27- Ölen Bir Kimse Namına Orucun Kazası Bâbı 2748- Bana Harun b. Saîd El-Eyli ile Ahmed b. İsa rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ihni Vebb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Amr b. Haris, Ubeydullah b. Ebî Cafer'den, o da Muhammed b. Ca'fer b. Zâbeyr'den, o da Urve'den o da Âişe (radıyallahü anha)'dan naklen haber verdi ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ; «Her kim üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse onun nâmına velisi oruç tutar.» buyurmuşlar. Bu hadîsi Buhârî, Ebû Dâvud ve Nesâî «Kitâbu's-Savm» da tahric etmişlerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in: «Üzerinde oruç borcu olduğu halde...» buyurması, maksadının mükellefler olduğuna karinedir. Yani akıl baliğ olarak ölen bir kimsenin oruç borcu varsa, onun nâmına velisi oruç tutacaktır. Bunu tecviz eden ulemâ velinin kim olduğunu tâyin hususunda ihtilâf etmişlerdir. Bazıları akraba olduğunu söylemiş bir takımları hassaten mirasçı, diğerleri de asabe akraba olduğunu ileri sürmüşlerdir. Kirmânî'ye göre sahih olan kavil akraba olmasıdır. Bu hususta asabe yahut mirasçı olmanın bir te'siri yoktur. Akraba olmayan birinin ölen nâmına oruç tutması hususunda «El-MÜhezzeb» şerhinde: «Velinin izni ile tutarsa şahindir. îzinsiz tutarsa sahîh olmaz. Velinin Ölen nâmına oruç tutması vâcib değil müstahabdır.» denilmektedir. İbn Hazm'in rivâyetine göre Leys b. Sa'd, Ebû Sevr've Dâvud-u Zahiri velilerin ölen kimse nâmma oruç tutmalarının farz olduğunu söylemişlerdir.' İçlerinden birinin oruç tutması da kâfidir. Nevevî dahi «Er-Bavda» nâm eserinde kat'iyyetle buna kaail olmuş fakat mezkûr kavli hiç bir kimseye nisbet etmemiştir. Aynî diyor ki: «Üstadımız Zeynüddin, Nevev i'nin bu kavline şaşmış, sonra onun müslim şerhinde Safi î'nin bir kavline göro ölen kimse namına velisinin oruç tutması müstehab olduğunu söylediğini, vâcib değildir, diye tasrih ettiğini bildirmiştir.» 2749- Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti. (Dedi ki): Bize tu b. Yunus haber verdi (Dedi ki): Bize A'meş, Müslim. Batin'den, o da Saîd b. Cübeyr'den, o da İbn Abbâs (radıyallahü anhûma)’dan naklen rivâyet ettiki bir kadın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: — «Annem, üzerinde bir ay oruç borcu olduğu halde vefat etti.» demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem); — «Ne denin? Annenin, üzerinde (başka) bir borç olsaydı onu ödermiydin?» buyurmuş, Kadın: — «Evet.» demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Öyle ise Allah borcu ödenmeye daha lâyıktır.» buyurmuşlar. 2750- Bana Ahmed b. Ömer El-Vekiî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hüseyin b. Aliy, Zaide'den, o da Süleyman'dan, o da Müslim-i Batin'den, o da Saîd b. Cübeyr'den, o da İbn Abbâs (radıyallahü anhüma) dan naklen rivâyet etti. İbn Abbâs şöyle dedi: Bir adam Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: — «Ya Resûlüllah! Annem, üzerinde bir aylık oruç borcu olduğu halde vefat etti, onun nâmına bu orucu ben kaza edeyim mi?» diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Şayet annenin (başka) bir borcu olsa onun nâmına Öder miydin?» buyurdu. O -sât: — «Evet» cevabını verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «öyle İse Allah borcu ödenmeye daha lâyıktır.» buyurdular. (Râvi) Süleyman (Dedi ki): «Hakem ile Selemetü'bnü Küheyl hep birden, Müslim bu hadisi rivâyet ederken biz oturuyorduk, Mücâhid'i bu hadîsi İbn Abbâs'dan naklederken dinledik, dediler. 2751- Bize Ebû Saîd-i Eşecc rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ebû Hâlid-i Ahmer rivâyet etti. (Dedi ki):Bize A'meş, Selemetâ'bnü KÜheyl ile Hakem b. Uteybe ve Müslim-i Batin'den, onlar da Satd b. Cübeyr ile Mücâhid ve Atâ'dan onlar da İbn Abbâs (radıyallahü anhûma)'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadîsi rivâyet etti. 2752- Bize İshak b. Mansûr ile İbn Halef ve Abd b. Humeyd hep birden Zekeriyyâ b. Adiyy'den rivâyet ettiler. Abd (Dedi ki): Bana Zekeriyyâ b. Adiyy rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ubeydullah b. Amr, Zeyd b. Ebî Üneyse'den naklen haber verdi. (Dedi ki): Bize Hakem b. Uteybe, Saîd b. Cübeyr'den, o da İbn Abbâs (radıyallahü anhûma)’dan naklen rivâyet eyledi, İbn Abbâs şöyle dedi: Bir kadın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e gelerek: — «Ya Resûlüllah, Annem, üzerinde adak orucu olduğu halde vefat etti. Onun namına ben oruç tutabilir miyim » diye sordu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Ne dersin? Annenin üzerinde (başka) bir borç olsa da onu ödeseydin, onu nâmına geçer miydi?» buyurdu. Kadın: — «Evet» cevâbını verdi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Öyle ise annen nâmına oruç tut,» buyurdular. Bu hadîsi Buhârî, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce «Kitabu's-Savm»da, Ebû Dâvud «Kitâbu'l-Eymân ve'n-Nüzûr»da tahric etmişlerdir. Hadîsin muhtelif rivâyetleri vardır. Rivâyetlerin bâzılarında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’e bir adam geldiği,diğer bâzılarında gelenin kadın olduğu bildirildiği gibi bâzı rivâyetlerde vefat eden kadının bir aylık oruç borcu, bazılarında iki ay peşi peşine oruç borcu, bir rivâyette de nezir orucu borcu olduğu bildirilmektedir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e gelen erkek ve kadının isimleri malum değildir. Vak'anın müteaddit defalar vukubulmuş olması muhtemeldir. 2753- Bana Aliyyu'bnÜ Hucr Es-Sa'dî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Aliyyu'bnü Müshir Ebû'l-Hasen, Abdullah b. Atâ'dan, o da Abdullah b. Büreyde'den o da babası (radıyallahü anh) dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: «Bir defa ben, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yanında otururken ona bir kadın gelerek: — «Ben anneme bir câriye tasadduk ettim. Halbuki annem vefat etti dedi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — «Ecrin Sabit olmuştur. Cariyeyi de miras sana iade etmiştir, buyurdu. Kadın: — «Ya Resûlallah, Annemin üzerinde bir ay oruç borcu vardı, onun nâmına bu orucu ben tutabilir miyim ? diye sordu. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Onun namına oruç tut, buyurdu. Kadın: — Annem hiç hacc etmedi, onun nâmına ben hacc edebilir miyim ? ctedi. Resûlallah (sallallahü aleyhi ve sellem): — Onun namına haccet, buyurdular. 2754- Bu hadîsi Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdullah b. Nümeyr, Abdullah b. Atâ'dan, o da Abdullah b. Büreyde'den, o da babası (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi. Babası: «Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in yanında oturuyordum» diyerek İbni Müshir hadisi gibi rivâyette bulunmuş. Yalnız o «İki ayın orucu» demiştir. 2755- Bize Abd b. Hameyd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdürrazzâk haber yerdi (Dedi ki): Bize Sevr!, Abdullah b. Atâ'dan, o da İbn Büreyde'den, o da babası (radıyallahü anh)'dan naklen haber verdi. Babası: «Bir kadın, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi...» diyerek yukardaki hadîsin mislini rivâyet etmiş ve: «Bir ayın orucu» demiştir. 2756- Bana, bu hadîsi İshâk b. Mansûr da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Ubeydullah b. Mûsa, Süfyan'dan, bu isnadla haber verdi. Ve: «İki ayın orucu» dedi. 2757- Bana İbn Ebî Halef rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İshak b. Yûsuf rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdülmelik b. Ebî Süleyman, Abdullah b. Ata' El-Mekki'den, o da Süleyman b. Büreyde'den, o da babası (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet eyledi. Babası: Bir kadın, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’e geldi...» diyerek yukarkilerin hadîsleri gibi rivâyette bulunmuş ve: «Bir ayın orucu.» demiştir. Bu hadîs dahi ölen bir kimse nâmına oruç tutulacağına, haccedilebileceğine kaail olanların delillerindendir. Ulemâ hacc mes'elesinde de ihtilâf etmişlerdir. Bâzılarına göre velinin Ölen kimse nâmına haccetmesi lâzımdır. Hadîs-i şerif bir kimsenin tesadduk ettiği bir şeyi mîras olarak alabileceğine delâlet etmektedir. Cumhûra göre başkası nâmına haccetmek, âciz şartıyla caizdir. Yani kötürüm olup iyileşme ümîdi bulunmayan bir kimse ile vefat eden nâmına haccetmek caizdir. Kâdî İyâz, Malikîler'in ölen bir kimse nâmına oruç tutmak ve haccetmek hususunda bu hadîslerle istidlal edemediklerini, çünkü hadîslerin muztarîb olduklarını söyleyerek itizarda bulunmuştur. Nevevî, Kâdî'nin itizarım kabul etmemiş: «Bu itizar batadır. Hadîsde izdırâb yok, ihtilâf vardır...» demiştir. |