Geri

   

 

 

 

İleri

 

35- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Ömrelerinin Sayısını ve Zamanını Beyan Bâbı

3092- Bize Heddâb b. Hfilid rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hemmânı rivâyet ettit.

(Dedi ki): Bize Katâde rivâyet etti. Ona da Enes (radıyallahü anh) haber vermiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört defa ömre yapmış. Haccı ile birlikte yaptığı Ömre müstesna olmak üzere bunların hepsini Zi'l-Kaade ayında ifâ etmiş. Bir ömre Hudeybiye'den yahud Hudeybiye zamanında Zi'l-Kaade’de, bir Ömre ertesi yıl Zi’l-Kaade'de, bir ömre Zi’l-Kaade ayında Huneyh ganimetlerini taksim ettiği sırada Ci'râne'den, bir ömre de haccı ile beraber yapmış.

3093- Bize Muhammedü'bnü'l-Müsennâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Abdüssamed rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hemmâm rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Katâde rivâyet eyledi.

(Dedi ki): Enes':

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kaç defa haccetti? diye sordum.

— «Bir hacc ve dört ömre yaptı.» cevâbını verdi.

Katâde bundan sonra Heddâb hadîsi gibi rivâyette bulunmuştur.

Bu hadîsi Buhârî «Hacc», «Cihâd» ve «Megâzî» bahislerinde, Ebû Dâvud ile Tirmizî de «Hacc» bahsinde tahrîc etmişlerdir. Tirmizî: «Bu hadîs hasen sahihtir.» demiştir.

Hudeybiye: İbn Esîr'in beyânına göre Mekke'nin büyük köylerinden biridir. Mekke'ye bir konak mesafede olup Medîne yolu üzerindedir. Bu isim bâzılarına göre orada bulunan bir kuyu, bir takımlarına göre de eğri bir ağaç sebebîle verilmiştir.

Ci'râne: Mekke ile Tâif arasında bir yerdir. Mekke'-ye daha yakındır.

Huneyn: Mekke'ye üç mil mesafede bulunan bir vadidir. Hicretin sekizinci yılında burada Hevâzin harbi olmuştu. Bu harb Mekke'nin fethinden az sonra şevval ayında vuku' bulmuştur.

Hadîs-i Şerîf, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dört defa ömre yaptığını, bunların üçünü Zilka'de ayında, birini haccı ile birlikde yânı Zilhicce'de îfâ ettiğini göstermektedir. Bu husûsdaki tafsilât az sonra görülecek Hazret-i Âişe hadîsindedir.

3094- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hasen b. Mûsâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Züheyr, Ebû İshâk'dan naklen haber verdi.

Dedi ki: Zeydü'bnü Erkanva:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber kaç gazada bulundun? diye sordum.

— On yedi; cevâbınt verdi. Zeydü'bnü Erkam'ın bana anlattığına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) on dokuz gaza yapmış; hicretten sonra yalnız bir hacc (yânı) veda' haccını îfâ buyurmuş.

Ebû İshâk: «Mekke'de başka bir hacc (daha yapmıştır) demiş.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu’l-Megâzî»nin bir iki yerinde! Müslim aynı bahisde, Tirmizî «Kitâbu'l-Cihâd»da tahrîc etmişlerdir. Hadîsin metni Buhârî'nin bir rivâyetinde şöyledir:

«Zeydü'bnü Erkam'ın yanında oturuyordum. Kendisine:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kaç gaza yaptı? diye sordular. Zeyd:

— On dokuz! cevâbını verdi.

— Onunla beraber sen kaç gazada bulundun? dediler.

— On yedi! cevâbını verdi. Ben:

— İlk gaza hangisidir? diye sordum. Zeyd:

— Useyre yahud Uşeyr'dir, dedi. (Şube Dedi ki).:

— Ben (bunu) Katâde'ye söyledim, de Katâde:

— Uşeyr'dir, dedi.»

Müslim'in rivâyet ettiği bir hadîsde Hazret-i Cabir (radıyallahü anh): «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikde on dokuz gazada bulundum. Yalnız Bedr ile Uhud gazalarına iştirak edemedim. Babam mani oldu. Uhud harbinde babam Abdullah şehid edilince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile hiç bir gazadan geri kalmadım.» dediğine göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yirmibir gaza yapmış olması iktiza eder. Çünkü Câbir (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ile ondokuz gazada bulunduğunu iki gazaya da iştirak edemediğini bildiriyor. Megâzi ve siyer kitaplarında gaza adedi daha çok gösterilmiş hattâ İbn-i Sa'd'in beyânına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yirmiyedi gaza yapmış; bu maksatla kırkyedi seriyye göndermiştir.

Ebû İshâk'in «Mekke'de başka bir hacc daha yapmıştır.» sözü Hicretten önceki zamana aittir. Bu söz Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Hicretten önce de yalnız bir hacc yaptığı îhâmını verir. Halbuki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Hicretten önce birçok defalar hacc etmiştir.

3095- Bize Harun b. Abdillâh rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammedi b. Bekr El-Bürsânî haber verdi.

(Dedi ki): Bize İbn-i Cüreye haber verdi.

(Dedi ki): Atâ'yı haber verirken dinledim.

(Dedi ki): Bana Urvetu'bnü Zübeyr haber verdi.

(Dedi ki): Ben ve İbn-i Ömer Âişe'nin hücresine dayanmış oturuyorduk. Misvak kullanıyor biz de misvâkinin sesini işitiyorduk. Ben İbn-i Ömer'e:

— Yâ Ebâ Abdirrahmân! Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Re-vâkinin sesini işitiyorduk. Ben İbn-i Ömer'e:

— Evet, cevabını verdi. Bunun üzerine Âişe'ye:

— Ey anneciğim! Ebû Abdirrahmân'in ne söylediğim işitmiyor musun? dedim. Âişe:

— Ne söylüyor? dedi.

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Receb ayında Ömre yaptı diyor dedim. Bunun üzerine Âişe' (radıyallahü anh):

— Allah Ebû Abdirrahmân'ı mağfiret buyursun! Ömrüm hakkı için Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem); Beceb'de ömre yapmamıştır. Ve hiç bir ömre yapmamıştır ki, İbn-i Ömer de onunla beraber bulunmasın, dedi.

İbn-i Ömer bunları işitiyordu. Ama ne hayır ne de evet demeyip sükût etti.

3096- Bize İshak b. İbrahim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Cerîr, Mansur'dan, o da Mücâhid'den naklen haber verdi. Şöyle dedi: Ben ve Urvetu'bnu Zübeyr mescide girdik. Bir de baktık Abdullah b. Ömer Âişe'nin hücresine dayanmış oturuyor. Cemâat da mescidde kuşluk namazı kılıyorlar. Kendisine bunların namazını sorduk.

— Bidattir, dedi. Urve ona:

— Yâ Ebâ Abdirrahmân! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kaç ömre yaptı? diye sordu. Abdullah:

— Dört Ömre yaptı. Bunların biri Receb'dedir, cevâbını verdi. Biz kendisini tekzib edip red cevâbı vermekten çekindik. (Bu arada) hücrede Âişe'nin misvaklandığını duyduk. Urve (ona):

— Ey mü'minlerin annesi! Ebû Abdirrahmân'ın söylediklerini işitmiyor musun? diye sordu. Âişe (radıyallahü anha):

— Ne söylüyor? dedi. Urve:

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dört ömre yaptığını, bunlardan birinin Receb'de olduğunu söylüyor, dedi. Bunun üzerine Âişe (radıyallahü anha):

— Allah Ebû Abdirrahmân'a rahmet buyursun! Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir ömre yapmamıştır ki, kendisi de onunla beraber bulunmasın. O Receb ayında hiç bir ömre yapmamıştır, dedi.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbü'l Ömre»de tahrîc etmiştir.

Yahya b. Saîd, İbn-i Ma'yîn, Ebû Hatim ve diğer bazı hadîs ulemâsı Mücâhid'in Hazret-i Âişe'den hadîs işitmediğini iddia etmişlerdir. Bu hadîs onların aleyhine delildir. Çünkü bizzat Hazret-i Âişe'den hadîs dinlediğini göstermektedir,

Bid'at: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanında olmayan bir şeyi îcad etmektir. Yerinde de görüldüğü vecihle bid'at-i haşene ve bid'-at-i seyyie namları ile iki kısım olur, Ancak mutlak söylenildiği zaman bu kelimeden ekseriyetle bid'at-ı seyyie kasdolunur. Hazret-i Abdullah'ın kuşluk namazı için «Bid'attır» demesi bazılarına göre «bid'at-ı hasenedir» mânâsına gelir. Nitekim Hazret-i Ömer Teravih namazı hakkında: «Bu ne güzel bid'at» demiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kuşluK namazı kıldığı sabit olmuştur. Hazret-i Abdullah'in sözünü çirkin bid'at mânâsına alanlar onun bu hadîsi duymadığı ihtimâli üzerinde durmuşlardır. Ulemâdan bâzılarına göre Abdullah (radıyallahü anh) kuşluk namazının aslına değil toplu halde mescidde kılınmasına bid'at demiştir. Aynî: «En güzel tevcih de budur» diyor.

Hazret-i Âişe'nin misvakının işitilmesinden murad bâzılarına göre misvâkinin, bâzılarına göre de kullandığı suyun sesidir.

Ebû Abdirrahmân, Hazret-i Abdullah b. Ömer'in künyesidir. Hazret-i Âişe'nin onu ismiyle değil de künyesiyle anması hürmet ve ta'zim içindir. Âişe (radıyallahü anha) Hazret-i Abdullah'in bu meseleyi unuttuğuna işaret etmiş ve unuttuğunu mübalağa ile ifâde için: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) hiç bir ömre yapmamıştır ki, Abdullah da onunla beraber bulunmasın» demiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yaptığı ömrelerin tafsilâtına gelince:

Görülüyor ki, Mansûr'un Mücâhid'ten rivâyetine göre, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Receb ayında ömre yapmıştır. Ebû İshak ise bu hususta Mansûr'a muhalefet ederek yine Mücâhid tarikiyle Abdullah b. Ömer (radıyallahü anh)’in Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in iki defa ömre yaptığını söylediğini, Hazret-i Âişe'nin bunu duyunca: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) dört defa ömre yaptı dediğini rivâyet etmiştir. Bu hadîsi İmâm Ahmed'le Ebû Dâvud tahrîc etmişlerdir. Şu halde Mansûr'un rivâyetine göre ihtilâf ömrenin yapıldığı aylara, Ebû İshak’ın rivâyetine göre ise ömrelerin sayısına aittir.

Müslim'in rivâyet ettiği Berâ' b. Âzib hadîsinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hacc etmezden önce Zil kaade ayında iki defa ömre yaptığı; Ebû Dâvûd'un tahrîc ettiği Hazret-i Âişe hadîsinde Şevval ayında; Dârekutnî'nin rivâyet ettiği Âişe hadîsinde Ramazan'da ömre yaptığı bildirilmektedir.

İbn-i Battal diyor ki: «Sahîh olan şudur ki, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) üç ömre yapmıştır. Dördüncü ömre'nin ona nis-bet edilmesi, ashabına emrettiği ve huzurunda yapıldığı içindir. Yoksa kendisi o ömreyi yapmamıştır. Hazret-i Âişe'nin (Receb'de hiç ömre yapmamıştır) sözü de bu kavlin doğruluğunu gösterir.»

Ebû Abdi’l-Melik, Hazret-i Abdullah'in sözü için: «Bu söz İbn ömer'in bir vehmidir. Çünkü Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üç defa ömre yaptığına müslümanların icmâı vardır.» demektedir. Beyhakî'nin rivâyet ettiği Hazret-i Âişe hadîsinde:

«Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) üç ömre yaptı. Bunların biri Şevval'de, ikisi Zilkaade'de idi denilmiş, yine Beyhakî'nin Hazret-i Ebû Hüreyre'den rivâyet ettiği bir hadîsde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) üç Ömre yaptı. Bunların hepsi Zilkaade'de idi.» buyrulmuştur. Ulemâdan bâzılarına göre ihtimâl Hazret-i Âişe , Şevval ömresiyle Hudeybiye'deki ömreyi kasdet-miştir. Sahîh kavle göre bu ömre Zilkaade ayında idi» Nitekim Hazret-i Enes hadîsinde de Zilkaade'de olduğu bildirilmiştir. Zührî , Hazret-i İbn Ömer'in âzadlısı Nâfi' , Katâde, Mûsa b. Ukbe, Muhammed b. İshâk ve diğer hadîs ulemâsının kavilleri de budur. Mezkûr rivâyette Urvetu'bnü Zübeyr üzerinde ihtilâf edilmiştir. Oğlu Hişâm'in rivâyetine göre Hudeybiye ömresi Şevval'de; İbn-i Lehîa'nın rivâyetine göre Zilkaade ayında yapılmıştır. Beyhakî: «Sahîh olan budur. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Beyti tavaftan men edilerek kurbanını kesmiş ve traş olmuşsa da halk bunu dahi onun ömreleri meyânında saymışlardır.» diyor.

Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ikinci ömresi Hicretin yedinci yılında Zilkaade ayında vâki olmuştur. Bu hususta Ulemâ hemen' hemen ittifak etmişlerdir. Yalnız İbn-i Hibbân'ın «Sahîh»mda Ramazanda olduğu bildirilmişsede Muhibbi Taberî bunu İbni Hibbân'dan başka nakleden olmadığını söylemiş: «Meşhur kavle göre bu ömre Zilkaade'de yapılmıştır» demiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu ömresirie ömre-i kazâ ve Ömre-i kısas nâmları verilmiştir.

Üçüncü ömre Hicretin sekizinci yılında yine Zülkaade ayında yapılmıştır. Buna Ci'râne ömresi derler.

Dördüncü ömre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in haccı ile birlikte yapılan ömredir. Mezkûr ömre için Zilkaade. ayının sonlarında ihrama girilmiş ömre fiilleri Zilhicce'de yapılmıştır. Bazıları bunu saymayarak Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in üç ömre yaptığını söylemişlerdir. Kâdî Iyâz bu kavli sahîh bulmaktadır. Filhakika Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Veda Haccını yaptığı bu seferde sırf Ömreye niyet etmemiş, sahîh olan kavle göre Hacc-ı Kıran yapmıştır. Yani evvelâ hacca niyet etmiş, sonra ömre için Akîk vadisinde ihrama girmişti.

Hâsılı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dört ömre yaptığını söyleyenler Veda Haccını da hesaba katmış; üç ömre yaptığını söyleyenler bunu saymamış; iki ömre yaptığını iddia edenler Hudeybiye ömresiyle Veda Haccını hesaba katmamışlardır.

Faide: Kirmanı: «Veda Haccında Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ya Temettu'a, ya Kırân'a yahut Hacc-ı îfrâd'a niyet etmiştir.» diyerek işi tereddüde bırakmışsa da onun bu sözü doğru bulunmamıştır. Çünkü mes'ele ihtilaflı olmakla beraber ulemânın ekserisine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Hacc-ı Kırân'a niyet etmiştir. Birçok rivâyetler bahusus Hazret-i Enes'in hacc ile ömreye beraberce dahil olduğunu bildiren rivâyeti bunu göstermektedir. Çünkü hacc ile ömreyi beraber yapmak aynen Hacc-ı Kıran demektir. İbni Hazm'ın beyânına göre hadîsi Enes (radıyallahü anh)'dan rivâyet eden onaltı mutemet râvî Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in hacc ile ömreye beraberce telbiye getirdiğine ittifak etmiş ve Hazret-i Enes'in bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den işittiğini sarahaten söylemişlerdir.

Bu zevat: Bekr b. Abdillâh El-Müzenî, Ebû Kılâbe, Humeyd-i Tavîl , Ebû Kazea , Sâbit-i Bünânî, Humeyd b. Hilâl, Yahya b. Ebî İshâk, Kat'âde, Ebû’l-Esmâ, Hasan-ı Basrî, Mus'-ab b. Selim, Mus'ab b. Abdillâh b. Zeberkan, Salim b. Ebî'l Ca'd, Ebû Kudâme, Zeyd b. Eşlem ve Alî b. Zeyd hazerâtıdır. Kendilerinden Tahâvî de hadîsi rivâyet etmiştir. Bütün bu zevatın rivâyetleri Hacc-ı Kıra n'in diğer hacc nevilerinden efdal olduğunu sarahaten ifâde ettiği halde, Kirmânî ile ona muvafakat edenlerin «Hacc-ı ifrâd efdâldır» iddiasında bulunmalarını Aynî delilsiz bir dâva olarak kabul etmekte, bunun mükâbere yani kuru bir inattan ibaret olduğunu söylemektedir.

Ulemânın beyânına göre Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in öm-relerini Zilkaade ayında yapması bu ayın faziletinden-dolayıdır. Bir de câhiliyet devrinde Araplar Zilkaade ayında ömre yapmayı en çirkin kabahatlardan saydıkları için onlara muhalefette bulunmak üzere bu ayı tercih etmiştir.

Hazret-i Âişe'nin ömrüne yemin etmesi, bu şekil yeminin caiz" olduğuna delildir. İmâm Mâlik ömre yemin etmeyi kerîh görmüştür. Çünkü böyle bir yeminde Allah'dan başkasını ta'zîm vardır.