Geri

   

 

 

 

İleri

 

1- Ramazan Ay'ının Fazileti Bâbı

2547- Bize Yahya b. Eyyûb ile Kuteybe ve İbn Hucr rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize İsmâîl yani İbn Ca'fer, Ebû Süheyl'den, o da babasından, o da Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'dan naklen rivâyet etti ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Ramazan geldimi cennet kapıları, açılır; cehennem kapıları kapanır, ve şeytanlar bukağılanır.» buyurmuşlar.

2548- Bana Harmeletü'bnü Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi.

(Dedi ki): Bana Yûnus, İbn Şihâb'dan, o da İbn Ebî Enes'den naklen haber verdi; İbn Ebi Enes'e de babası rivâyet etmiş ki kendisi Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'ı şöyle derken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Ramazan geldimi rahmet kapılan açılır, cehennem kapılan kapanır ve şeytanlar zincirle bağlanırlar.» buyurdular.

2549- Bana, Muhammed b. Hatim ile Hûlvânî rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Ya'kûb rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize babam, Sâlih'den, o da İbn Şihâb’dan naklen rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Nâfi b. Enes, rivâyet etti, ona da babası rivâyet etmiş. Babası, Ebû Hüreyre (radıyallahü anh)'ı şöyle derken işitmiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Ramazan girdimi...» buyurdular.

Râvî hadîsi yukarki hadîs gibi nakletmiştir.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu's-Savm» ve «Kitâbu Bed'i'l-Halk»da tahric etmiştir.

Zemahşeri (467-538)'n in beyânına göre Ramadan: Yandı mânâsına gelen (Rameda) fiilinin mastarıdır.

Şehr kelimesi bu mastara izafe edilerek (Şehr-u Ramada'n) şeklinde alem olmuşdur.

Oruç ayına «Ramazan» denilmesi: Müslümanlar o ayda açlık veya susuzluğun hararetinden yandıkları içindir.

Bazıları: «Araplar eski lûgattan ayların isimlerini naklederken onla ra zamana göre isim vermişlerdir. Oruç ayına «Ramazan» demeleri şiddetli sıcaklara tesaadüf ettiğindendir.» derler.

Bu bâbda daha başka kaviller de vardır.

Cennet kapılarının açılması, cehennem kapılarının kapanması ve şeytanların bukağılanması hususunda Kâdı îyâz şunları söylemiştir: «Bu hadîsden zahirî mânâsı ve hakikati kastedilmiş olması muhtemeldir. Şu hâlde cennet kapılarının açılması, cehennem kapılarının kapanması ve şeytanların bukağılanması Ramazan ayının girdiğine bir alâmet ve hürmetini ta'zîm olur. Şeytanların bukağılanması: Mü'min-lere eza edememeleri içindir. Maamâfih bu sözlerden murâd: Mecazî mânâları da olabilir: Bu takdirde hadîs-i şerif Ramazan'da sevap ve afvın çokluğuna, şeytanların ezâ ve iğvâların azaldığına işaret olur. Yani şeytanlar bağlanmış gibi olurlar da, bâzı şeylere ve bâzı insanlara tasallut eder; bâzılarına edemezler.

Hadîsin ikinci rivâyetinde: (Rahmet kapıları açılır) başka bir rivâyette:

 (Şeytanların azgın takımı bukağılanır.) buyurulmuş olması da bu ihtimâli te'yîd eder. Cennet kapılarının açılmasından murâd: Bu ay'da umumiyetle sâir aylarda görülmeyen oruç, teravih ve şâir hayırât gibi tâatlara Allah'ın fütuhat vermesi de kastedilmiş olabilir. Çünkü bunlar cennete girmeye sebep ve âdeta cennete açılan kapular mesabesindedir. Cehennem kapılarının kapanması ve şeytanların bukağılanması da günahlardan sakınmaktan ibaret olur.»

Nevevî diyor ki: «Bu hadîs muhakkakkikîn-i ulemâ ile Buhârî'nin kaail oldukları sahîh ve muhtar olan mezhebe delilidir. Bu mezhebe göre ay zikre tmeksizin sâdece (Ramazan) demek kerâ-hetsiz olarak caizdir.

Bu mes'ele hakkında üç mezheb vardır:

1- Ulemâdan bir tâife'ye göre hiç bir suretle münferiden (Ramazan) denilemez. Mutlaka (Ramazan) ay'ı demek îcâb eder, Mâlîkiyye ulemâsının kavilleri budur. Onlar Ramazan'in Esmâullah'dan olduğunu binâenaleyh Allah'dan başkasına ancak bir kayıtla ıtlak edileceğini söylerler.

2- Ulemâmızın ekserisi ile İbn Bâkıllânî'ye göre Ramazan'dan oruç ayı kastedildiğine bir karine bulunursa, bu kelimeyi izâfetsiz olarak (Ramazan) şeklinde kullanmakta bir kerahet yoktur. Karine bulunmazsa mecruhtur. Onlara göre (Ramazan tuttuk.) (Ramazanda teravih kıldık), (Ramazan bütün ayların efdalıdır.) (Ramazan'in sonunda Kadir gecesini aramak mendûbdur.) gibi sözlerde kerahet yoktur. Fakat (Ramazan geldi.), (Ramazan girdi.) gibi sözler mekruhtur.

3- Muhakkîkîn-i ulemâ ile Buhârî'nin mezheplerine göre: Karine olsun olmasın (Ramazan) kelimesini münferiden kullanmakta kerahet yoktur. Doğru olan mezhep de budur.

Birinci ve ikinci mezhepler fâsitdirler. Çünkü kerahet ancak şeriatın yasak etmesiyle sabit olur. Bu bâbda hiç bir nehiy sübût bulmamıştır.

Ramazan’ın Allah'a mahsûs bir isim olması iddiası da doğru değildir. Bu hususta hiç bir sahîh delîl yoktur.

Bâzı haberler vârid olmuşsa da, onlar da zayıftır. Allah'ın isimleri tevkifidir; onlar ancak delille sabit olur. Ramazan'in isim olduğu sübût bulsa bile bundan münferiden kullanılmasının keraheti lâzım gelmez. Bâbımız hadîsi birinci ve ikinci mezhepleri sarahaten reddetmektedir. Oruç ayına (Ramazan) denilebileceğini gösteren bir çok sahîh hadîsler vardır.»

Ashâb-ı Kiram'dan bir çokları Bâbımız hadîsi mânâsında hadîsler rivâyet etmişlerdi".

Aynî bunları bir araya toplamış ve şöyle sıralamıştır:

1- Nesâî ile İbn Mâce, Hazret-i Abdurrahmân b. Avf'dan şu hadîsi tahrîc etmişlerdir: Nadr b. Şeybân Şöyle dedi: «Ebû Selemet'bni Abdirrahmân'a dedim ki:

(Bana babamdan dinlediğin, onun da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’den —araya başka râvî girmemek şartıyla; bizzat— dinlediği bir hadîs şöyle.»

Ebû Seleme:

— «Hay hay söyliyeyim: Bana, habam rivâyet etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Şüphesiz ki Allah Tebâreke ve Teâlâ Ramazan orucunu farz kılmıştır. Ben do size onun kıyamını sünnet kıldım. Binâenaleyh her kim îmân ederek ve sevabını hesaba katarak Ramazanın orucunu tutar, namazını da kılarsa günahlarından annesinin doğurduğu gün gibi (mâsûm olarak) ç'ttar» buyurmuştur, Nesâî senedin yanlış olduğunu söylemiş: «Doğrusu Ebû Seleme, Ebû Hüreyre Men rivâyet etmiştir.» demiştir. Kıyamdan murâd: Terâvîh namazıdır.

2- Ebû Ya'lâ, Hazret-iİbn Mes'ûd'danşu hadîsi rivâyet eder: İbn Mes'ûd (radıyallahü anh) Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i Ramazan başında şöyle buyururken işitmiş:

— «Kullar Ramazanda ne derece sevaplar olduğunu bilseler ümmetim bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederdi...»

Hadîs uzuncadır, yalnız münker hattâ bâtıldır. Zîrâ senedinde Cerîr b. Eyûb El-Becelî vardır. Bu adam hadîs uydururmuş. Vekî' Ebû Nuaym, Fadl b. Dükeyh gibi İmâmlar onu hadîs uydurmakla itham etmişlerdir. İbn Maîn onun hakkında «Bir şey etmez.» demiş; Buhârî ile Ebû Zür'a hadîsinin münker olduğunu söylemişlerdir.

Nesâî dahi «O, metrûkü'l-Hadîstir.» demiştir.

3- Haris b. Ebî Üsâme, Hazret-i Selman-ı Fârisî'den şu hadîsi rivâyet etmiştir: Selmân

Dedi ki:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Şâbân'ın son günü bize hutbe okudu ve:

— «Ey cemâat! Size büyük bir ay yaklaşmaktadır; Öyle mübarek bir ay ki: İçinde bin aydan daha hayırlı bir gece vardır. Allah, o ayın orucunu farz, terâvîh'ini nafile olarak meşru kılmıştır. İmdi her kim bu ayda hayır nâmına bir İş yaparsa yetmiş tane farz eda etmiş gibi olur Bu ay: sabır ayıdır. Sabrın sevabı İse cennettir. Bu ay yardımlaşma ayıdır. Bu ayda mü'minin rızkı arttırılır » buyurdular.

Bu hadîs dahi uzundur. Senedinde İyâs nâmında bir râvî vardır. Mezkûr râvî meçhuldür. Binâenaleyh hadîs münkerdir.

4- Nesâî, Enes (radıyallahü anh)'dan şu hadîsi tahrîc etmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«İşte Ramazan geldi. Bu ayda cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır, şeytanlar da zincirle bağlanır.» buyurmuşlardır. Ancak Nesâî onun hatâ olduğunu söylemiştir.

Ayni hadîsi Taberânî dahi «El-Evsat» nâm eserinde tahrîc et-mişdir. Onun rivâyetinde hadîsin sonunda şu cümle de vardır:

«Ramazana erişip do affolunmayan bizden ırak olsun. Böylesi Ramazanda affolunmazsa ne zaman affolunur?»

Bu hadîsin râvîleri arasında Fadl b. Îsâ vardır ki hadîsi münkerdir.

Hazret-i Enes’in bir hadîsi daha vardır ki: Onu da Ukaylî zayıf hadîsler tneyânında rivâyet etmiştir.

5- Taberânî'nin Hazret-i Ubâde tü'bnü's-Sâmit (radıyallahü anh)'dan rivâyet ettiği bir hadîsde şöyle buyurulmuştur: Ramazan geldiğinde bir gün Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

Size Ramazan geldi. Bu ay bereket ay'ıdır. Bu ayda Allah size yardım eder. Rahmetini indirir, günahları affeder, duaları kabul buyurur. Allah, sizin ibâdet hususundaki yarışınızı görür de sizinle meleklerine iftihar eder. Binâenaleyh siz Allah'a hayır İşlediğinizi gösterin. Çünkü şakı bu ayda Allah'ın rahmetinden mahrum kalan kimsedir»; buyurdular.

Hadîsin isnadında Muhamed b. Ebî Kays vardır. Bu zâtın hâli keşif ve îzâha muhtaçtır.

6- Taberânî, İbn Abbâs (radıyallahü anh)'dan şu hadîsi rivâyet etmiştir: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Size meleklerin en faziletlisini haber vereyim mi? O, Cibrîl Aley-hisselâm'dır. Peygamberlerin efdalı Âdem Aleyhisselâm, günlerin efdalı Cuma; aylarm efdalı Ramazan, gecelerin efdalı Leyle-i Kadir, kadınların efdalı da Meryem binti Imrân Aleyhesselâmdır.» buyurdular.

Bu hadîsin râvîlerinden Nâfi' b. Hürmüz zayıftır. İbn’l-Cevzî (508-597). İbn Abbâs (radıyallahü anh) dan bu bâbda uzun bir hadîs rivâyet etmişse de, o hadîs münkerdir.

7- Yine Taberânî, Hazret-i Abdullah İbn ömer'den şu hadisi rivâyet etmiştir. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— «Şüphesiz ki cennet sene başından, gelecek seneye kadar Ramazan için süslenir. Ramazanın ilk gecesi oldumu arşın altından bir rüzgâr eser... buyurdular.

Bu hadîsin râvîlerinden Velîd b. Velîd'i Dârakutnî ile başkaları zayıf bulmuş; Ebû Hatim ise: «doğru söyler.» diyerek onu tevsik etmiştir.

8- Taberânî «El-Evsat» nâm eserinde Hazret-i Ömeru'-bnu'l-Hattâb (radıyallahü anh)'dan da şu hadîsi rivâyet etmiştir:

«Ramazanda Allah'ı zikreden Kimsenin günâhı affolunur. Allah'dan dileyen mahrum kalmaz.»

Bu hadîsin isnadında Hilâl b. Abdirrahmân nâmında bir râvî vardır ki: Ukayl onu zayıf bulmuş, hadîsini münker saymıştır,

9 - Taberânî'nin, Hazret-i Ebû Ümâme'den rivâyet ettiği bir hadîste şöyle buyurulmaktadır:

«Her iftar zamanı Allah'ın cehennemden azâd ettiği kimseler vardır.» Hadîsin râvîleri mütemetdirler.

10- Taberânî «Es-Sağir» adlı eserinde Hazret-i Ebû Saîd-i Hudrî'den şu hadîsi rivâyet etmiştir:

«Gerçekten Ramazan ayının ilk gecesinde gök kapıları açılır. Bunlar Ramazan'ın son gecesine kadar kapanmazlar.»

Bu hadîsin râvîleri arasında Muhammed b. Mervân Es-Sa'dî nâmında zayıf bir zât vardır. Hazret-i Ebû Saîd'den Bez-zar dahi şu hadîsi rivâyet etmiştir:

«Şüphesiz ki Allahü teâlâ’nın Ramazanda her gün her gece azâd ettiği kulları vardır. Ve her müslümanın her gün her gece kabul buyurulan bir duası olur.»

bu hadîsin isnadında zayıf bir râvî olan Ebân b. Ebî Ayyaş vardır.

Tabarânî yine Hazret-i Ebû Saîd'den şu hadîsi rivâyet etmiştir:

«Seneden seneye tutulan Ramazan oruçları, aralarındaki günahlara keffârettir.»

11- Taberânî, Ebû Mes'ûd-u Gıfârı (radıyallahü anh)'dan İbn Mes'ûd hadîsi gibi bir rivâyet nakletmiştir. Bu hadîs dahi zayıftır.

12- Nesâî, Hazret-i Âişe (radıyallahü anha)'dan'şu hadîsi rivâyet etmiştir:

Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) azimetle emretmek sizin halkı Ramazan'da Teravih kılmaya teşvik buyurur ve:

— Ramazanda îmân ve ihtisâpla teravih kılan kimsenin geçmiş günahları affolunur» derdi.

13- Taberânî'nin, Ümmü Hanî (radıyallahü anh)'dan rivâyet ettiği bir hadisde şöyle buyurulmaktadır:

«Ümmetim Ramazan ayını ibâdetle ihya ettikçe asla kepaze olmıyacaklardır.» Ashâbtan:

— Ramazan ayını boşuna geçirmekde ümmetinin ne kepazeliği olur Ya Resûlallah? diyenler bulundu. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem):

— Onun hürmetini çiğnemek...» buyurdular.

Ayni hadîsde:

Binâenaleyh Ramazan ayından korunun. Zîrâ o ayda işlenen hayırlı ameller başka aylarda görülmedik bir şekilde katlanır. Kötülükler de öyledir.» ifâdesi de vardır.

Hadîsin isnadına Îsâ b. Süleyman El-Curcâni vardır. Bu zâtı İbn Hibbân mevsuklardan, İbn Maîn ise zayıflardan saymıştır.

Rivâyetlerin bâzılarında «Gök kapıları açılır.»; diğer bâzılarında «Cennet kapılan açılır.» buyurulmuştur. Zahiren bu rivâyetler birbirlerine muarız gibi görünürlerse de, hakîkatta aralarında hiç bir zıddiyet ve münâfaat yoktur. Zîrâ gök kapılan semâdadır, cennet semânın üstünde olduğu için ona bu kapılardan çıkılır.

Rahmet kapılarından murâd da: Cennet kapılarıdır.

Tıybî diyor ki: «Bu kapıların açılmasının faydası: meleklere huç tutan kulların fiillerini göstererek o fiilleri beğendirmek ve bunun Allah ındinde pek büyük bir mertebe olduğunu bildirmektir.

Bir de Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in haberlerine istinaden gök kapılarının açılacağına inanan mükellef bir kulun neşâtı artar. lîu hakikati hulûs-i kalple kabul eder.»

Şeytanların bukağılanması hususunda Huleymî şunları söylemiştir: «İhtimâl ki şeytanlardan murâd: Semâdan meleklerin sırlarını çalanlardır. Bunların Ramazan günlerinde değil de sadece Ramazan gecelerinde bağlanmaları muhtemeldir. Çünkü şeytanların bu güruhu Kur'ân-ı Kerîm inerken sır çalmaktan menedilmişlerdi. Binâenaleyh muhafazada mubağlağa göstermek için bağlanmaları artırılmış olabilir. Bu sözden şeytanların müslümanları başka aylarda olduğu gibi adam akıllı ifsat edememeleri de kastedilmiş olabilir. Çünkü müslümanlar Ramazanda oruçla, Kur'ân okumak ve zikretmekle meşgul olurlar. Bu gibi şeyler ise şeytanları inkisâr-ı hayâle uğratır.» Bazıları şeytanlardan murâd: Onların azgın takımı olduğunu söylemişlerdir.

Bu takdirde: «Şeytanlar Ramazanda bağlanıyor da neden yine bir çok kimseler günah işliyorlar?» şeklinde bir suâle meydan kalmaz. Çünkü bağlanmayan bir çok şeytanlar vardır, âsîleri yoldan çıkarmaya onlar kâfîdir.

Hadîsden maksat: Ramazan ayında kötülüklerin azalmasıdır. Nitekim bunu hepimiz müşâhade etmekteyiz; kaldı ki bütün şeytanlar Ramazan'da bağlanmış bile olsa insanları yoldan çıkaracak başka sebepler yine mevcuttur. Nefs-i emmâre ile kötü âdetler ve insan şeytanları bunlardandır.