40- Kadir Gecesinin Faziletini Beyan, O Geceyi Aramaya Teşvik, Yerini ve En Ümid Edilen Vaktini Beyan Bâbı 2818- Bize Yahya b. Yahya, rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlik'e Nafî'den dinlediğim, onun da İbn Ömer (radıyallahü anhûma)’dan rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabından bazı kimseler rüyada Kadir Gecesinin Ramazanın son yedi gecesinde görmüşler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Görüyorum ki rüyalarınız Ramazanın son yedi gecesi hakkında birbirini tutmaktadır. Arlık kim Kadir Gecesini arayacaksa onu Ramazanın son yedisinde arasın.» buyurmuşlar. 2819- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Mâlik'e» Abdullah b. Dinar'dan dinlediğim, onun da İbn Ömer (radıyallahü anhûma)'dan, onun da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet ettiği şu hadîsi okudum: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Kadir Gecesini, Ramazanın son yedisinde arayın.» buyurmuşlar. 2820- Bana Amru'n-Nâkıd ile Zübeyr b. Harb rivâyet ettiler. Zübeyr (Dedi ki): Bize Süfyan b. Uyeyne, ZÜhrî'den, o da Salim'd en, o da babası (radıyallahü anh,) dan naklen rivâyet etti. Babası (Abdullah b. Ömer) Şöyle dedi; Bir adam Kadir Gecesinin yirmiyedinci gece olduğunu (rüyasında) gördü. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem): «(Kadir Gecesi hakkındaki) rüyalarımızın son on gün içinde olduğunu görüyorum. Binâenaleyh siz onu bu on günün tek gecelerinde arayın.» buyurdular. 2821- Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi. (Dedi ki): Bana Salim b. Abdillah b. Ömer haber verdi ki babası (radıyallahü anh) Şöyle dedi: Ben Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Leyle-i Kadir hakkında şöyle buyururken işittim: «Sizden bâzı kimseler Kadir Gecesinin Ramazanın ilk yedisinde, Bazıları da son yedi gecesinde olduğunu rüyalarında gördüler. Siz onu son on gecede arayın.» 2822- Bize Muhammed b. El-Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Ukbe yani İbn Hureys'den rivâyet etti. (Dedi ki): Ben İbn Ömer (radıyallahü anhüma)'yi şunu söylerken işittim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Siz, onu yani Kadir Gecesini Ramazanın son on gecesinde arayın. Şayet biriniz zayıf düşer yahut âciz kalırsa sakın kalan yedi geceden mahrum kalmasın» buyurdular. 2823- Bize Muhammed b. El-Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki) . Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Cebele'den rivâyet etti. (Dedi ki): Ben İbpi Ömer (radıyallahü anhüma)'yi naklen rivâyet ederken dinledim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve Selienü'den Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Her kim Kadir Gecesini arayacaksa, onu son on gecede arasın.» buyurmuşlar. 2824- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Aliyyü'bnü Müshir, Şeybâni'den, o da Cebele ile Muhârib'den, onlar dr İbn Ömer (radıyallahü anhüma)'dan naklen rivâyet etti. İbnİ Ömer Şöyle dedi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Kadir Gecesini, son on gecede arayın. —Yahut son dokuz gecede arayın. —» buyurdular. Bu hadîsi Buhârî «Fadlu Leyleti'l-Kadir» Bâbında, Nesai «Kitâbu'r-Rüya-da tahric etmişlerdir. Hadîsin muhtelif rivâyetleri Kadir Gecesinin Ramazân-i Şerîf'in yirmisinden sonraki tek gecelerde aranacağın bildirmektedir. Kadir Gecesinin bin aydan daha hayırlı olduğu Kur'ân-ı Kerîm'in «Kadir» sûresinde beyân olunmuştur. Bu geceye niçin Kadir Gecesi nâmı verildiği hususunda ulemâ ihtilâf etmişlerdir. Bâzılarına göre «Kadirin mânâsı: Bir şey takdir etmek, ona paha biçmek demektir. Allahü teâla Hazretleri sene içinde geçecek vak'a-yı ve umuru o gece takdir buyurup hükmettiği için ona bu isim verilmiştir. Birtakımları o gecenin, ehemmiyet ve şerefinden dolayı bu isim verildiğini söylemişlerdir. Rivâyete göre Zührî: «O gece azamet ve şeref gecesidir.» demiştir. Ebû Bekr-i Verrâk'a göre mezkûr geceye Kadir denilmesi, kadr-u kıymeti olmayan kimselerin, o geceyi ihya etmekle kıymet kazandıkları içindir. Ulemâdan bazıları mü'minlerin o gece işledikleri salih ameller Allahü teâla ındinde makbul olduğu için bu ismin verildiğini, birtakımları da kadr-u kıymet sahibi olan, Kur'ân-ı Kerîm'in o gece indirilmesi sebebiyle Kadir Gecesi nâmı verildiğini söylemişlerdir O gece, yeryüzüne üç büyük melek indiği için bu ismin verildiğini söyliyenlerde vardır. İmâm Halîl b. Ahmed'e göre o gece yeryüzü meleklerle dolup taştığı için bu isim verilmiştir. Bu bâbda daha başka kaviller de vardır. Ne garîbdir ki Kur'ân-ı Kerîm'de: "Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır." Sure-i Kadir âyet 3. buyurulduğu halde son asırulemâsından Mısırlı Şeyh Muhammed Abdüh, Kadir Gecesinin bizatihi hiç, bir fazileti olmadığını söylemiştir. Ezcümle Buhari ile Müslim'in bu babda ittifakla tahric ettikleri birçok hadîslerin muztarib, zayıf ve uydurma" olduklarını iddia etmiştir. Halbuki sahîheynde bahusus Buhârî'de uydurma hadîs bulunmak- şöyle dursun, bir tek zayıf hadîs bile yoktur. Ulemâ kitâbullah'dan sonra en sahih kitabin «Sahîh-i Buhârî» olduğunu söylemiş, birtakımları Müslim'in «Sahîh »ini tercih etmişlerdir. Gerçi Buhârî'de 300 kadar zayıf hadîs olduğu, «Sahîh-i Müslim»de dahi bu kabilden birçok hadîsler bulunduğu tesbît edilmişse de bunlar müstakillen hüküm ifâde etmek için değil, o bâbdaki esâs hadîslere şahit yani onları takviye ve te'yid için getirilmişlerdir. Biz sözle'sahîheyn’deki her zayıf hadîsin mutlaka sahîh bir rivâyeti de vardır. Hadîs ulemâsına göre sahîh bir hadîsi rivâyet ettikten sonra onu te'yid için aynı hadîsin zayıf bir rivâyetini nakletmekte hiç bir beis yoktur, İslâm düşmanlarının müslümanlığa hücûm için bu gibi zayıf hadîsleri ele alarak demagoji yapmalarına pek fazla hayret edilemez. Çünkü düşmandan zâten düşmanlık beklenir. Fakat bir müslüman âliminin hattâ müctehid geçinen bir zâtın en sahîh hadîslere «uydurma» damgası vurmasına ne mânâ verilir » bilemem?... Bereket versin ki Ezher Şeyhlerinden Abdurrahman Tâc, Kadir Gecesi hakkında yazdığı yirmi-otuz sahifelik küçük bir broşürle Muhammed Abdüh'e hak ettiği cevâbı vermiş, hatalarını birer birer yüzüne çarparak müslümanları Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sahîh hadîslerine karşı tereddüt ve şüpheye düşmekten kurtarmıştır. Bizce Kadir Gecesinin fazileti hakkında Kur'ân-ı Kerîm'de hiç bir âyet bulunmasa, Kur'ân-ı Kerîm'in o gece nâzil olması aklen mezkûr gecenin yine pek mümtaz, pek şerefli olmasını iktizâ eder. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm semavî kitapların sultanı mesabesindedir. Bir sultanı ağırlamak için ise saray gerekir. Onu bir kulübeye misafir almak şanına lâyık bir hürmet ve ta'zim olamaz. Şu halde akıl, semavi kitapların sultanını Allahü teâlâ hazretlerinin mutlaka mümtaz bir gecede indirmiş olmasına hakmeder, o gece de Kadir Geceşidir. Filvaki mezkûr gecenin akla uygun olarak pek mümtaz ve şerefli bir gece olduğunu Allahü teâlâ hazretleri: "Kadir Gecesi bin aydan daha hayırlıdır." âyet-i kerîmesi ile beyân buyurmuştur. Kur'ân-ı Kerîm'in o geceye şeref üstüne şeref, hayır üstüne hayır kattığı hususunda isek söz yoktur. Ulemâ, Kadir Gecesinin tâyini hususunda ihtilâf etmişlerdir. Ezcümle , Ramazan’ın ilk gecesi, onyedinci gecesi, onsekizinci gecesi, ondokuzuncu gecesi, yirmibirinci, yirmiüçüncü, yirmibeşinci, yirmi-yedinci, yirmidokuzuncu ve Ramazan’ın son gecesi olduğunu söyleyenler bulunmuştur. Çift gecelerde aranacağını iddia edenlerle, bütün senede ve bütün Ramazan'da aranması gerektiğini söyleyenler de vardır. İmâm A’zam'a göre Kadir Gecesi Ramazan'dadır, yalnız her sene aynı geceye tesadüf etmeyip, bazen evvel bazen sonra gelir. İmâm Ebû Yûsuf'la İmâm Muhammed'e göre Kadir Gecesi değişmez, lâkin hangi gece olduğu belli değildir. Bir rivâyete göre Ramazan’ın yarısından sonra aranılacağını söylemişlerdir. İmâm Şafiî'ye göre Kadir Gecesi Ramazan'in yirmisinden sonra gelir, yeri değişmez. Bu gece kıyâmete kadar bakidir. Ebû Bekir-i ftâzi: «Kadir Gecesi aylardan birine mahsus değildir.» demiştir. Hanefîiyye ulemâsının kavilleri de budur. Hattâ Kâdî Han, İmâm A’zam'ın meşhur kavline göre Kadir Gecesinin sene içinde devrettiğini, bazen Ramazan'da, bazen de başka başka bir ayda geldiğini söylemiştir. Bu kavil İbn Mes'ûd ve İbn Abbâs (radıyallahü anhüma) ile İkrimeden ve diğer birtakım ulemâdan sahîh rivâyetlerle nakl-olunmuştur. El-Mühelleb bu kavli çürütmeye çalışmış ise de, Hatifliiler'e hücum edeyim derken İbn Mes'ûd ve İbni Abbâs (radıyallahü anh) hazerâtı gibi iki büyük sahâbinin kavillerini hiçe çıkarmak gaflet ve cür'etinde bulunmuştur. Sahâbe-i kirâm'dan Abdullah b. Zübeyir Kadir Gecesinin onyedinci, Ebû Said-i Hudrî yirmibirinci geceler olduğunu söylemişlerdir. İmâm Şafiî, Hazret-i İbn Saîd'in kavlini tercih etmiştir. Abdullah b. Üneys (radıyallahü anhüma)’ya. göre Leyle-i Kadir Ramazan’ın yirmiüçüncü gecesidir. Sahabe, ikirâm'dan bir cemaatla İbn Abbâs (radıyallahü anh) yirmiyedinci gece, Bilâl (radıyallahü anh) yirmi-dördüncü, Hazret-i Ali ondokuzuncu gece olduğunu söylemişlerdir. Bu babda başka kaviller de vardır. Hattâ Leyl'e-i Kadir'in Şabaan’ın onbeşinci gecesi olduğunu söyliyenler bile bulunmuştur. Şiîler'le Râfizî'ler, Kadir Gecesinin kaldırıldığını iddia ederler. Abdürrazzâk'ın Hazret-i Abdullah b. Hanbes'den rivâyet ettiği bir hadîs Şiîler'le Râfizî'ler aleyhine delildir. Mezkûr hadisde: «Ebû Hüreyre'ye dedim ki: — -Kadir Gecesinin kaldırıldığı söyleniyor. Ne dersin? Ebû Hüreyre: — «Onu söyleyen yalan yapmış, cevâbını verdi.» denilmektedir. Zahirîler'den İbn Kazm, Kadir Gecesi hakkında şunları söylemiştir: «Ramazan yirmidokuz çekerse Kadir Gecesi hiç şüphesiz kalan on günün evvelindedir. O da ya yirmibirinci,. ya yirmiikimci, yahut yirmidördüncü veya yirmialtıncı yahut yirmisekizinci gecedir. Ramazan otuz çekerse: Son on gecenin iktidası seksiz olarak ya yirmibirinci, ya yirmiüçüncü, ya yirmibeşinci, yahut yir miyedinci veya yirmidokuzuncu gecedir.» Kadir Gecesinin Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) zamanır. da. yalnız bir seneye mahsûs vâki olduğunu söyliyenler de vardır. Hasılı Kadir Gecesi hakkında kırkbeş kadar kavil vardır. Maamafih mefhûm-u adet muteber bir delîl olmadığı için rivâyetler arasında münâfaat yoktur. Ulemâdan bâzılarına göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kadir Gecesini kat'î olarak tayin etmemiştir. Bu sebeple Ashâb-ı Kiram'dan her biri işittiği ile amel etmiştir. Ekser-i Ulemâ Kadir Gecesinin yirmiyedi Ramazan'da olduğunu söylemişlerdir. 2825- Bize Ebû't-Tâhir ile ….. Yahya rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Yunus, İbn Şibab'dan, o da Ebû Selemete'bni Abdirrahman'dan, o da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'Ûarx naklen haber verdi ki Resûlûllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Kadir Gecesi rüyamda bana gösterildi. Sonra zevcelerimden bin beni uyandırdı da o (onun hangi gece olduğu) bana unutturuldu. Artık siz onu kalan on gün zarfında arayın.» buyurmuşlar. Harmele: «Ben, o geceyi unuttum.» diye rivâyet etti. 2826- Bize Kuteybetü'bnü Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Bekir yani İbn Mudar, İbn Haddân, o da Muhammed b. İbrahim'den, o da Ebû Selemete'bni Abdiraahman'dan, o da Ebû Saîd-i Hudri (radıyallahü anh) dan naklen rivâyet etti. Ebû Saîd Şöyle dedi: Re-sülüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Kamazan ayının ortasındaki on günde itikaf yapardı. Yirminci gece geçip de yirmîbirinciyi karşıladığı zaman evine dönerdi. Onunla birlikte itikâf yapanlar da dönerlerdi. Sonra, bir Ramazan ayında evine dönmeyi itiyat edindiği gece mescidde kalarak cemaata hutbe okudu ve onlara Allah'ın dilediklerini emretti. Sonra şöyle buyurdu: «Ben, bu on günde îtikâf yapıyordum. Üjlaîıura şu son on günde itikat yapmak hatırıma geldi, imdi benimle beraber kim itikat yapmışsa, îtikâf yerinde gecelesin. Ben, bu geceyi hakikaten rüyamda gördüm ama, o bana unutturuldu. Artık siz, onu son on gün zarfında tek gecelerde arayın. Ben kendimi bir su ve çamura secde ederken gördüm.» Ebû Said-i Hudrî Dedi ki: «Yirmibirinci gece yağmura tutulduk da mescid Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in namaz kıldığı yere aktı. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazından çıkarken ona baktım, yüzü çamur ve suyla ıslanmıştı.» 2827- Bize İbn Ebî Ömer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdül-aziz yani Derâverdi, Yezîd'den, o da Muhammed b. İbrahim'den, o da Ebû Selemete'bnü Abdirrahman'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahû anh)'dan naklen rivâyet etti ki, Şöyle dedi: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanda ayın ortasındaki on günde îtikâf yapardı...» Ravi hadîsi yukarki hadîs gibi rivâyet etmiş yalnız: «îtikaf ettiği yerde dursun, buyurdu.» Bir de: «Alnı çamur ve suyla dolu olarak çıkıyordu.» demiştir. 2828- Bana Muhammed b. Abdilalâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Mu'temir rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Umâratü'bnü Gaziyyete'l-Ensâri rivâyet etti. (Dedi ki): Ben, Muhammed b. İbrahim'i, Ebû Seleme'den, o da Ebû Said-i Hudrî (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet ederken işittim, Ebû Said Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Ramazanın ilk on günü zarfında îtikâfa girmiştir. Sonra ortasındaki on günde tentesi üzerinde hasır bulunan bir Türk çadırında îtikâf yaptı, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bu hasırı eliyle tutarak çadırın bir tarafına çekti. Sonra başını (çadırdan) çıkararak cemaatla konuştu. Cemâat kendisine yaklaştılar. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Ben, ramazanın ilk on gününde îtikâf yapar, bu geceyi arardım, sonradan ayın ortasındaki on günde îtikâf yapmaya başladım. Bil âhara bana gelerek bu gecenin son on gönde olduğunu söyliyen oldu. Binaenaleyhi sizden kim îtikâfa girmek isterse, girsin.» buyurdu. Bunun üzerine cemâat da onunla birlikte îtikâfa girdiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bana, Kadir Gecesi, tek gece olarak gösterildi ve sabahında çamurla su içine secde edeceğim bildirildi.» buyurdu. Müteakiben yirmibirinci gecenin sabahına erdi. Sabah namazına kalkmıştı. Derken semâdan yağmur yağdı ve mescid aktı. Çamurlu suyu gözümle gördüm. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) sabah namazını edadan sonra alnında ve burnunun ucunda çamurlu su vardı. Bir de baktım o gece son on günün yirmibirinci gecesi imiş; 2829- Bize Muhammed b. El-Müsennâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Âmir rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hişâm, Yahya'dan, o da Ebû Seleme'den naklen rivâyet etti. Ebû Seleme şöyle dedi: Aramızda Kadir Gecesini müzâkere ettik. Müteakiben Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)'a vardım, Ebû Said benim dostumdu. — «Beraberce hurmalığa çıksak ya.» dedim. Ebû Saîd, üzerinde ha-mişa denilen bir cübbe olduğu halde dışarı çıktı. Kendisine: — «Sen, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Kadir Gecesinin lâfını ederken işittim mi? diye sordum. Ebû Saîd. şunları söyledi:. — «Evet! Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile birlikte Ramazanın ortasındaki on günde îtikâfa girdik de yirminci günü sabahı îtikâftan çıktık. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize hutbe okuyarak şöyle buyurdular: «Bana hakikaten Kadir Gecesi gösterildi. Ama ben,- onu unuttum. — Yahut: o, bana unutturuldu.— Binâenaleyh siz, onu ayın son on gününde îek gecelerde arayın. Bana su ve çamur içine secde edeceğim dahi gösterildi. Imdİ kim Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ile beraber itîkâfa girmişse geri dönsün.» Ebû Saîd Dedi ki: «Bunun üzerine geri döndük. Gökyüzünde bir bulut paresi bile görmüyorduk. Derken bir bulut geldi ve yağmura tutulduk. Hattâ mescidin tavanı aktı. Zâten mescid hurma dalından yapılmıştı. Namaz kılındı, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i, su ile toprak içine secde ederken gördüm. Hattâ çamurun eserim alnında bile gördüm.» 2830- Bize Abd b. Humeyd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrazzâk haber verdi. (Dedi ki): Bize Ma'mer haber verdi. H. Bize Abdullah b. Abdirrahmân Ed-Dârimî dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû'l-Muğira haber verdi. (Dedi lu): Bize Evzâi rivâyet etti.' Her iki râvi Yahya b. Ebî Kesîr'den bu isnâdla yukarki hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir. Bunların rivâyetlerin de: «Namazdan çıktıktan sonra Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'i gördüm, alnında ve burnunun ucunda çamur eseri vardı.» ibaresi de vardır. 2831- Bize Muhammed b. El-Müsennâ Üe Ebû Bekir b. Hallâd rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdil'a'lâ rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Saîd Ebû Nadra'dan, o da Ebû Saîd-i Hudrî (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi. Ebû Saîd Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) , Kadir Gecesi henüz kendisine bildirilmezden Önce onu arayarak Ramazan'ın ortasındaki on günde îtikâfa girdi. îtikâl günleri geçince çadırın sökülmesini emretti ve hemen çadır söküldü. Sonra Kadir Gecesinin, Ramazan'ın son on günü zarfında olduğu kendisine bildirildi. Bunun üzerine çadırın kurulmasını emir buyurdu ve çadir tekrar kuruldu. Sonra cemâatin yanına çıkarak: «Ey camaat, gerçekten bana Kadir Gecesi bildirilmişti. Ben de onu sîze haber vermek için çıkmıştım, fakat birbirlerinden hak dâva eden iki adam geldi yanlarında şeytân da vardı. Bu sebeple Kadir Gecesi bana unutturuldu. Artık siz, onu Ramazanın son on günü zarfında arayın. Onu dokuzuncu, yedinci ve beşinci gecelerde arayın.» buyurdular. Râvi Dedi ki ; «Ben; — «Yâ Ebâ Saîd! Siz sayıyı, birden daha iyi bilirsiniz, dedim. Ebû Saîd: — Evet, bu hususta biz, sizden daha üstünüz, dedi. (Kendisine): — Bu dokuzuncu, yedinci ve beşinci ne demektir? diye sordum. Ebû Saîd: — Yirmibirinci gece geçti mi ondan sonra gelen yirmiikinci gece: dokuzuncudur, yirmiüçüncü gece geçti mi, onun arkasından gelen gece yedinci, yirmi beşinci gece geçti mi, onu tâkib eden gece beşincidir, cevâbını verdi.» İbn Hallâd: «Birbirlerinden hak dâva eden...» tâbirinin yerine «Birbirleriyle muhâsama eden iki kişi.» dedi. 2832- Bize Said b. Amr b. Sehl b. İshâk b. Muhammed b. Eş'as b. Kays El-Kindî ile Aliyyü'bnü Haşrem rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Damra rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Dahhâk b. Osman rivâyet etti. (Dedi ki):Bana Dahhâk b. Osman rivâyet etti. — İbn Haşrem: Dahhâk b. Osman'dan, dedi.— O da Ömer b. Ubeydillah'ın azatlısı Ebû'n-Nadr'dan, o da Büsur b. Saîd'den, o da Abdullah. b. Üneys’den naklen rivâyet etmiş ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «Bana, Kadir Gecesi gösterildi ama sonra unutturuldu. Ben, rüyamda o gecenin sabahında kendimi su ve çamur içine secde ederken gördüm.» buyurmuşlar. Abdullah (radıyallahü anh): «Biz, Ramazan’ın yirmiüçüncü gecesi yağmura tutulduk. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bize sabah namazını kıldırdı. Namazdan çıktığı vakit su ile çamurun eseri alnında ve burnunda kalmıştı.» demiş. Râvi diyor ki: «Abdullah b. Üneys (geceyi zikretmiyerek sadece): Yirmiüçte yağmura tutulduk, dedi.» 2833- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Nümeyr ile Veki', Hişâm'dan, o da babasından, o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):. «Kadir Gecesini Ramazanın son on gecesinde arayın.» buyurdular. Burada İbn Nümeyr: «İltimas edin.» Veki’: «Taharri edin.» diye rivâyette bulunmuşlardır. (îltimâs ile taharrinin ikisi de: araştırmak, mânâsına gelir.) Ebû Saîd (radıyallahü anh) hadîsini Buhârî «Fadlu Leyletil-Kadir»in bir-iki yerinde ve «Kitâbu's-Sâlâ»da, Âişe (radıyallahü anha) hadîsini dahi «Fadlü Leyletil-Kadir»de tahrîc etmiştir. Türk çadırından murâd: Keçeden yapma ufak çadırdır. Rivâyetlerin umumundan anlaşılıyor ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e Kadir Gecesinin hangi gece olduğu bildirilmiş, fakat sonradan unutturulmuştur. Hattâ Hemmâm'in rivâyetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir defa Ramazan'ın ilk on gününde, başka bir defa ortasındaki on günde îtikâfa girdiği ve ikisinde de Cebrail (aleyhisselâm) gelerek: «Aradığın ilerdedir.» demek suretiyle Kadir Gecesinin Ramazan'ın son on gecesinde olduğuna işaret ettiği bildirilmektedir. Bu geceye işaret olmak üzere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in rüyasında, su ile çamura secde edeceği bildirilmiştir. Hadîsin bir rivâyetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'va. unutmasına sebep Şeytanla birlikte gelen iki zâtın birbirlerinden hak dava etmeleri olduğu görülüyor. Bu iki zâtın Abdullah b. Hadred ile Ka'b b. Malik (radıyallahü anh) oldukları söylenir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onların dâvası ile meşgul olurken, Kadir Gecesinin hangi gece olduğunu unutmuştur. Ulemâdan bâzılarına göre buradaki unutmaktan veya unutturulmaktan murâd: O gecenin, o seneki bereketinin kaldırılmasıdır. Gerçi Hazret-i Ebû Hüreyre rivâyetinde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) lin unutmasına sebep kendisini zevcelerinden birinin uyandırması olduğu anlaşılıyorsa da vak'anm iki defa cereyan etmiş olması ihtimâl dahilindedir. Vak'anın bir olması, unutmanın iki defa vu-kubulması da mümkündür. Burada şöyle bir suâl hatıra gelebilir: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu mes'elede unutması câîz olunca, başka mes'elelüri unutması da caizdir. Bu suretle ümmetine tebliğ ile me'mur olduğu bazı ahkâm zayi olacaktır.. Cevâp şudur: Ümmetine tebliği icâb eden ahkâmı Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in unutması caiz değildir. Caiz hattâ vaki olsa bile Allahü teâlâ onları Resûl-i Ekrem'ine tekrar hatırlatır. 2834- Bize Muhammed b. Hatim ile İbn Ebî Ömer ikisi birden İbn Uyeyne'den rivâyet ettiler. İbn Hatim (Dedi ki): Bize Süfyan b. Uyeyne, Abde ile Âsim b. Ebû’n-Necûd'dan naklen rivâyet etti. Onlar da Zır b. Hubeyş'i şöyle derken işitmişler: — «Übeyyu'bnü Ka'b (radıyallahü anh)'a sordum, dedim ki: — Kardeşin İbn Mes'ûd: Kim bir yıl ibâdetle kâim dursa, Kadir Gecesine rastlar, diyor. Übey (radıyallahü anh) — O insanların buna güvenmemelerini kastetmiştir. Yoksa kendisi bu gecenin Ramazan'da olduğuna, Ramazan’ın da son on gecesinde, o gecenin de yirmiyedinci gece olduğunu pek âlâ bilir, dedi. Sonra bu gecenin yirmi yedinci gece olduğuna İstisnasız yemin etti. Ben: — Bunu neye istinaden söylüyorsun ya Ebe'l-Münzir? dedim. Übey (radıyallahü adh): — Alâmetine, yâhut Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bize haber verdiği nişana istinaden söylüyorum. O gecenin sabahında güneş şuâsız olarak doğacaktır, cevâbını verdi. 2835- Bize Muhammed b. El-Müsenna rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. (Dedi ki): Ahdetü'hnü Ebî Lübâbe'yi, Zır b. Hubeyş'den, o da Übeyyü'bnü Ka'b (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet ederken dinledim. Zır Şöyle dedi: Übeyy, Kadir Gecesi hakkında: «Vallahi onu ben pek ala bilirim.» dedi. Şû'be: «Zann-ı galibime göre bu gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bize ihyasını emrettiği gece olacaktır. O gece ayın yirmiyedinci gece sidir.» şeklinde rivâyet etmiştir. Yalnız Şû'be şu cümlede (yani) «Bu gece Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bize ihyasını emrettiği gecedir.» ifâdesinde şekketmiş: «Bunu bana, ondan bir dostum rivâyet etti.» demiştir. 2836- Bize Muhammed Abbâd ile İbn Ebî Ömer rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Mervan yani Fezâri, Yezîd yani İbn Key-sân'dan, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi. Ebû Hüreyre şöyle dedi: -Biz, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında Kadir Gecesini ı;azâkere ettik de: — Ay doğduğu vakit onun çanak yarısı gibi-olduğunu hanginiz hatırlar? buyurdu. İstisnası yemin'den murâd: İnşaallah demeden yapılan yemindir. Hazret-i Ubeyy'in bu kat'î yemini Kadir Gecesini, alâmetinden bildiği içindir. Bu alâmet güneş şuâsız doğmasıdır. Ulemânın beyânına göre güneşin ziyâsız doğmasına sebep: O gece yeryüzüne inen sayısız meleklerin semâyı kaplamaları olabilir. Kâdî İyaz'a göre ayın çanak kırığı gibi doğması, Kadir Gecesinin Ramazan sonlarında olduğuna işarettir. Çünkü ay yeni doğduğu sıralarda böyle görünmez. Kadir Gecesinin alâmetleri hakkında muhtelif hadîsler vârid olmuştur. Bezzâr’ın «Müsned-inde Hazret-i Câbir b. Semû-r a'dan tahrîc ettiği bir hadisde: «Kadir Gecesini Ramazanın son on gecesinde arayın. Zîra onu, ben gördüm, fakat unuttum. O, yağmurlu ve rüzgârlı bir gecedir.» buyurulmuştur. İbn Hibbân'ın «Sahîh»inde Hazret-i Câbir b. Abdillâh'dan tahrîc ettiği bir hadîs dahi mânâ itibarı ile buna yakındır. Mezkûr hadîsde Kadir Gecesinin fazla sıcak ve soğuk olmayıp, mutedil aylı ve yıldızlı bir gece olduğu bildirilmiştir. İbn Ebî Şeybe'nin rivâyet ettiği Abdullah b. Mes'ûd (radıyallahü anh) hadîsinde: «Güneş her gûrt şeytânın iki boynuzu arasından doğar. Bundan yalnız Kadir Gecesinin sabahı müstesnadır.» deniliyor. İbn Huzeyme'nin Hazret-i Ebû Hüreyre'den merfû olarak tahric ettiği bir hadîsde: «O gece yere inen meleklerin adedi, çakıl tadarının adedinden daha çoktur.» buyuruluyor. İbn Ebî Hâtim'in Mücâhid tarikiyle rivâyet ettiği bir hadîsde o gece yeryüzüne şeytan salınmadiği, belâ gönderilmediği bildirilmekte, Dahlıâk tarikiyle rivâyet ettiği hadîste ise o gece tevbe eden herkesin tevbesi kabul edildiği, gök kapılarının açıldığı, Kadir Gecesinin güneş kavuştuktan, ertesi sabah tekrar doğuncaya kadar devam ettiği beyan olunmuştur. Daha başka rivâyetler de vardır. Nevevî diyor ki: «Kadir Gecesi mevcuttur, onu her sene Ramazan'da Benî Âdem'den Allah'ın dilediklerin görürler. Nitekim geçen hadîsler de bunu göstermektedir. Sulehadan, onu gördüklerini haber verenlerin adetleri sayılmayacak kadar çoktur. Hazret-i Übeyy hadîsinde de işaret olunduğu vecihle bu gecenin kullardan gizlenmesi, ona güvenip de şâir ibâdet ve tâatlara karşı gevşeklik göstermesinler, bilâkis ona tesadüf etmek tamamıyla birçok geceleri ibâdetle ihya etsinler diyedir. Cuma günündeki icabet saatinin, Kur'ân-ı Kerîm'deki ism-i a'zam'ın gizlenmesi gibi şeyler hep bu hikmete mebnîdir. |