43- Safa İle Merve Arasındaki Sa'yin Bir Rükün Olduğunu, Haccın Ancak Onunla Sahih Olabileceğini Beyan Bâbı 3138- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Muâviye, Hişâm b. Urve'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. Urve şöyle dedi: Âişe'ye: — Ben Öyle zannediyorum ki bir adam Safa ile Merve arasında sa'y . yapmasa, zarar etmez! dedim. Âişe; — Niçin? diye sordu. — Çünkü Allahü teâlâ: "Şüphesiz ki Safa İle Merve Allah'ın şeâirindendir ilâh." Süre-i Bakara âyet 158 buyuruyor; dedim. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anha) şunu söyledi: — Allah Safa ile Merve arasında sa'y yapmayan bir kimsenin ha canı da örn resini de tamam kabul etmez. Eğer mes'ele senin dediğin gibi olsaydı âyet-i kerime (Onların arasında sa'y yapmaması, ona zarar etmez!) seklinde olurdu. Sen, bu âyetin ne hususta nâzil olduğunu bilir misin? Âyet-i kerîme şu hususta nâzil olmuştur: Câhiliyet devrinde Ensâr deniz kenarında bulunan iki put için tel biye getirirlerdi. Bunlara îsâd ve Naile denilirdi. Sonra (Mekke'ye) gelerek Safa ile Merve arasında sa'y yaparlar, bilâharu traş olurlardı. İslâmiyet gelince câhiliyet devrinde bakarak Safa Uf Merve arasında sa'y yapmaktan çekindiler. Bu sebeple Allah (azze ve celle) (Şüphesiz ki Safa ile Merve, Allah'ın seâirindendir.) âyet-i kerîmesini sonuna kadar inzal buyurdu. Bir daha Ensâr e* tavaf ettiler.» 3139- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Üsâme rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hişâm b. Urve rivâyet etti. (Dedi ki): Bana babam haber verdi. (Dedi ki): «Âişe'ye: — Ben, Safa ile Merve arasında sa'y yapmamakta, kendim için bir beis görmüyorum! dedim. Âişe: — Niçin? diye sordu: — Çünkü Allah (azze ve celle)-. (Şüphesiz ki Safa ile Merve, Allah'ın şeâirindendir,.) » dedim. Bunun üzerine Âişe: — Mes'ele senin dediğin gibi olsa, âyet-i kerime: (O kimseye Safa İle Merve arasında tavaf etmemekte bir beis yoktur!) seklinde inerdi. Bu âyet-i kerîme Ensâr’dan bir takım insanlar hakkında nâzil olmuştur. Câhiliyet devrinde bunlar ihrama girerken Menât için telbiye getirirlerdi. Bu sebeple Safa ile Merve arasında sa'y yapmak onlara helâl değildi. (Bu zevat) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte, hacca geldikleri vakit, bunu kendisine andılar, Allahü teâlâ da bu âyeti indirdi. Ömrüme yemin ederim ki Safa ile Merve arasında sa'y yapmayan kimsenin haccını, Allah kabûl etmez!» 3140- Bize Amru'n-Nâkıd ile İbn Ebi Ömer hep birden İbnİ Uyeyne'den rivâyet ettiler, İbn Ebî Ömer (Dedi ki): Bize Süfyân rivâyet etti. (Dedi ki): Zührî'yi Urvetü'bnü'z-Zübeyir'den naklen rivâyet ederken dinledim. Urve şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Âişe'ye: — Ben, Safa ile Merve arasında sa'y yapmayan bir kimseye bir şey lazım geldiğini zannetmiyorum. Onların arasında sa'y yapmamış olmama da aldırış etmiyorum! dedim. Âişe: — Ne çirkin söz söyledin, ey kız kardeşim oğlu! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sa'y yapmış, Müslümanlar da bunu îfâ etmişlerdir. Binâenaleyh bu, bir sünnet olmuştur. Safa ile Merve anısında sa'y yapmayanlar ancak Müşellel'deki azgın Menâta telbiye getirenlerdir. İslâmiyet gelince biz, bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) sorduk. Bunun üzerine Allah (azze ve celle), (Şüphesiz ki Safa ile Merve, Allah'ın şeâirindendir. İmdi her kim Beyti hacceder yahut ömre yaparsa, bunların arasında sa'y yapmasından beis yoktur.) âyet-i kerîmesini indirdi. Eğer dediğin gibi olsaydı, âyet-i kerîme: (O kim sa'y yamamakta bir beîs yoktur.) şeklinde inerdi; dedi.» Zühri dedi ki: «Ben, bunu Ebû Bekir b. Abdirrahman b. Haris b. Hişam'a söyledim de onun hoşuna gitti ve şöyle dedi: — İşte ilim budur! Vallahi ben, ulemâda» bir takım kimseleri şunu söylerken İşittim: Araplardan Safa ile Merve arasında sa'y yapmayanlar: (Bizim, İta iki taş arasındaki sa'yimiz câhiliyet devrinden kalma bir âdettir.) derlerdi. Ensardan diğer bir takım Araplar: (Biz ancak beyti tavaf etmeye memur olduk. Safa ile Merve arasında sa'y yapmakla me'mûr değiliz!) diyorlardı. Bunun üzerine Allah (azze ve celle): (Şüphesiz ki Safa ile Merve, Allah'ın şeâirindendir.) âyet-i kerîmesini indirdi.» Ebû Bekir b. Abdirrahmân: «Zannederim bu âyet her iki fırka hakkında nâzil olmuşdur.» dedi. 3141- Bana Muhammed b. Râfî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Huceyn b. Müsemmâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, Ukayl'den, o da İbn Şihâb'dan naklen rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Urvetü'bnuz Zübeyir haber verdi; «Âişe'ye sordum...» diyerek hadisi, yukarki hadîs tarzında rivâyet etmiş, şunları da söylemiştir: «Onlar, bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sorarak: — Ya Resûlallah! Biz Safa ile Merve arasında sa'y yapmaktan çekiniyoruz! dedikleri vakit. Allah (azze ve celle) de: (Şüphesiz ki Safa ile Merve, Allah'ın şeâirindendir. İmdi her kim Beyti hacceder yahut ömre yaparsa bunların arasında sa'y yapmasından beis yoktur) âyet-i kerimesini indirdi, Âişe: — Gerçekten (sallallahü aleyhi ve sellem) , Safâ ile Merve arasındaki sa'yî» sünnet (olarak meşru) kılmıştır. Binâenaleyh onların arasındaki sa'yi terketmek kimsenin hakkı değildir! dedi.» 3142- Bize Harmeletu'imu Yahya rivâyet etti. (Dedi i): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihab'dan, o da Urvetü'bnu'z-Zübeyir'den naklen haber verdi. Urveye de Âişe haber vermiş ki: Müslüman olmazdan evvel Ensâr ile Gassân Menât için telbiye getirirler, Safa ile Merve arasında sa'y yapmaktan çekinirlermiş. Bu, onların babalarından kalma bir âdetiymiş. Menât için ihrama giren, Safa île Merve arasında sa'y yapmazmış. İslâmiyeti kabul ettikleri vakit bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sormuşlar da Allah Resûlüllah bu bâbda: (Şüphesiz ki Safa ile Merve, Allah'ın şeairindendir. İmdi her kim Beyti hacceder yahut ömre yaparsa, onların arasında sa'y yapmasında bir beis yoktur. Kim kendiliğinden bir hayır işlerse bilmeli ki, Allah şükrü kabul eden ve bilendir.) âyet-i kerîmesini indirmiş. Bu hadîsi Buhârî «Hacc» bahsinin bir-iki yerinde; Nesâî «Hacc» ile «Tefsir» bahislerinde tahrîc etmişlerdir. Hadîsin birinci rivâyetinde deniz boyunda İsaf ve Naile adlarında iki put bulunduğu bildirilmekteyse de Kâdi Iyâz bunun hatâ olduğunu söylemiş, deniz tarafındaki putun şâir rivâyetlerde de bildirildiği vecihle Menât olduğunu bildirmiştir. Menât: Amr b. Lühey tarafından Müşellelin deniz tarafına dikilmiş bir puttur. Câhiliyet devrinde Ezd ve Gassân kabileleri hacc için bu puta telbiye getirirlermiş. Miişellel; Kudeyd yakınında bulunan bir tepedir. Deniz kenarında İsaf ile Naile isimlerinde put yoktur. Şeâîr: Şaîre'nin cem'idir. Şaîre: Nişane, alâmet, demektir. Safa ile Merve'nin şeâirden sayılmaları ibâdet edilecek yerler oldukları içindir. Anlaşılıyor ki Hazret-i Urve âyet-i kerimeden Safa ile Mervi- arasındaki sa'yin vâcib olmadığını anlamıştır. Ona göre âyetten murad: Sa'yi Urketmekten dolayı bir şey lâzım gelmemesidir. Fakat Hazret-i Âişe bu mânâyı kabul etmemiş, âyetten muradın sa'yi terk değil, sa'yi yapmak olduğunu bildirmiş ve şayet sa'yin terki murâd edilse âyet-i kerîmede: «Tavaf etmemekte beis yoktur,» buyurulması îcâb ettiğini söylemiştir. Hazret-i Urvenin te'vili «Cünah» tâbiri yoktur. Ekseriyetle mubah olan şeylerde kullanıldığına nazarandır. Âişe (radıyallahü anha) , kendisine âyette vücûba veya adem-i vü-cûba âit bir şey-bulunmadığını, mezkûr kelimenin vacibin sukutu hakkında nass olmadığını anlatmak istemiştir. Bu sebeple âyet-i kerîmenin Ensâr hakkında nâzil olduğunu da bildirmiştir. Gerçi şâzz bir kıraata göre âyet-i kerîme Hazret-i Âişe'nin . dediği gibi «Onların arasında tavaf etmemekte bir beis yoktur.» şeklinde de okunmuşsa da Taberî buradaki «Lâ» kelimesinin ziyâde olduğunu binâenaleyh bu kırâata göre de mânânın «Onların arasında sa'y etmekte beis yoktur.» demek olduğunu söylemiştir. Tahâvi , şâz kırâatların. meşhur olan kırâata muhalif mânâlarının hüccet olmadığını nakletmiştir. Ona göre âyette sa'yi müstehab görenlere de delil yoktur. Çünkü âyetteki tetavvu'dan murâd sa'y değil; hacc ve ömrenin aslıdır. Vahidi'nin İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan rivâyetine göre vaktiyle Safa üzerinde erkek suretinde bir put varmış; buna İsaf denilirmiş. Merve üzerinde de kadın suretinde bir put olup Naile adını taşırmış. Ehl-i Kitabın züûmlarınca güyû bunlar vaktiyle ınsanmışlar. Kâbe'de zina ettikleri için Allah, onları taşa kalbetmiş de, ibret için Safâ ve Merve üzerine çıkarılmışlar. Aradan uzun müddet geçince câhilıyet devri halkı bunlara tapmaya başlamışlar, onlara tavaf ederken elleriyle dokunurlarmış. İslâmiyet gelince bu putlar kırılmıştır. Müslümanlar bunlar sebebiyu- Safa ile Merve arasında sa'y yapmaktan çekinmiş. Nihayet âyet inerek sâ'ym meşru olduğunu beyân buyurmuştur. Hazret-i Âişe'nin «Binâenaleyh bu bir sünnet olmuştur. murâd: Meşru kılınmıştır, demektir. Kirmânî bu sözü «Haccın rüknü, olmuştur.» mânâsına almış, Bazıları da: «Buradaki sünnetten murâd farzdır.» demişlerse de Ayni , buna itiraz etmiş ve sünnet lâfzından rükün mânâsı çıkarılamıyacağını, aksi taktirde sünnetle rükün arasında bir fark kalmayacağını söylemiştir. Çünkü rükün: Bir şeyin mâhiyetinde dâhil olan malzemedir. Safa ile Merve arasındaki sa'yin ise haccın mâhiyetinde dâhil olduğuna kaail olan yoktur. Hazret-i Âişe'nin sözü nihayet sa'yin vâcib kuvvetinde bir sünnet-i müekkede olduğunu göstermektedir ki, Hanefiîler’in kavli de budur. 3143- Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Muâviye, Asımdan, o da Enes'den naklen rivâyet etti. Enes (radıyallahü anh) Şöyle dedi: «Ensâr Safa ile Merve arasında sa'y yapmaktan çekinirdi. Nihayet: (Şüphesiz ki Safa ile Merve, Allah'ın şeârindendir. İmdi her kim beyti hacceder yahut ömre yaparsa, onların arasında sa'y yapmasında bir beis yoktur.) âyet-i kerîmesi nâzil oldu.» Bu hadîsi Buhârî «Hacc» ve «tefsir» bahislerinde; Tirmizî «Tefsir» bahsinde; Nesâî de «Haco bahsinde muhtelif râvilerden tahrîc etmişlerdir. Buhârî'nin rivâyetinde hadîs "şöyledir: Asım Dedi ki: «Enes b. Mâlik (radıyallahü anh)’e: «Siz Safa ile Merve arasında sa'y yapmayı eyi görmez mi idiniz? diye sordum. — Evet! Çünkü o câhiliyyet devrinin şeârindendi. Nihayet Allah: (Şüphesiz ki Safa ile Merve Allah'ın şeârindendir. İmdi her kim beyti hacc eder veya ömre yaparsa onların arasında sa'y yapmasında bir beis yoktur.) âyet-i kerimesini indirdi.» |