28- Şuf'a Bâbı 4211- Bize Ahmed b. Yûnus rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Züheyr rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû'z-Zübeyr, Câbir'den naklen rivâyette bulundu. H. 4212- Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebü Hayseme, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen haber verdi. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bir kimsenin bir yurdda veya hurmalıkta ortağı varsa o kimse ortağına bildirmedikçe satış yapamaz. (Ortağı) isterse alır; istemezse terk eder.» buyurdular. 4213- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr ve İshâk b. İbrahim rivâyet ettiler. Lâfız İbn Nümeyr'indir. İshâk bize haber verdi tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Abdullah b. İdrîs rivâyet etti, dediler. (Dedi ki): Bize İbn Cüreyc, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir'den naklen rivâyette bulundu. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) taksim edilmemiş bulunan her ortaklıkta yurd olsun, bahçe olsun şuf'a hakkını hüküm buyurdu. Şerikine haber vermeden (ortağın) satış yapması kendisine helâl olmaz. (Şeriki) isterse alır; dilerse terkeder. Şayet satar da şerikine haber vermezse şeriki o mala -en lâyık kimsedir. 4214- Bana Ebû't-Tâhir dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb İbn Cüreyc'den naklen haber verdi. Ona da Ebû'z-Zübeyr haber yermiş ki, kendisi Câbir b. Abdillah'ı şunları söylerken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Şuf'a hakkı yere, yurda veya bahçeye ait her ortalıkta vardır. (Ortağın) şerikine arzedip o da ya alıp yahut terk etmedikçe satışı muteber değildir. Bunu yapmazsa kendisine haber verinceye kadar şeriki o mala en lâyık kimsedir.» buyurdular. Bu hadîsi Buhârî «Büyü'», «Şerike», «Şufa» ve «Terkü'l-Hıyel» bahislerinde; Ebû Dâvûd «Buyû'»da; Tirraizi ile İbn Mâce «Ahkâm»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Şuf'a: Katmak, çift yapmak mânâsına gelen «şefea» fiilinden alınma bir isimdir. Fukahâya göre şuf'a: Bir kimsenin milkine bitişik bir akar satılırken kararlaştırılan kıymetini Ödemek şartiyle onu müşteriden cebren almasıdır. Buna şuf'a denilmesi, bir hisseyi diğerine kattığı içindir. Rab': Yurd, mesken ve yer mânâlarına gelir. Asıl itibariyle bu kelime bahar mevsiminde oturulan yerdir. Rab'a: Rab'ın müennesidir. Bazıları müfredi olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre rab' ismi cinstir. Taksim edilmemiş bir akarda ortak olan kimsenin o akarda şufa hakkı olduğunda bütün ulemâ müttefiktir. Hadîs-i şerîfde geçen «taksim edilmemiş her ortaklıkta...» ibaresinden murâd akardır. Şuf'a kıyâsa muhalif olarak hadîslerle sabit olmuştur. Bundaki hikmet ortağın zararını önlemektir. Şufanın akara mahsus olması en ziyâde zarar ondan geleceği içindir. |