Geri

   

 

 

 

İleri

 

22- Ücretle Yük Taşıyarak Sadaka Vermek ve Sadaka Veren Kimseyi (Az Verdi Diye) Küçümsemekten Şiddetle Nehi Bâbı

2402- Bana Yahya b. Mâîn rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Gunder rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. H.

Bana bu hadîsi Bişrü'bnü Hâlid dahi rivâyet etti. Lâfız onundur.

(Dedi ki): Bize Muhammed yani İbn Ca'fer, Şu'be'den, o da Süleyman'dan, o da Ebû Vâil'den, o da Ebû Mes'ûd'dan naklen haber verdi. Ebû Mes'ûd Şöyle dedi: Sadaka vermeye me'mûr olduk (Bu maksatla) hammallık ediyorduk. (Bir defa) Ebû Akil yarım sâ' sadaka verdi. Başka biri ondan daha çok bir şey getirdi. Derken münafıklar:

— «Şüphesiz ki Allah bunun sadakasından müstağnidir; öteki de ancak riya için fazla verdi.» dediler.

Bunun üzerine "mü'mînlerden nafile sadaka verenlerle güçlerinin yettiğinden başka bir şey vermeyenleri alaya alanlar yok mu, Allah onları rezîl rusvay edecektir." Sûre-i Tevbe: âyet 79 âyet-i kerîmesi nâzil oldu.

Bişr: «Nafile sadaka verenler» tâbirini söylemedi.

2403- Bize Muhammedü'bnü Beşşâr rivâyet etti.

(Dedi ki): Bana Saîdü'bnü Ram" rivâyet etti. H.

Bana, bu hadîsi İshâk b. Mansûr da rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Dâvûd haber verdi. Bu râvîlerin ikisi de Şu'be'den bu isnâdla rivâyette bulunmuşlardır. Saîdü'bnü Rabî' hadîsinde: «Biz, sırtlarımızda yük taşıyorduk, dedi.» ibaresi vardır.

Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu't-Tefsîr» ve «Kitâbu’z-Zekât»'da tahrîc etmiştir.

Hadis-i şerif burada meçhul sigasıyla vârid olmuşsa da, Buhârî'nin «Kitâbu'z-Zekât»'daki rivâyetinde «Sadaka âyeti nâzil olunca biz sırtımızla yük taşımaya başladık...» buuyrularak, sadaka emrini verenin Allahü teâlâ olduğu bildirilmiştir.

Anlaşılıyor ki «Sadaka âyeti» denilen «Onların mallarından sadaka-ol» emr-i ilâhisi nâzil olunca Ashâ-b-ı kirâm hemen sadaka vermeye şitâb etmiş, verecek sadaka bulamıyanlar hammallık ederek kazandıkları yevmiyeden sadaka vermişlerdir.

Yarım sâ' sadaka veren Ebû Akil (radıyallahü anh)'in ismi Habbâb'dır İbn Abdilberr'in beyânına göre Ebû Akü (radıyallahü anh) sâ’ kuru hurma getirerek odanın içine boşaltmış, bunu gören münafıklar gülüşerek: «Allah, Ebû Akîl'in sâ' ından ganîdir.» demişler.

İbn Çerir'in rivâyetine nazaran Hazret-i Ebi Akil: bir iki sâ' kuru hurma mukaabilinde çalıştım. Birini aileme götürdüm, diğerini ibâdet olmak üzere Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e getirirdim. Ona vararak sadaka getirdiğimi haber verince:

 (Getirdiğin sadakayı, sadaka matlarının yanına dök.) buyurdular. Derken münafıklar alay ettiler. Ve: (elbette, Allah bu fakirin sadakasından müstağnidir) dediler. Bunun üzerine:

(Kendi gönülleri ile sadaka veren mü'minleri alaya alanlar yok mu...) âyet-i kerimesi nâzil oldu.

Bu bâbda vârid olan bir çok hadîslerden anlaşılıyor ki: Sadaka getirenlerin sayısı yalnız iki zâta münhasır değildir.

Kirmanı buradaki hadîste Hazret-i Ebû Akîl'in yarım sâ'; zekât hadisinde ise bir zâtın bir sâ'; tesadduk ettiğine bakarak bunların ayrı ayrı kimseler olmaları ihtimâli üzerinde durmuştur.

Buhârî'de ismi zikredilemeyen bir zât daha vardır. Onun hakkında: «Çok şey tesadduk etti.» denilmiştir.

Ayni, bu zâtın Abdurrahmân b. Avf radıyallahü anh) olduğunu söylemiştir. Hazret-i Abdurrahmân dört yahut sekizbin dirhem sadaka getirmiştir ki bu miktar o günkü malının yansı olduğu söylenir.

Yine o gün Âsim b. Adıyy (radıyallahü anh) yüz ölçek kuru hurma tesadduk etmiştir.

İmâm Ahmed b. Hanbel'in hadîsde Hazret-i Abdurrahmân b. Avf'ın Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e 40 okiyye sadaka getirdiği, Ensâr'dan bir zâtın da bir sâ' yiyecekle geldiği; bunu gören bâzı münafıkların:

— «Vallahi Abdurrahmân bunu riya için getirdi.» dedikleri, yiyecek getiren zât için de:

— «Allah ve Resûlü bu bir sâ'dan müstağnidirler.» diyerek alay ettikleri bildirilmektedir.

Hadîs-i şerif Müslümanları sadakaya itinâ göstermeye, verecek bir şey bulamadıkları zaman ücretle çalışmak gibi mubah sebeplerle sadaka vermenin yolunu aramaya teşvik etmektedir.