Geri

   

 

 

 

İleri

 

36- Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in Annesinin Kabrini Ziyaret İçin Allahü teâlâ Hazretlerinden İzin İstemesi Bâbı

2303- Bize Yahya b. Eyyûb ile Muhammed b. Abbâd rivâyet ettiler. Lâfız Yahya'nındır. Dediler ki: Bize Mervânü'bnü Muâviye, Yezîd yani İbn Keysân'dan, o da Ebû Hâzim'den o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

«Anneme istiğfar etmek için rabbimden izin İstedim de, bana izin vermedi. Fakat kabrini ziyaret etmek İçin İzin İstedim; bana izin verdi.» buyurdular.

2304- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Züheyr b. Harb rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Muhammed b. Ubeyd Yezîd b. Keysân'dan, o da Ebû Hâzim'den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti. Ebû Hüreyre şöyle dedi: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) annesinin kabrini ziyaret ederek ağladı. Yanındakileri de ağlattı. Sonra şöyle buyurdu:

«Annem için istiğfarda bulunmak hususunda Rabbimden izin istedim. Fakat bana izin verilmedi. Kabrini ziyaret etmek için izin istedim; ona izin verildi. Binâenaleyh sizler de kabirleri ziyaret edin. Çünkü kabir ziyareti ölümü hatırlatır.»

Bu hadîsi Ebû Dâvûd, Nesâî ve İbn Mâce muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir.

Nevevî'nin beyânına göre: Hadîs-i şerif Ebû’l-Alâ b. Mâhân tarafından Mağrib'de rivâyet edilmiş, Mısır taraflarında Abdülgâfir-i Fârisî kolundan gelen rivâyetlerde bulunamamıştır. Lâkin cenaze bahsinin sonunda bir çok esâs nüshalarda mevcuttur. Nevevî onun hakkında: «Hiç şüphesiz, sahih bir hadistir.» demektedir.

Hadîsin zahirine bakılırsa, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)' in annesi müşrik olarak vefat ettiği için, ona dua ve istiğfar hususunda kendisine izin verilmemiştir. Hattâ bu hadîsle istidlal edilerek: -Müşrikleri ziyaret etmek caizdir. Bu ziyaret hâl-i hayatlarında da caiz hattâ evlâdır. Çünkü vefatlarından sonra onları ziyaret etmek caiz olunca, hayâtlarında bil'evlâ caizdir...» denilmiştir. Fakat evvelce de işaret ettiğimiz gibi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ebeveyni fetret zamanında vefat ettikleri için mü'min mi yoksa kâfir mi sayılacakları ulemâ arasında ihtilaflıdır. Sahih olan kavle göre mü'mindirler. Mü'min olduklarını beyân hususunda üç görüş vardır:

1. Görüşe göre: İbrahim ve İsmail (aleyhisselâm) dinine mensupturlar.

2. görüşe göre: Fetret devrinin muvahhitlerindendirler. Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin Nûr-u Nübüvvetini nakleden bütün ecdadı muvahhit ve ehl-i necattandırlar,

3. Görüşe göre: Resûl-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) Efendimizin ebeveyni, onun duası hürmetine bir mucize olmak üzere dirilmiş ve îmân etmişlerdir: Bu hususta Hazret-i Âişe (radıyallahü anha)’dan hadîs rivâyet edilmiştir. Binâenaleyh ebeveyn-i saadetin küfürlerine kaail olmak ve pek büyük bir cesaret ve kabahattir.

Bu takdirde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e annesine duâ ve istiğfarda bulunmasına niçin izin verilmediğini Allahü teâlâ bilir. Buhârî'de bu bâbta hadîs yoktur.

2305- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Muhammed b. Abdillâh b. Nümeyr ve Muhammedü'bnü'l - Müsennâ rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Bekir ile İbn Nümeyr'indir. Dediler ki: Bize Muhammedü'bnü Fudayl, Ebû Sinan yani Dırâr b. Mürra'dan o da Muhârib bi Disâr'dan, o da İbn Büreyde'den, o da babasından naklen rivâyet etti. Şöyle dedi: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)

«Ben, sizi kabirleri ziyaretten menetmiştim, artık onları ziyaret edin. Kurban etlerini üç günden fazla tutmaktan da menetmiştim, onları da münâsip gördüğünüz zamana kadar tutun. Deri kaplardan maada bütün kaplara hurma şırası koymanızı dahi yasak etmiştin; bundan böyle gütün kaplardan şıra içebilirsiniz. Yalnız sarhoşluk veren içkileri İçmeyin.» buyurdular.

İbn Nümeyr, kendi rivâyetinde: «Abdullah b. Büreyde'den, o da babasından...» dedi.

2306- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Ebû Hayseme, Zübeyd-i Yâmî'den, o da Muhârib b. Disâr'dan, o da İbn Büreyde'den, zannederim o da babasından, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen haber verdi. (Buradaki şekk Ebû Hayseme'dendir.) H.

2307- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe de rivâyet etti.

(Dedi ki): Bize Kabi-satü'bnü Ukbe, Süfyân'dan, o da Âlkametü'bnü Mersed'den, o da Süleyman b. Büreyde'den, o da babasından, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti. H.

2308- Bize İbn Ebî Ömer ile Muhammed b. Râfi’ ve Abd b. Humeyd dahi toptan Abdürrazzâk'dan, o da Ma'mer'den, o da Atâ-i Horasani’den naklen rivâyet ettiler. Ata’: «Bana Abdullah b. Büreyde, babasından o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen rivâyet etti.- demiş. Bu râvilerin hepsi yukarki Ebû Sinan hadîsi mânâsında rivâyette bulunmuşlardır.

Bu hadis, hem nâsih hem mensûh hadîslerden biridir.

Erkekler hakkında kabir ziyaretinin yeniden meşru olduğu hakkında sarihtir. Kadınların ziyareti ihtilaflıdır.

Hâzimi: «Bütün ulemâya göre bu hadîsdeki izin erkeklere mahsûstur.» demiş; İbn Abdilberr ise vaktiyle kabir ziyareti umûmî olarak yasak edildiği gibi, bu hadîsle de umûmi olarak herkese mubah kılındığını söylemiştir. Bu bâbda bir çok hadisler rivâyet olunmuştur. Büreyde, İbn Mes'ûd, Enes Ebû Hüreyre, Âişe, Hayyân-ı Ensârî, Ebû Zerr, Ali b. Ebî Tâlib, İbn Abbâs, Mücemmi b. Câriye ve Ömer (radıyallahü anhüm) hazerâtının rivâyetleri bunlar meyânındadır.

Büreyde hadisi sadedinde bulunduğumuz rivâyettir.

İbn Mes'ûd hadisini İbn Mâce tahrîc etmiştir. Bu hadisde: «Ben, sizi kabirleri ziyaretten menetmiştim, artık siz kabirleri ziyaret edin...» buyurulmaktadır.

Enes hadîsini: İbn Ebi Şeybe tahrîc etmiştir. Bu Bu hadîste: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) vaktiyle kabir ziyaretini yasak etmişti, sonra:

«Onları ziyaret edin ama kötü söz söylemeyin; buyurdular.» denilmektedir.

Ebû Hüreyre hadîsini Ebû Dâvûd tahrîc etmiştir. Bu hadis, Bâbımızın birinci ve ikinci rivâyetleri mânâsındadır. Âişe (radıyallahü anha) hadîsini İbn Mâce tahrîc etmiştir. Mezkûr hadîsde: «Kabir ziyaretine ruhsat verildi.» denilmiştir.

Hayyân-ı Ensârî hadîsini Taberânî «El-Kebîr» nâm eserinde rivâyet etmiştir. Bu hadîsde Hayber gazasında Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in hutbe okuduğu ve ashâbma evvelce yasak ettiği üç şey'i yani: Kurban etlerini biriktirmeyi, kabir ziyaretini ve kapları helâl kıldığı bildirilmektedir.

Ebû Zerr hadîsini Hâkim tahrîc etmiştir. Bu hadiste: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Kabirleri ziyaret et, bununla âhireti hatırlarsın; buyurdu.» denilmektedir.

Hazret-i Alî hadisini İmâm Ahmed tahrîc etmiştir. Bu hadis hemen hemen İbn Mes'ûd hadîsi gibidir.

İbn Abbâs hadîsini İmâm Ahmed tahrîc etmiştir. Mezkûr hadisde: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Bir takım kabirlerin yanına uğradı da, yüzünü onlara dönerek; Selâm size! buyurdu.» denilmiştir

Mücemmi' b. Câriye hadîsini İbn Ebi'd-Dünyâ tahrîc etmiştir. Bunda dahi Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in kabirde yatanlara selâm verdiği bildirilmişdir. Yalnız senedinde îsmâil b. Ayyaş vardır. Bu zât zayıftır.

Ömer (radıyallahü anh) hadîsinde Hazret-i Ömer'in kabristana giderek, orada yatanlara selâm verdiği ve: -Ben, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'i bunlara selâm verirken gördüm.- dediği bildiriliyor.

İbn Abdilberr'in rivâyet ettiği sahîh bir hadîsde: -Eğer bir kimse dünyâda iken tanıdığı mü'min bir kardeşinin kabrine gider de, selâm verirse, mü'min kardeşi onu tanır ve selâmını alır.» buyurulmuştur.

Tirmizî, Büreyde hadîsini tahrîc ettikten sonra şunlan söylemiştir: «Ulemâ ındinde amel bu hadîse göredir. Onlar kabir ziyaretinde bir beis görmezler. İbn Mübarek ile Şafiî, Ahmed ve İshâk’ın kavilleri de budur.»

Tirmizî, Ebû Hüreyre hadîsini dahi rivâyet etmiş ve onun hakkında: «Bu hadis hasen sahihtir.» demiştir.

Ebû Hüreyre hadîsinden murâd: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

— «Kabirleri ziyaret eden kadınlara Allah lanet etsin, buyurdu.» mealindeki hadistir. Tirmizî bundan sonra dahi şöyle demektedir: «Ulemâdan bâzılarının re'yince bu yasak, Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) kabir ziyaretine ruhsat vermezden önceye aittir. Ruhsat verince onun ruhsatına erkekler de, kadınlar da dâhil olmuştur.»

Ulemâdan bâzılarına göre kabir ziyareti yalnız kadınlara mekruhtur. Çünkü kadınların sabrı az, yaygarası çoktur. Ebû Dâvûd'un İbn Abbâs' dan rivâyet ettiği bir hadîste Hazret-i İbn Abbâs Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem):

«Kabirleri ziyaret edip, üzerlerine mescid yapan ve kandil yakan kadınlara lanet etti.» demiştir.

Bu hadîsle istidlal eden bir cemâat: «Kabir ziyareti hakkındaki ibâha erkeklere mahsûstur; kadınlara kabir ziyareti caiz değildir.» demişlerdir.

Kadınlara kabir ziyaretini mubah görenler Hazret-i Âişe hadîsi ile istidlal etmişlerdir. Mezkûr hadisin beyânına göre bir gün Hazret-i Âişe (radıyallahü anha) kabir ziyaretinden dönüyormuş, kendisine Abdullah b. Ebî Müleyke tesadüf ederek:

«Ey Mü'minlerin annesi! Nereden geliyorsun?» demiş Âişe (radıyallahü anha):

— «Kardeşim Abdurrahmân b. Ebî Bekr'in kabrini ziyaretten geliyorum.» cevâbını vermiş. İbn Ebî Müleyke:

— «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kabir ziyaretini yasak etmedi iniydi?» deyince Âişe:

— «Evet, etmişti, ama sonra da ziyaret olunmasını emir buyurdu demiş.

Ulemâdan Bazıları yaşlı kadınlarla tazeler arasında fark görmüşlerdir:

Kurtubî: «Genç kadınlara kabir ziyareti haramdır. Fakat ihtiyarlarına bu mubahtır. Erkeklerden ayrı çıkarlarsa, kabir ziyareti hepsine caiz olur.» demiştir.

Yine Kurtubi'nin beyânına göre: Ulemâdan Bazıları kadınları kabir ziyaretine çıkmaktan meneden hadîsi, kabristana çok giden kadınlara hamletmek istemişlerdir.

Kabristana çok gitmek, kocasının hakkını yemeye, kırıtarak dillere destan olmaya, yaygara vb. gibi mefsedetlere sebep olacağı için kadınların çok kabir ziyaret edenleri bu işden menedilmişlerdir. Zâten zûvvârât ile zâirât arasında fark vardır.

Zûvvârât: Çok ziyaret edenler; zâirât ise: Alel'âde ziyaretçi kadınlar, mânâsına gelir.

Şa'bi ile îbrâhim Nehâi'ye göre: Kabir ziyareti meşru değildir. Bazıları, onların Büreyde hadîsini duymadıklarına kaail olmuşlardır. Çünkü Büreyde hadisi kabir ziyretinin tekrar mubah kılındığı hususunda nass'dır. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) her sene Şühedâ'nın kabirlerini ziyaret eder, onlara selâm verir, duâ ederdi. Bunu Hulefâ-i Râşidin hazerâtı da yaparlardı. Hazret-i Alî, İbn Mes'ûd ve Enes (radıyallahü anhüm)'ün kabir ziyaretine cevaz verdikleri rivâyet olunur.

Hazret-i Fâtıme her Cuma Hazret-i Hamzâ'nın kabrini ziyaret edermiş. Hazret-i Ömer'in babasının kabrini Âişe (radıyallahü anhüma)'nın Mekke'de kardeşi Abdurahmânm kabrini ziyaret ettikleri rivâyet olunmuştur.

Bundan dolayıdır ki İbn Habib: «Kabirleri ziyaret ederek, yanlarında oturmak ve geçerken orada yatanlara selâm vermekde bir beis yoktur. Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’de yapmıştır.» demiştir.

Hâsılı kabir ziyareti yalnız ilk zamanlarda yani putperestliğin henüz bırakıldığı devirlerde yasak edilmişti. İslâmiyet kuvvet bulup, kabirlere tapmak mefsedetinden endîşe kalmayınca bu bâbdaki nehy kaldırılmıştır. Çünkü kabir ziyareti insana âhireti hatırlatır.

Ayni diyor ki: «Bütün bunlardan, kabir ziyaretinin kadınlar için mekruh hattâ bu zamanda haram olduğu mânâsı çıkar. Bahusus Mısır kadınlarına!.. Çünkü onlar dışarıya fitne ve fesâd için çıkarlar. Hâlbuki ziyaret ruhsatı âhireti hatırlatmak ve geçenlerden ibret alarak dünyâya dalmamak içindir.»

Tuluma şıra koyma mes'elesi «îmân» bahsinde kısmen görülmüştü. Bakiyyesi inşaallah «meşrubat» bahsinde görülecektir,

Kurban hakkında dahi yeri gelince malûmat verilecektir.