53- Hediyeyi Veren, Ona Sadaka Yoluyla Malik Olsa Bile Peygambar (sallallahü aleyhi ve sellem)'in ve Beni Haşim İle Beni Muttalib'in Hediye Almalarının Mubah; Sadaka Verilen Kimsenin Alması ile Sadaka Vasfı Kalmayıp, Kendilerine Sadaka Almak Haram Kılınan Herkese Helal Olduğunu Beyan Bâbı 2532- Bize Kuteybetü'bnu Saîd rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys rivâyet etti. H. Bize Muhammed b. Rumh da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Leys, İbn Şihâb'dan naklen haber verdi ki, Ubeyd b. Sebbâk şöyle de-mış: Bana Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'in zevcesi Güveyri-ye haber verdi ki, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun yanına girerek: — «Yiyecek bir şey var mı?» diye sormuş; Cüveyriye: — «Hayır vallahi ya Resûlallah! Yanımızda azatlı cariyemin sadakadan verdiği bir koyun kemiğinden başka hiç bir yiyecek yok.» demiş. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-— «Getir! O, yerini buldu.» buyurmuşlar. 2533- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Amru'n - Nâkıd ve İshâk b. îbrâhîm toptan İbn Uyeyne'den, o da Zührî'den naklen bu isnâdla bu hadîsin mislini rivâyet ettiler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «O, yerini buldu.» buyurmakla «Ondan sadaka hükmü gitti ve bizel helâl oldu.» demek istemiştir. Hadis-i şerîf: «Kurban etini veya sair sadakalardan birini kabul eden fakır, onu satabilir, hattâ sadakayı veren kimsenin bile alması câizdir.» diyenlerin delilidir. Mâlikîler'den Bazıları: «Kurban etini alan kimsenin, onu satması caiz değildir.» demişlerdir. Hadîs-i şerif, bir illetten dolayı haram kılman bir şey'in, o illet ortadan kalkınca tekrar helâl olacağına delildir. Bu kaaide mecellede: «Mâni zail oldukta, memnu avdet eder.» şeklinde hulâsa edilmiştir. Buna usûl-i fıkıh ilminde «in'ikas-i İllet» denilir. Yani illetin şartı, aksine dönmektir. İllet kalkınca hüküm de kalkar. Zîrâ böyle olmasa illet illet olamaz. İn'ikâs: Nefî ve illet taraflarında telâzüm hâsıl olmaktır. Delil böyle değildir. Onda, inikas şart kılınmaz. Çünkü delilin bulunmaması medlulün de bulunmamasını istilzam etmez. Yine bu hadis âzath köle ve cariyelere sadakanın helâl olduğuna delildir. Çünkü Hazret-i Cüveyriye, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in âzath cariyelerinden idi. 2534- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Veki' rivâyet etti. H. Bize Muhammedü'bnu'l - Müsennâ ile İbn Beşşâr da rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. Vekî' ile Muhammed ikisi birden Şu'be'den, o da Katâde'den, o da Enes'den naklen rivâyet etmişlerdir. H. 2535- Bize Ubeydullah b. Muâz dahi rivâyet etti. Lâfız onundur. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Katâde'den rivâyet etti; o da Enes b. Mâlik'i şöyle derken işitmiş: Berîre kendisine sadaka olarak verilen bir eti Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hediye etti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) — «Bu et Berîre'ye sadaka, bize de hediyedir.» buyurdular. 2536- Bize Ubeydullah b. Muâz rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu’be rivâyet etti. H. Bize Muhammedü'bnu'l - Müsennâ ile İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Lâfız İbn'l-Müsennâ'nındır. (Dediler ki): Bibe Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Hakem'den, o da İbrahim'den, o da Esved'den. o da Âişe'den naklen rivâyet etti. (Şöyle dedi); Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sığır eti getirdiler ve: Bu et Berire'ye tesadduk olundu; dediler; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) — «O, Berire'ye sadaka, bize de hediyedir,» buyurdular. 2537- Bize Züheyr b. Harb ile Ebû Küreyb rivâyet ettiler. (Dediler ki): Bize Ebû Muâviye rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Hişâm b. Urve. Abdurrahmûn b. Kâsım den. o da babasından, o da Âişe (radıyallahü anha)’dan naklen rivâyet etti. Âişe şöyle dedi: Berire hakkında üç hüküm sâhit olmuşu. Halk ona sadaka veriyor, o da (bunu) bize hediye ediyordu. Ben, bunu Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'e andım da: — «O, Berire'ye sadaka; sizin için de hediyedir. Binâenaleyh siz onu yiyîn.» buyurdular. 2538- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hüseyin b. Aliy, Zâide'den, o da Simâk'den, o da Abdurrahmân b. Kâsım'den, o da babasından, o da Âişe'den naklen rivâyet etti. H. 2539- Bize Muhammedü'bnü'l - Müsennâ dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki); Bize Şu'be rivâyet etti. (Dedi ki): Ben, Abdurrahmân b. Kâsım'den dinledim; (Dedi ki): Kaasım'ı, Âişe'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadisin mislini rivâyet ederken işittim. 2540- Bana Ebû't-Tâhir rivâye etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb rivâyet etti. (Dedi ki): Bana Mâlik b. Enes, Babia'dan, o da Kâsım'den, o da Âişe'den, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen bu hadisin mislim haber verdi. Bu kadar var ki o: «Bu et bize Berire' den hediyedir.» (buyurduğunu) söyledi. 2541- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İsmail b. îbrâhîm, Hâlid'den, o da Hafsa'dan, o da Ümmi Atıyye'den naklen rivâyet eyledi. (Şöyle dedi): Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bana sadaka malından bir koyun gönderdi. Ben de onun parçasını Âişe'ye yolladım. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Âişe'nin yanına gelince: «Yanınızda (yiyecek) bir şey var mı?» diye sormuş, o da: — Hayır, yalnız Nüseybe, kendisine gönderdiğiniz koyundan bize bir parça göndermiş; demiş. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem): «O, yerini buldu.» buyurmuşlar. Enes hadisini Buhârî «Zekât» ve «Zühd» bahislerinde; Ebû Dâvûd «Zekât» bahsinde; Nesâî «Umrâ» bahsinde muhtelif râvîlerden tahric etmişlerdir. Ümmü Atıyye hadisini Buhârî «Zekât» bahsinin bir-iki yerinde ve «Kitâbü'l-Hibe»'de rivâyet etmiştir. -O, Berîre'ye sadaka, bize de hediyedir...» cümlesinde cârüe mecrûrun müptedâ üzerine geçirilmesi, ihtisas ifâde etmek içindir. Cümle: «Bu et ancak ona sadakadır; bize değil.» kuvvetin dedir. Zîrâ sadaka olarak verilen et, Hazret-i Berire'nin milki olunca ondan sadaka vasfı zail olmuştur. Berire , onu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e hediye olarak vermiştir. Tahrîm mes'elesi etin aynına taallûk etmez. «O yerini buldu.» cümlesinden murâd: Helâl olan yere ulaştı.» demektir. Hadîsin bir rivâyetinde Hazret-i Âişe (radıyallahü anha) «Berîre hakkında üç hüküm sabit olmuştu...» demiş, bunlardan yalnız verilen etin ona sadaka olduğunu söylemiştir. ikinci hüküm «velâ»'nın âzad eden kimseye âit olması, üçüncüsü de kendisi bir köle ile evliyken âzad edildiği için nikâhın feshi muhayyer bırakılmasıdır. Rivâyetlerin umûmundan anlaşılıyor ki fakir, sadakayı almakla o maldan sadaka vasfı ve hükmü kalkar. Artık onu satm almak caiz olduğu gibi Hâşimiler'in yemesi de mubahtır. |