Geri

   

 

 

 

İleri

 

45- Telbiyeyi Bayram Günü Cemre-i Akabe'de Taş Atmağa Başlayıncaya Kadar Devam Ettirmenin Müstehab Oluşu Bâbı

3146- Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybetü'bnu Saîd ve İbn Hucr rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İsmail rivâyet etti. H.

Bize Yahya b. Yahya da rivâyet etti. Lâfız onundur.

(Dedi ki): Bize İsmail b. Ca'fer, Muhammed b. Ebî Harmele'den, o da İbn Abbâs'ın azatlısı Küreyb'den, o da Üsâmetü'bnü Zeyd'den naklen haber verdi. Üsâme şöyle dedi:

-Arafâttan (çekilirken) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in terkisine bindim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Müzdelife yakınındaki sola giden dağ yoluna varınca devesini çökertti de küçük abdest bozdu. Sonra geldi. Ben, kendisine abdest suyu döktüm. Hafif bir abdest aldı. Sonra:

(Haydi) namaza ya Resûlallah! dedim. O:

— Namaz ilerde kılınacaktır! buyurdu.

Müteakiben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hayvanına binerek Müzdelife'ye geldi ve namazı (orada) kıldı. Sonra Müzdelife sabahı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in terkisine Fadl bindi.»

Bu hadîsi Buhari «Hacc» ve «Abdest- bahislerinde; Ebû Dâvûd ile Nesâî «Hacc» bahsinde tahrîc etmişlerdir.

Şi'b: Dağ yolu, demektir.

Burada ondan murâd: Hacıların geldiği malûm yoldur.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in aldığı hafif abdestten murâd ne olduğu ulemâ arasında ihtilaflıdır.

Bâzılarına göre âdetinden az su kullanmıştır.

Bir takımları bundan, abdestin lügat mânâsını anlamış ve «bâzı âzâsını yıkamıştır.» Demişlerse de bu kavil ihtimâlden uzaktır.

Hazret-i Üsâme'nin su dökmesi ve akabinde:

Hafif abdesti taharetlenmek mânâsına alanlar da olmuştur.

Bittabi bu daha garîbdir.

«Haydi namaza ya Resûlallah!» demesi, onun abdest aldığına delildir. Zîrâ abdest almamış olsa Üsâme'nin onu namaza davet etmesine imkân yoktur.

Bazıları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hafif abdest almasını Müzdelife'ye hareket için acele ettiğine hamleylemişlerdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):' «Namaz ilerde kılınacaktır.» sözüyle, namaz yerinin Müzdelife olduğuna işaret buyurmuştur.

3147- Küreyb dedi ki: Bana da Abdullah b. Abbâs, Fadl'dan naklen haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemreye varıncaya kadar tel biye getirmeye devam etmiş.

3148- Bize İshâk b. İbrahim ile Aliyyu'bnu Hasrem ikisi birden İsâ b. Yûnus'dan rivâyet ettiler. İbn Hasrem dedi ki: Bize Îsâ, İbn Ctireyc'den naklen haber verdi.

(Dedi ki): Bana Atâ' haber verdi.

(Dedi ki): Bana İbn Abbâs haber verdi ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Müzdelife'den Fadl'ı terkisine almış.

Atâ' şunu da söylemiş: Bana İbn Abbâs haber verdi. Ona da Fadl haber vermiş ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) cemre-i Akabe'de tasları atıncaya kadar telbiyeye devam etmiş.

3149- Bize Kuteybe'tü'bnü Saîd rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H.

Bize İbn Rumh da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Leys, Ebû'z-Zübeyir den, o da İbn Abbâs'ın azatlısı Ebû Mâbed'den, o da İbn Abbâs'dan, o da Fadl b. Abbâs'dan naklen haber verdi. Fadl, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in terkîsindeymiş. Arafe gecesi ve Müzdelife sabahı halk yola çekildikleri vakit Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in:

— Sükûneti muhafaza edin! buyurduğunu söylemiş.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) devesinin yularım kasıyormuş. Mina'dan mâdût olan Muhassir'e girince:

— Cemrede atılacak ufak taşları toplayın! buyurmuşlar.

Fadl: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemre-i Akabe'de taşlarını atıncaya kadar telbiyeye devam buyurdu.» demiş.

3150- Bana, bu hadîsi Züheyir b. Harb da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya b. Saîd, İbn Cüreyc'den rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Ebû'z-Zübeyir bu isnâdla haber verdi. Yalnız o, hadîsde:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemre-i Akabe taşlarını atıncaya kadar telbiyeye devam etti.» cümlesini söylememiş; kendi rivâyetinde:

«Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), insanın ufak taş atması gibi eliyle işaret bu yürüyordu.» ifâdesini ziyâde etmiştir.

Bu hadîs, telbiyenin bayram günü cemre-i Akabe'de teş atıncaya kadar devam ettiğine delildir.

İmâm A'zam ile İmâm Şafiî, Sevrî, Ebû Sevr ve Sahabe ile Tabiin'den birçok ulemânın kavilleri budur.

Hasan-ı Basri'ye göre Arafe günü sabah namazında telbiye kesilir.

Hazret-i Alî, İbn Ömer ve Âişe (radıyallahü anha) ile İmâm Mâlik ve Medine fukahâsının cumhûru telbiyenin, Arafe günü güneşin zevaline kadar devam ettiğine kaail olmuşlardır.

Onlara göre vakfeye başlayınca telbiye kesilir.

İmâm Ahmed, İshâk ve Seleften bâzılarına göre telbiye cemre-i Akabe'de taş atmak sona erinceye kadar devam eder.

Cumhûr-u ulemâ'nın delilleri bu hadîs ile ondan sonra gelen hadîslerdir.

Nevevî , muhaliflerin bir delîli olmadığını söylüyor.

Gerçi bir rivâyette:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cemre-i Akabe'de taş atıncaya kadar telbıyeye devam etti.» denilmiştir. Bu cümle İmâm Ahmed ile İshâk'a delil olabilirse de cumhûr-u ulemâ rivâyetlerin arasını bulmak için:

«Bundan murâd: Taşları atmaya başlamaktır.» demişlerdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Sükûneti iltizâm edin!» buyurması, o gece yolda riâyeti gereken edep ve terbiyeye irşâd içindir

Şâir kalabalık yerlerin hükmü de buna kıyâs olunur.

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in taş atar gibi eliyle işâret buyurması, îzâh ve beyân içindir.

3151- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû'l-Ahvas, Husayn'dan, o da Kesir b. Müdrik'den, o da Abdurrahmân b. Yezîd'den naklen rivâyet etti. Abdurrahmân Şöyle dedi:

«Biz Müzdelife'deyken Abdullah şunları söyledi:

— Ben kendisine Bakara sûresi indirilen zâtın bu makaamda: (Tekrar îcâbet sana yâ Rabbî! Tekrar îcâbet sanal) derken işittim.

3152-) Bize Süreye b. Yûnus rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hü-seyn rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hüsayn, Kesir b. Müdrik-i Eşcai'den, o da Abdurrahmân b. Yezidden naklen haber verdi ki Abdullah, Müz-delife'den akın ettiği vakit tel biye getirmiş. (Bunu görünce) acaba bu adam bedevi midir? diyenler olmuş. Bunun üzerine Abdullah:

— Bu insanlar unuttular mı yoksa saptılar mı? Ben kendisine Bakara sûresi indirilen zâtı bu yerde:

«Tekrar İcabet sana yâ Rabbî! Tekrar icabet sanal» buyururken işittim!» demiş.

3153- Bize, bu hadisi Hasan-ı Hülvâni de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Yahya b. Âdem rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Süfyân, Husayn’dan bu isnâdla rivâyette bulundu.

3154- Bana bu hadisi Yûsuf b. Hammâd El-Ma'niy dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ziyâd yani El-Bekkâî, Husayn'dan, o da Kesir b. Müdrik-i Eşcaî'den, o da Abdurrahmân b. Yezîd ile Esved b. Yezîd'den naklen rivâyet etti. Şöyle dediler:

Biz, Abdullah b. Mes'ûd'u Müzdelife'de şunu söylerken işittik: — Ben, kendisine Bakara sûresi indirilen zâtı burada:

«Tekrar icabet sana yâ Rabbi! Tekrar İcabet sana!» derken işittim. Sonra telbiyc getirdi. Onunla birlikte biz de telbiye getirdik.

Abdullah İbn Mes'ûd (radıyallahü anh)’in Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i kastederek:

«Kendisine Bakara sûresi indirilen zâtı söyle buyururken işittim.»

demesi, Bakara sûresi, ekseriyetle Hacc ahkâmını ihtiva ettiği içindir.

Bu sözle o: «Arafât'ta vakfe yapan, telbiyeyi keser.» diyenlerin kavlini reddetmek istemiştir.

Hazret-i Abdullah’ın sözü «Burası hacc ibâdetlerine dâir âyetlerin indiği makaamdır.» mânâsın dadır.

İbn Mes'ûd (radıyallahü anh) kendisi hakkında: «Bu bedevi midir?» diyenlerin sözünü redd için «Bu insanlar unuttular mı yoksa saptılar mı... ilâh...» demiştir.