Geri

   

 

 

 

İleri

 

4- Ay'ın Yirmidokuz Gün Olması Bâbı

2572- Bize Abd b. Humeyd rivâyet et.

(Dedi ki): Bize Abdurrazzâk haber verdi.

(Dedi ki): Bize Ma'mer, Zührî'den naklen haber verdi ki; Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ay zevcelerinin yanına girmemeye yemin etmiş.

Zührî Şöyle dedi: Bana Urve, Âişe (radıyallahü anha)’dan naken haber verdi ki, şunları söylemiş:

«Saymakta olduğum yirmidokuz gece geçince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) evvelâ benden başlayarak yanıma girdi. Ben:

— Ya Resûlallah! Sen, bizim yaımıza bir ay girmemeye yemin etmiştin, hâlbuki yirmidokuz günde girdin. Ben, bunları sayıyordum; dedim. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Ay yirmidokuz gündür;» buyurdular.

2573- Bize Muhammed b. Kumlı rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Leys haber verdi. H.

Bize Kuteybetü'bnü Saîd dahi rivâyet etti. Lâfız onundur.

(Dedi ki): Bize Leys, Ebû'z-Zübeyr'den, o da Câbir (radıyallahü anh)’dan naklen rivâyet etti. Câbir Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ay müddetle kadınlarından ayrılmıştı. Ayın yirmi dokuzun da yanımıza çıktı (kendisine):

«Bu gün yirmi dokuzdur.» dedik. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Ay ancak şöyledir» diyerek ellerini üç defa birbirine çarptı. Son defasında parmaklardan birini kıstı.

2574- Bana Hârûn b. Abdillâh ile Haccâc b. Şâir rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Haccâcü'hnü Muhammed rivâyet etti. Dedi ki.: İbn Cüreyc şunları söyledi: Bana Ebû'z-Zübeyr haber verdi; o da Câbir b. Abdillâh (radıyallahü anh)'ı şöyle derken işitmiş: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ay kadınlarından ayrıldı. Nihayet yirmidokuzuncu günün sabahı yanımıza çıktı. Cemâatdan biri:

— «Ya Resûlallah! Ancak yirmidokuzuncu günün sabahındayız.» dedi. Bunun üzerine Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Ay bazen yirmidokuz gün olur.» buyurdu. Sonra üç defa ellerini birbiri üzerine kapadı. İki defasında ellerinin bütün parmakları ile, Üçüncüsünde ise dokuz parmağı ile işaret etti.

2575- Bana Hârûn b. Abdillâh rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Haccâcü'bnü Muhammed rivâyet etti,

(Dedi ki): İbn Cüreyc şunu söyledi: Bana Yahya b. Abdillâh b. Muhammed b. Sayfî haber verdi. Ona da İkrimetü'bnü Abdirrarmân b. Haris haber vermiş; ona da Ümmü Seleme (radıyallahü anha) haber vermiş ki: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ay zevcelerinden bâzılarının yanına girmemeye yemin etmiş. Yirmi-dokuz gün geçince sabahleyin —yahut akşam üzeri— yanlarına girmiş. Kendisine:

— «Yâ Nebiyyallah! Sen, bizim yanımıza bir ay girmemeye yemin etmiştin.» demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bir ay yirmidokuz gün olur.» buyurmuşlar.

2576- Bize İshâk b. İbrahim rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ravh haber verdi. H.

Bize Muhammedü'bnü'l-Müsennâ dahi rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Dahhâk yani Ebû Asım rivâyet etti. Ravh ile Dahhâk hep birden İbn Ureye'den bu isnâdla yukarki hadîsin mislini rivâyet etmişlerdir.

2577- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Muhammed b. Bişr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İsmâîl b. Ebî Hâlid rivâyet eyledi.

(Dedi ki): Bana Muhammed b. Sa'd, Sa'd b. Ebî Vakkaas (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir elini diğerine çarparak:

«Ay şöyle ve şöyle olur.» buyurdu. Sonra üçüncü çarpışta bir parmak noksan bıraktı.

2578- Bana Kâsım b. Zekeriyyâ rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Hüseyin b. Alî, Zâide'den, o da İsmail'den, o da Muhammed b. Sa'd'dan, o da babası (radıyallahü anh)'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen rivâyet eyledi. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (elleriyle) on, on ve hir defa da dokuzu işaret ederek:

«Ay şöyle, şöyle ve şöyledir.» buyurmuşlar.

2579- Bana, bu hadîsi Muhammedü'bnü Abdillâh b. Kuhzâz da rîvâyet etti.

(Dedi ki): Bize Alîyyü'bnü Hasen b. Şakîk ile Selemetü'bnü Süleyman rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Abdullah yani İbni-Mübârek haber verdi.

(Dedi ki): Bize İsmâîl b. Ebî Hâlid bu isnâdla yukarki iki râvînin hadîsleri mânâsında bir hadîs haber verdi.

Görülüyor ki: Bu hadîsi dört sahâbî yani Hazret-i Âişe, Câbir, Ümmü Seleme ve Sa'd b. Ebi Vakkaas (radıyallahü anhûm) rivâyet etmişlerdir.

Ümmü Seleme (radıyallahü anha) rivâyetini Buhârî «Kitâbu's-Savm» ile «Kitâbu'n-Nikâh»'da; Nesâî «İşratü'n-Nisâ»da; İbn Mâce «Kitâbu't-Talâk»'da rivâyet etmişlerdir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bir ay kadınlarından ayrılması muhtelif lâfızlarla ifâde olunmuştur. Bâbımız rivâyetlerinden de anlaşılacağı vecihle bunların bâzılarında:

«Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir ay zevcelerinin yanına girmemeye yeniîn etti.» denilmiş; bâzılarında bunun yerine:

«Bir ay kadınlarından uzaklaştı,»; Buhârî'nin rivâyetinde: «Kadınlarına bir ay îlâ yaptı.» ifâdesi kullanılmıştır. ilâ da bir nev'î yemin olduğuna göre rivâyetler arasında birbirine münâfaat yoktur.

Şeriat ıstılahında îlâ: Bir kimsenin karısına dört ay yahut daha fazla yaklaşmamaya yemîn etmesi, mânâsına gelirse de, hadisdeki ilâdan murâd bu değil; sâdece yemindir. Zira bir âyet-i kerime şer'an îlâ müddetinin ziyâde ve noksansız dört ay olduğunu beyân etmiştir.

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) ise bir ay yaklaşımyacağma yemin, etmiştir.

İbn Abbâs (radıyallahü anh) «Bir adam karısına bir veya iki yahut üç ay yaklaşmıyacağma yemîn etse, îlâ müddetini söylemedikçe bu yemîn îlâ sayılmaz.» demiştir.

Atâ', Tâvûs, Saîdü'bnü Cübeyr ve Şa'bî'-nin de buna kaail-oldukları rivâyet edilir.

İmâm Şafiî ile İmâm Ahmed b. Hanbel'e göre dört ay kadına yaklaşmıyacağına yemin ötmek şer'an ilâ sayılmaz. Mutlaka dört aydan fazla bir müddet söylemek îcâb eder.

İmâm Mâlik, dört ay üzerine bir gün ziyâde edilmesini şart koşmuştur. Fakat ilâ âyeti bu zevatın aleyhlerine delildir.

îlâ'nın hükmü: Müddet içinde kadına yaklaşıldığı taktirde keffâret îcâb etmektir.

Hasan-ı Basrî'ye göre keffâret lâzım değildir; ilâ sakıt olur.

îlâ yapan kimse dört ay içinde karısına yaklaşmazsa, bir talâk boş olur. Ashâb-ı kirâm'dan İbn Mes'ûd, İbn Ömer, İbn Abbâs, Osman ve Alî (radıyallahü anhüm) hazerâtının kavilleri bu olduğu gibi cumhûr-u Tâbiîn'ın mezhepleri de budur.

îlâ hakkında fıkıh kitaplarında tafsilat vardır.

Hadîsin bütün rivâyetlerinde bir ay'in yirmidokuz günden ibaret olduğu bildirilmektedir.

Kâdi Iyâz diyor ki: «Bütün bu rivâyetlerin mânâsı: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yirmidokuz günü tamam ettikten sonra döndü, demektir. Buna delil: Hadisin bir rivâyetinde:

 (yirmidokuz gün geçtikten sonra); diğer rivâyette:

 (yirmidokuzun sabahında) yani (yirmidolcuzdan sonra gelen gecenin sabahında) Duyurulmuş olmasıdır, o sabah ise otuzuncu günün sabahıdır. (Ay yirmidokuzdur.) sözünün mânâsı: bazen yirmidokuz çeker, demektir. Nitekim bâzı rivâyetlerde bu şekilde tasrîh buyurulmuştur.»

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in yemini zevcelerine güvendiği içindi. Müfessirler Sûre-i Tahrim'in tefsirinde bu yeminin sebebini beyân etmişlerdir. Görmek isteyenler oraya bakabilirler.