Geri

   

 

 

 

İleri

 

1- Hayızlı Kadını Rızası Olmadan Boşamanın Haram Kılınması, Kocası Buna Muhalefet Ederse Talak Vaki' Olup Karısına Ricat Etmesi Kendisine Emrolunacağı Bâbı

3725- Bize Yahya b. Yahya et-Temîmî rivâyet etti.

Dedi ki: Mâlik b. Enes'e, Nâfİ'den dinlediğim, onun da İbn Ömer'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum:

İbn Ömer Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında hayız hâlinde karısını boşamış. Müteakiben Ömer b. Hattâb bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e sormuş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kendisine şunları söylemiş:

«Ona emret de karısına dönsün! Sonra kadın temizlenip ba'dehu hay-zını görünceye ve tekrar temizleninceye kadar onu terk etsin! Ondan sonra artık isterse nikâhında tutar; dilerse yakınlık etmeden boşar. İşte kadınların kendisi için boşanmasını Allah (azze ve celle)'nin emrettiği iddet budur.»

3726- Bize Yahya b. Yahya ile Kuteybetü ve İbn Rumh rivâyet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. Kuteybe (Bize Leys rivâyet etti) tâbirini kullandı. Ötekiler: Bize Leys b. Sa'd, Nâfİ'den, o da Abdullah'dan naklen haber verdi, dediler. Abdullah karılarından birini hayız hâlinde bir talâkla boşamış da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) karısına ric'at etmesini, sonra kadını temizlenip onun yanında ikinci bir hayız görünceye kadar alıkoymasını ve kadına o hayızdan temizleninceye kadar da mühlet vermesini kendisine emir buyurmuş; şayet kadını boşamak isterse kadın temizlendiği vakit onunla cima' etmeden boşamasını, işte kadınların kendisi için boşanmasını Allah'ın emrettiği iddetin bu olduğunu bildirmiş.

İbn Rumh kendi rivâyetinde şunu da ziyâde etti: «Abdullah bu mesele sorulduğu vakit soranlara: Eğer karını bir veya iki defa boşadı isen Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana işte bunu emretti. Üç defa boşadı isen başka kocaya varmadıkça kadın sana haram olmuştur. Hem karını boşaman hususunda sana verdiği emirde Allah'a âsî oldum; derdi.»

Müslim der ki: Leys «bir talâk» sözünde belleyişli davranmıştır.

3727- Bize Muhammed b. Abdüllâh b. Nümeyr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ubeydullah, Nâfi'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti. İbn Ömer Şöyle dedi:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında karımı hayız halinde boşadım. Müteakiben (babam) Ömer bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e anlatmış da şöyle buyurmuşlar:

«Ona emret de karısına dönsün! Sonra onu temizlenip başka bir hayız görünceye kadar terk etsin. Kadın temizlendiği vakit ya onu cima' etmeden boşasın yahud nikâhında tutsun! Çünkü kadınların kendisi için boşanmasını Allah'ın emrettiği iddet budur.»

Ubeydullah

Dedi ki: «Nafi'a: Boşama ne oldu? dedim. Bir talâktır; onu saydı, dedi.»

3728- Bize bu hadîsi Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile İbn'l-Müsennâ'da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdullah b. İdris, Ubeydullah'dan bu isnadla bunun benzerini rivâyet etti. Ebû Bekr, Ubeydullah'ın Nâfi'a söylediği sözü zikretmedi.

İbni-Müsennâ kendi rivâyetinde: «Ona dönsün» dedi; Ebû Bekr ise: «Ona müracaat etsin» tâbirini kullandı.

3729- Bana ZÜheyr b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsmail, Eyyûb'dan, o da Nafi'den naklen rivâyet etti ki, İbn Ömer karısını hayız hâlinde boşamiş. Müteakiben Ömer (bunu) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sormuş da kadına dönmesini, sonra ona başka bir hayız görünceye kadar mühlet vermesini, sonra temizleninceye kadar (yine) mühlet vermesini emir buyurmuş. Ondan sonra kadına yakınlık etmeden boşamasını, kadınların içerisinde boşanmasını Allah'ın emrettiği müddetin bu olduğunu söylemiş.

Artık İbn Ömer kendisine hayız halinde karısını boşayan bir adam (in hali) sorulunca şu cevabı verirdi: «Eğer onu bir veya iki defa boşadı isen gerçekten Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana karıma dönmemi, sonra diğer bir hayız görünceye kadar ona mühlet vermemi, sonra temizleninceye kadar (yine) mühlet vermemi, daha sonra ona yakınlık etmeden boşamamı emretti. Şayet üç defa boşadı isen karını boşaman hususunda sana verdiği emirde Rabbine muhakkak isyan etmişsin demektir. Karım da senden bâin olmuştur.»

3730- Bana Abd b. Humeyd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Yâkub b. İbrahim haber verdi.

(Dedi ki): Bize Muhammed yani Zührî'nin kardeşi oğlu, amcasından naklen rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Sâlim b. Abdillâh haber verdi ki, Abdullah b. Ömer şunları söylemiş:

Karımı hayız halinde boşadım. (Babam) Ömer bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anmış da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kızmış. Sonra şöyle buyurmuş:

«Ono emret de kadına dönsün! Tâ ki kadın, içerisinde boşodığı hayızdan başka yeni bir hayız görsün; ondan sonra boşamak isterse onu hayzmdan temiz iken ve cima' etmeden boşasın! İşte Allah'ın emrettiği vecîhle iddet için talâk budur.»

Abdullah karısını bir defa boşamış; bu da kadının talâklarından (biri) hesab edilmişti. Abdullah Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) fin kendisine emrettiği vecihle karısına dönmüştü.

3731- Bana bu hadîsi İshâk b. Mansûr da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yezîd b. Abdi Kabbih haber verdi.

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Züheydî, Zührî'den bu isnadla rivâyette bulundu. Yalnız o şöyle dedi: «İbn Ömer

Dedi ki: Bunun üzerine ben karıma ric'at ettim. Yapmış olduğum talâk da kadın için talâk sayıldı.»

3732- Bize Ebû Bekr b. Ebı Şeybe ile Züheyr b. Harb ve İbn Nümeyr rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekr'indir. (Dediler ki): Bize Vekî' Süfyân'dan, o da Âl-i Talha'nın âzâdlısı Muhammed b. Abdirrahmân'dan, o da Sâlim'den, o da İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, İbn Ömer karısını hayız halinde boşamış. Müteakiben (babası) Ömer bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anmış da:

«Ona emret, karısına ric'at etsin! Sonra onu ya temizken yahud hâmile olduğu halde boşasın!» buyurmuşlar.

3733-) Bana Ahmecf b. Osman b. Hakîm el-Evdî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hâlid b. Mahled rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Süleyman yani İbn Bilâl rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Abdullah b. Dînâr, İbn Ömer'den naklen rivâyet etti ki, İbn Ömer karısını hayız hâlinde boşamış.

«Ona emret, kadın temizlenip diğer bir hayız görünceye ve (ondan da) temizleninceye kadar ona ric'at etsin! Bilâhare boşasın, yahud nikâhı Müteakiben Ömer bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sormuş da: altında tutsun!» buyurmuşlar.

3734- Bana Aliyyü'bnü Hucr Es-Sa'di rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsmail b. İbrahim, Eyyûb’dan, o da İbn Sîrîn'den naklen rivâyette bulundu. İbn Şîrîn Şöyle dedi: Kendisini itham etmediğim bir zât bana yirmi senedir şu hadîsi rivâyet eder durur:

İbn Ömer karısını hayız halinde iken boşamış da kendisine karısına dönmesi emir buyurulmuş.

Ben râviyi itham etmiyor, fakat hadîsi de bilmiyordum. Nihayet Ebû Gallâb yûnus b. Cübeyr el-Bâhilî'ye rastladım. Bu zât Özü sözü sağlam biri idi. Bana anlattığına göre kendisi İbn Ömer'e sormuş; o da karısını hayız hâlinde bir defa boşadığım, sonra rîc'ata me'mur olduğunu rivâyet etmiş. Ebû Gallâb dedi ki, ben:

— Bu talâk senin aleyhine hesab edildi mi? diye sordum. İbn Ömer:

— Ne demek, (insan) aciz gösterip ahmaklık etse de (hiç vuku' bulan talâk gider) mi? cevâbını verdi.

3735- Bize bu hadîsi Ebû'r-Rabî ile Kuteybe dahi rivâyet ettiler. (Dediler ki) ; Bize Hammâd, Eyyûb'dan bu isnâdla bunun benzerini rivâyet etti. Yalnız o: «Bunun üzerine Ömer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) re sormuş; o da kendisine emir buyurmuş.» dedi.

3736- Bize Abdülvâris b. Abdissamed rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana babam, dedemden, o da Eyyûb'dan bu isnadla rivâyette bulundu. O bu hadîste şunu da söyledi: «Müteakiben bu meseleyi Ömer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'z sormuş da ona oğlunun karısına dönmesini, tâ ki onu cima' etmeksizin temiz olduğu halde boşamasını emretmiş ve:

«Onu iddetinîn önünde boşar.» buyurmuşlar.

3737- Bana Ya'kub b. İbrahim ed-Devrakî, İbn Uleyye'den, o da Yûnus'dan, o da Muhammed b. Sirîn'den, o da Yûnus b.- Cübeyr'den naklen rivâyet etti. Yûnus b. Cübeyr şunu söylemiş: İbn Ömer'e: Bir adam hayız halinde olan karısını boşayabilir mi? dedim. (Bana) şu cevabı verdi:

— Abdullah b. Ömer'i tanır mısın? İşte o karısını hayız hâlinde boşadı. Bunun üzerine Ömer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e giderek meseleyi ona sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

«Kadın (temizlik) müddetini yenileyinceye kadar kendisine ric'at etsin!» emrini vermiş.

Ben İbn Ömer'e (tekrar): «Bir adam karısını hayız halinde iken boşarsa bu talâk sayılır mı?» diye sordum.

— Ne demek, (insan) âciz gösterip ahmaklık etse de (hiç vuku' bulan talâk gider) mi? cevabını verdi.

3738- Bize Muhammed b. el-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. İbn'l-Müsennâ dedi ki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Katâde'den rivâyet etti.

Dedi ki: Ben Yûnus b. Cübeyr'den dinledim.

(Dedi ki): İbn Ömeri şunu söylerken işittim:

Karımı hayız hâlinde iken boşadım. Bunun üzerine (babam) Ömer, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e giderek meseleyi ona anlattı. Pey-gamber (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlar:

«Ona ric'at etsin, kadın temizlendiği vakit isterse onu boşasın!»

Râvi Yûnus

Dedi ki: Ben İbn Ömer'e: Sen bu talâkı hesaba kattın mı? diye sordum.

— Ona ne mâni var, (insan) âciz gösterip ahmaklık etse de (hiç vuku' bulan talâk gider) mi; ne dersin? cevâbını verdi.

3739- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hâlid b. Abdillâh, Abdülmelik'den; o da Enes b. Sîrîn'den naklen haber verdi.

Enes

Dedi ki: İbn Ömer'e boşadığı karısı meselesini sordum da şunu söyledi: Onu hayız halinde boşadım. Müteakiben hâdiseyi (babam) Ömer'e söylediler; o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e anmış. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem);

«Ona emret de kadına ric'at etsin! Kadın temizlendiği zaman onu temizlik devresinde boşasın!» buyurmuşlar.

Bunun üzerine karıma döndüm; sonra onu temizlik devresinde boşadım. Ben:

— Kadın hayızlı iken yaptığın talâkı saydın mı? diye sordum.

İbn Ömer:

— Onu neden saymayacakmışım; aciz gösterip ahmaklık etsem de (hiç vuku' bulan gider) mi? dedi.

3740- Bize Muhammed b. el-Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. İbn Müsennâ dedi ki: Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be, Enes b. Sîrîn'den rivâyet eti. Enes, İbhi Ömer'i şunu söylerken işitmiş:

Karımı haj'iz hâlinde iken boşadım. Bunun üzerine (babam) Ömer Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e giderek haber vermiş de:

«Ona emret, karısına dönsün! Sonra kadın temizlendiği vakit bocasın.'» buyurmuşlar, İbn Ömer'e:

— O talâkı hesaba kattın mı? diye sordum.

— Ne demek! (Elbette) dedi.

3741- Bana bu hadîsi Yahya b. Habîb de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hâlid b. Haris rivâyet etti. H.

Bunu bana Abdurrahman b. Bişr dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Behz rivâyet etti. Her iki râvi: Bize Şu'be bu isnâdla rivâyette bulundu, demişlerdir. Yalnız onların rivâyetinde: "Kadına ric'at etsin.» Yine onların rivâyetinde «Ona: Bu talâkı hesaba katıyor musun? dedim. İbn Ömer: Ne demek (elbette) cevâbını verdi.» ibareleri vardır.

3742- Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ab-durrezzak haber verdi.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi.

(Dedi ki): Bana İbn Tâvûs, babasından naklen haber verdi ki, babası İbn Ömer'e hayız halinde karısını boşayan bir adamın hâli sorulurken işitmiş. İbn Ömer (sorana):

— Sen İbn Ömer'i tanır mısın? demiş. Soran zât:

— Evet, cevâbını vermiş. İbn Ömer:

— işte karısını hayızlı iken o boşadı; müteakiben Ömer, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bu meseleyi haber verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ona oğlunun karısına dönmesini emir buyurmuş.

İbn Tâvûs babasını kasdederek: «Onun bundan fazla bir şey söylediğini işitmedim.» demiş.

3743- Bana Hârûn b. Abdillâh rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Haccâc b. Muhammed rivâyet etti.

(Dedi ki): İbn Cüreyc şunu söyledi: Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki, Azze'nin âzâdlisı Abdurrahmân b. Eymen'i İbn Ömer'e sorarken işitmiş. Abdurrahmân:

— Karısını hayız hâlinde iken boşa yan bir adam hakkında ne dersin? diye sormuş; bu konuşmayı Ebû'z-Zübeyr de işitiyormuş. İbn Ömer şu cevâbı vermiş:

Resulullâh (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında İbn Ömer hayız halindeki karısını boşadı. Ömer (bu meseleyi) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sorarak: Hakîkaten Abdullah b. Ömer kansın?, hayızlı olduğu hade boşadı; demiş. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ona:

«Oğlun karısına dönsün!» diyerek kadını (bana) iade etmiş ve:

«Kadın temizlendiği vakit onu boşasın yahud (nikâhında) tutsun!» buyurmuşlar. İbn Ömer:

«Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

"Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman iddetlerinin önünde boşayın!" Sure-i Talâk; âyet: 1 âyetini de okumuş.» demiş.

3744- Bana (yine) Hârûn b. Abdillâh rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ezû Âsim, İbn Cüreyc'den, o da Ebû'z-Zübeyr'den, o da İbnü Ömer'den bu kıssanın benzerini rivâyet eyledi.

3745- Bu hadîsi bana Muhammed b. Râfi' dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Abdürrezzâk rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Cüreyc haber verdi.

(Dedi ki): Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi ki, Urve'nin âzâdlısı Abdurrahmân b. Eymen'i, İbn Ömer'e sorarken Ebû'z-Zübeyr dinliyormuş. Hadîs Haccâc’ın rivâyeti gibidir. Yalnız bunda biraz ziyâde vardır.

Müslim der ki: «Urve diyen râvi hatâ etmiştir. Bu zât ancak Azze'nin âzâdlısıdır.»

Bu hadîsi Buhârî «Talâk» bahsinin bir-iki yerinde, Ebû Dâvud ile Nesâî dahi «Talâk» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Tahâvî onu sekiz tarîkten rivâyet eder, Görülüyor ki, hadîsin bütün rivâyetleri Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh) Kıssasına âiddir. Hazret-i Abdullah'in boşadığı karısının ismi Âmine binti Gifâr'dır. Bazıları Âmine binti Ammâr olduğunu söylemişlerdir. İmâm Ahmed b. Hanbel'in «Müsned»inde bu kadının ismi Nevâr diye zikredilmiştir. İsminin Âmine, lâkabının da Nevâr olması muhtemeldir.

Nevevî diyor ki: «İbn Ömer'in bu hadîsinde kendisine ricat emri verilmiş; karısını o hayızdan sonra gelen temizlik devresinde değil de daha sonra gelen temizlik devresinde boşaması tenbih edilmiştir. Acaba bu geciktirmenin faydası nedir? denilirse dört vecihle cevap verilir:

1- Kadına ricattan maksat boşama olmasın diye talâk ikinci temizlik devresine te'hîr edilmiştir. Bu sebeple kadını, içerisinde talâk helâl olacak bir müddet nikâhında tutması vâcib olmuştur. Nikâhında tutması ric'atın faydası görülmek içindir. Ulemâmızın cevâbı budur.

2- Bu te'hir ona bir ceza ve günahına tevbe olmak içindir.

3- İçerisinde karısını boşadığı hayızdan sonra gelen temizlik devresi, o hayızla birlikte bir kur' gibidir. Binâenaleyh o temizlik devresinin başında boşasa, hayız halinde boşamış gibi olur.

4- Te'hîr, kadınla uzun müddet beraber kalsın diyedir. Zira bu müddet zarfında onunla cima' ederek talâk sebebinin ortadan kalkması me'muldur.» Kâdî Iyâz'a göre İbn Ömer (radıyallahü anh) nm (fe meh) sözünden murâd istifhamdır. (Meh) kelimesinin aslı (mâ) olup (elif) (ha) ye tebdil edilmiştir. Ve: «Ben bu talâkı hesaba katmazsam ne olur?» mânâsına gelir. Maamâfih bu kelimenin zecir mânâsına kullanılmış olması da ihtimâl dahilindedir. Bu takdirde maksad: «Böyle konuşmaktan vazgeç! Talâk vaki' olduğunda şüphe etme!» demek olur.

«Aciz gösterip ahmaklık etse de mi?» cümlesi de Hazret-i İbn Ömer'in sözüdür. Bu sözü ile kendini kasdetmiştir. Nitekim bir rivâyette: «Aciz gösterip ahmaklık etsem de mi?» demiştir. Hattâbî'ye göre bu cümlede hazif vardır. Mânâsı: «Aciz gösterip ahmaklık etse de onun bu aciz ve ahmaklığı yapmış olduğu talâkın hümünü ıskat eder mi?» demektir. Nevevî bu sözün bir istifhâm-ı inkârı olduğunu söylemiştir. Bu takdirde mânâ: «Evet, talâk hesaba katılır; onun aczi ve hamakatı buna mâni' değildir.» demek olur. Kirmanı: «İhtimâl buradaki (in) edatı nefi içindir. Yani İbn Ömer ne aciz göstermiş, ne de ahmaklık etmiştir; mânâsını ifâde eder.» diyor. Ona göre bu cümle ile: «İbn Ömer çocuk veya deli değildir ki, talâkı vâki' olmasın.» denilmek istenmiştir. Çünkü aciz çocuğun, ahmaklık da deliliğin lâzımıdır. Cümlede lâzım zikredilmiş, melzum murâd olunmuştur. Kirmânî cümledeki (in) edatının (enne)’den muhaffef olmasına da ihtimâl vermekte de: «Edatın (en) şeklinde rivâyeti sahîh olsa mânâ daha zahirdir» demektedir. Bu cümle hakkında daha başka te'vîller yapanlar da olmuştur.

Hadîsin ilk rivâyetlerinde geçen:

«İşte kadınların kendisi İçin boşanmasını Allah (azze ve celle)’nin emrettiği iddet budur» cümlesi ile:

"Ey Peygamberler, kadınları boşamak isterseniz iddetlerini karşıladıkları halde boşayın!" Sûre-i Talâk, âyet: i. âyet-i kerimesine işaret olunmuştur. Bu âyetin kimin hakkında indirildiği müfessirler arasında ihtilaflıdır. Vâhıdî'nin Katâde yolu ile Hazret-i Enes'den rivâyetine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Hafsa'yi boşadığı vakit inmiştir. Bir rivâyete göre Hazret-i Abdullah b. Ömer hakkında, başka bir rivâyete göre: Abdullah b. Ömer'le, Ukbe b. Amr Tufeyl b. Haris ve Amr b. Saîd haklarında nâzil olmuştur.

Âyet-i kerîmedeki iddetlerini karşılamadan murâd: Kadınları müna-sebet-i cinsiyyede bulunmamak şartı ile temizlik devresinde boşamak ve iddetleri geçinceye kadar yanlarına varmamaktır. Ahsen-i talâk da budur. Yalnız bu hüküm medhûlün bihâ (yani cima' edilen) kadınlar hakkındadır. Cima' edilmeyen kadınlara iddet yoktur.

Müslim'in son rivâyetinde âyetin sonu İbn Ömer'le İbn Abbâs (azze ve celle) kıraatlarına göre tesbit edilmiştir. Fakat bu rivâyet şâzzdir. Şâzz kıraat için bilicmâ' Kur'ân hükmü verilemez.