17- Üç Talakla Boşanan Bir Kadının Başka Kocaya Varmadıkça, Kocası Onunla Cinsi Münasebette Bulunarak Ondan Ayrılmadıkça ve İddeti Geçmedikçe Boşayan Kocasına Helal Olmaması Bâbı 3599- Bize Ebû Bekr b. Ebî Şeybe ile'Amr b. Nâkıd rivâyet ettiler. Lâfız Amr'mdır. (Dediler ki): Bize Süfyân, Zührî'den, o da Urve'den, o da Âişe'den naklen rivâyet etiî. Âişe (radıyallahü anha) Şöyle dedi: Rifâa'nın karısı Feygamlıet (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Ben Rifâa'nın nikâhında idim. Beni üç talâkla boşadı da Abdurrahman b. Ze-bir'le evlendim. Ama ondakini elbisenin saçağı gibi buldum; dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülümseyerek; «Rifâa'ya dönmek mi İstiyorsun? Hayır, sen onun balcağızınt, o da senin balcağızını tatmadıkça dönemezsin» buyurdu. Âişe (radıyallahü anha) (Dedi ki): Ebû Bekir de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında idi. Hâlid ise kapıda kendisine izin verilmesini bekliyordu. Derken: Yâ Ebâ Bekr! Bu kadının Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in huzurunda alenen ne konuştuğunu işitmiyor musun? dedi. 3600- Bana Ebû't-Tâhir ile Harmeletü'bnû Yahya rivâyet et-tiler. Lâfız Harmele'nindir. Ebû't-Tâhir (Bize rivâyet etti.) Harmele ise (Bize İbn Vehb haber verdi) tâbirlerini kullandılar. (İbn Vehb Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. (Dedi ki): Bana Urvetü'bnû Zübeyr rivâyet etti. Ona da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Âişe haber vermiş ki, Rifâatü’l-Kurazî karısını Üç talâkla boşamiş da, kadın ondan sonra Abdurrahman b. Zebîr ile evlenmiş. Bilâhare kadın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelerek: Yâ Resûlüllah, ben Rifâa'nın nikâhı altında idim. Sonunda beni üç talâkla boşadı; ben de ondan sonra Abdurrahman b. Zebîr ile evlendim. Ama hakikatte vallahi ondakini ancak elbisenin saçağı gibi buldum: demiş; ve çarşafından bir saçak koparmış. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) gülerek tebessüm buyurmuş ve: «Galîbâ sen Rifâa'ya dönmek istiyorsun! Hayır, o senin balcağızını, sen de onun balcağızını tatmadıkça (dönemezsin)» buyurmuşlar, Ebû Bekir de Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında oturuyormuş. Hâlid b. Saîd b. Âs ise hücrenin kapısında oturmakta imiş: (içerî girmek için) kendisine izin verilmemiş imiş. Bunun üzerine Hâlid Ebû Bekr'e: Bu kadını Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in huzurunda aşikâre konuşmaktan men'etsen a! diye seslenmeğe başlamış. 3601- Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ab-dürrazzak haber verdi. (Dedi ki): Bize Ma'mer, Zührî'den, o d;i Urve’den, o da Âişe'den naklen haber verdi ki, Rifâatü’l-Kurazî kansan bo-şamış da kadını Abdurrahmân b. Zebîr almış. Bilâhare kadın Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: Yâ Resûlüllah! Rifâa beni üç talâkın sonuna kadar boşadı... demiş. Râvi hadîsi Yûnus, hadîsi gibi rivâyet etmiştir. 3602- Bize Muhammed b. A'lâ' El-Hamdânî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Usame, Hişam'dan, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e bir adamın evlenip de boşadığı bir kadın başka kocaya varır da o kocası cinsî münasebetten evvel onu boşarsa, birinci kocasına delâl olur mu? diye sorulmuş da: «Hayır, ikinci kocası onun balcağızını tutmadıkça helâl olmaz.» buyurmuşlar. 3603- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Fudayl rivâyet etti. H. Bize Ebû Kureyb de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet eyledi. Bu râviler hep birden Hişam'dan bu isnatla rivâyette bulunmuşlardır. 3604- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeyi;e rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Aliyû'bnû Müshir, Ubeydûllah b. Ömer'den, o da Kâsım b. Muhammedi'den, o da Âişe'den naklen rivâyet eyledi. Âişe şöyle dedi: Bir adam karısını üç defa boşadı da kadını başka bir adam aidi. Sonra onu cinsî münasebette bulunmadan boşadı. Bunun üzerine İlk kocası onunîa tekrar evlenmek istedi. Ve mesele Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e soruldu. O: «Hayır! İkinci kocası onun balcağızından, birincinin tatdığı gibi tatmadıkça onunla evlenemez.» buyurdular. 3605- Bize bu hadîsi Muhammed b. Abdillah b. Nümeyr de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet eyledi. H. Bize bu hadisi Muhammed b. El-Müsennâ dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahya yani İbn Saîd rivâyet etti. Bunlar hep birden Ubeydûllah'dan bu isnadla yukarki hadisin mislini rivâyet etmişlerdir. Yahya'nın Ubeydûllah'dan rivâyet ettiği hadîste: «Bize Kasım, Âişe'den rivâyet etti.» cümlesi vardır. Bu hadîsi Buhârî «Kitabû'ş-Şehâdât» ile «Kitabû't-Talâk»da Tirmizî «Nikâh» bahsinde. Nesâî «Nikâh» ve «Talâk»da; İbn Mâce dahi «Nikâh» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir. Rifâanın karası Temime binti Vehb'dir. Anlaşılıyor ki Temime ikinci kocası Abdûrrahman'ı cimaa karşı gevşek bulmuş, onun metâmı elbisenin saçağına benzetmiştir. Useyle: Asele'nin ismi tasgiri olup balçağız mânâsına gelir. Bu kelime cinsî münasebetten kinayedir. Yani cimanın lezzeti bala benzetilmiştir. Konuşmayı dışardan işiten Hâlid b. Said , Hazret-i Ebû B'ekr'den sonra üçüncü veya dördüncü olarak İslâmiyeli kabul eden zâttır. Bazıları Ebû Bekr (radıyallahü anh) ile beraber müslüman olduğunu söylerler. Kadını sesinden tanıyarak açık saçık konuşmasını ayıplamış, onu susturması için Hazret-i Ebû Bekr’e müracaat etmiştir. Rivâyetlerin umumundan anlaşıldığına göre Hazret-i Rifâa karısını üç defa boşamıştır. Bir rivâyette: «Derken İbn Zübeyr beraberinde başka kadından iki oğlu ile geldi. Kadın: — Vallahi onun bir kabahatinden bir şikâyetim yok; ancak onun metâi bana şundan daha faydalı değildir, diyerek elbisesinden bir saçak teli kopardı. Bunun üzerine İbn Zübeyr: — Yalan söyledi ya Resûlallah! Ben onu tabaklanmış deri silker gibi silkiyorum. Ama o itaatsizlik ediyor, Rifâa'yı istiyor, dedi. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kadına: — «Eğer dediğin gibi ise İbn Zübeyr senin balcağızından tatmadikça Rifâa'ya helâl olamazsın yahut ona yaramazsın, buyurdular.» denilmektedir. Bu babda Nesâî ile İbn Mâce Abdullah b. Ömer’den; Beyhakî , Hazret-i Enes'ten Taberâni , Hazret-i Âişeden hadîsler rivâyet etmişlerdir. |