8- Kocası Ölen Kadınla Diğer Kadınların İddetlerinin Doğurmakla Bitmesi Bâbı 3795- Bana Ebû't-Tâhir île Harmele b. Yahya rivâyet ottilc Lâfızları birbirine yakındır. Harmele (Bize rivâyet etti) tâbirini kullandı. Ebû't-Tâhir ise: Bize İbni Vehb haber verdi, dedi. (İbn Vehb dedi ki): Bana Yûnus b. Yezîd, İbn Şihâb'dan naklen rivâyette bulundu (Dedi ki): Bana Ubeydullah b. Abdillâh b. Utbe b. Mes'ûd rivâyı etti ki, bahası, Ömer b. Abdillâh b. Erkam ez-Zührî'ye mektup yazarak Sübey'a binti Haris el-Esicmiyye'nin yanına girmesini, ona kendi had sini ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e fetva sorduğu vakit ket dişine ne söylediğini sormuşun emretmiş. Ömer b. Abdillâh da Abdullah b. Utbe'ye mektup yazarak Sübey'anın kendisine şunları haber verdiğir bildirmiş: Sübey'a Benî Âmir b. Lüey kabilesinden Sa'd b. Havle ile evlîymiş. Bu zât Bedir gazasına iştirak edenlerdenmiş. Bilâhare karısı hâmile ike Veda' haccında (Sa'd) vefat etmiş. Onun vefatından sonra çok geçmeden karısı doğurmuş. Nifasından temizlendiği vakit kendisini isteyecekler için giyinip kuşanmış. Derken yanına Benî Abdiddâr kabilesinde Ebû's-Senâbil b. Ba'kek isminde bir adam girerek: — Acep seni neden giyinmiş kuşanmış görüyorum! Galiba evlenme istiyorsun. Vallahi üzerinden dört ay on gün geçmedikçe sen evlenemezsin! demiş. Sübey'a diyor ki: O zât bana bunu söyleyince geceleyin üzerimden elbiseyi çıkardım. Sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek bu meseleyi ona sordum. Bana doğurduğum anda helâl olduğum fetvasını verdi ve istersen evlenmemi emir buyurdu. İbn Şihâb: «Doğurduğu vakit evlenmesinde bir beis görmüyorum velevki nifası içinde olsun. Ancak temizlenmedikçe kocası ona yakınlık edemez.» demiş. Bu hadîsi Buhârî «Meğâzî» ve «Talâk» bahislerinde; Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce «Talâk»da muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Hazret-i Sübey'a'nın kocası Sa'd b. Havle (radıyallahü anh) bâzılarına göre Beni Âmir b. Lüey kabilesindendir. İbn Hişâm onun Yemenli olduğunu, Benî Âmir'in müttefiki bulunduğunu söylemiştir. Aslen İranlı olduğunu söyleyenler de vardır. Vâkıdî'nin beyanına göre kendisi Habeşistan'a hicret eden ikinci kafiledendir. İbn Cerir Taber Sa'd (radıyallahü tınh)’in yedinci hicrî yılda vefat ettiğini bildiriyorsa da doğrusu bu hadîste beyan edildiği vecihle Veda' haccında vefat etmiştir. Ebû Ömer İbn Abdilberr, karısının birkaç gece sonra doğurduğunu söyler. Bazıları Sübey'a'nın kocasının vefâtından bir ay; bir takmaları yirmi beş gün sonra doğurduğunu söylemişlerdir. Bu müddetten daha azda doğurduğunu iddia edenler de vardır. Hazret-i Sübeyra'nın, Hudeybiye anlaşmasından sonra müslümanlığı kabul eden ilk kadın olduğu söylenir. Ebû-'s-Senâbil’in ismi Amr'dır. İbn Abdilberr bu-zâtın künyesi ile meşhur olduğunu, isminin Habbe b. Bakekel-Kuraşi El- Amiri olduğunu kaydetmektedir. Rivâyete göre, şâir bir zât imiş. Hadîsi şerif: Hâmile kadının iddeti doğurmakla biteceğine delildir. Selef ve halef ulemânın- cumhûru buna kaildirler. Onlara göre kocası ölen bir kadın bir lâhza sonra doğursa iddeti biter; ve derhal başkası ile evlenebilir. Bütün" mezhep İmâmlarının kavilleri'de budur. Yalnız İbn Abbâs (radıyallahü anhüma) ve Mâlikîler'den İbn Suhnün: «Kocası ölen kadın vefat müddeti ile doğum; müddetinin hangisi daha uzun sürerse onu bekler.» demişlerdir. İbn Abbâs (radıyallahü anhüma)'nın bu sözünden döndüğü derivâyet olunmuştur. Şa'bî ile Hasan-ı Basrî, İbrahim Nehaî ve .«Hammâd'a göre böyle bir kadın nifâsından temizlenmedikçe evlenemez. Cumhûr bâbımız hadîsi ile istidlal etmiş; bu hadîsin: "Sizlerden vefat edip de (geride) karılarını bırakanlar yok mu, o kadınlar bizzat dört ay on gün iddet beklerler." Âyet-i Kerîme âyet-i kerîmesinin umumunu tahsis: "Hamilelerin iddeti de doğurmalarıdır." Âyet-i Kerîme âyetinin boşanan ve kocası ölen bütün kadınlara âmm ve şamil olduğunu beyân ettiğini söylemişlerdir, Zikri geçen iki âyetin umumları birbirine muarızdır. Usûl-i fıkıh kaidelerine göre iki umûm tearuz ederse birini tahsis edecek bir müreccih aranır. Burada müreccih vardır. Sübey'a hadîsi dört ay on gün âyetini tâhsîs etmektedir. Binâenaleyh dört ay pn gün iddet, hâmile olmayan kadınlara mahsustur. Subey'a hadîsi' Şa'bi ve arkadaşlarının aleyhine delildir. Çünkü bu hadîs iddetin. doğurmakla biteceğini tasrîh etmektedir. 3796- Bize Muhammed b. Müsennâ el-Anezî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdülvehhâb rivâyet etti. (Dedi ki): Ben Yahya b. Saîd’den dinledim. (Dedi ki): Bana Süleyman b. Yesâr haber verdi ki, Ebû Seleme b. Abdirrahmân ile İbn Abbâs, Ebû Hüreyre'nin yanında birleşmişler de, kocasının vefatından birkaç gün sonra nifâs gören kadını gö-rüşüyorlarmış. İbn Abbâs: Bu kadının iddeti iki müddetin uzun olanıdır; demiş. Ebû Seleme ise (doğurmakla) kadının helâl olduğunu söylemiş. Derken bu hususta münakaşaya başlamışlar. Râvi diyor ki: Bunun üzerine Ebû Hüreyre, Ebû Seleme'y kasdederek: Ben kardeşim oğlu ile beraberim; dedi. Sonra İbn Abbâs’ın âzâdlısı Küreyb'i bu meseleyi sormak için Ümmü Seleme'ye gönderdiler. Küreyb (gitti) geldi. Ve onlara Ümmü Seleme'nin şöyle dediğini haber verdi: Sübey'atü'l-Eslemiyye kocasının vefatından birkaç gece sonra nifâs gördü. Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e söyledi de ona evlenmesini emir buyurdular. ; 3797- Bize bu hadîsi Muhammed b. Bumlı da rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Leys haber verdi. H. Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile Amru'n-Nâkıd dahi rivâ yet ettiler. (Dediler ki): Bize Yezîd b. Harun rivâyet etti. Bu râvilerir ikisi birden Yahya b. Saîd'den bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır. Yal kendi rivâyetinde: «Ümmü Seleme'yc gönderdiler.» demiş; Kürc adını söylememiştir. Bu rivâyeti Buhârî «Tefsir» bahsinde; Tirmizî «Tal'ık-l'i; Nesâî «Talâk» ile «Tefsir» bahislerinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Hazret-i İbn Abbâs'in «iki müddetin uzun olanı» sözünden mu-râılf: Vefat iddeti ile doğum müddetidir. Ona göre bu iki müddetin hangisi uzun sürerse kadın İddet olarak onu bekler. Hazret-i Ebû Hüreyre'nin: «Ben kardeşim oğlu ile beraberim.» Arapların âdetine göre söylenmiştir. Yoksa hakikatte Ebû Sellem onun kardeşi oğlu değildir. Hadîs-i şerif hüküm itibariyle bundan evvelkinin aynıdır. |