmış çaresiz hacılara yahut ordudan geri kalmış gâzîlere, yolculara, müsafirlere tesadduk etmiş. Vakfın mütevellisine onun gelirinden mâruf suretiyle yani mu'tâd olan haddi aşmamak şartiyle yemeye ve yedirmeye müsaade etmiştir. Bu hadîs vakfın delîllerindendir. Vakıf lügatte: Hapsetmek mânâsına gelir.

Şeriatte de: Malûm bir malı malûm bir sıfatla hapsetmektir ki, o da hadîs-i şerifte beyan olunduğu vecihle malın aslını hapsedip gelirini tesadduk etmekle olur. Tafsilât fıkıh kitaplarındadır.