Geri

   

 

 

 

İleri

 

93- «Uhud Bizi Seven Bir Dağdır Biz de Onu Severiz.» Hadisi Bâbı

3437- Bize Abdullah b. Meslemete'l-Ka'nebî rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süleyman b. Bilâl, Amr b. Yahya'dan, o da Abhas b. Sehl es-Sâidî'den, Ebû Humeyd'den naklen rivâyet etti. Ebû Humeyd: «Tebûk gazasında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte yola çıktık» diyerek hadisi rivâyet etmiştir. Bu hadısde şu cümleler de vardır: -Sonra yola revan olduk. Vâdil-Kura'ya geldiğimiz vakit Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Ben acele ediyorum. İmdi sizden kim isterse benimle birlikte acele gelsin; dileyen kalsın» buyurdular. Bunun üzerine yola çıktık. Medine'ye yaklaşınca Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«İşte Medîne! ve işte Uhud!.. Uhud bizi seven bir dağdır. Biz de onu severiz.» buyurdular.

3438-' Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Kurretû'bnu Hâlid, Katade'den, rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Enes b. Mâlik rivâyet etti.

(Dedi ki): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Gerçekten Uhud bizi seven bir dağdır; biz de onu severiz» buyurdular.

3439- Bu hadîsi bana Ubeydullah b. Ömer El-Kavârîrî de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Haremi, b. Umara rivâyet etti.

(Dedi ki),; Bize Kuru-. Katade'den, o da Enes'den naklen rivâyet eyledi. Enes şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Uhud’a bakarak:

«Şüphesiz ki Uhud bizi seven bir dağdır; biz de onu severiz», buyurdular.

Bu hadîsi Buhârî, «Meğazi», «Cihad», «Hac», «Ehadîsül Enfiye.» ve «iti'sam» bahislerinde, Tirmizî «Menâkibi»de muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir.

Buhârî'nin rivâyetine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bunu'Hayber gazasından dönerken Uhud dağını gördükte söylemiştir. Kirmânî'ye göre Uhud dağının sevmesinden murâd orada yaşayanların yani Medîneliler'in sevmeğidir.1 Maamâfih sevgiyi hakikaten Uhud dağına isnad etmek de caizdir. Çünkü Allahü teâlâ her şeye kadirdir. Dağda Resûlü Zîşân'ına.- sevgi halk edebilir.

Hattâbî ise sevgi ve nefret gibi şeylerin dağa hakikat olarak değil, ancak orada yaşayanlardan kinaye olmak üzere isnâd. edilebileceğine kail olmuş ve hadîsten murâd Ensârı kirâm'ı medhû se,nâ olduğunu-bildirmiştir. Bu takdirde hadîs mahalli zikir hâili murâd kabilinden mecaz-! mürsel olmuş olur.

Nevevî'ye göre sahih olan mânâ Uhud dağının Peygamber. (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizi sevmesidır. Çünkü Allahü teâlâ ona idrak ve temyiz halk etmiştir.

«Vâdil Kura' Medine ile Şam arasında bulunan bir vadidir. Medine'nin mülhakatındandır. Buna Vâdil Kura "yani köyler vadisi denilmesi vaktiyle baştan başa köylerle dolu bulunduğu içindir. Fakat bugün bunların hepsi harab olmuştur. Vadiden akan bütün sular boş yere zayi olup gitmektedir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu vâdîyi Hayber'den dönüşte feth etmişti.»