25- Cenazeye Ayağa Kalkmanın Neshi Bâbı 2271- Bana Muhammedü'bnü'l-Müsennâ ile İshâk b. İbrahim ve İbn Ebî Ömer toptan Sekaff den rivâyet ettiler. İbn'l - Müsennâ (Dedi ki): Bize Abdülvahhâb rivâyet etti. (Dedi ki): Ben, Yahya b. Sald'den dinledim. (Dedi ki): Bana, Vâkıd b. Amr b. Sa'd İbn Muâz-i Ensârî haber verdi; ona da Nâfi' b. Cübeyr haber vermiş. Ona da Mes'ûd b. Hâkem-i Ensârî haber vermiş. Mes'ûd da cenazeler hakkında Aliyyü'bnü Ebî Tâlib'in şunu söylediğini işitmiş: «Şüphesiz ki Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) (Cenaze için evvelâ) kalktı, sonra oturdu.» Nâfi' b. Cübeyr'in bu hadîsi rivâyet etmesi Vâkıd b. Amr'ın cenaze yere konuluncaya kadar ayakta durduğunu gördüğü içindir. 2272- Bize Ebû Küreyb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Ebî Zaide, Yahya b. Saîd'den bu İsnâdla rivâyette bulundu. 2273- Bana Züheyr b. Harb rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Abdurrahmân b. Mehdi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Muhammed b. El - Münkedir'den naklen rivâyet etti. Dedi ki: Ben, Mes'ûd b. Hakem'i Alî'den naklen rivâyet ederken dinledim. Alî: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in kalktığını gördük; biz de kalktık; o oturdu; biz de oturduk.» demiş, bununla cenazeyi kasdetmiştir. 2274- Bize, bu hadisi Muhammedü'bnü Ebî Bekir El - Mukaddemi ile Ubeydullah b. Saîd de rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Yahya yani Kattan, Şu'be'den bu isnâdla rivâyet etti. Nesh: Târih ittibân ile sonra gelen şer'î bir hükmün, daha önceki şer'î bir hükmü kaldırması, demektir. Şu hâlde cenaze geçerken ayağa kalkmak yoktur. Bu hususta İbn Hibbân'in «Sahih»inde rivâyet olunan bir hadîsde:: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) evvelce bize cenazeler için ayağa kalkmamızı emrederdi; bilâhare cenaze geçerken kendisi oturdu ve yanındakilere oturmalarını emretti.» denilmektedir. Hâzimî'nin, Ebû Ma'mer'den rivâyet ettiği bir hadisde Ebû Ma'mer şunları söylemiştir: «Yanımızdan bir cenaze geçti, ben hemen kalktım. Bunun üzerine Ali: — Bu fetvayı sana kim verdi? diye sordu; — Ebû Müse'l-Eş'ari; dedim. Alî: — Bunu Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) yalnız bir defâ yaptı; bu hüküm neshedilince onu nehiy buyurdu, dedi.» Bu bâbda İmâm Ahmed b. Hanbel ile ekseri «Sünen» sahiplerinin Ubadetü'bnü's-Sâmid (radıyallahü anh)'dan tahric ettikleri şu hadîs şâyân-ı dikkattir: Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem), cenaze geçerken kalkıyordu Bir defa yanından Yahûdi alimlerinden, birinin cenazesi geçti. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-. «Biz işte böyle yaparız.» diyerek oturdu ve hemen yanındakilere: «Oturun da, bunlara muhalefet edin!» buyurdular. Vakıa bu hadis zayıftır. Çünkü onu yalnız Beşîr b. Rafi' rivâyet etmiştir. Bezzâr onun hadis hususunda gevşek olduğunu söylemiştir. Fakat onu takviye eden diğer rivâyetlerle birlikte mutâlâ'a edilince derhâl hasen derecesine yükselir. Nevevî, nesh dâvasını kabul etmeyerek şunları söylemiştir: «Bu hadîs mensûh değildir. Böyle yerlerde nesh dâvası sahîh olamaz. Çünkü nesihe ancak hadîslerin aralarını bulmak mümkün olmadığı zaman gidilir. Hâlbuki hadislerin aralarını bulmak imkânsız değildir.» Nevevî’nin bu sözlerine Aynî şu cevâbı vermiştir: «Nesh vâki olduğu Hazret-i Ali (radıyallahü anh) hadîsinde tasrîh edilmiştir. İmâm Şafiî, Âmir b. Rabîa hadîsi üzerinde ihtimâllerle konuşmuştur. Bunu kendisinden Beyhaki ile Hâzimi rivâyet etmişlerdir. İmâm Şafiî: (Bu hadis mensûh olmaktan ileriye geçemez yahut Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) ,o cenazeye bir sebepten dolayı kalkmıştır. Filhakika bâzı hadis İmâmları o cenazenin bir Yahûdiye âit olduğunu ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) Yahûdi, kendisinden yükseğe çıkmış olmasın diye ayağa kalktığını rivâyet etmişlerdir. Ne sebeple kalkmış olursa olsun Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in bunu evvelâ yapıp, sonra terkettiği rivâyet olunmuştur. Burada hüccet, son olarak yaptığı fi'ildir. Eğer evvelâ kalkması vacip idiyse bil'â-hare oturması nesih olur. Evvelce kalkması müstehab ise, sonradan oturması da istihbâb bildirir. Evvelce kalkması mubah idi ise, sonra da oturup kalkmakta bir beis yoktur. Bence oturmak daha iyidir. Çünkü Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bu husustaki son fiili oturmak olmuştur.» deniştir.» 2275- Bana Hârûn b. Saîd El-Eylî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbn Vehb haber verdi. (Dedi ki): Bana Muâviyetü'bnü Salih, Habîb b. Ubeyd'den, o da Cübeyr b. Nüf eyr'den naklen haber verdi. Ha-bib Cübeyr'i: Ben, Avf b. Mâlik'i şöyle derken işittim, diye anlatırken dinlemiş: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir cenazenin namazını kıldı, ben onun duasından şunları belledim: Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'- «Allah'ım bunu mağfiret eyle, buna merhamet buyur ve afiyet ihsan et. Bunu affeyle, vardığı yerde ona ikramda bulun. Yerini genişlet, bunu su ile, kar ve dolu ile yıka ve beyaz elbiseyi kirden nasıl temiz pâk edersen, bunu da günahlarından öylece pakla. Kendisine (dünyâdaki) yurdunun yerine daha hayırlı bir yurt; ailesinin yerine daha hayırlı bir aile, zevcesinin yerine daha hayırlı bir zevce ihsan eyle. Bunu cennete koy ve kabir azabından (yahut cehennem azabından) koru.» diyordu. Hattâ «keski o cenaze ben olaydım.» diye temenni ettim. |