23- Kabir Üzerine Cenaze Namazı Bâbı 2255- Bize Yahya b. Yahya rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Hüşeym haber verdi. H. Bize Hasenü'bnü Rabi' ile Ebû Kâmil de rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Abdülvâhid b. Ziyâd rivâyet etti. H. Bize İshâk b. İbrahim de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Cerir haber verdi. H. Bana Muhammedü'bnü Hatim de rivâyet etti. (Dedi ki) Bize Veki' rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Süfyân rivâyet etti. H. Bize Ubeydullah b. Mu âz da rivâyet etti. (Dedi ki): Bize babam rivâyet etti. H. Bize Muhammedü'bnü’l -Müsennâ dahi rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Muhammed b. Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. Bu râvîlerin hepsi Seybânî'den o da Şa'bî'den, o da İbn Abbâs' dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)'den naklen yukarki hadisin mislini rivâyet etmişlerdir. Fakat hiç birinin rivâyetinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dört tekbîr aldığı zikredilmemiştir. 2256- Bize İshâk b. îbrâhîm ile Hârûn b. Abdillâh hep birden Vehb b. Cerir'den, o da şu'be'den, o da İsmail b. Ebî Hâlid'den naklen rivâyet ettiler. H. Bana Ebû Gassân Muhammedü'bnü Amr Er Râzî de rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Yahya b. Dureys rivâyet etti. (Dedi ki): Bize İbrahim b. Tahmân, Ebû Hasîn'den rivâyet etti. İsmâi! ile Ebû Hasîn'in ikisi birden Şa'bî'den, o da İbn Abbâs'dan, o da Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’den naklen kabir üzerine cenaze namazı kılması hususunda şeybânî'nin hadisi gibi rivâyette bulunmuşlardır. Hiç birinin hadîsinde «Ve dört tekbîr aldı...» İfadesi yoktur. 2257- Bana İbrahim b. Muhammed b. Ar'arate's – Sâmî rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Gunder rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be, Habib b. Şehid'den, o da Sâbit'den, o da Enes'den naklen rivâyet etti ki Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir kabr üzerine cenaze namazı kılmış. İbn Abbâs hadisini Buhârî «Cenaze» ve «Ezan» bahislerinde; Ebû Dâvûd, Tirmizİ, Nesâî ve İbn Mâce «Cenaze» bahsinde muhtelif râvilerden tahric etmişlerdir Tirmizî bu hadîsi rivâyet ettikten sonra: «Bu bâbda Enes, Büreyde, Yezid b.-Sâbit, Ebû Hüreyre, Âmir b. Rabîa, Ebû Katâde ve Sehl b. Huneyf (radıyallahu anhüm) hazerâtından da hadisler vardır.» demiştir. Bunlardan maada yine bu bâbda Câbir, Ebû Said ve Ebû Ümâmete'bnü Sehl hazerâtından rivâyetleri vardır. Enes hadîsi Bâbımız rivâyetleri arasındadır. Bu hadîsi İbn Mâce dahi rivâyet etmiştir. Büreyde hadisini İbn Mâce rivâyet etmiştir. Mezkûr hadîsde: «Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem) bir cenazenin namazını defnedildikten sonra kıldı.» denilmektedir. Yezîd b. Sabit hadisini Nesâî ile İbn Mâce tahric etmişlerdir. Bu hadîsde: «Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) kalkarak cemâati arkasına saff yaptı ve dört tekbîr alarak namaz kıldı.» denilmektedir. Ebû Hüreyre hadîsini Buhârî ile Müslim tahric etmişlerdir. Az sonra gelecektir. Âmir b. Rabîa hadîsini İbn Mâce rivâyet etmiştir. Bu hadîsde kara bir kadının vefat ettiğinden bahsedilmekte ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in ashabına kabir başında saff olmalarını emrederek cenaze namazını kıldırdığı bildirilmektedir. Ebû Katâde hadisini Beyhaki rivâyet etmiştir. Bu hadise göre Berâ' b. Ma'rûr vefat etmiş, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) cenaze namazını kabrinin üzerine kıldırmıştır. Sehl b. Huneyf hadisini İbn-Ebî Şeybe «Mûsannasında rivâyet etmiştir. Bu hadisde Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir kadının cenaze namazını kabri üzerine kıldırdığı ve dört tekbîr aldığı bildirilmiştir. Câbir hadisini Nesâî rivâyet etmiştir. Bunda da Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in bir kadının cenaze namazım, kadın defnedildikten sonra kabrinin üzerine kıldırdığı bildirilmiştir. Ebû Said hadisini İbn Mâce rivâyet etmiştir. Bunda dahi bir kadının cenaze namazının kabri üzerine kılındığından bahsedilmektedir. Ebû Ümametü'bnü Sehl hadisini Nesâî rivâyet etmiştir. Mezkûr hadisde yaylalı bir kadının hastalanıp öldüğü ve Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in cenaze namazını dör tekbirle kabri üzerine kıldırdığı bildiriliyor. Ebû Ümâme'nin Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'e sohbeti olup olmadığı ihtilaflıdır. Fakat onu gördüğü şüphesizdir. 2258- Bana Ebû'r-Rabî Ez-Zehrânî ile Ebû Kâmil Fudayl b. Hüseyn El - Cahderi rivâyet ettiler. Lâfız Ebû Kâmil'indir. Dediler ki: Bize Hammâd yani İbn Zeyd, Sâbit-i Bünânî'den, o da Ebû Rafi’den, o da Ebû Hüreyre'den naklen rivâyet etti ki, kara bir kadın —yahut bir genç.— mescidi süpürtiyormuş. (Bir gün) Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onu göremiyerek soruşturmuş. Ashâb: — «O, öldü!» demişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)-- — Bana haber vermeli değimiydiniz? buyurmuş. Râvi diyor ki: Galiba ashâb, bu kadının —veya gencin— umurunu küçümsemişler. Bunun üzerine Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) — «Bana onun kabrini gösterin.» dedi. Ashâb kabrini gösterdiler. O da kabrinin üzerine cenaze namazını kıldı. Sonra: — «Şüphesiz ki bu kabirler, sahipleri için karanlıkla doludur. Allah (azze ve celle) benim namazım sebebiyle kabirleri onlara aydınlatır. Bu hadîsi Buhârî «Kitâbu's - Salât» ile «Cenâiz» bahsinde; Ebû Dâvûd ile İbn Mâce «Cenâiz» bahsinde muhtelif râvîlerden tahrîc etmişlerdir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in arayıp göremediği kara bir kadın mı yoksa kara bir erkek mi olduğunda râvi şekketmiştir. Şekkeden râvînin Sâbit mi yoksa Ebü Râfi'mi olduğu belirtilememişse de, zahire bakılırsa Sabit' dir. Çünkü bu hadisi ondan bir cemâat şekk ile rivâyet etmişlerdir. Buhârî'nin tahrîc ettiği diğer bir rivâyette râvi Hammâd: «Ben, bu ölenin bir kadından başkası olacağınıtahmin etmiyorum.» demiştir. Filhakika İbn Huzeyme' nin tahrîc ettiği rivâyette Hazret-i Ebû Hüreyre vefat edenin siyah bir kadın olduğunu seksiz olarak beyân etmiştir. Beyhâki'nin rivâyetinde ise ölen kadının Ümmü Mihcen olduğu, Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in suâline Hazret-i Ebû Bekir'in cevap verdiği beyân edilmiştir. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)'in «neden bana bildirme-diniz?» diye adetâ çıkışması, cenaze namazını kılmak istediği içindir. Çünkü hadîsin sonunda beyân buyurulduğu vecihle onun namazı ölüler için bir rahmet ve nurdur. Hadisin son cümlesini Buhârî tahrîc etmemiştir. Ulemâdan bâzılarına göre buna sebep; Mezkûr cümlenin müdrec olmasıdır. Bir çok râviler onu Sâbit'in mürseîlerinden saymışlardır. İbn Hibbân’ın rivâyetinden, kabrin «Bakî» de olduğu anlaşılıyor. Yine onun rivâyetine göre Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem)’in suâline ashâb-i kirâm: «oruçlu olduğunu söylemiştin de, seni rahatsız etmekten çekindik.- diye cevap vermişler. Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) bir daha böyle yapmamalarını kendilerine tembih etmiştir. 2259- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Muhammedü'bnü'l -Müsennâ ve İbn Beşşâr rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Muhammedü'b-nü Ca'fer rivâyet etti. (Dedi ki): Bize Şu'be rivâyet etti. —Ebû Bekir: Şu'be'den dedi.— Şu'be, Amr b. Mürre'den, o da Abdurrahmân b. Ebî Leylâ'dan naklen rivâyet etti. Abdurrahmân Şöyle dedi-. «Zeyd bizim cenazelerimizin namazlarında dört tekbîr alırdı. Bir cenaze namazında beş tekbîr aldı; ben, bunu kendisine sordum: — Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) beş tekbir alırdı; cevâbını verdi. Bu hadîsi «Sünen» sahipleri ile Tahâvi rivâyet etmişlerdir. Mevzubahis Zeyd'den murâd: Hazret-i Zeydü'bnü Erkam’dır. Nitekim Ebû Dâvûd'un rivâyetinde beyân edilmiştir. Hadîs-i şerif, cenaze namazında beş tekbîr alınacağını gösteriyor. Ancak İbn Abdilberr: «Ben, müteaddit beldeler fukahâ-s in dan, cenaze namazında beş tekbîr alınır, diyen bilmiyorum. Yalnız İbn Ebî Leylâ müstesna.» demiştir. Cenaze namazında kaç tekbir alınacağı mes'elesinin ihtilaflı olduğunu yukarıda görmüştük. Bu hususta Kâdi Iyâz şunları söylemişdir: «Tekbir hususunda haberler muhteliftir. İbn Ebü Hayseme rivâyetinde Peygamber (sallallahü aleyhi ve sellem)’in dört, beş, altı, yedi ve sekiz defa tekbir aldığı bildirilmiştir. Nihayet Necâşî vefat edince Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onun cenaze namazını dört tekbirle kılmış bilâhare vefatına kadar tekbir adedi bu minval üzere devam etmiştir.» Hâsılı bu hadis mensûhtur. Ulemadan İbn Abdilberr ile diğer bir takım zevat onun mer\sûh olduğuna ve bugün cenaze namazında dörtten fazla tekbir alınmayacağına icmâ' nakletmişlerdir. Bu gösteriyor ki: Ulemânın icmâ'ı Hazret-i Zeyd İbn Erkam' in fi'linden sonra vâki olmuştur. Nevevî: «Esah kavle göre hilaftan sonra icmâ' sahihtir.» demiştir. 2260- Bize Ebû Bekir b. Ebî Şeybe ile Amru'n - Nâkıd, Züheyr b. Harb ve İbn Nümeyr rivâyet ettiler. Dediler ki: Bize Süfyân, Zührî'den, o da Salim'd en. o da babasından, o da Âmir b. Rabia'dan naklen rivâyet etti. Âmir Şöyle dedi; Resûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) «Cenazeyi gördüğünüz vakit, sizi geçinceye yahut yere konuncaya kadar ona ayağa kalkın.» buyurdular. |