Geri

   

 

 

 

İleri

 

51- Bayram Günü Cemre-i Akabe'de Hayvan Üzerinde Taş Atmanın Müstehab Olduğunu ve Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in «Hacc İbadetlerini Almalısınız.» Hadisini Beyan Bâbı

3197- Bize Ishâk b. ibrahim ile Alîyyü'bnü Haşrem hep birden Îsâ b. Yûnus'dan rivâyet ettiler. İbn Haşrem dedi ki: Bize Isa, İbn Cüreyc'den naklen haber verdi.

(Dedi ki): Bana Ebû'z-Zübeyir haber verdi ki, Câbir'i şunu söylerken işitmiş:

«Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bayram günü hayvanının üzerinde taş atarken ve:

— Hac ibâdetlerini almalısınız! Çünkü bilmiyorum; belki bu bacamdan sonra bir daha haccedemem! buyururken işittim.»

Bu hadîs-i şerif «Menâsik-i hacc» denilen hacc ibâdetleri hakkında büyük bir temeldir. Ve namaz hakkında vârid olan:

«Benim nasıl namaz kıldığımı gordünüzse sizde öyle kilini» hadîsi gibidir.

«Hacc ibâdetlerini almalısınız!» cümlesinden murâd: «Ben, bu ibâdetleri kavlen ve fi'len nasıl yaptımsa, sizin için de bunlar aynı şekilde meşru olmuştur; bunları böylece belleyin, kendiniz bu suretle amel ettiğiniz gibi başkalarına da öğretin!» demektir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Bilmiyorum, belki bu haccımdan sonra haccedemem!» buyurmakla vefatının yakınlığına işaret etmiştir.

Hadîs-i şerif, Mina'ya hayvan üzerinde vâsıl olan kimsenin bayram günü cemre-i Akabe'de hayvan üzerinde taş atmasının müste-hab olduğuna delildir.

Maamâfih taşlan yerde atmak da caizdir.

Mina'da taş atarken hayvan üzerinde mi, yoksa yerde mi bulunmanın efdal olduğu ihtilaflıdır.

3198- Bana Selemetü'bnü Şebîb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hasen b. A'yen rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ma'kil, Zeyd b. Ebi Üneyse'den, o da Yahya b. Husayn'dan, o da ceddesi Ümmü'l-Husayn’dan naklen rivâyet etti. Yahya dedi ki: Ceddemi şunu söylerken işittim:

«Ben, Veda haccında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte haccettim, onu Cemre-i Akabe'de taş atarken ve oradan ayrılırken hep devesinin üzerinde gördüm. Beraberinde Bilâl ile Üsâme de vardı. Biri devesini yediyor, diğeri Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i güneşten korumak için elbisesini onun başına kaldırıyordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (orada) birçok sözler söyledi. Sonra şb'yle buyururken İşittim:

— Eğer size âzası kesilmiş bir kö'le emir tâyîn edilir de sizi Allah'ın kitabı ile İdare ederse hemen kendisini dinleyip itaat edin!»

 (Yahya: Ninemin «kara bir köle.» dediğini zannediyorum, demiş.)

3199- Bana Ahmed b. Hanbel rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammedü'bnü Seleme, Ebû Abdirrahim'den, o da Zeyd b. Ebi Üneyse'den, o da Yahya b. Husayn'dan, o da ninesi Ümmü'l-Husayn'dan naklen rivâyet etti. Ümmül-Husayn Şöyle dedi:

«Veda haccında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte haccettim de Üsâme ile Bilâl'ı gördüm. Biri Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in devesinin yularını tutuyor; diğeri elbisesini kaldırarak onu sı caktan örtüyordu. Böylece Cemre-i Akabede taşları attı.»

Müslim der ki: «Ebû Abdirrahîm'in adı: Hâlid b. Ebî Yezîd'dir. Bu zât, Muhammed b. Seleme'nin da yısıdır. Ondan V«ki ile Haccâc-ı A'ver hadis rivâyet etmişlerdir.»

Mücedda': Uzuvları kesilmiş, manasınadır. Burnu, kulağı ve dudağı kesik olan kimseye «Ecda'», müennesine de «Ced'â» denir.

Kölenin muhtelif azasının kesilmiş olması, onun kıymetsizliğine delildir.

Siyahlığı da ayrı bir noksanlık sayılır. Böyle hem köle, hem muhtelif uzuvları kesik, hem de siyah olan bir insan âdette son derece ehemmiyetsiz ve kıymetsizdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem), Allah'ın kitabıyla hükmetmek şartıyle böyle bir insan bile Ülü’l-Emîr olsa kendisine itaati emir buyurmuştur.

Burada şöyle bir suâl hatıra gelebilir: «Bazı rivâyetlere göre halîfenin Kurası olması bile şart kılınmışken, köleden nasıl Ülü’l-Emîr olabilir?»

Bu suâle iki türlü cevap verilmiştir.

1- Ülü’l-Emîr'den murâd: Halîfe değil, onun tâyin ettiği vâlî, kaymakam gibi me'mûrlardır.

2- Müslüman bir köle hükümetin idaresini cebren eline geçirse, ona da itaat vacib olur.